Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/219 E. 2021/226 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/219 Esas
KARAR NO: 2021/226 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/12/2019 Tarihli Ek Karar
NUMARASI: 2019/1346 D.iş Esas 2019/1367 D.iş Karar
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Hacze İtiraz
KARAR TARİHİ: 18/02/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ek karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: İhtiyati haciz talep eden vekili dava dilekçesi ile, fazlaya ilişkin her türlü hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla, 02/08/2019 tarihi itibariyle toplam 1.829.376,90.TL alacağın, … Ltd. Şti. Ve …’dan, 10.079,68.TL’sinin …’dan tahsilini teminen, genel kredi sözleşmesindeki hükümler doğrultusunda teminatsız olarak, borçluların taşınır, taşınmaz mallarının, üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin borçlular üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi 07/10/2019 tarihli kararı ile, Talebin borçlu … yönünden 10.079,68-TL için kabulüne diğer borçlular … ve … borcun tamamından sorumlu olmak kaydı ile 2004 sayılı İcra İflas Kanunun 257 ve devamı maddeleri gereğince ihtiyati haciz talep edenin ileride ihtiyati haciz de haksız çıkması halinde borçlu/borçlular ile üçüncü şahısların bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan sorumlu olması kaydı ile ihtiyati haciz isteyen alacaklının şimdilik talebe konu alacağın %15 (yüzde onbeş) oranınına isabet eden (274.406,53) TL miktarındaki nakdi teminat tutarını veya muteber bir bankanın kesin ve süresiz nitelikteki teminat mektubunu (şayet alacaklı bir banka ise kendisi dışındaki bir başka bankaya ait teminat mektubu olmak kaydı ile ) yatırdığında veya ibraz ettiğinde borçlunun/borçluların gerek elindeki gerekse üçüncü şahıslardaki taşınır ve taşınmaz malları ile hak ve alacaklarının alacağa yetecek kadar kısımlarının ihtiyaten haczine karar verilmiştir. İhtiyati hacze itiraz edenler vekili itiraz dilekçesi ile, ihtiyati haciz kararına ilişkin; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile müvekkileri aleyhine icra takibi başlatıldığından müvekkiline ait araç gayrimenkulleri üzerine ihtiyati haciz şerhi işlendiğini, alacaklı tarafından hesap kat ihtarnamesi usulüne uygun olarak yapılmadığını, vadesi gelmeden hesap kat ihtarı çekildiğinden Üsükdar … Noterliği’nin 07/08/2019 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarname ile itiraz edildiğinden hesap katı’nın kesinleşmediğini, çekilen ihtarnamede bildirildiği gibi müvekkili şirketin bir borcunun bulunmadığını, sunulan Genel Kredi Sözleşmelerinde müşterek müteselsil olarak imzası bulunan …’ın eş rızasının bulunmadığından kefaletin süresi de belirlenmediğinden müteselsil kefalet geçersiz olduğunu, …’ın imzası ve kefaleti söz konusu olup ikinci sözleşmede hiçbir imzası ve kefaleti de söz konusu olmadığı ve eski sözleşmede eş muvafakatinin de bulunmadığından her iki borçlu içinde kefalet hükümleri geçerlilik şartlarını taşımadığından geçersiz sayıldığını, müvekkili firmanın ilk GKS kapsamında kullanılan krediyi ödediğini ve bittiğini sadece bu sözleşmede …’ın kefil olarak imzasının bulunduğunu bankanın kat ihtarında belirtmiş olduğu kredi sözleşmelerinde imzası olmadığından alacaklı bankaya hiçbir borcu bulunmadığını, müvekkili şirketin ikinci GKS imzaladığı sözleşemede kullandığı kredi de …’ın hiçbir sorumluğu, imzası ve bilgisi olmadığından ihtiyati hacze dahil edilerek kısmen de olsa borçtan sorumlu tutulması hukuka aykırı olduğundan itirazlarının kabulü ile ihtiyati haczin kaldırılması ve icra dosyasından konulan tüm hacizlerin fekkine karar verilmesi ve alacaklı tarafından yatırılan teminatın tedbiren alacaklıya ödenmemesi, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 26/12/2019 tarih ve 2019/1346 D.İş Esas 2019/1367 D.İş Karar sayılı ek kararında; “İİK 265 maddesi uyarınca 26/12/2019 tarihinde duruşmalı olarak itirazın incelenmesine karar verilerek taraflara usulünce tebligat yapılmıştır. İtiyati hacze itiraz eden vekili duruşmaya katılmış olup beyanı alınmış ve alacaklı vekili duruşmaya katılmamıştır. İİK 257 maddesinde “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmemiş bir para borcunun alacaklısı borçlunun yerinde veya 3.şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” hükmü yer almaktadır. İİK 265 maddesinde “Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuru ile yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir.” hükmü yer almakta olup, ihtiyati hacze itiraz sebepleri sayılmıştır. Somut olayda süresinde borca itiraz vardır. İtiraz edenin borca ilişkin itiraz sebepleri yargılamayı gerektirmektedir….”gerekçesi ile, İtirazın reddine karar verilmiş ve karara karşı ihtiyati hacze itiraz edenler vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati hacze itiraz edenler vekili istinaf dilekçesi ile, Mahkeme tarafından 2019/1346 D.İş dosyasıyla müvekkilleri hakkında 07.10.2019 tarihli ihtiyati haciz kararı verildiği, alacaklı vekili söz konusu kararı İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı icra dosyasıyla uygulamaya koyduğu, müvekkillerine ait araç gayrimenkullerin kaydına ihtiyati haciz şerhi işlendiği, ancak Mahkemenin vermiş olduğu ihtiyati haciz kararı usul ve yasaya aykırı olduğunu, Alacaklı banka tarafından hesabın kat edilmesi usulune uygun olarak yapılmadığı, vadesi gelmeden hesap kat ihtarı çekildiği, gönderilen hesap kat ihtarnamesine de Üsküdar … Noterliği’nin 07.08.2019 tarih ve … yevmiye nolu ihbarnamesi ile itiraz edildiği, dolayısıyla hesap kat’ı kesinleşmemiş bir alacak için ihtarnamelerde belirtildiği gibi müvekkili şirketin bir borcu bulunmadığı, muhatap banka ile yapılan yapılandırma hükümlerine de uyulmadığı, hesap kat ihtarında sair alacak adı altında neye ilişkin olduğu belli olmayan alacak kalemleri istenmiş hukuka aykırı olarak faize faiz iştendiği, Ayrıca ihtiyati haciz kararı verilen değişik iş dosyasına sunulan iki tane Genel Kredi Sözleşmesi bulunmakta olduğu, bu sözleşmelerde müşterek müteselsil olarak imzası bulunan …’ın eş muvafakati bulunmadığı gibi kefaletin süresi de belirlenmediğinden müteselsil kefalet geçersiz olduğu, Ayrıca sözleşmelerden ilkinde …’ın imzası ve kefaleti söz konusu olup ikinci sözleşmede hiçbir imzası ve kefaleti de söz konusu olmadığı, banka tarafından talep edilen alacak ikinci sözleşmeye dayalı olarak kullandırılan krediye ilişkin olduğu, oysaki ikinci kredi sözleşmesinde müvekkilinin ne imzası ne de kefaleti olmadığı, bunun yanında …’ın imzasının bulunduğu eski tarihli sözleşmede kefaletin geçerli olduğu süre belirtilmediği gibi eş muvafakati de alınmadığı, dolayısıyla her iki borçlu için de kefalet hükümleri B.K.daki geçerlilik şartlarını taşımadığından geçersiz olduğu, (Vaka Delili: Borçlulara ilişkin nüfus kayıtları) İlk GKS kapsamında … firması tarafından kullanılan kredi ödenmiş ve bittiği,ve sadece bu sözleşmede …’ın kefil olarak imzası bulunmakta olduğu, …’ın bankanın kat ihtarında belirtmiş olduğu kredi sözleşmelerinde imzası olmadığından alacaklı bankaya hiçbir borcu bulunmadığı, müvekkili şirketin daha sonra imzaladığı sözleşmelerle kullandığı kredi de …’ın hiçbir sorumluluğu ve imzası ve bilgisi olmamasına karşın ihtiyati hacze dahil edilerek kısmen de olsa borçtan sorumlu tutulması ayrıca hukuka aykırı olduğu, ihtiyati haciz kararı sebebiyle müvekkilleri adına kayıtlı birçok gayrimenkul ve araç üzerine ihtiyati haciz şerhi işlendiği, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasından davalı müvekkili …’a gönderilen ödeme emri 07.10.2019 tarihinde tebliğ edildiği, diğer davalılar adına yapılan tebligatlar iade olmasına karşın …’a yapılan tebligat ile diğer borçlular adına yapılan takipten de haberdar olunduğu için tüm müvekkilleri adına 21.10.2019 tarihinde takibe, borca ve tüm ferilere itiraz edilmiş ve icra müdürlüğü tarafından esas takip durdurulduğu, Taraflarınca icra dairesinden 21.10.2019 tarihli itiraz dilekçesinin alacaklı banka vekiline tebliği talep edildiği ve bunun üzerine itiraz dilekçesi alacaklı banka vekiline elektronik tebligat ile 11.11.2019 tarihinde tebliğ edildiğini, İİK 264 madde uyarınca alacaklı tarafından borca itiraz dilekçesinin tebliğinden itibaren ihtiyati haczin devam edebilmesi için ihtiyati haczin geçerliliği açısından 7 gün içinde itirazın kaldırılması veya itirazın iptali davası açılması zorunlu olduğu, işbu süre hak düşürücü süre olup süresinde dava açılmaması halinde ihtiyati haciz hükümsüz hale gelmekte olduğunu, (Yargıtay 12. HD’nin 2014/34990 E. 2015/7784 K. Nolu 07.04.2015 Tarihli Emsal Kararı) İhtiyati haczin devam edebilmesi için davacı banka tarafından itiraz dilekçesinin kendilerine tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde itirazın iptali davası açmak üzere arabuluculuğa başvurması gerekirken davaya esas alınan arabuluculuk son tutanağından da anlaşılacağı üzere davacı banka tarafından 7 günlük süre geçtikten sonra 06.12.2019 tarihinde arabuluculuğa başvurulduğunu, Bu halde yasanın tanıdığı süre kaçırıldığını, yine arabuluculuk süreci 07.01.2020 tarihinde sona ermesine rağmen İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2020/452 E. Sayısı ile 28.08.2020 tarihinde dava açıldığı, dolayısıyla İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/1346 D.İş Sayılı dosyası üzerinde verilen ihtiyati haciz kararı da hükümsüz hale geldiğinden öncelikli olarak ivedilikle ihtiyati haciz kararının kaldırılması akabinde yerel mahkemenin kararının bozularak yeniden karar verilmesini bu mümkün değilse dosyanın yeniden incelenmek üzere yerel mahkemeye gönderilmesini ve haksız ve hukuka aykırı olarak müvekkiller arasında işlem yapıldığından davacının %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ettiklerini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, yerel mahkemenin ihtiyati hacze itirazın reddine ilişkin 26/12/2019 tarihli kararının kaldırılarak davanın yeniden görülmesini ve ihtiyati haciz kararına yapmış oldukları itirazımızın kabulü ile 07/10/2019 tarihli ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını, bu mümkün değil ise yeniden görülmek üzere yerel mahkemeye gönderilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, Genel Kredi Sözleşmesinden kaynaklı ihtiyati haciz talebine ilişkindir. Mahkemece 07/10/2019 tarihli kararı ile, talebin borçlu … yönünden 10.079,68-TL için kabulüne diğer borçlular … ve … borcun tamamından sorumlu olmak kaydı ile 2004 sayılı İcra İflas Kanunun 257 ve devamı maddeleri gereğince ihtiyati haciz kararı verilmiştir. İhtiyati hacze borçluların itirazı üzerine İlk Derece Mahkemesi 26/12/2019 tarih ve 2019/1346 D.İş Esas 2019/1367 D.İş Karar sayılı ek kararı ile;İtirazın reddine karar verilmiş ve karara karşı ihtiyati hacze itiraz edenler vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Uyuşmazlık konusu, ihtiyati haciz kararı verme koşullarının oluşup oluşmadığı noktasındadır. Somut olayda, talep eden Banka ile kredi müşterisi olan … LTD.ŞTİ. lehine 22/02/2018 tarihinde ve 07/08/2012 tarihinde GKS. İmzalanıp kredi kullandırıldığı, 22/02/2018 tarihli GKS.ni …’ın 5.000.000,00 TL. miktar yönünden müteselsil kefil olarak imzaladığı, 07/08/2012 tarihli GKS. Ni ise … ve …’ın 645.000,00 TL. Miktar yönünden müteselsil kefil olarak imzaladıkları anlaşılmıştır. Talep eden banka ile borçlu … LTD.ŞTİ. Arasında imzalanan 2 adet genel kredi sözleşmesi uyarınca kullandırılan kredi borcunun ödenmemesi üzerine Gebze … Noterliği’ nin 05/08/2019 tarih ve … yevmiye no.lu hesap kat ihtarnamesiyle alacağın talep edildiği ve ihtarın kredi borçlusu ve kefillerin sözleşmedeki adreslerine tebliğe çıkarıldığı, Kredi sözleşmesine göre kredi hesabının kat edilmesi ile alacağın muaccel hale geldiği anlaşılmıştır. 2004 sayılı İİK’nın 257. maddesinde ihtiyati haczin şartları düzenlenmiştir. Buna göre rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir. İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip, uyuşmazlığı esastan sona erdirmek değildir. Yani ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için ispat gerekmez, yaklaşık ispat için delil sunulması yeterli olup, alacaklının ilişkisinin varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamaktadır. (Yargıtay 19. HD 2016/18235 E. 2018/731 K.) Hesabın kat edilmesi, kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacağın muacceliyeti için yeterlidir, ayrıca ihtarın tebliği şartı aranmaz. Asıl borçluya gönderilen ihtar, borçlunun temerrüdünün yanı sıra, 6098 sayılı TBK’nın 586’ncı maddesinde öngörülen müteselsil kefilin takibi koşullarının gerçekleşmesi bakımından da gerekli bir unsurdur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK)’nın 586. maddesine göre, kefil, müteselsil kefil sıfatıyla veya bu anlama gelen herhangi bir ifadeyle yükümlülük altına girmeyi kabul etmişse alacaklı, borçluyu takip etmeden veya taşınmaz rehnini paraya çevirmeden kefili takip edebilir. Ancak, bunun için borçlunun, ifada gecikmesiyle ihtarın sonuçsuz kalması veya açıkça ödeme güçsüzlüğü içinde olması gerekir. İhtiyati haciz; İİK.’nun 257. ve devamı maddelerinde düzenlenmiş, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş alacaklar ile muayyen ikametgahı bulunmayan ya da mal kaçıran borçlular için vadesi gelmemiş alacakları temin bakımından borçlunun malları ve hakları üzerine konulan tedbir niteliğinde bir işlemdir. Diğer taraftan, İİK.’nun 264. maddesindeki ihtiyati haczi yaptıran alacaklının yedi gün içerisinde takip talebinde bulunmaya veya dava açmaya mecbur olduğuna ilişkin hükümden de anlaşılacağı üzere; ihtiyati haciz ile icra takibi ayrı ayrı düzenlemeler olup, ayrı ayrı hukuki sonuçlar doğurur. Bu nedenle ihtiyati haciz kararı, icra takip işlemi olmayıp, yapılacak icra takibinden veya açılacak davadan önce ya da sonra uygulanan ve HMK.’nun 389. ve izleyen maddelerinde düzenlenen ihtiyati tedbir benzeri bir işlem olduğundan bir takip muamelesi sayılamaz. Dolayısıyla, ihtiyati haciz kararına istinaden ihtiyati haciz uygulanması, genel anlamda bir takip işlemi olmayıp, niteliği itibariyle tedbir vasfında bulunduğundan, icra takibinin durdurulması ihtiyati haczin infazına mani teşkil etmez. (Yargıtay 12 HD.nin 2018/14139 Esas- 2019/17972 Karar sayılı kararıda benzer mahiyettedir.) 6098 Sayılı TBK.584 Maddesinin Ek fıkrada:” ( 28/03/2013-6455 S.K./77. md) Ticaret siciline kayıtlı ticari işletmenin sahibi veya ticaret şirketinin ortak ya da yöneticisi tarafından işletme veya şirketle ilgili olarak verilecek kefaletler, mesleki faaliyetleri ile ilgili olarak esnaf ve sanatkârlar siciline kayıtlı esnaf veya sanatkârlar tarafından verilecek kefaletler, 27/12/2006 tarihli ve 5570 sayılı Kamu Sermayeli Bankalar Tarafından Yürütülen Faiz Destekli Kredi Kullandırılmasına Dair Kanun kapsamında kullanılacak kredilerde verilecek kefaletler ile tarım kredi, tarım satış ve esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet kooperatifleri ile kamu kurum ve kuruluşlarınca kooperatif ortaklarına kullandırılacak kredilerde verilecek kefaletler için eşin rızası aranmaz,” hükmü düzenlenmiş olup borçlu gerçek kişilerin sözleşme tarihlerinde borçlu şirketin ortağı olduklarından TBK. 584 Madde hükmü uyarınca eş muvafakati aranmayacağından muterizler vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Borçlulardan …’ın itirazına göre, ihtiyati hacizde istenilen miktarın kefaletin olduğu GKS. Nedeniyle verilen krediden kaynaklı olmadığı, kefaletinin olmadığı kredi sözleşmesinden kaynaklı olduğunu belirttiği, bankaca çekilen kat ihtarında borcun sebebi ihracat kredisi, ticari kredi, busıness kart, diğer ticari kredilerinden kaynaklı olduğunun belirtildiği görülmüştür. İhtiyati hacze itiraz ise İİK 265. maddesinde sınırlı olarak sayılmıştır. Buna göre borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı itiraz edebilecektir. İtiraz eden borçluların diğer itiraz nedenleri İİK. 265 maddesinde düzenlenen itiraz sebepleri arasında olmayıp açılacak menfi tesbit veya itirazın iptali davasında ileri sürülecek olup somut olayda ihtiyati haczin koşullarının bulunduğu tespit edilmiştir. İlk Derece Mahkemesince itirazın reddine yönelik verilen ek kararın, dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olmakla muterizler vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, ilk derece mahkemesi ek karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, muterizler vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati hacze itiraz edenlerin (muterizlerin) istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf başvuru harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından istinaf edenler tarafından yatırılan 54,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90.TL’nin ihtiyati hacze itiraz edenlerden (muterizlerden) tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf edenler üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/02/2021 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.