Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/2169 E. 2021/1790 K. 08.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2169 Esas
KARAR NO: 2021/1790 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/09/2021 Tarihli Ara Karar
NUMARASI: 2021/589 Esas
DAVANIN KONUSU: Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma Veya Çıkarılmaya İlişkin)
KARAR TARİHİ: 08/12/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile,müvekkillerinin davalı şirketin ortağı olduğunu, dava dışı ortak …’ın, münferit yetki ile donatılmış müdür olup, müvekkillerinin şirketin faaliyetleri hakkında bilgilendirilmediğini, müvekkillerinin tüm iletişim çabalarının sonuçsuz kaldığını, ortaklığın sağlıklı seyri açısından gerekli olan güven duygusunun, davacı müvekkilleri ve diğer ortak olan şirket müdürü arasında kalmadığını, müvekkillerine kar payının verilmediğini, defter ve belgelerin incelenmesine müsaade edilmediğini, bu haklı sebeplerle şirketten çıkmak istediklerini, ortaklık ilişkisi müvekkilleri için dayanılmaz bir hal aldığını, şirketin dava dışı ortağı ve müdürü ile müvekkillerinin yaşadıklarının adli makamlara da yansıdığını, bir çok hukuki uyuşmazlık bulunduğunu, bu sebeplerle ortaklık ilişkisinin sürdürülemeyeceğinin açık olduğunu, işbu nedenlerle müvekkillerinin ayrılma akçesi ve kar paylarına ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydıyla, öncelikle tedbir mahiyetinde olmak üzere dava süresince müvekkillerin ortaklıktan kaynaklanan tüm hak ve borçlarının dondurulmasına/durdurulmasına karar verilmesini, müvekkillerinin davalı şirket ortaklığından çıkmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 21/09/2021 tarih ve 2021/589 Esas sayılı ara kararında; “…İhtiyati tedbire esas olan hakkın iyi belirlenmesi gerekir. Taraflar arasında çekişmeli olan şey veya yargılama konusunu oluşturan hak, aynı zamanda tedbirin konusu hakkı da oluşturacaktır. Kanun, “uyuşmazlık konusu hakkında” diyerek bu hususa vurgu yapmıştır (m. 389/1). Ancak, özellikle dikkat edilmesi gereken husus, diğer geçici hukuki korumaların alanına giren konularda ihtiyati tedbire karar verilmemesidir. Bu sebeple, para alacakları konusunda özel ve istisnai durumlar dışında asıl geçici hukuki koruma ihtiyati hacizdir. Keza, diğer özel hükümlerde açıkça farklı bir geçici hukuki korumadan bahsedilmişse, bu durumda da o çerçevede bir karar verilmeli, ihtiyati tedbir kararı verilmemelidir (Pekcanıtez/Atalay/Özekes, a.g.e., s. 877). Somut durumda dava dilekçesi incelendiğinde; bu hali ile yaklaşık ispat yerine getirilmediğinden …”gerekçesi ile, İhtiyati tedbir talebinin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel mahkemece ortaklıktan çıkma davasında davacı ortakların “ortaklıktan kaynaklanan tüm hak ve borçlarının tedbiren dondurulmasına/durdurulmasına,” karar verilmesi taleplerinin özetle; “yaklaşık ispat yerine getirilmediği” gerekçesiyle reddedildiğini, mahkemece verilen ret kararının hukuka ve kanuna aykırı olduğunu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu md. 638/f.2 hükmünün; “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.” şeklinde olduğunu, Müvekkillerinin davalı firmadaki ortaklığı da çekilmez bir hal almış olup müvekkilinin ortaklıktan çıkması için birçok haklı sebebi bulunduğunu, Dava dışı ortak …, münferit yetki ile donatılmış müdür olup müvekkilleri şirketin faaliyetleri hakkında bilgilendirmediği, müvekkillerinin tüm iletişim çabaları sonuçsuz kaldığını, bu sebeple müvekkillerinin, şirket faaliyetlerinden uzak ve bihaber kaldığı, ortaklığı sadece kâğıt üzerinde hüküm ifade eder hale geldiğini, müvekkillerinin, şirkette hiçbir zaman söz sahibi olamadığı gibi şirket faaliyetlerine de katılamadığını, müvekkillerinin davalı şirkette pay sahibi olmasının hiçbir anlamı kalmadığını, Ortaklığın sağlıklı seyri açısından gerekli olan güven duygusu, davacı müvekkilleri ve diğer ortak olan şirket müdürü arasında kalmadığını, ortaklar arasında olması gereken güven ilişkisi, düzelmesi mümkün olmayacak şekilde sarsıldığını, diğer ortak olan şirket müdürünün başına buyruk hareket etmesi sebebiyle müvekkillerinin şirket ortaklığını sürdürme imkânını ortadan kaldırdığını, Müvekkillerine kar payı verilmediği, defter ver belgelerin incelenmesine müsaade edilmediğini, bu husus da şirkette usulsüz işlemler yapıldığı yönünde müvekkillerinin kuvvetli şüphe duymasına sebep olduğunu, Şirket ortakları arasındaki güven ilişkisinin sarsılmış olmasının TTK m. 638/2 kapsamında haklı sebep teşkil edeceği, Yargıtay tarafından da tartışmasız olarak kabul edildiğini, (Yargıtay 11. HD. 7.11.2006, 2005/8143 E., 2006/11357 K.) Şirket müdürünün diğer şirket ortaklarına, şirketin işleyişi, alacakları, borçları ve faaliyetleri konusunda ayrıntılı bilgi verme yükümlülüğü yasanın bir gereği olduğunu, fakat davalının şirket müdürü, müvekkillerine şirketin genel durumu hakkında bilgi vermekten sürekli kaçındığını ve bu süreçte müvekkillerinin şirketin büyük borçlar altına girdiği yönünde esaslı duyumlar aldıklarını, davacı müvekkillerinin şirketin neden borçlandığı ve hangi tür faaliyetlerin şirkete borç olarak döndüğü konusunda en ufak bir bilgi sahibi olmadıklarını, müvekkillerinin herhangi bir kar payı almamasının yanı sıra, şirket hesaplarıyla ve şirketin mali durumu ilgili herhangi bir bilgi de alamadıklarını, keza Yargıtayın 2014/5860 E.– 2014/12950 K. sayılı kararında kişinin şirket yönetiminden uzak tutulmasını ortaklıktan çıkmak için haklı sebep saymakta olduğunu, (Yargıtay 11. HD. 07.07.2014, 2014/5860 E. – 2014/12950 K) Şirketin dava dışı ortağı ve müdürü ile müvekkillerinin yaşadığı adli makamlara yansımış bir çok hukuki uyuşmazlık bulunmakta olup, buna ilişkin tüm dosya bilgilerine dava dilekçesinde yer verilmiş olmasına rağmen yerel mahkemece dosyalar celp edilmeksizin, deliller incelenmeksizin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verildiğini, 2 ve 3 nolu davacı müvekkillerinin, 1 nolu davacı müvekkilinin sigortalı çalışanları olup dava dışı ortağın 1 nolu davacı ile yaşadığı hukuki sıkıntılar sebebiyle 2 ve 3 nolu davacı müvekkilleri de davalı şirketten dışlandığı ve ortaklıktan kaynaklı haklarının kullanımı engellendiğini, Davacı müvekkillerinin dava dışı müdür sıfatına da sahip ortak ve bu ortağın hissedarı olduğu şirket ile (…) adli makamlara da yansımış olan dosyaların bulunduğunu, (İst. Anadolu … İcra Müdürlüğü … E., İst. 8. İcra Hukuk Mahk. 2021/123 E., İst. 8. İcra Hukuk Mahk. 2021/352 E., İst. … İcra Müdürlüğü … E., İst. … İcra Müdürlüğü … E., İst. … İcra Müdürlüğü … E., İst. 20. İcra Hukuk Mahk. 2020/494 E., İst. 20. İcra Hukuk Mahk. 2020/493 E., İst. 8. İcra Hukuk Mahk.2021/170 E., İst. 8. İcra Hukuk Mahk.2021/171 E.) Davacı müvekkili ile dava dışı ortak ve bu ortağın yetkilisi olduğu diğer firma olan … Ltd. Şti. İle yaşanan bir çok hukuki uyuşmazlık da bulunmakta olup sadece bu husus bile ortaklık ilişkisinin artık sürdürülemez olduğunun kanıtı olduğunu, (Yargıtay 11. HD. 02.04.2002, 2002/162 E. – 2002/3015 K.) Müvekkilinin diğer ortak ve tek yetkili olan … ile yaşamış olduğu sıkıntılar ortada iken YAKLAŞIK İSPAT ŞARTININ yerine getirilmediğini iddia etmenin anlaşılır bir durum olmadığını, Yerel mahkemece en azından dava dilekçesindeki deliller kısmında yer alınan dosyaların celbinden sonra tedbir konusunda karar vermesi gerekirken, yaklaşık ispat şartının yerine getirilmediğinden bahisle tedbir talebinin reddine karar verilmesinin hukuka ve Kanuna aykırı olduğunu, Müvekkillerinin hiç bir şekilde menfaat sağlayamadığı davalı şirketin kamu vb borçlarından sorumlu olmasının düşünülemeyeceğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, dava süresince müvekkillerinin ortaklıktan kaynaklanan tüm hak ve borçlarının dondurulmasına/durdurulmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, şirket ortaklığından çıkma davasında davacıların ortaklıktan kaynaklanan tüm hak ve borçlarının dondurulması/durdurulması şeklinde ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, ihtiyati tedbir talebinin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İhtiyati tedbirin şartları 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Buna göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK’nın 390/3 maddesine göre, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur. Somut olaya döndüğümüzde, TTK 638/2 m. uyarınca haklı sebeple ortaklıktan çıkma istemiyle açılan davada, mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği, talep ve ara karar tarihi itibariyle dosya kapsamında mevcut deliller dikkate alındığında, davacıların iddiasının haklılığı yönünden HMK’nın 390/3. maddesinde belirtilen yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediği, tedbir kararı verilmemesi halinde davacıların zararının doğacağına dair emare ve delilinde bulunmadığı gözetildiğinde, değişen koşul ve durumlara göre yeniden tedbir talep edilmesi de mümkün olduğundan, ihtiyati tedbir talebinin reddi yönündeki ilk derece mahkemesi ara kararı dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olup talep eden davacılar vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep edenlerden alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcı, istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince tarafa tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 08/12/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.