Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/216 E. 2021/376 K. 19.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/216 Esas
KARAR NO: 2021/376 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/11/2020
NUMARASI: 2018/350 Esas 2020/293 Karar
DAVA: Alacak (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 19/03/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin İstanbul’da mukim, gemi acenteliği olan bir Türk şirketi olduğunu, davalının ise Rostov/Rusya’da mukim bir gemi donatanı olup geminin işletmeciliği ile iştigal eden bir Rus şirketi olduğunu, müvekkili ile davalının 27/04/2012 tarihinde imzaladıkları bir acentelik hizmetleri sözleşmesi ile davalının sahip olduğu gemilere ücret ve davalı adına yapılan masrafların ödenmesi karşılığında müvekkilince acentelik hizmetleri verilmesi konusunda anlaştıklarını, müvekkilinin davalı adına işletilmekte olan gemilere klas sörveyi, organizasyonları, emniyet ekipmanları ve gemi ihtiyaç malzemelerinin tedarikleri, yağ, yakıt, su alımları, çöp, atık tahliyeleri, teknik tamir, bakım hizmetleri, kaptanın finansal taleplerinin karşılanması gibi sayısız konuda servis verdiğini, ancak yapılan işlere ait masraf ve ücretlerin davalı tarafça ödenmediğini belirterek davacının 102.585,24 ABD Dolarlık taleplerinin güvence altına alınmasını teminen davalı tarafa ait yada onun tarafından işletilmekte olan gemilerden İstanbul Liman sınırları içinde bulunanlar hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesini ve seferden men edilmelerini, fazlaya dair haklar saklı tutulmak suretiyle 102.585,24 ABD Doları alacağın davalı tarafından davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, taraflararasında akdedilen sözleşme uyarınca yetkili mahkemenin Rostov Bölgesi Ticaret Mahkemesi olarak belirlendiğini, dava konusuna ilişkin olarak Rostov Bölgesi Ticaret Mahkemesinde açılmış bir dava bulunduğunu, davacı tarafça dosyaya sunulan ve Türk Mahkemelerini yetkili kıldığı iddia edilen ek protokloün müvekkili bilgisi dışında tanzim edildiğini, sözkonusu belgenin gerçeğe aykırı bir şekilde düzenlendiğini, müvekkili şirketi temsilen atılmış olduğu iddia edilen imzanın …’e ait olmadığını, müvekkili şirketin iflas sürecinden önce davacı şirket ve müvekkili şirket arasında çok kuvvetli bir organik bağın olduğunu, her iki şirketin de aynı grup şirket çatısı altında bulunduğunu ve aynı kişiler tarafından yönetildiğini, davacı şirketin tüm kontrolünün … (…) adı altında kümelenen …’nun şirketlerinde bulunduğunu ve şirketlerin Türkiye’deki iştiraki olduğunu, müvekkili şirketin davacı şirkete ödemesi gereken herhangi bir borç bulunmadığını belirterek yetki itirazı ve derdestlik itirazının kabulü ile davanın usulden reddine, davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 11/11/2020 tarih ve 2018/350 Esas – 2020/293 Karar sayılı kararında; “…Davalı vekili tarafından sözkonusu ek protokol ile … Ltd’ye temsilen atılan imzaya itiraz edildiğinden, protokolde … Ltd ‘ye atfen atılan imzanın şirket yetkilisi olduğu tespit edilen …’e ait olup olmadığı konusunda bilirkişi raporu alınması yoluna gidilmiştir. 19/10/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; …’e ait olan 04/07/2019 tarihli imza sirküleri aslı, … tarafından gönderilen 17/07/2013 tarihli imza örneği ile 27/04/2012 tarihli ek protokolde … Ltd’yi temsilen … adına atılan imzaların karşılaştırılması neticesinde, tadil sözleşmesindeki imzaların davalı şirket temsilcisi … eli ürünü olmadığı, adı geçenin hakiki imzalarına benzetilerek yapılandırılmış olduğu kanaatine vardıkları belirtilmiştir. Bu şekilde alınan bilirkişi raporu ile uyuşmazlık konusu olan tadil sözleşmesinde … Ltd adına atılan imzanın bu şirketin yetkilisine ait olmadığı tespit edilmiş olduğundan sözkonusu sözleşme ile sözleşmede yer alan yetki şartının (İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğuna dair yetki şartının) davalıyı bağlamayacağı kabul edilmiştir. Her iki tarafın kabulünde olan acentelik sözleşmesinde yani 27/04/2012 tarihli ilk sözleşmede, uyuşmazlıkların çözüm yeri olarak “…” düzenlemesine yer verildiği belirli olup, davalı vekilinin 20/11/2019 tarihli dilekçesinde yapmış olduğu açıklamalar, dilekçe ekinde sunulan Rusça ve İngilizce dillerinde bilirkişiler tarafından yapılan tercümeler ile uzman hukukçu tarafından kaleme alınan makaleden, sözleşmede yetkili mahkeme olarak kabul edilen “…” un Rusya’da bir devlet mahkemesi olan Rostov Bölgesi arbitrasyon yani ticaret mahkemesi olduğu, arbitrazh mahkemesinin tahkim mahkemeleri ile bir ilgisinin bulunmadığı anlaşıldığından, sonuç olarak davacının alacağını dayandırmış olduğu 27/04/2012 tarihli acentelik ana sözleşmesinde tarafların uyuşmazlıkların çözüm yeri olarak tarafların Rusya Rostov Ticaret Mahkemelerinin yetkisini kabul ettikleri, yetki şartının MÖHUK 40.maddesi delaletiyle HMK’nun 17.maddesine göre davacı açısından geçerli ve bağlayıcı olduğu kanaatine varıldığından, davalı vekilinin milletlerarası yetki itirazının kabulü ile mahkememizin yetkisizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerekmiştir. ….”gerekçesi ile, Davalı vekilinin milletlerarası yetki itirazının kabulü ile mahkememizin yetkisizliği nedeniyle davanın usulden REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesince davanın usulden reddine karar verildiğini, İlk derece mahkemesince verilen kararın haksız ve mesnetsiz olduğunu, İlk derece mahkemesi tarafından eksik incelemeyle hatalı bir kanaate v arılan bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, Görülmekte olan davada müvekkili şirket tarafından işbu dava ile davalı ile akdedilen acentelik sözleşmesi uyarınca yapılan masraflar talep edilmiş olup ilk derece mahkemesi tarafından davanın usulden red edilmesi hatalı olduğu, davalı ile akdedilen acentelik sözleşmesindeki yetki şartı daha sonra imzalanmış tadil sözleşmesiyle değiştirilerek İstanbul Mahkemeleri ve Türk hukuku yetkili kılındığı, bu kapsamda davalı tarafından imzaya itiraz edilmesi haksız ve kötüniyetli bir tavır olduğu gibi hukuki olarak da hatalı olduğu, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda her ne kadar tadil sözleşmesinde bulunan imzanın şirket yetkilisi …in eli ürünü olmadığı belirtilmişse de bilirkişi tarafından tamamen hatalı bir şekilde yapılan bu tespitin tarafımızca kabulü söz konusu olmadığı, Bilirkişi raporunda yapılan imza incelemesi için dikkate alınan evraklar mahkeme tarafından ilgili yerlerden talep edilmediği, davalı tarafından sunulduğunu, bu kapsamda davalı taraça sunulan evrakların güvenilir olup olmadığı şüpheli olup, bilirkişi raporuna konu edilerek mahkemece de hükümde bu raporun dikkate alınması haksız bir hüküm kurulmasına sebebiyet verdiğini, Yapılan imza incelmesi için hukuka uygun tatbike medar imza örnekleri celp edilmediği, imza incelemesi yapılabilmesi için ilk olarak belgenin imzalandığı tarihten öncesine ilişkin uygulamaya elverişli imzaları taşıyan belgeler, imza tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişi tarafından incelmeye esas alınması gerektiği, herhangi bir belge temin edilemez ise de imza sahibinin duruşmada alınan imza ve yazı örnekleri üzerinden inceleme yapılması gerektiği, ilk derece mahkemesince yapılan inceleme bu yönüyle eksik ve hatalı olup işbu raporun dikkate alınarak hüküm verilmesi de haksız ve mesnetsiz bir tutum olduğunu, Yargıtay kararlarında da imza incelmesinin ne şekilde yapılacağı açıkça izah edildiği, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 30.10.2012 tarih 2012/ 12683 E. ve 2012/ 30651 K. sayılı kararında da bu husus ; “Sıhhatli bir sonuç alınabilmesi için, inkar edilen imzanın atıldığı tarihten öncesinde veya mümkün olduğu kadar yakın tarihlerde düzenlenen belgelerde bulunan borçluya ait imzaların celbedilip ondan sonra bilirkişi incelemesi yapılması gerekir.Somut olayda hükme esas alınan bilirkişi raporunun yukarıda yapılan açıklamalara ve ilkelere ve dolayısıyla hüküm kurmaya elverişli olmadığı, inkar edilen imzanın atıldığı tarihten öncesinde veya mümkün olduğu kadar yakın tarihlerde düzenlenen belgeler alınmadan huzurda alınmış imza örnekleri üzerinde imza incelemesinin yapıldığı anlaşılmış olmakla mahkemece bu rapora dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.” şeklinde ifade edildiği, İlk derece mahkemesi tarafından yapılan inceleme de ise imza incelemesi davalı yanın sunduğu evraklar üzerinden yapılmış olup evrakların orijinal olup olmadığı hususunda herhangi bir inceleme yapılmadığını, ilk derece mahkemesi tarafından öncelikle yapılması gereken işlem bizzat yetkili yerlerden tatbike medar imza örneklerinin celp edilmesi olması gerekirken davalının sunmuş olduğu belgeler üzerinden ima incelmesi yapılması hatalı olduğu, bu kapsamda bilirkişi raporundaki sonucu kabul etmemekle beraber yapılan inceleme konusu evrakların da orijinal olup olmadıkları şüpheli olduğu, objektif olmayan ve çelişki içeren bir bilirkişi raporunun da hükme esasa alınarak davanın usulden reddine karar verilmesi müvekkili şirket açısından ciddi bir maddi kayba yol açtığını, Sonuç olarak; ilk derece mahkemesi tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporu imza incelemesi sadece davalı tarafın sunmuş olduğu evraklar esas alınarak hazırlandığından objektif, şüphesiz ve tutarlı olmadığından davanın usulden reddedilmesi hatalı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; gemi acenteliği sözleşmesi kapsamında yapıldığı ileri sürülen masrafların tahsili istemine ilişkin alacak davasıdır. Mahkemece, davalı vekilinin milletlerarası yetki itirazının kabulü ile mahkemenin yetkisizliği nedeniyle davanın usulden reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan 27/04/2012 tarihli ek protokolün Türkçe tercümesinden 27/04/2012 tarihli acentelik hizmetleri sözleşmesinin taraflarının sözleşmenin 9.1 maddesi uyarınca 9.4 ve 10.1.maddelerini tadil etmek üzere anlaştıkları, ortaya çıkacak uyuşmazlıkların İstanbul merkez mahkemeleri ve icra müdürlüklerinin münhasır yetkisine tabi olduğu düzenlemesine yer verilerek ek protokolün … Ltd şirketini temsilen …’e atfen imzalandığı tesbit edilmiş olup, … Ltd ‘nun dosyaya sunulan 11/04/2013 tarihli sicil kaydı örneğinden de …’in bu şirketi temsile yetkili kişi olduğu görülmüştür. Davalı vekili tarafından cevap dilekçesi ile, sözkonusu ek protokol ile … Ltd’ye temsilen atılan imzaya itiraz edildiğinden, mahkemece 16/09/2020 tarihli duruşmanın ara kararı ile, 12/02/2013 tarihli tadil sözleşmesindeki imzanın …’e ait olup olmadığı konusunda bilirkişi raporu alınmasına karar verildiği görülmüştür. Grafolog bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 19/10/2020 teslim tarihli raporda özetle; …’e ait olan 04/07/2019 tarihli imza sirküleri aslı, … tarafından gönderilen 17/07/2013 tarihli imza örneği ile inceleme konusu … NO:… (… SAYILI ACENTELİK HİZMETLERİ SÖZLEŞMESİ ZEYİLNAME ) başlıklı ve 12/02/2013 tarihli Tadil Sözleşmesinde … Ltd. Şirketini temsilen … adına atılan imzaların karşılaştırılması neticesinde, imzaların davalı şirket temsilcisi … eli ürünü olmadığı, adı geçenin hakiki imzalarına benzetilerek yapılandırılmış olduğu kanaatine vardıkları belirtilmiştir. Davacı vekili grafolog bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen rapora karşı uyap sisteminden gönderdiği 02/11/2020 tarihli itirazlarını içerir beyan dilekçesinde, hukuka uygun tatbike medar imza örnekleri celp edilmeden düzenlenen raporu kabul etmedikledini, HMUK. 308 (Yeni HMK 211,216,217 ) maddesi uyarınca inkar edenin atılış tarihi itibariyle inkar edilen imzası ile yakın tarihte atılmış, uygulamaya elverişli imzalarının ilgili yerlerden getirtilerek yeniden rapor alınmasına karar verilmesini talep ettiği halde mahkemece bu talep konusunda olumlu/olumsuz bir karar verilmediği görülmüştür. HMK’nın 297/2 maddesine göre mahkemenin tarafların taleplerinin her biri hakkında karar vereceği düzenlenmiş olup, yine 297/1-c. fıkrasına göre gerekçe yazılması zorunlu bulunmaktadır. Somut olayda bilirkişi heyeti tarafından, … NO:… (… SAYILI ACENTELİK HİZMETLERİ SÖZLEŞMESİ ZEYİLNAME ) başlıklı ve 12/02/2013 tarihli Tadil Sözleşmesinde … Ltd. Şirketini temsilen … adına atılan imzaların davalı vekili tarafından 16/03/2020 tarihli dilekçe ekinde ibraz edilen 04/07/2019 tarihli imza sürküler aslı ve 25/07/2019 tarihli dilekçe ekinde ibraz edilen … tarafından gönderilen 17/07/2013 tarihli imza örneği fotokopisindeki mukayese imzalar karşılaştırılmak suretiyle rapor düzenlendiği tesbit edilmiştir. Bir belgenin sahteliğinin iddia edilmesi durumunda, bu hususta karşı tarafın açıklamaları da dikkate alınarak,mahkemece, 6100 Sayılı HMK. 211 maddesindeki sıra ile inceleme yapılarak karar verilmesi gerekmektedir. 6100 sayılı HMK’nun 211/b maddesinde; imza incelemesinin yöntemi gösterilmiş olup, buna göre, hakim, bilirkişi incelemesine karar verir ise; ”….önce, mevcutsa, o tarafa ait olan karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzalar, ilgili yerlerden getirtilir. Bilirkişi, bu yazı ve imzalarla, o mahkemede elde edilen yazı ve imzaları esas alarak inceleme yapar. Bilirkişi, inceleme için gerekli görürse, kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir” hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda, inkar edilen imzanın atıldığı tarihten öncesinde veya mümkün olduğu kadar yakın tarihlerde düzenlenen belgeler getirtilmeden imzası inkar edilen belge tarihinden sonraki döneme ait bir adet belge aslı ve bir adet de fotokopi belgedeki imza örnekleri üzerinde imza incelemesinin yapıldığı anlaşılmış olmakla, dosyaya celbedilen imza örneklerinin rapor tanzimine yeterli olmayıp mahkemece bu rapora dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi yerinde görülmediğinden davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmüştür. 28/07/2020 tarih 31199 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 7251 Sayılı Kanun ile değişik HMK.nın 3531-a-6 mad. uyarınca; Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemesi halini de bu madde kapsamında değerlendirmek gerekecektir. Sonuç itibariyle, yukarıda açıklanan nedenler ile davacının istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkeme kararının HMK’ nın 353/1-a6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, mahkemece, yukarıda değinilen yasal düzenleme ve ilkeler gözetilerek, öncelikle, ilgili yerlerden yukarıdaki tesbitler doğrultusunda … Ltd. Şirketinin temsilcisi …’e ait imzaların bulunduğu mukayese belgeler toplanmak suretiyle yeniden imza incelemesi yaptırılarak denetime elverişli rapor alınıp oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/11/2020 tarih ve 2018/350 Esas 2020/293 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 59,30.TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 19/03/2021 tarihinde HMK’nın 353/1-a6 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.