Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/2138 E. 2021/1673 K. 25.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2138 Esas
KARAR NO: 2021/1673 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/96 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİH: 13/07/2021
TALEP: İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ: 25/11/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin %19,8 hissesine ve B grubu hisselerinin %64,285’ne sahip olup, B grubunun geri kalan %35,715’i diğer dava dışı pay sahibi …’e ait olduğunu, müvekkili tarafından B Grubu adayını belirlemek için …’ün toplantıya davet edildiğini ancak hazır olmaması üzerine B Grubunun adayı …nın çoğunluk kararıyla belirlendiğini, ancak B Grubu payların çoğunluğunu oluşturan müvekkili … AŞ’nin gösterdiği aday olan … yerine, azınlık olan …’ün esas sözleşme ve kanuna aykırı olarak önerdiği adayın seçildiğini, esas sözleşmenin 9. Maddesine göre Yönetim Kurulunun her konuda karar, temsil ve ilzamı ancak A grubu ve B grubu tarafından gösterilen yönetim kurulu üyelerince onaylanması ile mümkün olduğunu, oysa toplantıya katılan … A.Ş.’ye şirket hisseleri hisse senetlerinin devri ile yapıldığını ve hem hisse senetlerinin basılması hem de devrin onaylanması işlemleri yalnızca iki A grubu tarafından gösterilen yönetim kurulunun onay ve imzası ile gerçekleştirildiğinden hem hisse senetlerinin oluşturulması ve basılmasına ilişkin hem de ortaklığın kabulüne ilişkin kararların kesin hükümsüz olduğunu, bu nedenle genel kurul toplantısının yok hükmünde olduğunu ve alınan kararların batıl olduğunu, toplantının 3. numaralı gündem maddesi için “Yönetim Kurulu’na İstanbul … İcra Müdürlüğü … dosyasının alacaklısı ile sulh görüşmesine başlaması, ihalenin feshi davasından feragat edilmesi karşılığında icra dosyasının bakiye borcunun Şirketimizden talep veya tahsil edilmemesinin temini hususunda anlaşmaya varması, alacaklı tarafın şirketimiz menfaatlerine olan başka bir öneride bulunması halinde bu önerinin kabul edilmesi, bu madde özelinde alınacak tüm kararların ve imzalanacak tüm sözleşmelerin Yönetim Kurulu’nun bütün üyeleri tarafından birlikte imzalanması hususlarında yetki ve talimat verilmesi 17.186,40 adet olumsuz oy toplamına karşılık 67.443,6 olumlu oy ile oyçokluğu ile karar verildi ( s. 7). şeklinde karar verildiğini, bu şekilde verilen karar ile şirketin davalı … AŞ’nin tek malvarlığı konumundaki Maslak’taki 3490 m2 arsaya sahip 40.132 inşaat yapı alanı ruhsatlı taşınmaz üzerinde şirket ve pay sahipleri menfaatine aykırı olarak tasarrufta bulunma yetkisi verildiğini, TTK m. 408/2 gereği, “önemli miktarda şirket varlığının toptan satışı” için genel kurulun yetkili olduğunu, yönetim kuruluna yetki verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, ayrıca Esas sözleşmenin 16. maddesi “c” bendinde düzenlendiği üzere, satış ve diğer bütün işlemler dâhil, şirketin taşınmazına ilişkin tasarruf işlemi yapılabilmesi için, şirketin sermayesinin en az %90’nı oluşturan pay sahiplerinin katılımı ve olumlu oyu ile gerektiğini, 3 no.lu gündeme ilişkin müvekkil şirketçe olumlu oy kullanılmamış ve %90 olarak belirlenen özel nisap sağlanamamış olduğunu, Gündemin 2. maddesindeki yönetim kurulu üye seçimine ilişkin alınan kararın da iptali gerektiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin dava, talep ve itiraz hakları saklı kalmak kaydıyla, Gündemin 2. maddesindeki yönetim kurulu üye seçimi kararının icrasının ve 3. maddesindeki davalı şirketin tek malvarlığı taşınmaza ilişkin verilen yetki ve talimat verilmesine ilişkin kararların TK m. 449 uyarınca tedbiren durdurulmasına, davalı şirket genel kurulunda alınan 2 ve 3 no.lu gündem maddelerine ilişkin alınan kararların yoklukla malul olduğunun tespitine, aksi halde batıl olduğunun tespitine, aksi halde iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;10.02.2021 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısın yok hükmünde sayılabilmesi için davacı tarafın bu toplantıya katılamamış olması gerektiğini, oysa davacının toplantıya katıldığını, toplantı ve karar nisabının sağlandığını, davacının ileriye sürdüğü sebeplerin tamamı usuli sebepler olup, iptal edilebilirlik kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini, … A.Ş.’nin şirket ortağı olduğunun ortaklar pay defteri ile sabit olduğunu, davacı bu şirketin ortak olarak şirkete kabul kararının hukuka aykırı olduğunu ileriye sürmekte ise de, bu hususun huzurdaki davada ileriye sürülmesi ve tartışılması mümkün olmayıp, davacının söz konusu yönetim kurulu kararının iptali için kanunda öngörülen süre içerisinde herhangi bir dava da açmadığını, şirket ortaklarının, şirkete zarar verecek faaliyetlerden kaçınmak ile yükümlü olduklarını, 3 numaralı gündem maddesi, şirket malvarlığının neredeyse tamamını oluşturan taşınmaz ve üzerindeki yarım kalan bina ile ilgili İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … E. Sayılı dosyası ile yürütülen icra takibi ile ilgili oluşan şirket zararlarını durdurmak için oluşturulmuş bir gündem olduğunu, şirketin devamı ile doğrudan alakalı olan böyle bir gündem ile ilgili alınan kararın, mesnetsiz iddia ve hukuka aykırı dayanaklar ile tartışmaya açılmasının, başlı başına güven ve sadakat yükümlülüğüne aykırı olduğunu, alınan karar ile de şirketin herhangi bir malının bir kişiye satılması, bağışlanması gibi bir durum söz konusu olmadığı, şirket taşınmazına konulan haciz sebebi ile şirket ve ortakların menfaatine olacak şekilde sulh görüşmesi yapmak ve sulh sözleşmesi imzalamak için yönetim kuruluna yetki verildiğinin açık olduğunu, davacı haklılığını yaklaşık olarak ispat edecek delil sunamadığı gibi, halihazırda şirketin tek malvarlığı olan taşınmazın satıldığı, halihazırda ihalenin feshi dava sürecinin devam ettiği açıkça ortada iken, alınan kararların icrası ile şirketin telafisi imkansız zararlarının oluşacağına yönelik iddianın tamamen mesnetsiz olduğunu savunarak davanın ve tedbir talebinin reddini istemiştir. Mahkemenin 25/06/2021 tarihli ara kararı ile 3 nolu gündem maddesinin icrasının tedbiren durdurulmasına yönelik tedbir talebinin kabulüne karar verilmiş, karara davalı tarafça tedbir kararının şirket için telafisi imkansız zararlar doğurucu nitelikte olduğundan bahisle tedbire itiraz edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 13/07/2021 tarih ve 2021/96 E. sayılı Ara Karar sayılı Kararı ile; ” ….… toplantının 3. numaralı gündem maddesi başlığının, ” davalı şirketin pay sahibi olan “…’nin “İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı icra dosyasında her gün artmakta olan zararı durdurulabilmesi için atılacak adımların görüşülmesi talebine” yönelik olduğu, alınan kararın “Yönetim Kurulu’na İstanbul … İcra Müdürlüğü … dosyasının alacaklısı ile sulh görüşmesine başlaması, ihalenin feshi davasından feragat edilmesi karşılığında icra dosyasının bakiye borcunun Şirketimizden talep veya tahsil edilmemesinin temini hususunda anlaşmaya varması, alacaklı tarafın şirketimiz menfaatlerine olan başka bir öneride bulunması halinde bu önerinin kabul edilmesi, bu madde özelinde alınacak tüm kararların ve imzalanacak tüm sözleşmelerin Yönetim Kurulu’nun bütün üyeleri tarafından birlikte imzalanması hususlarında yetki ve talimat verilmesi 17.186,40 adet olumsuz oy toplamına karşılık 67.443,6 olumlu oy ile oyçokluğu ile karar verildi ” şeklinde olduğu, ilgili gündem maddesi ile yönetim kurulu üyelerine şirketin taşınmazı üzerinde satış yetkisi verildiği, bu halde HMK 389. Maddesi uyarınca telafisi imkansız zararlar doğma ihtimali bulunduğu yönündeki mahkememiz görüşünün hukuk ve yasaya uygun olduğu ….” gerekçeleri ile; “1-Mahkememizin 25/06/2021 tarihli ara kararı ile verilen tedbir kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla, yapılan itirazın reddine, ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava konusu toplantının 3 no’lu gündem maddesinde de belirtildiği gibi, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı sayılı icra dosyası sebebiyle şirketin zararının sürekli artmakta olduğunu, bu zararın ortadan kaldırılması, bakiye borcun şirketten talep ve tahsil edilmesinin engellenmesi için alacaklı tarafla anlaşma yoluna gidilmesi ve buna yönelik çalışmaların yapılması, bu konuda gündem oluşturulması şirketin ve pay sahiplerinin lehine olduğunu, bu maddede şirket zararının artmaması için ihalenin feshi davasından feragat şartı ile alacaklı tarafla anlaşma zeminin aranmasından bahsedilmekte olduğunu, şirket mallarının satılması gibi bir durumun söz konusu olmadığını, gündem maddesinden şartlar oluşmazsa alacaklı tarafla anlaşılamayacağı anlamının da çıkmakta olduğunu, 3 no’lu gündem maddesine yönelik ihtiyati tedbir kararının şirket zararlarının artmasına sebebiyet verir nitelikte olmakla, telafisi imkansız zarar doğurucu nitelikte olduğunu, mahkemenin ihtiyati tedbir kararı ile değerlendirmesi yasaya, esas sözleşmeye uygun olmadığı gibi yaklaşık ispat kuralı gerçekleşmeden ihtiyati tedbir kararı verildiğini belirterek 13/07/2021 tarihli ek kararın ve tedbir kararının kaldırılmasını istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, genel kurul kararlarının yoklukla malul olduğunun tespiti, aksi halde TTK 449.m. uyarınca iptali istemli davada, genel kurul kararlarının yürütmesinin geri bırakılması yönünde ihtiyati tedbir istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince 3 nolu gündem maddesine ilişkin kararın icrasının tedbiren durdurulmasına ilişkin karara itirazın reddine karar verilmiştir. TTK nun 449. maddesinde ” Genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı taktirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir” hükmünü içermektedir. Dosya kapsamı incelendiğinde üyelere TTK 449.maddesi uyarınca ihtaratlı davetiye gönderildiği, üyelerin herhangi bir görüş bildirmediği görülmüştür. TTK’nın 449.maddesinde hangi hallerde bu geçici hukuki koruma kararının verileceği özel olarak düzenlenmediğinden, tamamlayıcı yorum kuralı olarak HMK’nın ihtiyati tedbire ilişkin hükümlerinden yararlanılabilir. HMK’nın 389. maddesi, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. “şeklindedir. Aynı yasanın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Somut olayda, iddia, savunma ve dosya kapsamında mevcut deliller dikkate alındığında, dosyanın geldiği aşama itibariyle, davacı haklılığının yaklaşık olarak ispatı koşulunun sağlandığı, ihtiyati tedbir kararı verilmemesi halinde davacının hakkını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden söz edilebileceği, taraf menfaatleri de gözetildiğinde ihtiyati tedbir koşullarının oluştuğu sonuç ve kanaatine varılmış, yargılamanın ilerleyen aşamalarında değişen ihtiyati tedbir koşullarının ilk derece mahkemesince yeniden değerlendirilebileceği de dikkate alınarak ilk derece mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep eden tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep edenden alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı, istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden taraf üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince tarafa tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/11/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.