Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/2126 E. 2021/1722 K. 01.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2126 Esas
KARAR NO: 2021/1722 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/05/2021
DOSYA NUMARASI: 2021/152 Esas 2021/410 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ: 01/12/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili kurum sigortalılarından …’ün dava konusu olan Tasfiye Halinde … Limited Şirketinde çalışırken iş kazası geçirdiğini, iş kazası sonucu maluliyeti neticesinde kendisine bağlanan gelirler ve yapılan masraflarından dolayı kurum alacağının meydana geldiğini, bunun üzerine İstanbul Anadolu 16. İş Mahkemesi’nin 2019/361 esas sayılı dosyası ile iş kazasına dayalı dava açtığını, yargılama sonucunda davaya konu şirketin tasfiye halinde olduğunun anlaşıldığını, bu nedenle tasfiye halinde olan şirketin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili şirketin tasfiyesi 31/08/2015 tarihinde tamamlandığını, Türk Ticaret Kanunu’nun Geçiçi 7. Maddesinin 15, Bendinde şirketin ihyasına yönelik düzenlemeler yer aldığını, Kanun uyarınca şirketin tasfiye tarihinden itibaren 5 yıllık hak düşürücü – zaman aşımı süresi öngörüldüğünü, davaya konu şirketin ticaret sicili müdürlüğünden sileneli 5 yılı geçtiğini, davaya konu olan … Limited Şirketi, İstanbul … Noterliği’nin 27/08/2015 tarih ve … yevmiye numarası ile onaylı Genel Kurul Karan ile tasfiye edildiğini ve 31/07/2015 tarihli tasfiye sonu beyanı, İstanbul Ticaret Gazetesinde 31.08.2015 tarihinde tescil edildiğini, huzurdaki davanın 09/03/2021 tarihinde açıldığını, davanın 5 yıllık hak düşürücü süre içinde açılmadığını, bu nedenle zaman aşımı nedeniyle şirketin ihyası talep edilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, usulüne uygun olarak tasfiyesi tamamlanmış şirket aleyhine ihya davası açılamayacağını, yapılan tasfiye işlemi usule ve hukuka uygun biçimde tamamlanarak şirketin alacağı ve borcu olmadığı da tasfiye memurunca onaylanarak vergi kaydı kapatıldığını, alacaklılara çağrı ilanları ve tasfiye bilançoları usulüne ve süresine uygun şekilde yapılarak şirketin herhangi bir alacağı veya borcu olmadığı da tespit edilerek tasfiye tamamlandığını, bu nedenle ihya talep edilebilecek 5 yıllık hak düşürücü süre dolmuş olduğundan davanın zaman aşımı nedeni ile usulden reddine, davanın esasına geçilmesi halinde ise, davacının kesinleşmiş bir alacağının olmaması ve şirketin de tasfiyesini hukuka uygun şekilde gerçekleştirilmiş olması nedeniyle davanın esastan reddine, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davacı yana |tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 26/05/2021tarih ve 2021/152 Esas – 2021/410 Karar sayılı kararında; “….Yapılan yargılamaya göre, her ne kadar dava konusu şirket kendisi tarafından tasfiye sürecine girip tasfiyeyi sonuçlandırmış ve sicilden terkin edilmiş ise de dava konusu terkin edilen şirket hakkında halen devam eden derdest dava bulunduğu, dolayısıyla faal olduğu, derdest olan dava sonucuna göre şirket borcu ortaya çıkabileceği, tasfiyenin şirketin tüm borç ve alacakları tasfiye olunmaksızın tamamlanamayacağı, ticaret sicilinden terkin olunamayacağı sonucuna varıldığından ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 547/2. maddesi gereğince “Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir.” hükmü dikkate alındığında davanın kabulüne, dava konusu şirketin ihyasına, son tasfiye memuru olan davalı …’nın tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır. Tüm dosya kapsamı ve toplanan delillerin değerlendirilmesine göre, ihyası talep edilen şirket hakkında devam eden dava olması sebebiyle, dava konusu şirketin tasfiyesinin tamamlanmamış olduğu anlaşıldığından davanın kabulüne, dava konusu şirketin ihyasına, son tasfiye memuru olan davalı …’nın tasfiye memuru olarak atanmasına, davalı … yasal hasım olması sebebiyle işbu davalı yönünden davacı lehine yargılama gideri ve vekalet ücreti takdirine yer olmadığına karar verilmiştir. İstanbul BAM 12. HD. 2018/970 E, 2018/698 K. Sayılı ilamı “….Tasfiye sürecinde tasfiyenin gereği gibi yapılmasından davalı tasfiye memuru sorumlu bulunduğundan davada taraf sıfatı bulunduğu, davalı tasfiye memuru aleyhine davanın kabulü nedeniyle vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi HMK 326/1 gereği olduğu gözetilerek; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün davacı yargı gideri bakımından kaldırılarak yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı tasfiye memurundan tahsiline karar verilmiştir.” İstanbul BAM 13.HD. 2020/94 E, 2020/698 K. Sayılı ilamı “… Belirtilen yasa maddesinde açıkça düzenlendiği üzere; tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa davaya dayanak olan işlemlerin sonuçlandırılmasına münhasır olarak şirketin yeniden tescili talebi ile işbu davanın açılıp görülmesi mümkündür. Davacının açtığı dava sonucunda davanın kabulüne karar verildiği taktirde tasfiye işlemlerinin eksiksiz olarak tamamlandığından bahsedilemeyecektir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/1277 E.) Davacının şirket aleyhine açtığı dava sonuçlanmadığına göre tasfiye eksik yapılmıştır. İlanlara başvurulmamış olması sonucu değiştirmez. İhya davası şirketin aktif hale gelmesi için değil, söz konusu hukuk davasına münhasır olmak üzere davanın sonuçlandırılması ve sonrasında tasfiyenin tamamlanmasını temin için açılmıştır. Tasfiye işlemi eksik yapıldığı ve davacının dava açmasına sebebiyet verildiği için yargılama giderlerinin tasfiye memuru üzerinde bırakılmasında ve vekalet ücreti takdirinde bir usulsüzlük yoktur.” gerekçeleri ile tasfiye memurunun vekalet ücretinden ve yargılama giderinden sorumlu olduğu belirtilmiştir. Burada dikkat çekici olan bir durum bulunmaktadır. Şirketin ticaret sicilinden 31.08.2015 tarihinde terkinine karar verilmiş davacının alacaklı olduğu iş davası 12.11.2019 tarihinde açılmıştır. Tasfiye memurunun bu halde vekalet ücreti ve yargılama giderinden sorumlu olup olmayacağı aşağıda incelenecektir. İstanbul BAM 12. HD. 2017/897 E,2017/645 K. Sayılı ilamında “… Somut olayda ; terkin olunan şirketin eski çalışanı olan davacının eksik gösterilen sigortalı hizmet tesbiti davası açıldığı ,davanın sürdürülebilmesi için davacı vekiline davalı şirketin tüzel kişiliğinin ihya davası açmak üzere süre verildiği, açılan bu davanın görülebilmesi için şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına, tasfiye memuru atanarak tescil ve ilanına karar verildiği , tasfiyeden sonra dava açılmış olsa da davacı bakımından tasfiyenin usulune uygun sonlandığının kabul edilemeyeceği , şirketin alacağı ve borcu bulunmadığı bu sebeble ihyasında hukuki yarar bulunmadığı savunmasının dinlenebilir olmadığı , ,toplanan tüm delillere göre TTK 547 maddede ki ek tasfiye koşullarının gerçekleştiği kanaatına varan mahkemenin takkdirinde isabetsizlik olmadığı,ihya ve yeniden tasfiye memuru atanmasına ve tasfiye usulune uygun sonlandırılmadığından davalı tasfiye memurunun HMK 326/1 gereği yargı gideri aleyhine hüküm verilen davalıdan alınacağından istinaf sebebleri yerinde bulunmamakla davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.” belirtmiştir. İstanbul BAM 13. HD. 2018/1670 E, 2019/1527 K. Sayılı ilamında “…Tasfiye yapıldığı tarih itibariyle usulüne uygun yapılmış olsa bile tasfiye sonrası açılan davanın yürütülmesi amacıyla şirketin ihyası yasal zorunluluktur. Tasfiyede ilanların yapılmış olması, davacının tasfiye memuruna başvurmaması sonucu değiştirmez. Davacının şirketten alacaklı olup olmadığı, İş Mahkemesindeki yargılama sonucu belirlenebilecek bir husustur. Sonuç olarak; TTK 547. maddedeki ek tasfiye işlemleri için şirketin ihyası isteminin koşullarının oluştuğu, mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu, istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmakla..” şeklindeki kararında tasfiyenin yapıldığı tarih itibarı ile usule uygun yapılsa dahi tasfiye sonrası açılan davanın yürütülmesi için şirketin ihyasına ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin tasfiye memurundan tahsil edilerek davacısına ödenmesine dair mahkeme kararını onamıştır. İstanbul BAM 43. HD. 2020/1581, 2020/37 K. Sayılı ilamında “…İlk derece mahkemesince davanın kabul edilerek davacı lehine yargılama giderine ve vekalet ücretine hükmedilmiştir. Bu bağlamda tasfiye sürecinde tasfiyenin gereği gibi yapılmamasından tasfiye memuru sorumlu olup, davada taraf sıfatı bulunan tasfiye memurunun mahkemece hükmedilen harç, yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Tasfiye memuru, bu giderleri, ek tasfiye için ihya edilen şirketin tasfiye giderlerine ekleyebilecektir.” belirtmiştir. HMK’nın 326. maddesi uyarınca, aksine düzenleme bulunmadıkça yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir. Tüm bu anlatılan nedenlerden ötürü davanın kabulüne karar verilmiş, davalı … yasal hasım olması nedeni ile yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamış, yukarıda anlatılan nedenlerden ötürü tasfiye memuru yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutularak davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ..”gerekçesi ile, 1-DAVANIN KABULÜNE, …nün 11816-8 sicil nosuna kayıtlı bulunup 31.08.2015 tarihinde 6102 Sayılı TTK’nın 547. maddesi gereğince sicilden terkin edilen TASFİYE HALİNDE … LİMİTED ŞİRKETİ’nin 6102 Sayılı TTK’nın 547. maddesi gereğince İstanbul Anadolu 18. İş mahkemesinin 2019/361 Esas sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere, terkin edilen şirket hakkında derdest olan davanın sonuçlanması ve infazı bakımından sicilden terkinine ilişkin kararın kaldırılmak suretiyle İHYASINA, …ne yeniden TESCİLİNE, 2- Tasfiye Memuru olarak en son tasfiye memuru olan … TC kimlik numaralı …’nın atanmasına, ek tasfiye işlemlerinin tasfiye memuru tarafından yürütülmesine, ek tasfiye işlemleri bitinceye kadar tasfiye memurunun görevine devam etmesine, 3- Kararın Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilmesine, 4-Davacı kurum harçtan muaf olduğundan başlangıçta alınmayan ancak alınması gereken 59,30 TL başvurma harcı, 59,30 TL peşin harç olmak üzere toplam 118,60 TL harcın davalı …’dan tahsili ile hazineye irat kaydına, 5- Davacı yanca yapılan 36,10 TL yargılama giderinin davalı …’dan tahsiliyle davacıya verilmesine, 6-Davalı tarafından yapılmış bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 7- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Üc. Trf.’ne göre 4.080,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı …’dan tahsiliyle davacıya verilmesine, davalı … yasal hasım olması sebebiyle işbu davalı yönünden davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, karar verilmiş ve karara karşı davalı tasfiye memuru … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı tasfiye memuru … vekili istinaf dilekçesi ile, Yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Müvekkili şirketin tasfiyesi 31/08/2015 tarihinde tamamlandığını, Türk Ticaret Kanunu’nun Geçiçi 7. Maddesinin 15. Bendinde şirketin ihyasına yönelik düzenlemeler yer aldığını, Kanun metni uyarınca şirketin tasfiye tarihinden itibaren 5 yıllık bir zamanaşımı süresi öngörüldüğünü, huzurdaki dava ise 09/03/2021 tarihinde açıldığından davanın süresinde açılmadığını, Zaman aşımı nedeniyle şirketin ihyası talep edilemeyeceğinden davanın reddi gerekmekte iken davanın kabul edilmesi hukuka uygun olmadığını, Usulüne uygun olarak tasfiyesi tamamlanmış şirket aleyhine ihya davası açılamayacağını, Müvekkili … ihyası talep edilen şirket … Ltd. Şti.’nin tasfiye öncesi ortaklarından/yetkililerinden biri olduğunu, söz konusu şirket 13.05.1994 tarihinde İstanbul Ticaret Sicili’ne tescil edildiğini, … Sicil numarası ile kaydı yapılan şirket, İstanbul … Noterliği’nin 27/08/2015 tarih ve … yevmiye numarası ile onaylı Genel Kurul Kararı ile tasfiye edilerek, 31/08/2015 tarihi itibariyle de tasfiye işlemi tescil edildiğini, Yapılan tasfiye işlemi usule ve hukuka uygun biçimde tamamlanarak şirketin alacağı ve borcu olmadığı da tasfiye memurunca onaylanarak vergi kaydı kapatıldığını, buna ilişkin evraklar dosyaya sunulduğunu, İstinaf kanun yolu incelemesine konu edilen dava 09/03/2021 tarihinde ikame edildiğini, bu durumda şirketin ihyası davası açılması hukuka uygun olmadığını, Davacı kurum lehine kesinleşmiş bir alacak bulunmadığından alacağı olduğu iddiası ile ihya talebinde bulunulamayacağını, Davacı kurumun, ihyası istenen şirket nezdinde kesinleşmiş bir alacağı bulunmadığını, bu sebeple ihya istemine rücu davası sebep gösterilemeyeceğini, İhya istemine sebep gösterilen İstanbul Anadolu 18. İş Mahkemesi’nin 2019/361 E. sayılı dosyası, iş kazası olup olmadığı dahi henüz belirlenmemiş bir olayın ödemelerine ilişkin rücu istemiyle açıldığını, ancak, davacı kurum sigortalısı …’ün yaşamış olduğu olayın iş kazası olup olmadığıyla ilgili bir mahkeme kararı bulunmadığını, Şirketin ihya davasına dayanak gösterilen rucü talebi de haksız olduğundan; davanın yerel mahkemece reddi gerekirken kabul edilmiş olması bozmayı gerektirmekte olduğunu, Şirket kaydının ihyasını kabul anlamına gelmemekle, yargı giderleri ve ücreti vekaletin davacı kurum üzerinde bırakılması gerektiğini, Kesinlikle şirketin ihyasını kabul etmemekle birlikte; Heyet davanın kabulü ile şirketin ihyasına karar verdiğini, ancak yargılama gideri ve ücret-i vekaletin davacı kurum üzerinde bırakılmadığını, Müvekkili …’nın, Tasfiye Memuru sıfatıyla, şirketin tasfiyesi için gerekli işlemleri usule ve yasaya uygun şekilde yaptığı, alacaklılara çağrı ilanları ve tasfiye bilançoları usulüne ve süresine uygun şekilde yapılarak şirketin herhangi bir alacağı veya borcu olmadığı da tespit edilerek tasfiye tamamlandığını,
İşbu sebeple müvekkilinin huzurdaki davanın ikame edilmesinde bir kusuru olmadığından kendisi aleyhine yargılama gideri ve ücret-i vekalete hükmedilememesi gerekirken, bütün bunlardan sorumlu tutulması hukuka uygun olmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, tehir-i icra kararı verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, TTK’nın 547. maddesi gereğince, tasfiyesine karar verilmiş bulunan şirketin ek tasfiye işlemlerinin tamamlanması için TTK 547. maddesine göre ihyası talebine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne, …nün 11816-8 sicil nosuna kayıtlı bulunup 31.08.2015 tarihinde 6102 Sayılı TTK’nın 547. maddesi gereğince sicilden terkin edilen TASFİYE HALİNDE … LİMİTED ŞİRKETİ’nin 6102 Sayılı TTK’nın 547. maddesi gereğince İstanbul Anadolu 18. İş mahkemesinin 2019/361 Esas sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere, terkin edilen şirket hakkında derdest olan davanın sonuçlanması ve infazı bakımından sicilden terkinine ilişkin kararın kaldırılmak suretiyle İHYASINA, Tasfiye Memuru olarak …’nın atanmasına, karar verilmiş ve karara karşı davalı tasfiye memuru … vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dosya içinde bulunan ticaret sicil kayıtları incelendiğinde, ihyası talep edilen şirketin 03/06/2014 tarihinde tasfiyeye girdiği, tasfiye memuru olarak davalı …’nın atandığı, tasfiye kararının 13/06/2014 tarihinde tescil edildiği, alacaklılara çağrı ilanlarının Türkiye Ticaret sicil Gazetelerinde yayınlandığı, tasfiyenin sona erdiği hususu 31/08/2015 tarihinde tescil edildiğinden ticaret sicilden terkin edildiği görülmüştür. TK’nın 547. Maddesinde tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğunun anlaşılması halinde şirketin yeniden tescilinin istenebileceği düzenlenmiştir. Belirtilen yasa maddesinde açıkça düzenlendiği üzere; tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa davaya dayanak olan işlemlerin sonuçlandırılmasına münhasır olarak şirketin yeniden tescili talebi ile işbu davanın açılıp görülmesi mümkündür. Davacının İstanbul Anadolu 18. İş Mahkemesinin 2019/361 E. Sayılı dava dosyasında taraf teşkilinin sağlanması açısından terkin edilen ilgili şirket hakkında ihya davası açmakta hukuki yararının olduğu anlaşılmıştır. Somut olayda, davacı ile ihyası talep edilen şirketin taraf olduğu, 12/11/2019 tarihinde açılıp devam eden İstanbul Anadolu 18. İş Mahkemesinin 2019/361 E. Sayılı dosyasındaki davanın görülüp sonuçlandırılması için terkin edilmiş şirketin yeniden tescili zorunludur. Davacının rücuen alacak davasında yapılacak yargılama sonunda davanının kabulune karar verildiği taktirde tasfiye işlemlerinin eksiksiz olarak tamamlandığından bahsedilemeyecektir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/1277 E.) TTK 547 maddesi kapsamında açılan davada ise zaman aşımı veya hak düşürücü süre söz konusu değildir. Bu itibarla davalı vekilinin 5 yıllık süre içerisisinde dava açılmadığına yönelik istinaf nedeni yerinde değildir. Tasfiye yapıldığı tarih itibariyle usulüne uygun yapılmış olsa bile tasfiye sonrası açılan davanın yürütülmesi amacıyla şirketin ihyası yasal zorunluluktur. Tasfiyede ilanların yapılmış olması, davacının tasfiye memuruna başvurmaması sonucu değiştirmez. Davacının şirketten alacaklı olup olmadığı, İş Mahkemesindeki yargılama sonucu belirlenebilecek bir husustur. Tasfiye ve terkinden sonra rücuen alacak davası açılsa da davacı bakımından tasfiyenin usulune uygun sonlandığının kabul edilemeyeceği sonuç ve kanaatine varıldığından bu yöndeki istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir. Davalının İstanbul Anadolu 18. İş Mahkemesinin 2019/361 E. Sayılı dava dosyasına konu alacağa yönelik istinaf sebepleri ihya davasında ileri sürülemeyeceğinden bu yöndeki istinaf sebepleri dairemizce değerlendirilmemiştir. Diğer taraftan, tasfiye memuru aleyhine hükmedilen yargılama giderleri ihyası istenilen şirketin tasfiye masasından alınmak üzere tasfiye giderlerine sonradan eklenebileceğinden ve HMK’nın 326. Maddesi uyarınca yargılama giderlerinden aleyhine hüküm verilen taraf sorumlu olduğundan ve davalı … yasal hasım olup yargılama giderlerinden sorumlu olmasını gerektirir bir durum bulunmadığından, davalı tasfiye memurunun yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamasına göre; ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygun olup kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı tasfiye memuru …’nın istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nın 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcı istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 01/12/2021 tarihinde HMK’ nın 362/1-ç (YHGK.nun 13/12/2018 tarih ve 2017/11-2924 Esas – 2018/1935 Karar) maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.