Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/2098 E. 2022/363 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2098 Esas
KARAR NO: 2022/363 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/385 Esas – 2021/703 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ: 09/03/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin … Ltd. Şti. aleyhine İstanbul 22.İş Mahkemesi’ nin 2020/315 Esas sayılı dosyasında Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirilmeyen 01 Nisan 2019-16 Nisan 2020 arasında 1 sene 15 gün olarak gerçekleşen çalışma süresinin tespiti ve bu sürenin sigortalı hale getirilmesi için 20/1/.2020 tarihinde hizmet tespiti davası açtığını, dava dilekçesi, deliller ile tensip tutanağının adı geçen şirkete 16/11/2020 tarihinde tebliğ edildiğini, ayrıca müvekkilinin işçilik hak ve alacaklarının ödenmesi talebini içeren T.C. Beyoğlu … Noterliği’nin 13.11.2020 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesinin de şirkete keşide edildiğini ve … barkod no.su ile tebliğe çıkarılan gönderinin de 16/11/2020 tarihinde tebliğ edildiğini, ancak şirketin tasfiye memuru aynı zamanda şirket ortağı olan …’ün ne davaya ne de ihtarnameye cevap vermediği gibi 24/11/2020 tarihinde tasfiyeyi hukuka aykırı olarak sonlandırdığını ve şirketin sicil kaydının kapatıldığını, bu durumun yargılama sırasında öğrenildiğini ve mahkeme tarafından ihya davası açılması için süre verildiğini, davayı bilen ve davadan haberdar olan tasfiye memuru …’ün, sırf davayı sonuçsuz bırakmak ve müvekkilinin haklarına ulaşmasını engellemek için şirket tüzel kişiliğini sicilden terkin ettirdiğini, sicilden terkin işleminin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek İstanbul 22.İş Mahkemesi nin 2020/315 Esas sayılı davayı takip işlemlerine devam etmek ve hizmet tespiti sonucu işçilik alacağına kavuşabilmek adına tasfiyesinin sonuçlandırılmasına ilişkin işlemin iptali ile tasfiye kararının kaldırılmasına, şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına, ek tasfiye işlemlerini yapması için tasfiye memuru olarak atanmasına, keyfiyetin tescil ve ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili, müvekkilinin yasaya uygun işlem yaptığını, tasfiye sürecindeki tüm yetki ve sorumluluğun tasfiye memuruna ait olduğunu, müvekkilinin dava açılmasına sebep olmaması nedeniyle vekalet ücreti ve yargılama giderinden sorumlu tutulamayacağını savunarak müvekkili yönünden davanın reddini istemiştir. Davalı tasfiye memuru vekili, davacı tarafça sözü edilen ihtarnamenin ve dava dilekçesinin terkin işleminden önce şirketin tasfiye sürecindeki yasal temsilcisi olan tasfiye memuru olan müvekkiline yöneltilmesi gerekirken yalnızca şirkete yöneltildiğini, davacının davalı şirketin tasfiye halinde olduğunu en başından bu yana bildiğinin anlaşılmakta olduğunu, ancak buna rağmen usulsüz tebligatlarla işbu davanın açılmasına sebebiyet verdiğini, kendisine husumet yöneltilmeyen ve hiçbir yasal tebligat almayan müvekkilinin bihaber olduğu dava ve ihtara cevap veremediğini ve şirketin hukuka uygun olarak tasfiye edildiğini, ayrıca iş bu davanın yazılı yargılama usulüne tabi olduğunu, şirketin davacıya herhangi bir borcunun da bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 30/09/2021 tarih ve 2021/385 Esas 2021/703 Karar sayılı Kararı ile; “.. Somut olayda, ihyası istenilen şirket tasfiye suretiyle sicilden terkin edilmiş ise de; terkin işleminden önce adı geçen şirket aleyhine açılmış dava bulunduğu, Ticaret sicilinden terkin edilmek suretiyle hukuk alemindeki varlığı sona eren şirketin, davada taraf olma ehliyetinin bulunmadığı, bu durumda taraf teşkilinin sağlanması bakımından ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu ve bu nedenle şirketin belirtilen işlemlerle sınırlı olmak üzere ihyasının gerekli olduğu toplanıp değerlendirilen delillerden anlaşıldığından aşağıdaki karar vermek gerekmiştir.” gerekçeleri ile;” Davanın KABULÜ ile, 1-…’nün … sicil numarasına kayıtlı TASFİYE HALİNDE … LİMİTED ŞİRKETİ’nin İstanbul 22.İş Mahkemesi’nin 2020/315 Esas Sayılı dosyasındaki işlemlere münhasır olmak üzere ihyasına, 2-Kararın tescil ve ilanına, bu konuda karar kesinleştikten sonra …’ne yazı yazılmasına, 3-Tasfiye işlemlerinin tamamlanması için şirketin son tasfiye memuru olan … T.C. Kimlik numaralı …’ün tasfiye memuru olarak atanmasına ve adı geçene ücret takdirine yer olmadığına,” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı tasfiye memuru vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı tasfiye memuru vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı tarafça sözü edilen ihtarnamenin ve dava dilekçesinin terkin işleminden önce şirketin tasfiye sürecindeki yasal temsilcisi olan tasfiye memuru olan müvekkiline yöneltilmesi gerekirken yalnızca şirkete yöneltildiğini, davacının davalı şirketin tasfiye halinde olduğunu en başından bu yana bildiğinin anlaşılmakta olduğunu, ancak buna rağmen usulsüz tebligatlarla işbu davanın açılmasına sebebiyet verdiğini, kendisine husumet yöneltilmeyen ve hiçbir yasal tebligat almayan müvekkilinin bihaber olduğu dava ve ihtara cevap veremediğini ve şirketin hukuka uygun olarak tasfiye edildiğini,Terkin işleminden önce terkine ilişkin ihtarın yalnız ilan yoluyla yapılmış olması nedeniyle davalı … Odasının vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden sorumlu olduğunu, Müvekkilinin yasal hasım olması nedeniyle aleyhine vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini, İş bu davanın yazılı yargılama usulüne tabi olduğu halde mahkemece basit yargılama usulüne göre yargılama yapılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu,Şirketin davacıya herhangi bir borcunun da bulunmadığını belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ:HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, tasfiye edilerek ticaret sicilden terkin edilen şirketin TTK 547. maddesi gereğince ek tasfiye işlemlerinin yapılması gerektiğinden bahisle ihyası istemine ilişkindir.Davacı, hizmet tespitine ilişkin açmış olduğu dava devam ederken ilgili şirketin sicilden terkin edildiğini ileri sürerek söz konusu davanın yargılamasının yapılabilmesi için şirketin ihyasını talep etmiş, ilk derece mahkemesince şirketin söz konusu dava dosyasındaki işlemlere münhasır olmak üzere ihyasına, tasfiye işlemlerinin tamamlanması için tasfiye memuru atanmasına karar verilmiştir.Dosya içinde bulunan belge ve bilgilerden, ihyası istenen şirket hakkında davacı tarafça açılmış olan bir dava bulunduğu halde bu alacağa ilişkin tasfiye işlemleri yapılmaksızın şirketin ticaret sicilden terkin edildiği, ilgili şirketin tasfiye işlemlerinin eksik bırakıldığı anlaşılmaktadır.Şirketin sorumlu tutulmasını gerektirebilecek bu durum nedeniyle ticaret sicilindeki terkin kaydının kaldırılması isteminde bulunulabilir. Buna göre, davacı tarafın alacaklı olduğunu iddia ettiği ticaret sicilinden terkin edilmiş şirketin yeniden ihyasını istemesinde hukuki yararı bulunmaktadır.Bununla birlikte terkin öncesinde davacı taleplerine yönelik ihtarın ve hizmet tespiti dava dilekçesinin davalı tasfiye memurunun adresine veya şirket adresinde şirket çalışanına tebliğ edildiği, davalı tasfiye memurunun şirketin tek pay sahibi ve yetkilisi olduğu dikkate alındığında söz konusu tebliğlerden haberdar olmadığı yönündeki iddialarının yersiz olduğu kanaatine varılmış olmakla, yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasında da isabetsizlik görülmemiştir. Öte yandan iş bu dava HMK 316 vd maddeleri uyarınca basit yargılamaya tabi olup, tarafların katıldığı öninceleme duruşmasında önincelemeye ilişkin yapılacak bir işlem kalmadığı kabul edilerek tahkikat aşamasında geçilmiş, akabinde tahkikatın bitirileceği bildirilerek taraflardan son sözleri sorulmuş olmakla, usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Bu itibarla ilk derece mahkemesinin kararında bir isabetsizlik görülmemiş olup, davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 59,30.TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40.TL’nin davalı tasfiye memurundan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 09/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.