Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/2066 E. 2021/1649 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2066 Esas
KARAR NO: 2021/1649 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/07/2021 Tarihli Ara Karar
NUMARASI: 2021/217 Esas
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/11/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesi ile, davalı … tarafından şahsi sosyal medya hesapları üzerinden müvekkili şirketlerin ürünleri ve bu ürünlerin satış kanalları hakkında yapılan asılsız ve kötüleyici paylaşımların TTK Madde 55 ve devamında düzenlenen haksız rekabete sebep olması nedeniyle haksız rekabetin tespiti ve meni ile davalının haksız rekabet ortamı yaratan paylaşımlarının önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacılar vekili tarafından; müvekkiline ait instagram ve twitter hesapları üzerinden yapmış olduğu paylaşımların yer aldığı; https://www.instagram.com/…, https://twitter.com/…, https://twitter.com/…” bağlantılarının haksız rekabet oluşturduğu iddiasıyla söz konusu paylaşımlar için ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve erişimin engellenmesini talep edildiğini, ihtiyati tedbire ilişkin düzenleme HMK m. 389 ve devamında yer almakla birlikte, madde metninde de belirtildiği üzere; tedbir talebinde bulunulabilmesi için birtakım şartların varlığı gerekmekte olduğunu, madde metninde belirtilmiş olan iki hususun varlığı halinde talep yönünde karar verileceğini, oysaki işbu dava bakımından geciktirilmesinde tehlike olan veya önemli bir zarar doğmasına neden olacak bir durum söz konusu olmadığını, dosya kapsamı ile de açık olduğu üzere davacı tarafların davanın esası yönünden kendilerinin haklılığını yaklaşık olarak ispatlaması durumu söz konusu olmayıp, işbu dilekçemizde detaylı şekilde izah ettiğimiz üzere müvekkilinin paylaşımları kati surette haksız rekabet teşkil etmediğini, günümüz şartlarında sosyal medya bireylerin haber alma, bilgi verme, iletişim ve düşüncelerini ifade etme gibi özgürlüklerini kullandıkları bir platform haline geldiğini, müvekkili tarafından takipçilerinin gıda ürünlerine ilişkin bilgilenmesini, doğru tüketim sağlamaları adına farkındalık oluşturmak üzere açılmış olan hesap ve toplumun haklı ilgisine sahip müvekkilinin yaptığı gerçek, güncel, tüketicileri ilgilendiren bir husus hakkında müvekkilinin iletişim özgürlüğü çerçevesinde yaptığı paylaşımlar hakkında ihtiyati tedbir kararı verilmesi haber alma – haber verme hakkı yanında tüketicinin bilgilenme hakkına da gasp niteliği taşımakta olduğunu, buradan hareketle, ihtiyati tedbir kararı verilmesi halinde müvekkilinin anayasal haklarına ölçüsüz bir müdahale gerçekleşeceğini, müvekkili tarafından yapılmış olan paylaşımlar; eczanelerde kahvaltılık gevrek satılmasına ilişkin eleştirel şekilde yapmış olduğu yorumlardan ibaret olduğunu, söz konusu paylaşımlar; eczanelerin daha önceki süreçlerde marketlerde “gıda takviyesi” niteliğe haiz ürünlere ilişkin satış yapılmasına karşı tutumları olmasına rağmen; kahvaltılık gevrek niteliğindeki ürün satışını gerçekleştirmelerine ilişkin paylaşımlar olduğu, dolayısıyla görüş bildirme serbestisi içerisinde yer alan ve ELEŞTİRİ niteliğine haiz olan bu paylaşımların, davacı firmaların ticari itibarını sarsacak veya olumsuz intiba uyandıracak nitelikte olmadığını, kaldı ki, Tarım ve Orman Bakanlığı ile İl Tarım Müdürlüğüne kahvaltılık gevreklerin eczanelerde satılıp satılamayacağına ilişkin müzekkere yazılması neticesinde müvekkilinin beyanının sübut bulacağını, nitekim, dosyanın mevcut durumu itibariyle iddiaları karşılar niteliğe haiz olmadığı ortada olmakla, yapılacak yargılama neticesinde müvekkili aleyhindeki iddaların haksız olduğu ve neticeten davanın reddolunması gerektiği açığa çıkacağını, nitekim yargılama içinde toplanıp incelenecek deliller ışığında ortaya çıkacak durumlar kapsamında da ihtiyati tedbir kararı için aranan yaklaşık ispatın dahi gerçekleşmediğini, Yargıtay içtihatlarında da Mahkemenin davanın esasını çözümleyecek şekilde ve davacının dava sonunda elde etmesi gerekeni peşinen hükme bağlayacak nitelikte tedbir kararı verilemeyeceği kabul edilmekte olduğunu, dolayısıyla davacılar vekilinin yerinde olmayan ihtiyati tedbir talebinin reddi gerekmekte olduğunu savunarak, müvekkili tarafından yapılan paylaşımlarda yer alan ifadeler, eczacılar tarafından daha önce tepki gösterilmiş olmasına karşın kahvaltılık gevrek niteliğindeki ürünlerin ” LANSMANA ÖZEL FİYAT” şeklindeki ibarelerle, farklı satış stratejileri altında satışa sunulmasına yönelik ELEŞTİRİ SINIRLARI İÇERİSİNDE KALAN ve İNCİTİCİ, AŞAĞILAYICI YAHUT KÖTÜLEYİCİ bir tutum barındırmayan şekilde kullandığını, kaldı ki paylaşımların hiçbirinde firma hedef olarak gözetilmediğini, eczanelerde kahvaltılık gevrek satışının yapılıp yapılmayacağının Tarım ve Orman Bakanlığı ile İl Tarım Müdürlüğüne sorulması için müzekkere yazılması, aynı zamanda ürünün satışının İlgili tebliğe uygunluğu için firma tarafından bakanlığa bir başvuru yapılıp yapılmadığının tespiti için müzekkere yazılması neticesinde satışın mevzuata aykırılığı sübut bulacağını, ayrıca, Tarım ve Orman Bakanlığına müzekkere yazılarak, ilgili ürünün “Sadece Eczanelerde” şeklinde tanıtımının yapılıp yapılamayacağının sorulması akabinde işbu satış yönteminin de mevzuata aykırı olduğu görüleceğini, paylaşımların içeriğinde yer alan “tek bir üretim tesisleri olmayan markalar” ve “tüketicileri aldatıvı uygulamalarla ceza almış” ifadeleri dosyaya sunmuş oldukları eklerden de görüleceği üzere gerçekliği sübuta ermiş hususlar olup, müvekkili tarafından tüketici bilgilendirme amacı ile dayanaklarıyla paylaşılmış olup, söz konusu hususlar basit bir araştırma ile herkesin kolaylıkla ulaşabileceği sonuçlar olduğunu, davacı tarafların davanın esası yönünden kendilerinin haklılığını yaklaşık olarak ispatlaması durumu söz konusu olmayıp müvekkilinin paylaşımları kati surette haksız rekabet teşkil etmediğini, dolayısıyla müvekkili paylaşımları sebebiyle geciktirilmesinde tehlike olan veya önemli bir zarar doğmasına neden olacak bir durum söz konusu olmamakla ihtiyati tedbir talebinin de reddi gerektiğini savunarak, davacı vekilinin ihtiyati tedbir kararı verilmesi talebi ile müvekkilince yapılan paylaşımlara ilişkin erişimin engellenmesi yönündeki talebinin reddine, eczanelerde kahvaltılık gevrek satışının yapılıp yapılamayacağının Tarım Ve Orman Bakanlığı İle İl Tarım Müdürlüğüne sorulması için müzekkere yazılması, aynı zamanda ürünün satışının ilgili tebliğe uygunluğu için firma tarafından Bakanlığa bir başvuru yapılıp yapılmadığının tespiti için de müzekkere yazılmasına, ilgili ürünün “Sadece Eczanelerde” şeklinde tanıtımının yapılıp yapılamayacağının sorulması için Tarım ve Orman Bakanlığına müzekkere yazılmasına, hukuki dayanaktan yoksun, haksız ve kötü niyetle açılmış işbu davanın reddine, yargılama gideri ve karşı yan vekalet ücretinin davacılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 07/07/2021 tarih ve 2021/217 Esas sayılı ara kararında; “…Davacılar vekilinin ihtiyati tedbir talebi incelenmekle; Davacıların üretimini ve satışını birlikte gerçekleştirdiği ürünler ile ilgili olarak davalının sosyal medya hesapları üzerinden tüketici nezdinde kötüleyici itibar sarsıcı satışların zarara uğramasına sebebiyet veren ve kişilik haklarını ihlal eden paylaşımlarının olup olmadığı, haksız rekabet şartlarının oluşup oluşmadığı, haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi şartlarının oluşup oluşmadığı yönündeki iddiasında ilişkin dava dilekçesi ekinde sunduğu belgeler yaklaşık ispat ölçüsü ile ispata yeter nitelikte olmadığı, bu iddialar bakımından yargılama yapılması gerektiği anlaşılmakla ihtiyati tedbir talebin reddine karar verilerek…”gerekçesi ile, İhtiyati Tedbir talebinin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesi ile, Taraflarınca davalı … tarafından şahsi sosyal medya hesapları üzerinden müvekkili şirketlerin ürünleri ve bu ürünlerin satış kanalları hakkında yapılan asılsız ve kötüleyici paylaşımların TTK Madde 55 ve devamında düzenlenen haksız rekabete sebep olması nedeniyle haksız rekabetin tespiti ve meni ile davalının haksız rekabet ortamı yaratan paylaşımlarının önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi talebiyle dava açıldığını, Yapılan tahkikat neticesinde mahkemece ihtiyati tedbir istemine ilişkin olarak ; müvekkili şirketin üretimini ve satışını birlikte gerçekleştirdiği ürünler ile ilgili olarak davalının sosyal medya hesapları üzerinden tüketici nezdinde kötüleyici itibar sarsıcı satışların zarara uğramasına sebebiyet veren ve kişilik haklarını ihlal eden paylaşımların olup olmadığı ,haksız rekabet şartlarının oluşup oluşmadığı yönündeki iddiaları bakımından mahkemeye sunulan delillerin yaklaşık ispat ölçüsü ve ispata yeter nitelikte olmadığı bu iddialar bakımından yargılama yapılması gerektiği anlaşılmakta ve ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verildiğini, Dava dilekçesi ve cevap dilekçelerinde izah edildiği üzere davalının paylaşımları müvekkili şirketlerin hem maddi hem de manevi zararına sebep olmakta ve yayınların devam ettiği her an bu zararlar daha da artmakta olduğunu, kısa sürede kaybedilen ticari itibar ve güven ile bunlara bağlı olarak mahrum kalınan maddi kazancın tekrar sağlanması ise ne yazık ki çok uzun bir zaman almakta olduğunu, (HMK’nın 389 mad.) Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen ihtiyati tedbir talebinin reddi kararının yerinde olmadığını, müvekkili hakkında yapılan asılsız paylaşımlar ve haksız rekabet teşkil eden eylemler dolayısıyla ihtiyati tedbir kararı verilerek hak kaybının önüne geçilmesi gerektiğini,Kanunda da belirtildiği üzere müvekkili nezdinde de ihtiyati tedbir kararı verilmesi için gerekli şartlar oluşmuş olduğundan ihtiyati tedbir kararı verilmesi zaruri olduğunu, ihtiyati tedbir talebinin red kararına karşı istinaf kanun yolunun açık olduğunu, verilen ret kararının müvekkili açısından daha fazla hak kaybına neden olmaması için kaldırılması gerekmekte olduğunu, Somut olay bakımından ihtiyati tedbir kararının verilmesi zaruri olduğu, dava dilekçesinde de belirttikleri üzere davalının eylemleri TTK madde 55 ve devamı hükümlerinde düzenlenen haksız rekabete sebebiyet verdiği açık olup, müvekkili şirket aleyhine yapmış olduğu tüm bu paylaşımlar için tedbir kararı verilerek ileriye dönük telafisi güç zararların önüne geçilmesi gerektiğini, Davalı, söz konusu paylaşımlarında “TEK BİR ÜRETİM TESİSİ BİLE OLMAYAN MARKALARLA ECZANELERİ SATIŞ KANALI HALİNE GETİRMİŞ” ve “TÜKETİCİYİ ALDATICI UYGULAMALARDAN DOLAYI CEZA ÜSTÜNE CEZA ALMIŞ” şeklinde müvekkili şirketleri ve ürünlerini kötüleyici, asılsız ve amacı yalnızca müvekkil şirketlerin ticari itibarını sarsmak olan beyanlarda bulunmakta olduğunu, gerçeklik payı bulunmayan bu beyanların müvekkili şirket açısından ticari itibar zedeleyici olduğunu, paylaşımların halen devam etmekte olması sebebiyle ticari itibarı zarar gördüğünü, Davalının müvekkili şirketleri ve ürünlerini hedef göstererek bu ürünlerin eczanelerde satılmasının yasal zemini olmadığı yönünde gerçekle bağdaşmayan beyanlarla müvekkili şirketlerin faaliyetleri konusunda tüketiciler yanılmasına ve müvekkili şirketlerin ticari itibarının zedelenmesine neden olduğunu, Dilekçelerinde yapmış oldukları açıklamalar ve ekinde yer alan paylaşımlar dikkate alındığında, davalı sosyal medya hesapları üzerinden yapmış olduğu müvekkili şirketlere ait ürünlerin satış kanallarını hakkında gerçek dışı isnatlarda bulunması ve müvekkili şirketler hakkında kullandığı küçük düşürücü ve kötüleyici beyanlarıyla da müvekkili şirketin ticari itibarını zedelediği, bu durumun Türk Ticaret Kanununda düzenlenen haksız rekabete yol açabilecek eylemler teşkil edeceğini, Piyasada bilinen ve tüketici nezdinde güvenilen bir firma olan müvekkili şirketler sadece yurt içinde değil yurtdışında da ürünlerinin satışını yapmakta olup, bu denli takipçi sayısına sahip davalı tarafından haksız rekabet içerir, kişilik haklarını ihlal edici paylaşımlarla propagandaya maruz kalması müvekkili şirketlerin ticari itibarı zedelendiğini, Durum böyleyken ; müvekkili hakkında yapılan ve taraflarınca sunulan delillerle sabit olan haksız rekabet içeren paylaşımlar nezdinde ihtiyati tedbir kararı verilmesinin koşularının oluştuğunu, müvekkili hakkında paylaşımların devam etmesi ve yeni haksız rekabet teşkil edecek, müvekkilini karalayacak olan eylemlerin meydana gelmemesi adına ve müvekkilinin daha fazla hak kaybına uğramaması için ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi ara kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, ihtiyati tedbir kararı verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, TTK. 54 -55 ve devamı maddeleri uyarınca açılmış haksız rekabetin tespiti, önlenmesi davasında TTK 61. maddesine göre haksız rekabet oluşturduğu iddia olunan davalının sosyal medya ortamında yaptığı paylaşımların tedbiren durdurulmasına ilişkindir.Mahkemece, İhtiyati Tedbir talebinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. TTK’nın 61. maddesinde “Dava açma hakkını haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, 56 ncı maddenin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verebilir. ” hükmü yer almıştır. Buna göre bu tür davalarda talep edilebilecek ihtiyati tedbir talepleri TTK’nın 61. maddesine göre değerlendirilmelidir. Burada hüküm bulunmayan konularda, tamamlayıcı hüküm olarak HMK’nın 389 vd. Maddelerinden yararlanılmalıdır.Somut olayda, Davacıların üretimini ve satışını birlikte gerçekleştirdiği ürünler ile ilgili olarak davalının sosyal medya hesapları üzerinden yaptığı paylaşımların haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı, haksız rekabetin koşullarının olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, iddiaya konu eylemlerin sabit olup olmadığı konularındaki nihai değerlendirme, devam etmekte olan yargılama sonunda verilecek esas hükümle ortaya çıkacaktır. Dosyanın mevcut durumu itibariyle haksız rekabet koşullarının mevcudiyeti, dava dilekçesinde ileri sürülen iddia ve savunmada ileri sürülen konular ispata muhtaç durumdadır. Bu hususlar, yargılama içinde toplanıp incelenecek deliller ışığında yargılama sırasında ortaya çıkacaktır. Talep ve ara ara karar tarihi itibariyle HMK’nın 390/3. maddesinde belirtilen yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden, değişen koşul ve durumlara göre ilk derece mahkemesinden yeniden tedbir talep edilmesi de mümkün olduğundan, ihtiyati tedbir talebinin reddi yönündeki ilk derece mahkemesi ara kararı dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olup davacılar vekilinin aksi yöndeki istinaf sebeplerinin HMK’nın 353/1-b.1 maddesi geriğince esastan reddine yönelik aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcı istinaf edenler tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep edenler üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17/11/2021 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.