Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/2065 E. 2022/942 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2065 Esas
KARAR NO: 2022/942 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/252 Esas – 2021/369 Karar
TARİH: 13/04/2021
DAVA: Misli ile Değişim (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/06/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 31/05/2016 tarihinde davalıdan … marka … ticari adlı aracı davalı yetkili satıcısından “0 KM” olarak 290,174,32 TL’ye satın aldığını, araç kullanıma başlandıktan sonra belirli aralıklarla motor-turbo ve motor turboya bağlı olarak tüm aksamlarında arıza vermeye başladığını, garanti süresi içerisindeyken yolda kalması nedeniyle 15 gün süreyle yetkili serviste kaldığını, aracın teslim alınmasından çok kısa bir zaman sonra yine yolda kaldığını, servisin bu kez sürecin daha uzun süreceğini, motorun, turbonun ve diğer motor ve turboya bağlı tüm aksamların değişeceğini, bu sebeple motorun daha güçlü olacağını belirttiğini, ancak tamir edildikten sonra da olumlu bir sonuç alınamadığını, arızanın devam etmekte olduğunu, 29/03/2018 tarihinde ise davalı tarafa çekilen ve Ordu Noterliği’nin … Sıra no’suna kayıtlı ihtarname ile aracın ayıpsız misli ile değiştirilmesinin talep edildiğini, dava konusu araç lüks, motor gücü yüksek bir araç olduğundan motordaki arızanın sürüş emniyeti açısından çok ciddi sakıncalar doğurmakta olduğunu, bu nitelikteki bir araçta motor arızasının önemli nitelikte ayıp olarak değerlendirilmesi gerektiğini, aracın gizli ayıp olduğunu ve giderilemediğini, müvekkilinin araçtan beklediği faydayı da sağlayamadığını ileri sürerek ayıplı malın yenisiyle değiştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın satın alma işleminden yaklaşık 23 ay sonra açıldığını ve bu süre içinde malın gözden geçirildiğine ve herhangi bir ayıp saptandığına dair yasal sürede bir bildirimde bulunmadığını, dava konusu araçta üretimden kaynaklanan bir ayıp bulunmadığını, arıza olarak bildirilen hususun kullanım hatasından kaynaklanmasının da kuvvetle muhtemel olduğunu, zira davacı tarafın iddialarının aksine dava konusu aracın satın alındığı tarihten itibaren arızalanmadığını, davacının servise gelerek belirttiği şikayetler üzerine müşteri memnuniyeti çerçevesinde araç üzerinde servis tarafından gerekli inceleme, bakım ve onarımların özenle yapıldığını, dava konusu araçta müdahale edilip de giderilememiş teknik bir arızanın varlığından söz edilmesinin mümkün olmadığını, ayıp iddiasını kabul anlamına gelmemek kaydıyla davacı onarım hakkını kullanmış olup gerçekleştirilen onarım üzerine aracını sorunsuz olarak teslim alan davacının akabinde aracın ayıplı olduğu iddiasıyla araç değişimini talep etmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ayrıca davanın kabulü halinde davacının araç kullanımından elde ettiği faydaları ve hasarlar nedeniyle meydana gelen değer kaybını iade etmesi gerektiğini, ayrıca bedel iadesi yerine bedel indirimine karar verilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 13/04/2021 tarih ve 2019/252 Esas 2021/369 Karar sayılı Kararı ile; “Dosya ve tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; mahkememizce alınan 22/01/2020 tarihli bilirkişi raporunda da tespit edildiği üzere taraflar arasında araç bedeline ilişkin bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Gerek 22/01/2020 tarihli raporda gerek mahkememizce hükme dayanak olarak alınan 11/03/2021 tarihli bilirkişi raporunda araç üzerinde keşfen inceleme yapılarak araçtaki motor arızasının yapılan kilometreden kaynaklı olmadığı, ayıbın üretimden kaynaklı gizli ayıp olduğu, 16/02/2018 tarihinde yapılan motor değişimine rağmen araçta arızanın devam ettiği; motor arıza ışığının halen yanmakta olduğu ve dava konusu arızanın kusursuz emsallerine göre sıfır kilometre satın alınan bir araçtan beklentileri olumsuz etkiler nitelikte olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı bildirilmiştir. Bilirkişiler tarafından yapılan söz konusu teknik tespitler doğrultusunda TBK’nın 219. maddesi uyarınca satıcının ayıba karşı tekeffül hükümleri kapsamında sorumlu olduğu; bu bağlamda davacının dava konusu aracın kullanım amacı bakımından değerini ve alıcının ondan beklediği faydaları azalttığının tespiti ile alıcının TBK’nın 227. maddesindeki seçimlik haklardan satılanın ayıpsız misli ile değiştirilmesini isteme hakkını kullanabileceği kanaatine varılmıştır. Her ne kadar davalı tarafından davacının motor değişimini kabul etmesi nedeniyle artık aracın misli ile değiştirilmesini talep edemeyeceği iddia edilmiş ise de araçtaki arızların motor değişimine rağmen devam etmesi nedeniyle davalının bu yöndeki savunmasına itibar edilmemiştir. Dosyaya sunulan servis kayıtlarından dava konusu araçtaki arızaların kronik hale geldiği, motor değişimine rağmen arızaların tekrarladığı ve arıza ışığının yanmaya devam ettiği, davacı tarafından davalıya misli ile değişim talebi yönünde ihtarname gönderilmesi sırasında aracın arızaların giderilmesi amacı ile serviste olduğu; bu nedenle ayıp ihbarının süresi olduğu tespit edilmekle davanın kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçeleri ile; “AÇILAN DAVANIN KABULÜ ile dava konusu … marka … model şeker beyaz renkli … Şase numaralı, … motor numaralı (… eski motor numaralı) … plakalı aracın AYIPSIZ MİSLİ İLE DEĞİŞTİRİLMESİNE, söz konusu aracın ayıpsız mislinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, infaz aşamasında tereddüt yaşanması haline İcra ve İflas Kanunu’nun 24. maddesi hükmünün uygulanmasına,” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Bu davanın satın alma işleminden 2 yıl geçtikten sonra açılmış olduğunu ve bu süre içinde malın gözden geçirildiğine ve herhangi bir ayıp saptandığına dair TTK.m.18/3 hükmüne uygun ve yasal sürede bir bildirimde bulunulmadığını, Araçta üretimden kaynaklanan bir ayıbın bulunmadığını, dava konusu aracın yetkili servise girmiş olması aracın mutlaka ayıplı olduğu anlamına gelmeyeceği gibi, müşterinin iş emrine geçirilmesini istediği şikâyetlerin de her zaman gerçeği yansıtmayabileceğin, kaldı ki dava konusu aracın davacının da bilgisi dahilinde orijinal ve üretici standartlarında onarıldığını, Her ne kadar gerekçeli kararda hukuka aykırı bilirkişi raporu esas alınarak arızanın devam ettiği kabul edilmişse de bunun kabulünün mümkün olmadığını, dava konusu araç motor değişimi ile bilirkişilerce ilk inceleme tarihi arasında araç yaklaşık 60.000 km kullanılmış olup işbu hususun dahi aracın kullanımına engel bir durum olmadığını ispatlamakta olduğunu, aracın arıza lambasının yandığından bahisle arızanın onarılamadığı yönünde tespitlerde bulunulmuşsa da işbu tespitlerin kabulünün mümkün olmadığını, dava dilekçesinde işbu şikayetten bahsedilmediğini, ayrıca bilirkişiler tarafından da arıza lambasının yanma sebebi şüpheye yer vermeyecek şekilde ortaya konulamamış olup afaki tespitlerle arızanın devam ettiği yönünde tespitlerde bulunulmuş olduğunu, raporların hüküm kurmaya elverişli olmadığını, Garanti süresi içerisinde olan bir aracın servise teslim edilmesinin ücretsiz onarım hakkının kullanılacağı anlamına gelmekte olduğunu, davacının da aracını servise teslim ederken ücretsiz onarım dışında diğer seçimlik haklara başvurmak istediği yönünde bir beyan ve talepte bulunmadığını, bu kapsamda davacı tarafından servise getirilen aracın garanti kapsamında ücretsiz onarılmış olduğunu, dolayısıyla diğer seçimlik hakkını kullanma talebinde bulunamayacağını, Arızanın şüpheye yer vermeyecek şekilde tam olarak sebebinin, ne şekilde onarım sağlanabileceğinin, onarımın herhangi bir değer kaybına yol açıp açmayacağının araştırılması ve işbu araştırma sonucu hakkaniyet ilkeleri de gözetilerek aşırı orantısızlığa yol açmayacak bir sonuca hükmedilmesi gerektiğini, üretici standartlarında orijinal parçalar ile yapılan onarımın araçta değer kaybı yaratmayacağını, misli ile değişim kararının satıcıyı daha ağır zarara uğratacağını, dolayısıyla motor değişimine karar verilmesi gerektiğini, Kabul anlamına gelmemek kaydıyla sözleşmeden dönme seçimlik hakkının kullanılmasına karar verilmesi halinde hem araçtan elde edilen faydaların iadesi hem de araçta meydana gelen hasarlar nedeniyle oluşan değer kaybının iadesi gerektiğini belirterek hükmün kaldırılmasını istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ayıplı aracın misli ile değişimi istemine ilişin olup, davalı yasal sürede ayıp ihbarı yapılmadığını, araçta üretimden kaynaklanan ayıp olmadığını, aksi düşünülse bile davacının seçimlik hakkını onarımdan yana kullandığını, ayrıca hakkaniyet gereği bedel indirimine hükmedilmesi ve araçtan elde edilen faydalar ile hasarlar nedeniyle oluşan değer kaybının iadesi gerektiğini savunmuş, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya kapsamında mevcut 22/01/2020 tarihli bilirkişi raporunda motor değişiminin gizli ayıplı imalat nedeniyle yapıldığı, halen aracın arıza lambasının yanmakta olduğu belirtilmiş ve 24/02/2020 tarihli ek raporda arıza lambasının yanmasının nedeninin labaratuvarda yapılacak inceleme ile anlaşılabileceği belirtilmiştir. Labaratuvarda inceleme yapılarak düzenlenen 11/03/2021 tarihli bilirkişi raporunda ise, aracın akü gerilimi düşük olduğu için takviye yapılarak çalıştırıldığı ve egzozundan mavi ve siyah renkli şekilde çok yoğun duman attığı, motor arıza ışığının da yanmakta olduğu, araç teşhis cihazı ile yapılan ilk taramada 31 adet hata görüldüğü, hata kayıtları silindikten sonra yapılan taramada ise … Buji Kumandası Silindir 4 Kesinti arıza kaydının kalıcı olduğunun görüldüğü, aracın üzerindeki motorun 21/03/2018 tarihli bilgi kağıdına göre araç 91.229 km’de iken takılan ikinci motor olduğu, buna göre aracın yeni motorunun inceleme sırasında(196.375 km – 91.229 km -) 105.000 km kadar kullanılmış durumda olduğu, günümüzde binek taşıtlarda beklenen motor ömrü en az 300.000 km olup, kullanım şartlarına bağlı olarak blok rektifiyesi ve tamiri olmadan motorların 500.000 ve daha üzeri km değerlerine kadar çalışmasının bekleneceği, araçtaki motor arızası devam etmekte olup, motorun yağ yakması ve aşırı yoğun duman atması nedeniyle kullanılabilecek durumda olmadığı, arızanın kullanım kaynaklı olduğuna dair dosyada ve araç üzerinde yapılan incelemede bir bulgu olmadığı, buna göre de kullanım hatası olmadığı, inceleme sırasında 196.375 km’de olan aracın yeni motorunun sadece 105.000 km kullanılmış olmasına ve motor ömrünün en az 300.000 km olmasına göre motordaki arızanım yapılan kilometreden kaynaklanmadığı, dolayısıyla aracın gizli ayıplı ve bu ayıbın giderilmesinde de servis tarafından verilen hizmetin ayıplı olduğu, dava konusu arızanın imalat hatasından kaynaklandığı, arızanın araçtan faydalanmayı engeller nitelikte olduğu ve kusursuz emsallerine nazaran sıfır kilometre satın alınan bir araçtan beklentileri olumsuz etkiler nitelikte olduğu, arızanın giderilebilir nitelikte olduğu, araç bedelinin iadesi veya misli ile değişim talepleri konusunda takdirin mahkemede olduğu, ayıp giderim bedelinin davalılar tarafından yapılacak onarım işlemine göre belli olacağı belirtilmiş olup, 11/03/2021 tarihli rapor ayrıntılı ve denetime elverişli nitelikte görülmüştür. “Tacirler arası satış sözleşmelerinde 6102 sayılı TTK’nun 23. maddesi ile, bu madde yollamasıyla 6098 sayılı TBK’nun satış sözleşmesine ilişkin hükümleri uygulanacaktır. Dava konusu araçta açık ayıp veya olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılabilecek bir ayıp değil, gizli ayıp yani kullanımla ortaya çıkan bir ayıp söz konusu olduğundan ayıp ihbar süreleri bakımından TTK’nun 23.maddesi hükmü değil, yine TBK’nun 223. ve 225.madderi hükümleri dikkate alınacaktır. 6098 sayılı TBK’nun 223/2.maddesi “Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda olağan bir gözden geçirmeyle ortaya çıkarılamayacak bir ayıp bulunması hâlinde, bu hüküm uygulanmaz. Bu tür bir ayıbın bulunduğu sonradan anlaşılırsa, hemen satıcıya bildirilmelidir; bildirilmezse satılan bu ayıpla birlikte kabul edilmiş sayılır.” şeklinde düzenlenmiştir. Somut olayda dava konusu aracın 30/05/2016 tarihinde satın alınmış olup, arıza üzerine 29/12/2017 tarihinde yetkili servise başvurulmuş, akabinde arızanın tekrarlaması üzerine 23/03/2018 tarihinde başvurulmuş ve motor değişimi yapılmıştır. Ne var ki bilirkişi incelemesi ile tespit edildiği üzere arıza giderilememiş, davacının 29/03/2018 tarihli ihtarname ile ayıp nedeniyle misli ile değişim talebini dile getirdiği görülmüş olup, davacının arızayı fark etmesinden sonra yetkili servise başvurusu dahi ayıp ihbarı niteliğinde olduğundan(Yargıtay kapatılan 19.Hukuk Dairesi’nin 04/04/2019 tarihli 2017/4068 E., 2019/2268 K. sayılı emsal kararı) ihbarın süresinde olduğu kabul edilmiştir. Bununla birlikte davacı önce onarım hakkını kullanmış ise de motor arızası onarım ile giderilemediğine göre, misli ile değişim talebinde bulunmasında usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir. Davacı TBK 227/1-4 m. uyarınca ayıpsız benzeri ile değişim hakkını kullanmış olup, bilirkişi incelemesi ile arızanın giderilebilir nitelikte olduğu tespit edilmiş olmakla birlikte, aracın satın alınmasından itibaren iki yıl dahi geçmeden motorunun bir kez değiştirilmiş olması, değişiminden sonra meydana gelen arızanın yine motora ilişkin olması ve aracın motorunun aracın en önemli aksamı olması dikkate alındığında, aracın ayıpsız benzeri ile değişimi yerine, TBK 227/4 m. uyarınca yine satılanın onarılmasına veya satış bedelinin indirilmesine karar verilmesi hakkaniyet gereği doğru olmayacaktır. Dava konusu aracın davacı tarafça kullanıldığı sürede, davalı tarafın da ödenen bedeli kullandığı dikkate alındığında, davalı tarafın araçtan elde edilen faydaların ve araçta meydana gelmiş olabilecek hasarlar nedeniyle oluşan değer kaybının iadesi talepleri de haklı görülmemiştir. O halde ilk derece mahkemesinin aracın misli ile değişimi yönünde verdiği kararında bir isabetsizlik görülmemiş olup, açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 19.821,81.TL istinaf karar harcından, davalı tarafından peşin olarak yatırılan 5.000,00.TL harcın mahsubu ile bakiye 14.821,81.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 09/06/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.