Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/2032 E. 2022/362 K. 09.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2032 Esas
KARAR NO: 2022/362 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/177 Esas – 2021/479 Karar
TARİH: 30/06/2021
DAVA: Tazminat (Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/03/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili, dava dışı finansal kiralama şirketinden kiralanan iş makinasının müvekkili iş sahasına taşınması işini davalının üstlendiğini, ancak makinanın davalı tarafça tır aracı ile taşınması sırasında meydana gelen kazada iş makinasının ağır hasar gördüğünü, hasar bedelinin müvekkiline ödendiğini, ancak makinenin aynı zamanda değer kaybına da uğradığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 700.000,00 TL değer kaybının kazanın meydana geldiği 19/02/2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davada 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğunu, zira hasarın 18/05/2018 tarihinde meydana geldiğini, dolayısıyla 18/05/2109 tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin dolduğunu, ayrıca davacının zarar iddiasının ve talebinin haksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 30/06/2021 tarih ve 2021/177 Esas 2021/479 Karar sayılı Kararı ile; “… kazanın 19/05/218 tarihinde olduğu, eşya taşıma işi olduğuna göre bir yıllık zaman aşımına tabi olduğu ve bu sürenin eşyanın teslimi ile başladığı, taşıyıcının kastı veya savsamasına dair bir delil olmadığı, incelenen kaza tespit tutanağına göre hafif virajlı yolda taşıyan kamyonun yan yatması nedeniyle kaza ve hasar olduğu, bu durumda kanunun 5. Fıkrasındaki 3 yıllık zaman aşımı süresinin uygulanmayacağı, makinenin kaza sonrası davacıya teslim edildiği, onarımının da 2019 yılında tamamlandığı, bu durumda onarımın tamamlanması ile teslim şartının gerçekleştiği,TTK’nın 855/1. Maddesindeki bir yıllık zaman aşımı süresinin taşıma işlerine ait özel bir düzenleme olduğu, 2918 sayılı yasadaki zamanaşımı süresinin uygulanma yerinin bulunmadığı, dava tarihinin ise 19/03/2021 olup bir yıllık zaman aşımı süresinin dolduğu, bu durumda davalının zamanaşımı definin yerinde olduğu ve davanın reddi gerektiği anlaşılmakla, oluşan vicdani kanıya göre aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.” gerekçeleri ile; “Davacının davasının zamanaşımı def’i nedeniyle reddine, ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;TTK’nın “sorumluluğu sınırlama hakkının kaybı” başlıklı 886. maddesinde taşıma sırasında meydana gelen zarara, taşıyıcının kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edildiği takdirde taşıyıcının yasanın 879 uncu maddesinde öngörülen sorumluluktan kurtulma hallerinden ve sorumluluk sınırlamalarından yararlanamayacağının düzenlendiğini, Yargıtay içtihatları ile de sabit olduğu üzere taşıyıcının zıya, hasar ve gecikmeden kaynaklanan sorumluluğunun hukuki niteliğinin bir kusursuz sorumluluk hali olduğunu, taşıyıcının bu sorumluluktan kurtulabilmesi için ancak kaçınamayacağı ve sonuçlarını önleyemeyeceği bir somut olgunun varlığını ispat etmesi gerektiğini, doktrinde taşımada kullanılan araçtaki eksiklik ve yetersizlik ile gidilen güzergahta taşıma konusu ürüne taşımadan kaynaklı olarak verilen zararın, taşıyıcının işletmesine yabancı olma ve dışarıdan gelme unsurlarını ihtiva etmediğinden hiçbir zaman mücbir sebep olarak kabul edilemeyeceğinin ve taşıyıcının kusursuz sorumluluk halinin devam edeceğinin kabul edilmekte olduğunu, taşıyıcının kaçınamayacağı ve sonuçlarını önleyemeyeceği duruma dayanarak sorumluluktan kurtulabilmesi ancak en üst düzeyde özeni göstermiş ve gerekli tüm tedbirleri almış olduğunu kanıtlamasına bağlanmakta, bu çerçevede taşıyıcının yalnızca zarara neden olan olaydan değil, olayın sonuçlarından kaçınmak için de en üst düzeyde özeni göstermiş olması gerektiğinin doktrinde ifade edilmekte olduğunu, Türk Ticaret Kanununun 855/5 maddesinin “taşıyıcının kastından veya pervasızca bir davranışıyla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilden veya ihmalinden dolayı eşya ziyaa, hasara uğramış veya geç teslim edilmişse taşıyıcının sorumluluğu üç yılda zamanaşımına uğrar” hükmüne haiz olduğunu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 24/06/2019 tarihli kararında özetle “…davalı taşıyıcının uhdesinde olduğu anlaşılan yükün indirilmesi esnasında, emtiayı, otogar gibi pek çok aracın giriş-çıkış ve manevra yaptığı bir yere bırakması fiili, emtianın zarar görme ihtimalini umursamayan, pervasız bir davranış olarak kabul edilmelidir. Bu nedenle, dava yukarıda anılan yasa maddesinde (TTK 855/5) belirtilen 3 yıllık zamanaşımı süresine tabi olup davanın bu süre içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla, Mahkemece zamanaşımı def’inin reddiyle işin esasına girilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir” şeklinde kararının bulunmakta olduğunu, Davalı şirkete ait taşıyıcı araç sürücüsünün kazanın meydana geldiği yerin gidiş yönüne göre sola doğru virajlı ve iniş eğimli, yol kesiminde havanın yağışlı, hava, zeminin ıslak ve yükünün ağır olduğunu bildiği ve gördüğü halde, gerekirse bu şartlar nedeniyle kazanın meydana geleceğini öngörerek yola devam etmeyerek gerekli tedbirleri alması gerekirken pervasızca bir davranışla kazanın meydana geleceği ihtimalinin bilinciyle yola devam etmesi sonucu olayın meydana gelerek zararın oluştuğunu, çünkü araç sürücüsünün kazanın meydana geldiği yerin sola doğru virajlı ve inişli olduğu, havanın yağışlı olduğu, zeminin ıslak olduğu ve yükün ağır olduğu gibi olguların aniden gelişen bir olay ve olgu olmayıp, davalı şirkete ait taşıyıcı araç sürücüsünün bildiği ve gördüğü olaylar olduğunu, davalı şirkete ait araç sürücüsünün bunları gördüğü ve bildiği halde, kazanın meydana gelebileceği ihtimalinin bilinciyle yola devam etmesi halinde taşıdığı emtianın zarar göreceği ihtimalinin bilinci ile hareket ettiğini, bu nedenle anılan TTK 855/5 maddesinde belirtilen 3 yıllık zaman aşımı süresine tabi olduğunu belirterek hükmün kaldırılmasını ve mahkemesine iadesini istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taşıma sırasında meydana gelen hasar nedeniyle oluşan değer kaybının tazmini istemine ilişkin olup, davalı zamanaşımı def’inde bulunmuş, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Davacı hasara konu iş makinesini dava dışı finansal kiralama şirketinden kiralamış olduğundan, ilke olarak söz konusu iş makinesine ait talep ve dava hakları finansal kiralama şirketine ait ise de, dosya kapsamında mevcut finansal kiralama şirketinin cevabi yazısında söz konusu makinenin mülkiyetinin iş bu davadan sonra davacıya devredildiği ve bu davaya muvafakat da edildiği bildirilmiş olmakla, davacının aktif taraf sıfatının bulunduğu kabul edilmiştir.Taşıma işlerinde zamanaşımını düzenleyen TTK 855/1 m. uyarınca mal zararlarında zamanaşımı süresi bir yıl olarak kabul edilmiş, 855/2 m. uyarınca bu sürenin eşya taşımasında eşyanın gönderilene teslimi ile başlayacağı kabul edilmiş, 855/5 m. uyarınca ise taşıyıcının kastından veya pervasızca bir davranışıyla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinden veya ihmalinden dolayı eşya zıyaa, hasara uğramış veya geç teslim edilmişse taşıyıcının sorumluluğunun üç yılda zamanaşımına uğrayacağı kabul edilmiştir.Somut olaya döndüğümüzde dosya kapsamında mevcut kaza tespit tutanağına göre 19/05/2018 tarihinde söz konusu iş makinesinin taşınması esnasında makineyi taşıyan araç seyir halinde iken gidiş yönüne göre sola doğru virajlı ve iniş eğimli yol kesiminde yağışlı hava, ıslak zemin ile taşınan yükünde etkisi ile direksiyon hakimiyetini kaybederek yol içerisinde, sağ yan üzerine devrilmesi neticesinde tek taraflı kaza meydana gelmiş olup iş makinesinin hasarlandığı, yine dosyada mevcut 08/04/2019 tarihli ekspertiz raporuna göre onarımının tamamlandığı ve davacıya teslim edildiği anlaşıldığı gibi, tarafların da kabulünde olup uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık taşıyıcının kastından veya pervasızca bir davranışıyla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinden veya ihmalinden dolayı söz konusu kazanın meydana gelip gelmediği noktasındadır. Davacı, davalı şirkete ait taşıyıcı araç sürücüsünün kazanın meydana geldiği yerin gidiş yönüne göre sola doğru virajlı ve iniş eğimli, yol kesiminde havanın yağışlı, hava, zeminin ıslak ve yükünün ağır olduğunu bildiği ve gördüğü halde, gerekirse bu şartlar nedeniyle kazanın meydana geleceğini öngörerek yola devam etmeyerek gerekli tedbirleri alması gerekirken pervasızca bir davranışla kazanın meydana geleceği ihtimalinin bilinciyle yola devam etmesi sonucu olayın meydana gelerek zararın oluştuğunu ileri sürmektedir. Ne var ki bir davranışın pervasız olarak nitelendirilebilmesi için taşıyanın sözleşmenin ifasında özen gösterme yükümlülüğünü düşüncesizce, sonucuna aldırmaksızın, yoğun ve ağır bir şekilde ihlal etmiş olması gerekir. Oysa somut olayda taşıyanın dikkatsiz ve tedbirsiz davranışı neticesinde meydana gelen bir trafik kazası söz konusu olup, kaldı ki taşıyanın kendisinin de zarar görme ihtimalinin bulunduğu bir kazayı öngördüğü halde söz konusu bilinçle hareket ettiğini söylemek mümkün görülmemiştir. Yukarıda da açıklandığı üzere iş makinesi 2019 yılı içerisinde onarılarak davacıya teslim edilmiş, iş bu dava ise teslimden itibaren 1 yıllık sürenin dolmasından sonra açılmıştır. Bu itibarla mahkemece zamanaşımı süresinin 1 yıl olduğu kabul edilerek davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiş olup, açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 59,30.TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 09/03/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.