Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/2024 E. 2022/588 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2024 Esas
KARAR NO: 2022/588 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/09/2021
NUMARASI: 2021/300 Esas 2021/663 Karar
DAVANIN KONUSU: Tespit
KARAR TARİHİ: 14/04/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … tarafından müvekkili şirkete karşı, kaldıraçlı alım satım işlemlerindeki mevzuata aykırılık nedeniyle uğranıldığı iddia olunan zararların tazmini talepli zorunlu arabuluculuk başvurusu yapıldığını, davalının başvurusu kapsamında ilk ve son oturum tutanaklarının düzenlendiğini, söz konusu tutanaklar dayanak olarak gösterilerek müvekkili şirkete karşı İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/199 E. Numarası ile kayıtlı dava ikame edildiğini, İstanbul Arabuluculuk Bürosu … dosya numaralı, … başvuru dosya numaralı dosyasında tutulan ilk ve son arabuluculuk tutanaklarının usul ve yasaya aykırı olduğunu, arabulucu tarafından resen belirlenen 05.03.2021 tarihli ilk toplantı gününe dair davetiyenin, tutanakta belirtildiğine göre müvekkili şirkete toplantıdan bir gün önce tebliğ edildiğini, toplantı günü ile bildirim süresinin arasında yeterli süre olmadığı kanaati hasıl olduğunu ve ilk toplantının 09.03.2021 tarihine bırakıldığını, dolayısıyla ilk toplantının 09.05.2021 tarihinde yapıldığını ancak geçerli olarak yapıldığı iddia olunan ilk toplantı gününün müvekkili şirkete bildirilmediğinin açıkça bu tutanakla kabul edildiğini, son tutanağa göre toplantı 05.03.2021 tarihinde yapılmamış olup, 05.03.2021 tarihli oturuma davet mektubunun da dolaysıyla hükmünün bulunduğunu, ilk oturum 09.03.2021 tarihinde yapılmış olup, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na göre 09.03.2021 tarihli oturuma ilişkin olarak elindeki tüm bilgi ve vasıtalarla müvekkili şirkete bilgilendirme yapılması ve hangi bilgilendirmelerin yapıldığına dair son tutanakta açık izah bulunmasının şart olduğunu, arabuluculuğun dava şartı olduğunu ve kamu düzenine ilişkin olduğunu belirterek, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliği hükümlerine aykırılıklar nedeniyle İstanbul Arabuluculuk Bürosu … dosya numaralı, … başvuru dosya numaralı dosyasında tutulan ilk, son ve tüm arabuluculuk tutanaklarının iptaline/hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili ibraz ettiği beyan dilekçesi ile, davacıya usulünce tebligatın yapıldığını kendisinin görüşmelere katılmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 14/09/2021 tarih ve 2021/300 Esas – 2021/663 Karar sayılı kararı ile; “….10.03.2021 tarih 20121/24963 dosya no ile tutulan arabuluculuk son tutanağından sonra davalı tarafça İstanbul 15.ATM 2021/199 Esas sayılı dosya ile iş bu dosya davacımız aleyhine dava açılmış olup, 6325 sayılı Arabuluculuk kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğine göre davet için belirli bir süre öngörülmediği ancak makul süre olması gerektiği tartışmasız olmasına rağmen davet mektubunu tebliğ alan davacı tarafından sürece dahil olma arzusu hakkın kötüye kullanılmaması açısından gereklidir. Anılan durum karşısında arabuluculuk sürecinin geçerli gerçekleştiği kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiştir. ” gerekçeleri ile; “1-Davanın REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, ilaveten; mahkemece davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava dilekçesinde, HMK 61. ve 62. maddeleri ile uyumlu olarak davanın Adalet Bakanlığı – Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü Arabuluculuk Daire Başkanlığı’na ihbarı talep olunmuşsa da talepleri dikkate alınmaksızın yargılamanın tamamlandığını, usuli eksiklik nedeniyle ilk derece mahkemesi ilamının kaldırılması gerektiğini, Arabuluculuk ilk oturumunun 09.03.2021 tarihinde gerçekleştirildiği, 09.03.2021 tarihli ilk oturuma ilişkin kendilerine hiçbir davetiye tebliğ edilmediği sabitken, ilk derece mahkemesi tarafından verilen ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, İptalini talep ettikleri ve davaya konu İstanbul Arabuluculuk Bürosu … dosya numaralı, … başvuru dosya nolu, 10.03.2021 tarihli zorunlu arabuluculuk son tutanağına göre toplantı için davet sürecinin şu şekilde tamamlandığını, Arabulucu tarafından re’sen belirlenen 05.03.2021 tarihli ilk toplantı gününe dair davetiyenin, tutanakta belirtildiğine göre müvekkili şirkete toplantıdan bir gün önce tebliğ edildiğini, toplantı günü ile bildirim süresinin arasında yeterli süre olmadığı kanaatinin haklı olarak hasıl olduğunu ve ilk toplantının 09.03.2021 tarihine bırakıldığını, dolayısıyla ilk toplantının 09.03.2021 tarihinde yapıldığını, ancak geçerli olarak yapıldığı iddia olunan ilk toplantı gününün müvekkili şirkete bildirilmediğinin açıkça bu tutanakla kabul edildiğini, İlk oturumun 09.03.2021 tarihinde gerçekleştiği ve 09.03.2021 tarihinde ilk oturum yapılacağına dair müvekkili şirkete herhangi bir bildirim yapılmadığı hususlarının dosyada mübrez tutanak ve kayıtlarla sabit olup, bu hususun aynı zamanda davalı vekilinin mahkemede sunduğu sözlü beyanı ile de sabit olduğunu, Davalı vekilinin duruşma tutanağındaki beyanının; “… Yatırımın toplantıya katılmaması üzerine kanuni bir zorunluluk olmamasına rağmen ve kanunda da tebliğden itibaren toplantının yapılmasına dair herhangi bir süre belirlenmemiş olmasına rağmen iyi niyetli olarak yeni bir oturum günü belirlenmiştir ancak bu durum iş bu dosyanın davacı tarafına tebliğ edilmemiştir,” şeklinde olduğunu, gerçekleştirilen ilk oturum günü için; kendilerine hiçbir bildirim/ tebligat palımadığı hususunda bir tereddüt bulunmadığını, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun “Arabuluculuk Faaliyetinin yürütülmesi” başlıklı 15/1 maddesinin, ” Arabulucu, seçildikten sonra tarafları en kısa sürede ilk toplantıya davet eder.” hükmünü havi olduğunu, Aynı Kanun’un “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlıklı 18/A maddesi 7. fıkrasının; ” Taraflara ait iletişim bilgileri, görevlendirilen arabulucuya büro tarafından verilir. Arabulucu bu iletişim bilgilerini esas alır, ihtiyaç duyduğunda kendiliğinden araştırma da yapabilir. Elindeki bilgiler itibarıyla her türlü iletişim vasıtasını kullanarak görevlendirme konusunda tarafları bilgilendirir ve ilk toplantıya davet eder.Bilgilendirme ve davete ilişkin işlemlerini belgeye bağlar.” hükmünü havi olduğunu, Kanun’un “Dava şartı olarak arabuluculukta arabulucunun görevlendirilmesi” başlıklı 24 maddesinin ise; ” … Arabulucu taraflara ulaşamaması hâlinde, ulaşmak için hangi yolları denediğini ve hangi sebeplerle ulaşamadığını son tutanakta belirtir.” hükmünü havi olduğunu, Arabuluculuğun usul ve esaslarının düzenlendiği kanunumuzda, arabulucunun ilk toplantıya davet için elindeki tüm bilgi ve iletişim vasıtasını kullanacağı ve tarafları ilk oturuma davet edeceği, toplantıya iştirak edilmemesi halinde ise taraflara ulaşmak için hangi yolları denediği ve hangi sebeplerle ulaşılamadığı hususlarına ilişkin son tutanakta açıklama yapması gerektiği hususunun açıkça belirtilmiş olduğunu, Davaya konu uyuşmazlıkta ise arabulucu ve davalı tarafın, 05.03.2021 tarihli olarak belirlenen oturuma ilişkin davetiyeyi toplantıya katılım için yeterli süre sağlanmaksızın müvekkili şirkete tebliğ ettiklerini, müvekkili şirkete toplantıya iştirak için yeterli süre verilememesi nedeniyle yeni toplantı günü belirlendiğini son tutanakta kabul etmiş olduklarını, Son tutanağa göre toplantının 05.03.2021 tarihinde yapılmadığını, ilk oturum 09.03.2021 tarihinde yapılmış olup, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’na göre 09.03.2021 tarihli oturuma ilişkin olarak elindeki tüm bilgi ve vasıtalarla müvekkili şirkete bilgilendirme yapılması ve hangi bilgilendirmelerin yapıldığına dair son tutanakta açık izah bulunmasının şart olduğunu, Arabuluculuğun dava şartı olup, kamu düzenine ilişkin olduğunu, kamu düzenine ilişkin olan dava şartı arabuluculuk tutanağının hükümsülüğü nedeniyle iptali gerektiğini, ek olarak, söz konusu tutanak kanunun emredici hükümlerine de aykırı olarak düzenlendiğinden hükümsüz olup, iptali gerektiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini, istinaf taleplerinin kabulü halinde ilamın icrası için icra dosyasına yatırılacak teminatın veya sunulacak teminat mektubunun kendilerine iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun “Dava Şartı Olarak Arabuluculuk” başlıklı 18/A -(7) maddesi; Taraflara ait iletişim bilgileri, görevlendirilen arabulucuya büro tarafından verilir. Arabulucu bu iletişim bilgilerini esas alır, ihtiyaç duyduğunda kendiliğinden araştırma da yapabilir. Elindeki bilgiler itibarıyla her türlü iletişim vasıtasını kullanarak görevlendirme konusunda tarafları bilgilendirir ve ilk toplantıya davet eder. Bilgilendirme ve davete ilişkin işlemlerini belgeye bağlar. 18/A -(10) maddesi; Arabulucu; taraflara ulaşılamaması veya taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması ya da tarafların anlaşması yahut tarafların anlaşamaması hâllerinde arabuluculuk faaliyetini sona erdirir ve son tutanağı düzenleyerek durumu derhâl arabuluculuk bürosuna bildirir. 18/A -(11) maddesi; Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur… şeklindedir. Dosyanın incelenmesinde; davalı tarafça yapılan başvuru üzerine 26/02/2021 tarihinde Arabuluculuk Başvuru Formu düzenlendiği, formda davacının adresi ve iletişim(Telefon no) bilgisine yer verildiği, son oturum tutanağı tanziminden sonra İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/199 E. Numarası ile açılmış olan esas davada süreci yöneten arabulucu tarafından mahkemeye ibraz edilen belgelere göre; arabulucu tarafından ilk toplantı için belirlenen 05.03.2021 tarih toplantı saati bilgilerinin yazılı olduğu davet mektubunun kargo ile gönderildiği ve davacı tarafça 04.03.2021 tarihinde saat:18.17’de teslim alındığı, 10/03/2021 tarihinde düzenlenen son tutanakta; 02/03/2021 tarihinde davacıya gönderilen davet mektubunun 04/03/3021 tarihinde teslim alındığı, 05/03/3021 tarihinde yapılması belirlenen toplantı tarih ve saatine kadar davacı tarafça herhangi bir dönüş sağlanmadığı, başvurucu tarafından karşı tarafın cep ve adres bilgilerinin paylaşılmış olmasına rağmen hiç bir şekilde iletişime geçilemediği, davet mektubu usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş ise de, toplantı tarihi ile davet mektubunun tebliğ tarihi arasındaki sürenin toplantıya katılıma ilişkin avukat yetkilendirmek için yetersiz olduğundan bahisle arabulucu ile başvurucunun mutabık kalması üzerine toplantının 09/03/2021 tarihine ertelendiği, 09/03/2021 saat:15:00’a kadar beklenmesine rağmen karşı taraftan dönüş yapılmadığı belirtilerek, karşı tarafın katılım sağlamaması dolayısıyla tarafların anlaşamadıklarına dair tutanak düzenlediği görülmektedir. Somut olayda, 05/03/2021 tarihinde yapılacak olan toplantı hakkında davacı tarafa iadeli taahhütlü davet mektubu gönderildiği ve davet mektubunun davacıya teslim edildiğine dair taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Mahkemece de belirtildiği üzere, 6325 sayılı Arabuluculuk kanunu ve Arabuluculuk Kanunu Yönetmeliğinde toplantı tarihi ile davet tarihi arasında bulunması gereken belirli bir süre öngörülmemiştir. Bu hali ile 05/03/2021 tarihinde, bildirim yapılmasına rağmen davacının toplantıya katılmaması nedeniyle arabuluculuk faaliyetinin sona erdiğine dair tutanak tutulabilecek iken, arabulucu ile başvurucunun mutabakatı ile, davacıdan geri dönüş olması ihtimaline binaen ek bir süre daha beklenildiği anlaşılmaktadır. Davacının kendisine yapılan bildirim tarih ve saati ile (04/03/2021 saat:18:17), toplantı zamanı olarak belirlenen 05/03/2021 saat:15:00 arasında kalan sürede, mazeretini bildirerek toplantının ertelenmesini isteyebilecek iken, davacının geçerli bir mazeret de bildirmediği, dolayısıyla söz konusu arabuluculuk tutanağının iptalini gerektirir bir sebep bulunmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca dava dilekçesinde Adalet Bakanlığı – Hukuk İşleri Genel Müdürlüğü Arabuluculuk Daire Başkanlığı ihbar olunan olarak gösterilmiş ise de, HMK’nın 62. maddesi uyarınca hazırlanıp ibraz edilen bir dilekçe bulunmadığı gibi davanın ihbarı taraf işlemi olup, mahkeme aracılığı ile yapılabileceği gibi mahkeme dışı vasıtalarla da yapılmasının mümkün olduğu, dolayısıyla davanın ihbar edilmemesinin sonuca etkili olmadığı kanaatine varılmakla, ileri sürülen istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden taraftan alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 59,30.TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 14/04/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.