Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/2019 E. 2021/1646 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2019 Esas
KARAR NO: 2021/1646 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/08/2021 Tarihli Ara Karar
NUMARASI: 2021/489 Esas
DAVANIN KONUSU: Kayyımlık (Ticari Şirkete Kayyım Atanması)
KARAR TARİHİ: 17/11/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ: Davacı vekili dilekçesi ile, Müvekkili …’in … Limited Şirketi ‘nin ortağı olduğunu, Davalı …’nun ise …’ün hem ortağı hem de ayrıca Şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili müdürü olduğunu, Davalı … ise davalı …’nun oğlu olduğunu …’nun …’ün ortağı olmayıp yalnızca Şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili müdür olduğunu, … Limited Şirketi ‘nin esas sermayesinin 7.100.000- Müvekkil 700 adet hisseye sahip olduğunu, sahip olduğu hisselerin itibari değeri 700.000-TL olduğunu, davalı müdür …’nun ise 4200 adet hisseye sahip olup sahip olduğu hisselerin itibari değerinin 4.200.000,00-TL olduğunu, …’ün ana faaliyet alanı esas itibariyle akaryakıt istasyonu kurmak ve işletmek olduğunu, şirketin sahip olduğu malvarlığı dahilinde iki adet taşınmazı bulunduğunu, …’ün taşınmazlarından İstanbul İli Sancaktepe İlçesi … Mahallesi … ada … parsel numaralı taşınmazında “Petrol Ofisi” marka adıyla akaryakıt istasyonu işletildiğini, … davalı … tarafından kurulduktan sonra müvekkilinin …’e ortak olduğunu, davalının ortağı ve müdürü bulunduğu … Ltd. Şti. ‘nin 3 adet taşınmazı bulunduğunu, davalının ortağı ve münferiden temsile yetkili müdürü olduğu … A.Ş.’nin Kuşadası Aydın’da iki adet taşınmazı olduğunu, …’de ise davalı …’nun ortak sıfatıyla müdürlük görevinde şirketi idare ettiğini, halihazırda …’in yönetim yetkisinin davalıda olduğunu, davalı …’nun ortağı ve müdürü olduğu … Limited Şirketi ticaret unvanına sahip bir şirketi olduğunu, …’nun ortaklık ve müdürlük yetkisinden ayrılarak Beyazada’daki sahip olduğu tüm paylarını diğer davalı …’ya devrettiğini, … ‘nun Beyazada’da ortak olarak yer aldığını, davacı müvekkilinin … Ltd. Şti. ve … Ltd. Şti’yi münferiden temsil ve ilzama yetkili müdürü olduğunu, müvekkilinin aynı zamanda … ve … de ortağı olduğunu, Davalı …’nun ise müvekkili ile birlikte … ve …’i münferiden temsil ve ilzama yetkili müdürü olduğunu, müvekkili gibi davalı …’nun da … ve …’de ortak sıfatını taşıdığını, davalıların yıllardan beridir …’deki müdürlük yetkisini plansız ve pervasızca kullanmakta, müdürlükleri sürecinde kötü yönetim sergileyerek, söz konusu Şirketlerdeki malvarlığını kendi malvarlığı gibi kullanarak, müvekkilinin de ortağı olduğu Şirketleri ciddi zararlara uğrattığını, …’ün petrol ofisi markasıyla akaryakıt istasyonu işleten ve bu suretle kar elde eden bir Şirketten davalıların kötü ve pervasız yönetimleri neticesinde mevcut durumda akaryakıt istasyonu maddi anlamda işletemeyecek hale gelen ekonomik olarak ciddi krizlerle uğraşan bir Şirkete dönüştüğünü, Bunun üzerine davalıların 01.03.2019 tarihinde …’ün 2 yıllık borcuna mahsuben …’ün maliki olduğu akaryakıt istasyonunu … Anonim Şirketi’ııe 53.750-TL+KDV bedel karşılığında 6 yıllığına kiraya verdiklerini, …’nden aldıkları kira gelirlerini kar payı adı altında …’ün ortaklarına dağıtmamak amacıyla, … adına çekilen ve …’ün bizzat kefil olduğu dosyalardan doğan borçların ödenememesi sebebiyle … aleyhinde açılan icra dosyalarına akaryakıt istasyonunun gelirlerinin icra dosyalarının alacaklıları tarafından tahsil edilmesine engel olmak için davaya konu akaryakıt istasyonu … firması tarafından davalı ..’nun kızı …’nun şirketi …’e kiralandığını, yaklaşık bedeli 35-50 milyon TL olan bir akaryakıt istasyonunun yıllık 12.000-TL gibi gerçek değerinin çok altında cüzi bir bedele kiralandığını, …’ün akaryakıt istasyonun …’e kiraya verilmesi akabinde, …, … A.Ş.’ye alt kiraya verildiğini, Alt kira bedeli dahilinde …’ün …’e kestiği faturalarda 7.875,00 TL yemek bedeli, 71.923,55 TL mart ayı personel temini, 64.251,00 TL şubat ayı işletmecilik bedeli ve 169,25 TL olmak üzere toplamda 144.218,80 TL fatura kesildiğini, …’e yıllık 12.000-TL’ye kiralanan akaryakıt istasyonunun, … tarafından …’e aylık yaklaşık 60.000-TL bedel ile kiralandığını, 28.11.2012 tarih ve 28481 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esaslan İle Bu Toplantılarda Bulunacak Bakanlık Temsilcileri Hakkında Yönetmeliğin Toplantı ve karar nisapları başlıklı 22. maddesinin 12. fıkrası, “Genel kurul toplantısında, önemli miktarda şirket aktiflerinin toptan satışı kararı, şirket sermayesinin en az yüzde yetmişbeşini oluşturan pay sahiplerinin olumlu oylarıyla alınır. İlk toplantıda bu nisabın bulunmaması halinde, yapılacak ikinci toplantıda da aynı nisaplar aranır.” şeklinde düzenlemeleri içerdiğini, anılan yönetmelik hükmüne göre önemli nitelikte şirket aktiflerinin satışı genel kurulun onayına tabi tutulduğunu, Huzurdaki davadaki uyuşmazlıkta da …’ün şirket merkezi olan ve şirketin faaliyet alanı itibariyle önemli nitelikte malvarlığı kabul edilen akaryakıt istasyonu genel kuruldan bu hususta bir karar alınmadan …’e kiralandığını, …’ün ise … şirketine süresiz olarak kiralandığını, … ile … arasında imzalanan 01.04.2019 tarihli İşletme Sözleşmesi’nin Yürürlük Tarihi ve Süresi başlıklı 5.1. maddesi, “İşbu Sözleşmenin süresi 01.04.2019 tarihinden itibaren 1 yıl olduğunu, sözleşme süresinin sona ermesinden 1 (bir) ay öncesine kadar taraflarca fesih bildiriminde bulunulmaması durumunda, Sözleşme birer yıllık süreler ile uzamış sayılacağı kabul edilmiştir.” şeklinde kararlaştırıldığını, söz konusu tarihlerde işletme sözleşmesi taraflarca feshedilmediğinden belirli süreli niteliğinde olan kira sözleşmesi sözleşmenin 5.1. maddesine göre belirsiz süreli kira sözleşmesine dönüştüğünü, limited şirket türünde olan … açısından şirketin en önemli aktifi olan akaryakıt istasyonunun değerinin çok altında 12.000-TL bedel karşılığında …’e kiralanmasının şirketin tasfiyesi anlamında geldiğini, bu durumda …’ün akaryakıt istasyonunu …’e kiraya verilmesi yönünndeki yönetim kurulu karannın sakatlığının gündeme geleceğini, … tarafından önce … A.Ş’ye aylık 53.750-TL’ye kira bedeline kiralanan akaryakıt istasyonu sırf davalı …’nun kızı … yönetimde olduğu için ve şirket üzerinde haciz ve takyidatlar bulunduğu için …’e yıllık 12.000-TL ye kiralandığını, TTK m. 391/l(d) bakımından ise müvekkil …’in ve diğer ortaklara çağrıda bulunmadan ortakların teşkili ile bir genel kurul oluşturulmadan adeta yetki gaspında bulunarak davalılar tarafından genel kurul adına karar verdiğini, Müvekkilin ortağı olduğu …’den …’e toplamda 270.000-Euro para gönderildiğini, müvekkilin ortağı ve müdürü olduğu …’dan …’e “Cari Hesaba Mahsuben” adı altında 300.000-TL ödeme yapıldığını, izah edilen ödemelerin haricinde …ün malvarlığı dahilindeki taşınırları da davalı müdürler tarafından muvazaalı şekilde satışa konu edildiğimi, öncelikle davalı …’nun şirketi …’in donatan ve işleten olduğu “…” isimli “…” …’e satıldığını, satışa …’nun yetkilendirmesi ile … ve … vekil tayin edildiğini, …’ün eski çalışanı …’ye …ün … plakalı taşınır motosikleti …’nun yetkisiyle …’ün yine içinin boşaltılması amacıyla şüpheli şekilde satıldığını, … Şirketi’nin Mersin’de maliki olduğu halihazırda kiraya verilen taşınmazın kira bedeli kiracı … A.Ş. tarafından … isimli şahsın hesabına aktarıldığını, … ile … arasında akdedilen kira sözleşmesinde kira bedelinin…in şirket hesabına aktarılmasının kararlaştırıldığını, buna rağmen … şirketinde çalışan olmayan üçüncü kişi sıfatındaki … söz konusu meblağı hukuka aykırı şekilde zimmetine geçirmiş ve bu söz konusu kira bedelini …’e geri aktanııayarak zimmetine geçirdiğini, Mevcut durumda … tarafından …a İstanbul Anadolu 7. Sulh Mahkemesi nezdinde ve …’ye ödenmek suretiyle …’e ödenmeyen kira bedelleri için İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, …’ün eski çalışanı … ve …’ün yönetim kurulu üyesi şüpheli …nun kardeşi ve halen …’ün müdürü olan … 2019 yılından itibaren .. firmasında sigortalı ve bordrolu olarak çalıştıklarını, … Satış İcra Dairesi’nin … E. sayılı icra dosyasında yapılan …’ün taşınmazları üzerindeki takyidat sorgusunda … akdedilen kira sözleşmesinden yalnızca 20 gün sonra 21.03.2019 tarihinde …’ün hissesi üzerinde şerh konulduğunu, bu sebeple … ticaret siciline 22.03.2019 tarihinde tescil edilerek kurulduğunu, muhtelif bankalarla … arasında banka kredi sözleşmeleri imzalandığını, … ile müvekkilin ortağı ve münferiden temsil ve ilzama yetkili olduğu … ve …’in müteselsil kefil olduğu ; … Bankası A.Ş. arasında 16.11.2017 tarihinde 600.000-TL tutarında kredi sözleşmesi, … Bankası T.A.O arasında 30.03.2017 tarihinde 1.000.000-TL tutarında kredi sözleşmesi, … arasında 28.02.2013 tarihinde 5.000.000-TL tutarında kredi sözleşmesi, … T.A.Ş. arasında 01.08.2016 tarihinde 4.300.000-TL tutarında kredi sözleşmesi imzalandığını, … adına çekilen kredilerin büyük çoğunluğu ödenememiş ve Şirket mali anlamda adeta dar boğazın içine girdiğini, belirtilen krediler yüzünden …, … ve … aleyhine icra dosyaları açıldığını, …’nun … ve … ki temsil yetkisini de pervasızca kullanmış olup … ve… fırmalarındaki müdürlük görevinden azli için Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde 2021/301 E. esas numarası ile dava açıldığını, belirtilen icra dosyaları sebebiyle … ve …’in en önemli gelir kaynağı olan taşınırları çekici ve römorklarına yakalamalar konup ana faaliyet alanı olan lojistik işleri ciddi derecede sekteye uğrayıp, … ve … kurulduğu tarihten bu yana tek müşterisi çok uluslu bir firma olan ve …’in iştiraki olan … tarafından iş sözleşmeleri belirlenen tarihten önce işveren tarafından feshedildiğini, yaklaşık 20 yıldır ilerleyen lojistik faaliyetleri tamamen durma noktasına gelip şu anda işleyemez hale geldiğini, bu nedenlerle davanın kabulüne, davalıların … üzerindeki yönetim ve temsil yetkisini kullanmak üzere üçüncü bir kişinin davalılann müdürlük yetkilerini kullanmak üzere kayyım olarak atanmasına, yargılama neticesinde davalıların …’deki müdürlük görevlerinden azline, TTK m.391 hükmüne göre ….’ün maliki bulunduğu akaryakıt istasyonunun …’e kiralanmasına yönelik alınan yönetim kurulu karannın butlanla sakat olduğunun tespitine, davalıların özen yükümlülüğüne aykırı kusurlu davranışı nedeniyle dava konusu … Şirketinde neden olmuş olduğu zararlar nedeniyle davacı müvekkilin uğramış olduğu dolaylı zararın tespiti ve davalılardan tahsili için şimdilik 100.000-TL’nin … şirketine, tazminat olarak, TC. Merkez Bankası avans faizi üzerinden hesaplanacak ticari faiziyle birlikte ödenmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 11/08/2021 tarih ve 2021/489 Esas sayılı ara kararında; “…Yukarıda gösterilen yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalara göre taleple bağlılık ilkesi ve taraflar arasındaki hak ve menfaat dengesi de gözetilerek yapılan incelemede; davacı tarafça istenilen ihtiyati tedbir talebinin davanın esasına ilişkin olması ve uyuşmazlığın yargılamayı gerektirmesi yanında, bu aşamada tedbire talebine müteallik yaklaşık ispata yeterli bilgi ve belge de bulunmadığı sonuç ve kanaatiyle…”gerekçesi ile, Davacının/vekilinin ihtiyati tedbir talebinin REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin kararının hukuka aykırı olduğunu, Davalıların kusurlu eylemleri neticesinde davaya konu … Şirketi büyük zararlara uğradığından davalılar tarafından …’ün uğradığı doğrudan zararların …’e tazmin edilmesi gerektiğini, Anonim şirketlere ilişkin TTK m.553/I hükmünde, “Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar.” denildiğini, TTK m. 644/I(a) maddesindeki hüküm uyarınca TTK m.553/I hükmü eldeki limited şirket olan dava konusu … şirketine de uygulanabileceğini, Sorumluluk davalarında zarar, şirketin ortaklarının veya alacaklıların malvarlığında meydana gelen azalmayı ifade edeceğini, yöneticilerin söz konusu kusurlu davranışlarından genellikle şirket zarar göreceğini (şirketin zararı), bu şekilde şirketin zarar görmesi çoğunlukla pay sahiplerinin ve alacaklılarının da dolaylı zarar görmesine sebep olacağını, şirketin zararı dışında, yönetim kurulu üyelerinin söz konusu kusurlu faaliyetlerinden pay sahipleri ve alacaklıların zarar görmeleri de mümkün olduğunu (şahsi zarar), yönetim kurulu üyelerinin kanunda veya esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal etmeleri sebebiyle pay sahiplerinin ve alacaklılarının şahsi zararı, doğrudan zarar veya dolaylı zararı şeklinde ortaya çıkabileceğini, doğrudan zarar, şirketin zararından bağımsız olarak pay sahiplerinin ve alacaklıların şahsi malvarlığında meydana gelen zarar olduğunu, dolaylı zarar ise şirketin zararı sebebiyle, bunların pay sahibi veya alacaklı olmalarından dolayı maruz kaldıkları zarar olduğunu, (Prof. Dr. İsmail KAYAR, Anonim Şirket Yönetim Kurulu Üyelerinin Sorumluluğu Davalarında Genel Kurul Kararı?, Prof. Dr. Ersin Çamoğluna Saygı Günü Şirketler Hukukunun Güncel Sorunları Sempozyumu, Seçkin Yayıncılık, 2017, s.67) Şirketin zararı için şirket, pay sahipleri ve iflas halinde belirli şartlarda alacaklılar dava açabileceğini, pay sahipleri şirketin zararı için dava açsalar da tazminatın ancak şirkete ödenmesini talep edebileceklerini (TTK m.555/1), pay sahiplerinin ve alacaklıların gerek doğrudan gerekse dolaylı-şirketin zararları sebebiyle dava açmaları için bir genel kurul kararının gerekli olmadığını, bu konuda doktrinde ve Yargıtay uygulamasında tereddüt olmadığını, (KAYAR s. 68) (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 04.03.2015 tarihli 2014/18180 E. 2015/2931 K. sayılı ilamı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 18.01.2016 tarihli 2015/9970 E. 2016/392 K. sayılı ilamı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 21.05.2018 tarihli 2016/11929 E. 2018/3736 K sayılı ilamı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 04.03.2019 tarihli 2017/3885 E. 2019/1756 K sayılı ilamı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 04.12.2018 tarihli 2016/14421 E. 2018/7597 K sayılı ilamı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 15.10.2018 tarihli 2017/786 E. 2018/6284 K sayılı ilamı) Somut olayda …, petrol ofisi markasıyla akaryakıt istasyonu işleten ve bu suretle kar elde eden bir Şirketken davalıların kötü ve pervasız yönetimleri neticesinde mevcut durumda akaryakıt istasyonu maddi anlamda işletemeyecek hale gelen ekonomik olarak ciddi krizlerle uğraşan bir şirkete dönüştüğünü, bunun üzerine davalılar 01.03.2019 tarihinde …ün 2 yıllık borcuna mahsuben … maliki olduğu akaryakıt istasyonunu … Anonim Şirketine (kısaca “…”) 53.750-TL+KDV bedel karşılığında 6 yıllığına kiraya verdiklerini, Akabinde …nden aldıkları kira gelirlerini kar payı adı altında … ortaklarına dağıtmamak amacıyla, … adına çekilen ve … bizzat kefil olduğu dosyalardan doğan borçların ödenememesi sebebiyle … aleyhinde açılan icra dosyalarına akaryakıt istasyonunun gelirlerinin icra dosyalarının alacaklıları tarafından tahsil edilmesine engel olmak için davaya konu akaryakıt istasyonu, davalı … kızı …nun şirketi …e kiralanmıştır. Bu husus … aleyhinde açılan icra dosyalarının, … firmasının kuruluş tarihinin, sermayesinin ve … firmasının mal edinmeye başladığı tarihler kıyaslandığında sübuta ereceğini, İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesince tayin edilecek bilirkişiler ile net bedeli ileride belirlenmek üzere yaklaşık bedeli 35-50 milyon TL olan bir akaryakıt istasyonu yıllık 12.000-TL gibi gerçek değerinin çok altında cüzi bir bedele kiralandığını, … tarafından …e 1 yıllık kira bedeli adı altında kesilen 12.000-TL tutarındaki 25.03.2019 tarihli faturayı ekte sunduklarını, bugün İstanbulda ortalama rayiç değerdeki bir daire bile 15-20 yıllık kira bedellerine tekabül eden satış bedeli ile satılmakta olduğunu, bununla birlikte kira bedelinin tespitinde kiralanan taşınmazın rayiç değeri, taşınmazın konumu, niteliği, ticari olarak o taşınmazdan kar elde edilip edilemeyeceği gibi hususlar önem arz etmekte olduğunu, yaklaşık bedeli 35-45 milyon TL olan bir akaryakıt istasyonunun kira bedelinin 12.000 TL olarak belirlenmesi abesle iştigal olduğunu, kaldı ki …ne aylık 53.750-TL+KDV ile kiralanan istasyon her nedense 12.000-TL gibi cüzi bir bedel karşılığı …’e kiralandığını, …’ün akaryakıt istasyonun …e kiraya verilmesi akabinde, …, … A.Ş.ye(kısaca “…”) alt kiraya verildiğini, alt kira bedeli dahilinde …ün …e kestiği faturalarda 7.875,00 TL yemek bedeli, 71.923,55 TL mart ayı personel temini, 64.251,00 TL şubat ayı işletmecilik bedeli ve 169,25 TL olmak üzere toplamda 144.218,80 TL fatura kesilmiştir. Görüleceği üzere …e yıllık 12.000-TLye kiralanan akaryakıt istasyonu, … tarafından …e aylık yaklaşık 60.000-TL bedel ile kiralanmakta olduğunu, … firmasının elde ettiği gelirin anlaşılmasına katkı sunması ve davalıların …le olan bağlarının aydınlatılmasına yardımcı olması sebebiyle, …in akaryakıt istasyonu için aralarında sözleşme imzaladıkları … A.Ş ye (kısaca “…”) yazı yazılarak, …in …’e kestiği faturaların incelenmesini ve eğer varsa … tarafından davalılara çıkartılan yönetim, işletme, … tarafından araç tahsis ile ilgili belgelerinde de araştırılması gerekmekte olduğunu, 28.11.2012 tarih ve 28481 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul ve Esasları İle Bu Toplantılarda Bulunacak Bakanlık Temsilcileri Hakkında Yönetmeliğin(kısaca “Yönetmelik”) Toplantı ve karar nisapları başlıklı 22. maddesinin 12. fıkrası, “Genel kurul toplantısında, önemli miktarda şirket aktiflerinin toptan satışı kararı, şirket sermayesinin en az yüzde yetmişbeşini oluşturan pay sahiplerinin olumlu oylarıyla alınır. İlk toplantıda bu nisabın bulunmaması halinde, yapılacak ikinci toplantıda da aynı nisaplar aranır.” şeklinde olduğu, anılan yönetmelik hükmüne göre önemli nitelikte şirket aktiflerinin satışı genel kurulun onayına tabi tutulduğu, huzurdaki davada ki uyuşmazlıkta da … şirket merkezi olan ve şirketin faaliyet alanı itibariyle önemli nitelikte malvarlığı kabul edilen akaryakıt istasyonu genel kuruldan bu hususta bir karar alınmadan …e kiralanmış, … ise … şirketine süresiz olarak kiraladığını, somut olaya bakıldığında … ile … arasında imzalanan 01.04.2019 tarihli İşletme Sözleşmesinin Yürürlük Tarihi ve Süresi başlıklı 5.1. maddesi, “İşbu Sözleşmenin süresi 01.04.2019 tarihinden itibaren 1 yıldır. Sözleşme süresinin sona ermesinden 1 (bir) ay öncesine kadar Taraflarca fesih bildiriminde bulunulmaması durumunda, Sözleşme 1(bir)er yıllık süreler ile uzamış sayılacağı kabul edilmiştir.” şeklinde kararlaştırıldığını, her ne kadar 01.04.2020 tarihinde işletme sözleşmesi feshedilebilecekse de söz konusu tarihlerde işletme sözleşmesi taraflarca feshedilmediğinden belirli süreli niteliğinde olan kira sözleşmesi sözleşmenin 5.1. maddesine göre belirsiz süreli kira sözleşmesine dönüştüğünü, işletme sözleşmesinin fiilen devam ettiği …ün …e kestiği dava dilekçesi ekinde sundukları 22.03.2021 tarihli faturalardan anlaşılmakta olduğunu, Yargıtay uygulamasına göre şirketin önemli nitelikteki malvarlıklarının belirsiz süreli olarak kiraya verilmesi durumu da tıpkı satış gibi kabul edilerek bu hususta Yönetmelikte belirtilen genel kurul kararı alınması şart koşulduğunu, Esasen Yönetmelik anonim şirketlerdeki genel kurul toplantılarına ilişkindir. Ancak söz konusu hüküm limited şirketlerde de uygulanmakta olduğunu, TTK m. 643 hükmünde, “Tasfiye usulü ile tasfiyede şirket organlarının yetkileri hakkında anonim şirketlere ilişkin hükümler uygulanır:” denildiğini, bu durumda limited bir şirket olan … açısından şirketin en önemli aktifi olan akaryakıt istasyonunun değerinin çok altında 12.000-TL bedel karşılığında …e kiralanması şirketin tasfiyesi anlamında geldiğini, Hukuk doktrini* ve yargı kararlarında şirketin ana faaliyet unsurunu oluşturan malvarlığının kiraya verilmesini şirketin tasfiyesi ile eşdeğer kabul edilmektedir (Ek-1). 6102 sayılı Türk Ticaret Kanun m. 643 hükmü limited şirketlerin tasfiyesi hususunda anonim şirketlere ait hükümlerin kıyasen uygulanacağını öngördüğünü, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m.538(2) hükmüne göre önemli miktarda anonim şirket malvarlığının tasfiye yoluyla satışı için şirket genel kurul kararı gerektiğini, şirketin ana faaliyetini oluşturan malvarlığının kiralanması ile de aynı kararın geçerli olduğu kabul edilmekte olduğunu, dava konusu … maliki olduğu akaryakıt istasyonunun … Petrole kiraya verilmesinde 6102 sayılı TTK m.538(2) öngörülen çoğunlukla alınmış bir genel kurul kararı ve bu genel kurul kararının infazı kabilinde alınmış bir müdürler kurulu kararı işlemin geçerliliği için şart koşulduğu halde dava konusu olayda bu yönde alınmış bir genel kurul kararı bulunmadan …’ün en önemli malvarlığı kabul edilen ve aynı zamanda Şirket merkezi olan akaryakıt istasyonu hukuka aykırı şekilde davalı … kızının müdür ve ortak olduğu …e kiraya verildiğini, Bu durumda …’ün akaryakıt istasyonunu …e kiraya verilmesi yönünndeki yönetim kurulu kararının sakatlığı gündeme geleceğini, TTK m. 644/1(c) maddesine göre limited şirketlerde yönetim kurulu kararlarının butlanı hakkında aynı Kanunun 391. maddesi hükmü uygulanacağını, TTK m.391 hükmünde ise yönetim kurulu kararlarının hangi hallerde butlan yaptırımına tabi olabileceği açıkça düzenlendiğini, buna göre yönetim kurulu kararlarının anonim şirketin temel yapısına uymayan veya sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen kararları ve diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin kararları batıl olduğunu, Davalı müdürler tarafından alınan söz konusu yönetim kurulu kararında hem TTK m.391/1(b) hükmüne göre sermayenin korunması ilkesini gözetilmediğinden hem de TTK m. 391/1(d) hükmüne göre genel kurulun yetkisine giren bir konuda karar aldığı için butlanla sakat olduğunu, … tarafından önce … A.Şye aylık 53.750-TLye kira bedeline kiralanan akaryakıt istasyonu sırf davalı …’nun kızı … yönetimde olduğu için ve şirket üzerinde haciz ve takyidatlar bulunduğu için …e yıllık 12.000-TL ye kiralandığını, bu durum sermayenin korunması ilkesine aykırılık teşkil etmekte olduğunu, TTK m. 391/1(d) bakımından ise müvekkili …’in ve diğer ortaklara çağrıda bulunmadan ortakların teşkili ile bir genel kurul oluşturulmadan adeta yetki gaspında bulunarak davalılar tarafından genel kurul adına karar verdiğini, Netice itibariyle …’ün işlettiği akaryakıt istasyonu hem şirketin merkezi olması itibariyle hem de şirketin esas kar elde ettiği ve faaliyetlerini sürdürdüğü bir işletme olması itibariyle şirket bakımından büyük öneme sahip olduğunu, Limited şirketlerde önemli nitelikte şirket malvarlıklarının devri veya kiralanması genel kurul onayına tabi olduğunu, akaryakıt istasyonunun işletilmesinin …e 12.000-TL kira bedeli karşılığında devredilmesi de … açısından önemli nitelikte bir işlem sayıldığını, buna rağmen … ortağı olan müvekkilin ve diğer ortak olan …e çağrı yapılarak bu konuda herhangi bir genel kurul kararı alınmadan akaryakıt istasyonu kiraya verildiğini, yapılan söz konusu işlemin geçersiz olduğunu, … açısından önemli nitelikteki bir malvarlığı usulüne aykırı şekilde müvekkilinin de ortak sıfatıyla yer alacağı bir genel kurulda bu hususta bir karar alınmadan işletme hakkı devredildiğini, Müvekkilinin ortağı olduğu …den …e toplamda 270.000-Euro para gönderildiğini, yine müvekkilinin ortağı ve müdürü olduğu …dan …e “Cari Hesaba Mahsuben” adı altında 300.000-TL ödeme yapıldığını, Yukarıda izah edilen ödemelerin haricinde …’ün malvarlığı dahilindeki taşınırları da davalı müdürlerler tarafından muvazaalı şekilde satışa konu edildiğini, öncelikle davalı …’nun şirketi …in donatan ve işleten olduğu “…” isimli “…” …e satıldığını, satışa … yetkilendirmesi ile … ve …vekil tayin edildiğini, … adına satışa ilişkin Mersin Liman Başkanlığına yazılan yazıyı sunduklarını, yine … eski çalışanı …ye … … plakalı taşınır motosikleti …nun yetkisiyle … yine içinin boşaltılması amacıyla şüpheli şekilde satıldığını, … Şirketinin Mersinde maliki olduğu halihazırda kiraya verilen taşınmazın kira bedeli kiracı … A.Ş.(kısaca “…”) tarafından … isimli şahsın hesabına aktarıldığını, halbuki … ile … arasında akdedilen kira sözleşmesinde kira bedelinin …in şirket hesabına aktarılması kararlaştırıldığını, buna rağmen Kuter şirketinde çalışan olmayan üçüncü kişi sıfatındaki … söz konusu meblağı hukuka aykırı şekilde zimmetine geçirdiği ve bu söz konusu kira bedelini …e geri aktarmayarak zimmetine geçirdiğini, mevcut durumda … tarafından …a İstanbul Anadolu 7. Sulh Mahkemesi nezdinde ve …ye ödenmek suretiyle …e ödenmeyen kira bedelleri için İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü … E. sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, … eski çalışanı … ve …ün yönetim kurulu üyesi şüpheli …nun kardeşi ve halen … müdürü olan … 2019 yılından itibaren … firmasında sigortalı ve bordrolu olarak çalıştıklarını, bu hususa ilişkin … firmasının 2019 ücret bordroları dava dilekçesi ekinde sunulduğunu, sunulan maaş bordrolarının incelenmesi, … ile … arasındaki organik bağın ve … mallarının planlı olarak eksitilmesinin ve adeta Şirketin içinin boşaltılmasının anlaşılmasına yardımcı olacağını, Mersin, Mezitli, … Mh. adresinde … Ada … Parsel Bağımsız Bölüm: … üzerinde olan ve önceden … maliki olduğu …bank tarafından açılan İstanbul 1.İcra Dairesi … Esas Nolu ihale yoluyla satışı akabinde söz konusu taşınmazın mülkiyetinin mevcut durumda … tarafından ne şekilde iktisap edindiğinin araştırılmasını zaruri olduğu, belirtilen tüm bu satışların ve özellikle …’ün kuruluş tarihinin, dilekçede belirtilen ve … ve Mersin … aleyhine açılan ve müvekkilinin ortağı olduğu … ve …’in de müteselsil kefil edildiği icra dosyalarının açılış tarihleriyle yakınlık göstermesi azımsanmayacak derecede şüpheli olduğunu, kaldı ki duydukları şüphe yukarıda belirtilen mal varlıklarının satışları ile sınırlı olmadığını, Hatta davalı …, … bordrosu bünyesinde akaryakıt istasyonunun sahibi olarak çalışmakta olduğunu, bu hususa ilişkin … yetkilisi tarafından …ya verilen görev belgesi ekte yer aldığını, davalı … akaryakıt istasyonunu kiraya verdiği …ün çalışanı olması bile başlı başına organik bağın kanıtı niteliğinde olduğunu, Öte yandan … Firması 6102 sayılı TTKda öngörülen asgari kuruluş sermayesi ile kurulmuş 50.000-TL sermayeye sahip bir anonim şirket olduğunu, …ün şirket merkezi, … şirket merkezi ile aynı olduğunu, yani diğer bir deyişle …in şirket merkezi akaryakıt istasyonun adresine kurulduğunu, zira … ve … şirket merkezleri “… Mah. … Cad. No:… Sancaktepe/İSTANBUL” olarak geçmekte olduğunu, … İcra Dairesinin … E. sayılı icra dosyasında yapılan … taşınmazları üzerindeki takyidat sorgusunda … akdedilen kira sözleşmesinden yalnızca 20 gün sonra 21.03.2019 tarihinde … hissesi üzerinde şerh konulduğunu, bu sebeple .. ticaret siciline 22.03.2019 tarihinde tescil edilerek kurulduğunu, …’ün kurucu ortağı ve tek müdür davalıların birinci derece yakını … olduğunu, Huzurdaki davaya konu … ve … Şirketleri arasındaki organik bağın mevcut olduğu açıkça görüldüğünü ve mahkemece araştırılmasını talep ettikleri delillerin ışığında bu konunun sübuta ereceğini, bu nedenle davalıların …de müdür sıfatıyla görevlerini sürdürürken aynı zamanda …’de sigortalı olarak çalıştıklarının öncelikle göz önünde bulundurulmasını, …de işletme müdürlüğü veya başka bir sıfat adı altında yönetim yetkilerinin bulunup bulunulmadığı hususları … uğradığı zararların tespiti açısından, davalılar ile … arasındaki organik bağın ortaya çıkarılması ve eldeki davanın aydınlatılması bakımından önem arz ettiğini, Öte yandan muhtelif bankalarla … arasında banka kredi sözleşmeleri imzalandığını, … ile müvekkilinin ortağı ve münferiden temsil ve ilzama yetkili olduğu … ve …in müteselsil kefil olduğu ; … Bankası A.Ş. arasında 16.11.2017 tarihinde 600.000-TL tutarında kredi sözleşmesi, … Bankası T.A.O arasında 30.03.2017 tarihinde 1.000.000-TL tutarında kredi sözleşmesi, … arasında 28.02.2013 tarihinde 5.000.000-TL tutarında kredi sözleşmesi, … T.A.Ş. arasında 01.08.2016 tarihinde 4.300.000-TL tutarında kredi sözleşmesi imzalandığını, … adına çekilen kredilerin büyük çoğunluğu ödenemediği ve şirket mali anlamda adeta dar boğazın içine girdiğini, Davalı … asıl borçlu diğer şirketleri(…, …) için müvekkiliyle ortak paydaş ve müdürü oldukları … şirketlerini müteselsil kefil yaptığı kredi borçlarının ödenmemesi nedeniyle icra takip dosyaları açıldığını, Belirtilen krediler yüzünden …, … ve … aleyhine icra dosyaları açıldığını, tıpkı eldeki dosyada da belirtildiği gibi …, … ve …de ki temsil yetkisini de pervasızca kullanmış olup … ve … firmalarındaki müdürlük görevinden azli için Mersin 2. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde 2021/301 E. esas numarası ile dava açıldığını, yukarıda belirtilen icra dosyaları sebebiyle … ve …in en önemli gelir kaynağı olan taşınırları çekici ve römorklarına yakalamalar konup ana faaliyet alanı olan lojistik işleri ciddi derecede sekteye uğrayıp, … ve … kurulduğu tarihten bu yana tek müşterisi çok uluslu bir firma olan ve …in iştiraki olan … tarafından iş sözleşmeleri belirlenen tarihten önce işveren tarafından feshedildiği ve yaklaşık 20 yıldır ilerleyen lojistik faaliyetleri tamamen durma noktasına gelip şu anda işleyemez hale geldiğini, Firma yetkilileri … ve …’nun eğer varsa … kasasından ödünç aldıkları paranın ve … asıl borçlu olduğu ve belirtilen banka kredilerinin … firmasının resmi kayıtlarında ne şekilde harcandığının mahkemece araştırılmasının zorunlu olduğunu, Görüleceği üzere davalı …, …’den kendi şirketlerine mütemadiyen para transferlerinde bulunduğu, ancak … cari hesaplarına/mizanlarına bakıldığında söz konusu borçların ödenmediğini, davalı müdürler … şirket hesaplarını kendi şahsi malları gibi kullanarak … haricindeki diğer şirketlerine para transferinde bulunduğunu, davalılar müdürlük yetkisini açıkça kötüye kullanarak usulsüzlük yapılmış sadece kendi şirketlerine aktardığı paralar sebebiyle uğranılan zararın dava konusu Şirketlere ödenmesini talep ettiklerini, davaya konu … uğradığı gerçek zararın yargılama neticesinde alınacak bilirkişi raporu ile tespit edilmesi gerektiğini, davalılar müdürlük yetkilerine istinaden … banka hesapları ve malları üzerindeki tasarruf yetkilerini açıkça kötüye kullandığı ve şirket malvarlığını kişisel çıkar sağlamak maksadıyla erittiğini, Davalı müdürlerin şirketi özensiz ve pervasız yönetimi ekonomik ve itibari anlamda davalı … Şirketine telafisi mümkün olmayacak zararlar verdiğinden ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için HMK’nın 389.maddesi hükmünde yer alan zorunluluk unsuru da somut olay bakımından gerçekleştiğini, Kötü yönetim, yanlış ve isabetli olmayan finansal politikalar uygulanarak şirket ve ortakların menfaatine uygun düşmeyecek şekilde kar elde etme amacına aykırı biçimde şirketin yönetilmesini ifade ettiğini, limited şirketlerde şirketin yönetim yönetim ve temsili müdürlere bırakıldığını, kötü yönetim mevcut olabilmesi için kusurun varlığı mutlak şart olmadığını, müdürün işin niteliğine uygun olmayan kişilere göreve ataması, çoğunluğa sahip ortaklar lehine karar aldırması ve ortaklığı ekonomik açıdan yıkıma götürecek şekilde kararlar alması halinde kötü yönetimin haklı sebebe gerekçe gösterilebileceği ileri sürülmekte olduğunu, (Yrd. Doç. Dr. Çağla KANDIRALIOĞLU CUYLAN, Müdürlerin Haklı Sebeplerin Varlığı Halinde Azli veya Temsil Yetkilerinin Sınırlandırılması, İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Cilt:16, Sayı:2-2, Temmuz-Ağustos 2017, s.86) Şirketin mali yapısının bozulması, zarar etmesi, öz varlığının azalması, cirosunda artışın olmaması, bilançonun gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi, müdürün şirkete ait malvarlığı unsurlarını kendi malvarlığı gibi kullanması, gerekli niteliklere sahip olmayan personel çalıştırılması gibi sebepler yönetim yetkisinin kötüye kullanıldığı sebepler olarak ele alınabileceğini, doktrinde …, kötü yönetimi bilgiye ve teknik yöntemlere dayanmayan “plansız ve pervasız” yönetim biçimi olarak ifade etmekte olduğunu, müdürlüğün ortaklığa zarara uğratan eylem ve işlemleri nedeniyle ortaklığın zarar görmesi halinde haklı sebebe dayalı olarak azil davası açılabileceğini,(CUYLAN s.86) Her ortağın haklı sebeplerin bulunması durumunda yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılması ve sınırlandırılmasını mahkemeden istenebileceğine ilişkin TTK. 630/2 hükmü, kollektif şirketlere ilişkin TTK. 219 ile paralellik göstermekte olduğunu, nelerin haklı sebep olabileceği, TTK. 630/3’te sayıldığını, yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunduğunu, TEKİNALP, müdürlerin görevden alınması için, genel kurul gündeminde hüküm bulunmasına gerek olmadığını, çünkü limited ortaklıklarda gündeme bağlılık ilkesinin geçerli olmadığını belirtmekte olduğunu, (Prof. Dr. Mehmet BAHTİYAR, Ortaklıklar Hukuku, Vedat Kitapçılık, 13. Bası, Mart 2021, s. 428) TK, bu hakkı bireysel hak olarak tüm ortaklara tanıdığını, ortağın bu hakkı kullanması herhangi bir koşula bağlanmadığını, (Prof. Dr. Ersin ÇAMOĞLU, Limited Ortaklıklar Hukukunun Temel İlkeleri, 2020, s.177) (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 18.09.2013 tarihli 2013/11156 E., 2013/15964 K. sayılı ilamı) Müdürün azli talebi ortak tarafından şirket merkezindeki (HMK 14(2) ticaret mahkemesinde (TK 4(1a) açılacak bir dava ile kullanıldığını, husumet görevden alınması istenen müdüre yöneltileceğini,(ÇAMOĞLU, s.177), ayrıca azil davasında husumetin müdüre yöneltilmesi gerektiği Yargıtayın yerleşik içtihatında bulunduğunu, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 04.06.2018 tarihli 2016/12858 E., 2018/4217 K. sayılı ilamı) 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (TTK) 630. maddesinin 2. fıkrasında, “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir.” denildiğini, Yine TTK m.630/III hükmü, “Yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur.” şeklinde olduğunu, Yukarıda detaylı şekilde izah edildiği üzere davalı, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu uyarınca ayrıca belirttikleri nedenlerle mevcut durumda davalı … ve …nun …deki yönetim ve temsil yetkisinin devam etmesi halinde dava konusu … şirketinini halihazırda uğradıkları milyonlarca lira zararın devam edeceğini, Türk Ticaret Kanunu’nun 626. maddesinin 1. fıkrası, “Müdürler ve yönetimle görevli kişiler, görevlerini tüm özeni göstererek yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini, dürüstlük kuralı çerçevesinde, gözetmekle yükümlüdürler.” şeklinde olduğunu, buna göre müdürler Şirket işlerini yerine getirirken ve şirket adına yetki kullanırken şirketin menfaatlerini yerine getirmek için gerekli tüm özeni göstermek zorunda olduklarını, belirtilen bu özen yükümlülüğüne aykırılık aynı zamanda yukarıda belirtilen müdürün kusurlu sorumluluğunu doğuracağını, özen yükümlülüğüne aykırı bu davranış aynı zamanda limited şirket müdürünün TTK m. 630 anlamında müdürlük yetki ve görevinin azli için haklı ve yeterli sebep oluşturacağını, Somut olay bakımından ise davalı Şirketin yönetim kurulu üyelerinin TK m.626 anlamında özen ve bağlılık yükümlülüğüne aykırı olarak yönetim ve temsil yetkisi kullanmak suretiyle müdürlük görevlerini kötüye kullandıkları ve davalı Şirketi ciddi zararlara uğrattıklarını, davalı müdürlerin özen yükümlülüğüne aykırı davranışları halen devam etmekte, bu yetkilerinin sürmesi halinde dava konusu … daha da büyük zararlara uğratacağını, Bu durumda davalının kötü yönetim sergilediğinin konusunda yeterli ispat vasıtasını Mahkemeye sunulduğunu, …’ün içinde bulunduğu ekonomik mahvın bir an evvel önüne geçebilmek adına davalıların müdürlük yetkisinin tedbiren dava dışı üçüncü kişiye bırakılmasını talep ettiklerini, Eldeki uyuşmazlık açısından ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat şartının oluştuğunu, HMK m.389/I hükmünde ihtiyati tedbirin verilmesinin şartları sayıldığı, buna göre ihtiyati tedbirin temel koşullarından biri ihtiyati tedbire esas olan bir hakkın mevcudiyeti olduğu, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan haller, genel bir ihtiyati tedbir sebebi ve şartı olarak kabul edildiğini, Ayrıca yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre ihtiyati tedbir kararının verilebilmesi için uyuşmazlık konusu tam ispatın değil yaklaşık ispatın varlığı yeterli olduğu kabul edilmekte olduğunu, yaklaşık ispattan kasıt hakimin, tedbir talebinin haklılığına somut veriler ışığında kanaat getirmesi olduğunu, bu kanaatin ölçüsü ise hem teminat amaçlı hem ifa amaçlı tedbirlerde olabildiğince fazla olması gerektiğini, somut olaya, somut delillere, tarafların menfaat dengesine, kanun koyucunun belirlediği özel şartlara göre zaten hakim bu değerlendirmeyi yapması gerektiğini, bu nedenle somut olayda, tedbir ile yaratılan müdahalenin ağır olması halinde işin esasının ve tedbir talebinin haklılığının inanılır derecede ispatının ölçüsünün artırılması, hakimin daha yüksek bir kanaate ulaşmak istemesi mümkün olduğunu, ancak şüphe halinde tedbir talebini reddetmemeli, kabul etmesi gerektiğini, çoğu durumda varsayım olarak, tedbir talebi reddedilerek uğranılacak zarar, tedbir talebi kabul edilerek uğranılan zararda fazla olma ihtimali daha yüksek olduğunu, (Hakan ALBAYRAK, Geçici Hukuki Himaye Tedbirlerinde Yaklaşık İspat, Terazi Hukuk Dergisi, Cilt:4, Sayı:31, Mart 2009, s.91) Davalıların … üzerindeki pervasız ve kötü yönetimleri sebebiyle …e karşı icra takipleri başlatıldığı ve taşınmazları ve taşınırları üzerinde haciz, ihtiyati haciz ve çeşitli takyidatlar konulduğunu, bu durum bile davalı müdürler tarafından Şirketin uğradığı ekonomik mahvı ispat etmekte olduğunu, özellikle … İcra Dairesi … E. sayılı dosyasında icra Müdürlüğünün 27.08.2021 tarih ve … E. sayılı kararında davalı …. ve … 33 adet taşınmazı hakkında satış talebinin kabulüne karar verdiğini, eldeki istinaf başvurusu açısından yaklaşık ispat şartının oluştuğunu, zira davalı müdürlerin sergiledikleri kötü yönetim neticesinde şirketin taşınmazları satışa çıkarılacağını, davalı müdürlerin müdürlük yetkileri tedbiren kaldırılmadığı müddetçe … içinde bulunduğu kötü gidişatın artarak devam etme tehlikesi olduğunu, (Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 14.12.2018 tarih ve 2018/16 E. 2018/89 K. sayılı kararı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi’nin 14.02.2020 tarih ve 2019/2636 E. 2020/171 K. sayılı kararı)
Zorunluluk şartı haricinde ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için diğer bir şart ise talep edenin iddialarını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olması gerektiğini, eldeki istinaf başvuru dilekçesinde sundukları deliller ile birlikte dava dilekçesindeki delilleri birlikte değerlendirildiğinde yaklaşık ispat şartının eldeki uyuşmazlık bakımından gerçekleştiğinin kabulü gerektiğini, ancak İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesince 11.08.2021 tarih ve 2021/489 E. sayılı ara kararında yaklaşık ispatın somut olayda mevcut olmadığından bahisle hukuka aykırı şekilde tedbir talebinin reddine karar verildiğini,İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin 11/08/2021 tarih 2021/489 Esas sayılı ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davalıların, … üzerindeki yönetim ve temsil yetkisini kullanmak üzere üçüncü bir kişinin davalıların müdürlük yetkilerini kullanmak üzere tedbiren kayyım olarak atanmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, TTK. 644/1-a madde atfıyla TTK. 553/1 maddesi uyarınca açılan şirket yöneticilerinin sorumluluk davası, TTK. 630/2 madde uyarınca açılan davalıların müdürlük görevinin azli ve davalıların hukuka aykırı olarak aldıkları iddia olunan yönetim kurulu kararlarının butlanla sakat olduğunun tesbiti davasında dışı şirkete tedbiren kayyum atanması istemine ilişkindir.Mahkemece, davacının/vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacının iddiaları yargılamayı gerektirmekte olup dosya kapsamı itibariyle yaklaşık ispat şartı gerçekleşmediği gibi, asıl olanın şirketlerin ortakları tarafından alınan kararlar ile belirlenen yöneticiler tarafından yönetilmesi olduğu, dava dışı şirketin organlarının tam olduğu, bu konuda eksiklik bulunmadığı anlaşılmaktadır. Talep ve ara karar tarihi itibariyle henüz delillerin toplanmamış olması, mevcut delillere göre yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden ve değişen koşul ve delil durumuna göre her zaman yeniden ihtiyati tedbir talep edilebileceği gözönünde bulundurulduğunda; ilk derece mahkemesince verilen ara karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep edenden alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcının istinaf eden tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17/11/2021 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.