Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1978 E. 2021/1590 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1978 Esas
KARAR NO: 2021/1590 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/532 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİH: 31/08/2021 – 16/09/2021
DAVA: Tazminat
KARAR TARİHİ: 11/11/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket yetkilisi …’ın Kartal …Noterliği’nin 23/09/2020 tarih ve … sayı ile tasdikli 10/09/2020 tarihli 3 sayılı genel kurul kararı ile şirket hisselerinin tamamını dava dışı eski ortak …’den devir aldığını, şirketin adı geçen eski ortak ile davalı … tarafından kurulduğunu ve …’e işlerin takibi için genel yetkiler içeren vekaletname verildiğini, daha sonra …’in hissesini Kadıköy …Noterliği’nin 06/01/2020 tarih … sayılı genel kurul kararı ile …’e devrederek ortaklıktan ayrıldığını, davalının şirket hissesini devri sonrasında …’in şirketin mali durumunu araştırdığını ve 2012-2019 yıllarında şirket kasa ve banka hesaplarından davalı …’in şahsi hesabına ve kendi şirketi davalı … Ltd. Şti. hesabına toplam 4.805.800,93 TL aktarıldığının ve bu tutarın şirket işleyişinde kullanılmadığının tespit edildiğini, yine davacı hesabından davalı … Ltd. Şti. hesabına toplam 6.510.395,25 TL aktarıldığının tespit edildiğini, bu hususta bilirkişi raporu düzenlendiğini, eski ortak tarafından savcılığa şikayette bulunulduğunu ve soruşturmanın derdest olduğunu, eski ortağın ceza soruşturmasında iddialarını destekler beyanda bulunduğunu, yine ceza soruşturma dosyasında alınan bilirkişi raporu ile davalı …’in vekaleti kötüye kullanarak şirketi zarara uğrattığının tespit edildiğini, müvekkiline yönelen haksız fiiller nedeniyle şirketin borca batık hale geldiğini, tüm ticari ve ekonomik itibarını kaybettiğini, maddi ve manevi zarara uğradığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL maddi ve 1.000.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile müvekkiline ödenmesine, davalıların mal kaçırma ihtimalinin yüksek olduğu gözetilerek davalıların menkul,gayrimenkul malları, banka hesapları ve 3.şahıslardaki hak ve alacakları üzerine teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 10/09/2021 tarihli dilekçesinde özetle; ceza soruşturma dosyasında alınan ek bilirkişi raporu ile, 14.056.380,00 TL’nin şüpheliler tarafından izaha muhtaç olduğunun tespit edildiğini belirterek, mahkemece bu tutar üzerinden uygun görülecek hukuki koruma tedbirlerinden birine hükmedilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 31/08/2021 tarih 2021/532 Esas sayılı Ara Kararı ile; “…. para alacağına ilişkin bir dava oluşu, 6100 sayılı HMK 389.madde kapsamında sadece uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecek olup, para alacağına ilişkin davalarda ihtiyati tedbir kararı verilmesi mümkün olmadığından ve ihtiyati tedbir talebine konu malların iş bu davada uyuşmazlık konusu olmadığı dikkate alınarak davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ..karar verilmiştir” gerekçeleri ile; ” 1-Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine… ” karar verilmiş, İlk Derece Mahkemesi 16/09/2021 tarih 2021/532 Esas sayılı Ara Kararı ile; ” …. davanın tazminat istemli para alacağına ilişkin bir dava oluşu, 6100 sayılı HMK 389.madde kapsamında sadece uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilecek olup, para alacağına ilişkin davalarda ihtiyati tedbir kararı verilmesi mümkün olmadığından ve davalı adına kayıtlı taşınır ve taşınmazların iş bu davada uyuşmazlık konusu olmaması nedeniyle davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ..karar verilmiştir” gerekçeleri ile; ” 1-Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine… ” karar verilmiş ve verilen ara kararlara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçelerinde özetle; Davanın haksız fiilden kaynaklanan zararın tazminine ilişkin olduğunu ve belirsiz alacak davası niteliğinde olduğunu, dolayısıyla ihtiyati haczin yeterli hukuki korumayı sağlamayacağını, HMK 389.maddesinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceğinin belirtildiğini, ancak ne kanunda ne gerekçesinde uyuşmazlık konusu hakkında bir tanımlamaya gidilmediğini, tedbir taleplerinin konusunun bir para alacağı olduğunu ve tedbir konacak davalılara ait malvarlığının müvekkiline yönelen haksız fiiller ile elde edildiğini ve parasal değeri ifade etmekte olduğunu, ihtiyati tedbir taleplerinin kanun maddesinin lafzının dar yorumu ile reddinin doğru olmadığını, Ceza soruşturması kapsamında alınan 07/09/2021 tarihli bilirkişi ek raporunun dosyaya 10/09/2021 tarihinde sunulduğunu, bu rapor ile 14.056.380,00 TL’nin şüpheliler tarafından izaha muhtaç olduğunun tespit edildiğini, 10/09/2021 tarihli dilekçe ile raporda belirtilen miktar üzerinden uygun görülecek geçici hukuki koruma tedbirlerinden birine hükmedilmesinin talep edildiğini, mahkemenin 16/09/2021 tarihli ara kararı ile taleplerini tam olarak karşılamadığını ve sadece tedbir taleplerinin reddine karar verildiğini, Mahkemenin 10.000,00 TL tutarındaki meblağın ihtiyati haciz yoluna başvurma önerisi ile önceden sunmuş oldukları savcılık soruşturma dosyası kapsamınca alınan bilirkişi raporunda korunmaya değer 14.056.380,00 TL tutarındaki zarar tespiti arasındaki farkın kabul edilemeyecek düzeyde olduğunu, kanunun lafzi dar yorumunun zaten haksız fiil sonucu batık hale gelen müvekkilinin daha çok kaybı yaşama tehlikesine soktuğunu, Tedbir taleplerinin reddinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek, 31/08/2021 ve 16/09/2021 tarihli ara kararlarının kaldırılmasını ve mahkemece uygun görülecek geçici hukuki koruma tedbirlerinden birine(ihtiyati tedbir ya da ihtiyati haciz) karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, haksız fiil sonucu şirketin zarara uğratıldığı iddiasıyla uğranılan maddi ve manevi zararın tazmini istemiyle açılan davada, davalıların menkul,gayrimenkul malları, banka hesapları ve 3.şahıslardaki hak ve alacakları üzerine teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulması, aksi halde uygun görülecek geçici hukuki koruma tedbirlerinden birine karar verilmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir. İhtiyati tedbirin şartları 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Buna göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Somut olayda, dava, haksız fiil nedeniyle uğranılan maddi manevi zararın tazmini istemine ilişkin olup, davalıların malvarlıklarının veya 3.kişilerdeki hak ve alacaklarının iş bu davanın konusu teşkil etmediği açıktır, dolayısıyla mahkemenin 31/08/2021 ve 16/09/2021 tarihli ara kararları ile ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Öte yandan davacı vekili 10/09/2021 tarihli dilekçesi ile ek raporda belirtilen 14.056.380,00 TL üzerinden mahkemece uygun görülecek geçici hukuki koruma tedbirlerinden birine hükmedilmesini talep etmiş, istinaf dilekçesinde bu tedbirleri ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz olarak açıklamış ise de, dava sırasında yöneltilen ihtiyati haciz taleplerinde talep tutarı dava değerini aşamayacağından, davacı bu aşamada ancak 10.000,00 TL maddi tazminat istemine yönelik ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. Bununla birlikte İİK’nın 258.m. uyarınca, ihtiyati haciz talep eden taraf, öncelikle dilekçesinde dayandığı ihtiyati haciz sebebini belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Somut olayda, iddia ve dosya kapsamımda mevcut deliller dikkate alındığında, dosyanın geldiği aşama itibariyle yaklaşık ispat koşulunun oluşmadığı kanaatine varılmış olup, ilk derece mahkemesi kararında bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep eden tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep edenden alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı, istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden taraf üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince tarafa tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 11/11/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.