Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1975 E. 2021/1589 K. 11.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1975 Esas
KARAR NO: 2021/1589 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 13.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/799 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİH: 12/07/2021
DAVA: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 11/11/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıdan 04/08/2009 tarihli Ödeme Planını içeren Sözleşme gereğince alacaklı olduğunu, davalının sözleşmede taahhüt ettiği ödeme vadelerine uymadığını, borcunu kısmen ödediğini ve kısmi ödemelerde de vadeye uymadığını, yapılan ödemeler anapara ve faize mahsup edilerek bakiye alacak ve faiz için başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 02/01/2020 tarihli dilekçesinde özetle; davalının merkez mağazasını kapatarak, şirket merkezini bir iş hanı odasına taşıdığını, mal kaçırmaya çalıştığını, alacağın tahsilini engellemeye dönük eylem ve işlemlere giriştiğinin öğrenildiğini, dava konusu alacağın yazılı sözleşme ile sabit olduğunu ileri sürerek teminatsız olarak borçlunun menkul ve gayrimenkul malları ile bankalar dahil 3.şahıslardaki hak ve alacaklarına ihtiyati haciz konulmasını talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sözleşmenin dayanağı olan alacağın taraflar arasında bir dönem yapılan ortaklık sebebiyle ortaklıktan ayrılırken ortaklık alacağına istinaden imzalandığını ve TBK’nun 147/4 m. uyarınca zamanaşımına uğradığını, borç ödenmiş olup buna ilişkin dekont ve makbuzların sunulmakta olduğunu, müvekkilinin icra takibi öncesinde temerrüde düşürülmemiş olması nedeniyle işlemiş faiz talebinin de haksız olduğunu, davacının asıl alacak tutarını nasıl hesaplandığının belirsiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 12/07/2021 tarih 2019/799 Esas sayılı ara kararında; ” ….davacının dava konusu sözleşmenin taraflar arasındaki tellallık sözleşmesinden kaynaklandığını belirttiği, buna karşılık davalı taraf bahse konu sözleşmenin ortaklık sözleşmesinden kaynaklandığını belirttiği, dosyadaki iddiaların bu aşamada soyut iddialar olduğu, iddiaları destekler mahiyette dosyaya somut bir delil de sunulmadığı, davacının davalıdan alacaklı olduğunu iddia etmesine karşın davalı tarafından dosya içerisine bir takım ödeme makbuzları sunulduğu, dolayısıyla davacının alacağı yargılamayı gerektirdiğinden ihtiyati haciz talebinin reddine karar vermek gerektiği …”gerekçesi ile, ” 1-Davacının ihtiyati haciz kararı verilmesi talebinin İİK nın 257. ve sonraki ilgili maddelerinde öngörülen koşulların gerçekleşmediği anlaşıldığından talebin reddine… ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Dava konusu alacağın kaynağının taraflar arasında imzalanan 04/08/2009 tarihli sözleşme olduğunu, alacağın ödeneceği tarihlerin belli olduğunu, ancak davalının ödeme vadelerine uymadığını ve kısmi ödeme yaptığını, en son 26/12/2018 tarihinde 7.500,00 TL ödediğini, davalının sözleşmeyi ve borcunu ikrar ettiğini, ancak borcun tamamen ödendiğini ispat edemediğini, Davalının sözleşmenin ortaklık alacağına istinaden imzalandığını ileri sürerek zamanaşımı definde bulunduğunu, ancak mahkemece zamanaşımı definin reddedildiğini, Davalının merkez mağazasını kapatarak şirket merkezini sicil kayıtlarına göre bir iş hanı odasına taşıdığını, mal kaçırmaya çalıştığını, alacağın tahsilini engellemeye dönük eylem ve işlemlere giriştiğinin öğrenildiğini, alacağın rehinle temin edilmediğini, Yaklaşık ispat koşulunun sağlandığını belirterek, 12/07/2021 tarihli ara kararın kaldırılmasını ve teminatsız ihtiyati haciz taleplerinin kabulünü istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, sözleşmeye dayalı alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemiyle açılan davada, davalının menkul ve gayrimenkul malları ile bankalar dahil 3.şahıslardaki hak ve alacaklarına ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle ihtiyati haciz isteminin reddine karar verilmiştir. İİK’nın 257. maddesinde, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği, vadesi gelmemiş borçtan dolayı ancak borçlunun belirli bir yerleşim yerinin bulunmaması veya mallarını gizleme, kaçırma, kaçma gibi alacaklının haklarını ihlal eden eylemlerde bulunması halinde ihtiyati haciz kararı verilebileceği düzenlenmiştir. İİK’nın 258.m. uyarınca ise, ihtiyati haciz talep eden taraf, öncelikle dilekçesinde dayandığı ihtiyati haciz sebebini belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Somut olaya döndüğümüzde, davacının, davalının 04/08/2009 tarihli sözleşmede kararlaştırılan ödeme planına uymadığını ileri sürmesi, buna karşılık davalının ödeme savunmasında bulunarak dosyaya çok sayıda ödeme belgesi sunması, ödeme tarih ve tutarlarının henüz belirli olmaması karşısında, dosyanın geldiği aşama itibariyle, yaklaşık ispat koşulunun sağlanamadığı kanaatine varılmış olup, ilk derece mahkemesince ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Açıklanan nedenlerle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep eden tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep edenden alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı, istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden taraf üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince tarafa tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 11/11/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.