Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1965 E. 2022/278 K. 23.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1965 Esas
KARAR NO: 2022/278 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/523 Esas – 2021/295 Karar
TARİH: 26/03/2021
DAVA: Şirket Hisse Devrinin Tespiti
KARAR TARİHİ: 23/02/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı, dava dışı … Ltd. Şti.’nin kurulduğundan beri %50 hissedarı iken hisselerini Beyoğlu …Noterliği’nin 07/03/2014 tarih … yevmiye nolu limited şirket pay devir sözleşmesi ile davalıya devrettiğini, ancak davalının bu hisse devrini ticaret sicilinde tescil ettirmediğini, kendisi tarafından tescil için başvuruda bulunulmuşsa da tescil yapılabilmesi için hisse devrine ilişkin şirket tarafından alınacak kararın tescil ve ilan edilmesi veya kesinleşme şerhli mahkeme kararının sunulması gerektiğinin bildirildiğini, devir sonrası döneme ilişkin bağkur ve vergi borçları bulunması nedeniyle mağdur olduğunu ileri sürerek … Ltd. Şti.’ndeki hisselerinin davalıya 07/03/2014 tarihi itibariyle devredildiğinin tespitine ve bu durumun ticaret sicil müdürlüğünde tescil ve ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiş, ön inceleme duruşmasında ise, davalıya devirden sonra davalının kendisine hisselerini …’e devretmek istediğini söyleyerek kendisinin doğrudan devretmesini istediğini, kendisinin de … adına devir yaptığını, bu hususun da tescil edilmemesi nedeniyle aynı taleple dava açtığını ve tescil işlemini gerçekleştirdiğini, davalıya devrettiği süre ile dava dışı …’e devrettiği süre arasında yaklaşık 6 ay olduğunu ve bu 6 aylık dönemde tarafına vergi borcu çıktığı için 6 aylık süreçte şirketi davalıya devrettiğinin tespitini istediğini beyan etmiştir. Davalı vekili, devir sözleşmesinin yapılmasının akabinde şirketin borca batık olduğunun öğrenildiğini ve davacıya bir bedel ödenmeden sözleşmeden dönüldüğünü, TTK 595.m. uyarınca devir prosedürünün zaten tamamlanmamış olduğunu, akabinde davacının şirketteki payını 11/09/2014 tarihli sözleşme ile diğer ortak …’e devrettiğini, davacının …’e de aynı taleple dava açtığını ve mahkemece davacı hisselerinin adı geçen şahsa devredildiğinin tespitine, ilan ve tesciline karar verildiğini, mahkeme kararıyla da tespit edildiği üzere hisselerin davacı üzerinde kaldığını ve kısa bir süre sonra da diğer ortağa devredildiğini, ancak davacının bu haksız davayı açtığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 26/03/2021 tarih ve 2020/523 Esas 2021/295 Karar sayılı Kararı ile; ” Dosya kapsamındaki tüm delillerden de anlaşılacağı üzere, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünde … sicil no ile kayıtlı bulunan … Limited Şirketi ‘nin 13/02/2013 tarihinde 20.000 TL sermaye ile kurulduğu, ortaklarının … ve … olduğu, davacının kendisine ait bulunan % 50 hissesine isabet eden 10.000 TL değere haiz hissesini bütün aktif ve pasifleri ile birlikte 10.000 TL bedel karşılığında davalı …’a İstanbul … Noterliğinin 07/03/2014 tarihli, … yevmiye no’lu hisse devir sözleşmesi ile devrettiği anlaşıldığından, limited şirketlerdeki hisse devrinin noterde düzenlenmiş olması ana sözleşmeye uygun olması nedeni ile davacı tarafından açılan tespit davasının kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” gerekçeleri ile; ” Davanın kabulü ile, 1-Davacı …’nun İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı … Limited Şirketindeki 10.000,00 TL tutarındaki sermaye hak ve hisselerinin tamamını bütün aktif ve pasifleriyle 07/03/2014 tarihi itibariyle davalı …’a devrettiğinin tespitine, 2-Kararın İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü gazetesinde ilan ve tesciline, ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı tarafça müvekkiline geçerli bir hisse devri yapılmadığını, zira TK 595 m. uyarınca hisse devir şartlarının yerine getirilmediğini, şirket genel kurulunun onayının bulunmadığını, şirketin borca batık olduğunun öğrenilmesi üzerine ise sözleşmeden dönüldüğünü ve davacıya devir bedelinin de ödenmediğini, davacının TTK 598.m. uyarınca ticaret sicil müdürlüğüne de bir başvuruda bulunmadığını, devrin şirket pay defterine de kaydedilmediğini ve yıllar sonra bu davanın açıldığını, davacının şirketin mali yükümlülüklerinden ve borçlarından kurtulmak için bu davayı açtığını, ancak hisse devrinin ticaret sicilinde ilan edilmesine kadar davacının şirket borçlarından sorumluluğunun devam edeceğini, mahkemece bu konularda inceleme ve araştırma yapılmadan usul ve yasaya aykırı karar verildiğini, Davacının kendi hissesini daha sonra diğer ortağa devrettiğini, bu hisse devrinin tespitine ilişkin açılan davanın kabul edildiğini, kararın kesinleştiğini ve devrin ticaret sicilinde tescil ve ilan edildiğini, dolayısıyla kesin hüküm itirazlarının olduğunu, bu şekilde her iki mahkeme kararı arasında açık çelişki oluştuğunu, Dava zorunlu arabuluculuk şartına tabi olduğu halde bu şart yerine getirilmeden açılan davanın usulden reddi gerektiğini belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, limited şirkette hisse devrinin tespiti, sicile tescili ve ilanı istemlerine ilişkin olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiştir. Dava, bir miktar paranın ödenmesine yönelik alacak veya tazminat istemli bir dava olmadığından, TTK 5/A m. uyarınca arabuluculuk dava şartına tabi değildir. Devir tarihi itibariyle uygulanması gereken 6102 sayılı TTK’nun 595. maddesi uyarınca, limited şirketlerde hisse devrinin gerçekleşmesi için ilk olarak, hisse devir sözleşmesinin yazılı olması ve imzaların noter tarafından tasdik edilmesi, ikinci olarak devir işleminin ortaklar genel kurulu tarafından onaylanması gerekmekte olup, devir bu onay ile geçerli olacaktır. Somut olaya döndüğümüzde, taraflar arasında davacının dava dışı … Ltd. Şti.’ndeki hisselerinin tamamının davalıya devrine ilişkin Beyoğlu …Noterliği’nin 07/03/2014 tarih … yevmiye nolu limited şirket pay devir sözleşmesi imzalanmış ise de, dosya kapsamından söz konusu devir işleminin şirket genel kurulunca onaylanmadığı ve şirkete bu yönde bir başvuruda da bulunulmadığı anlaşılmaktadır, ayrıca şirket ana sözleşmesi ile dahi genel kurulca onay şartının ortadan kaldırılması mümkün değildir. Dolayısıyla taraflar arasında TTK 595.m. uyarınca geçerli bir hisse devri bulunmamaktadır. O halde mahkemece davanın reddi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş ise de, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-b2 m. uyarınca hükmün kaldırılması ve davanın reddi yönünde hüküm kurulması gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 20. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/03/2021 tarih ve 2020/523 Esas – 2021/295 Karar sayılı kararının yeniden esas hakkında hüküm kurulmak üzere HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle; Davanın REDDİNE,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 80,70.TL harçtan, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30.TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı tarafından sarf edilen yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına, 5-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 6-Bakiye gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 7-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 59,30.TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 8-Davalı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 23,50.TL dosyanın istinafa gidiş dönüş gideri olmak üzere; toplam 185,60.TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 9-Bakiye gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1.maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 23/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.