Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1957 E. 2022/771 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1957 Esas
KARAR NO: 2022/771 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/07/2021
DOSYA NUMARASI: 2021/171 Esas – 2021/595 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ: 18/05/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili …’ın … Ltd. Şti. ile … mirasçılarına hakkında 22/05/2012 tarihinde İstanbul 6. İş Mahkemesi’ nin 2012/342 Esas sayılı dosyasında hizmet tespiti davası açtığını, yapılan yargılama neticesinde, İstanbul 6. İş Mahkemesi’ nin 2012/342 E. 2015/573 K. Sayılı kararı ile 04/11/2015 tarihinde davanın kabulüne karar verildiğini, yapılan temyiz incelemesi neticesinde, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 2016/2395 E. 2017/4923 K. Sayılı ve 06/06/2017 tarihli kararı ile yerel mahkeme kararının bozulduğunu, bozma sonrası dosyanın İstanbul 22. İş Mahkemesinin 2017/339 Esas numarasını aldığını ve mahkemece bozma kararına uyularak yargılamaya devam edildiğini, 09/03/2021 tarihli duruşmada “Davalı şirketin sicilden terkin edildiğinin anlaşıldığı”nın belirtildiğini ve 2. Nolu ara kararı ile ” Davacı vekiline şirketin ihyasını sağlayarak taraf teşkili yapması için gelecek celseye kadar süre verilmesine,” denilerek şirketin ihyası için taraflarına süre verildiğini, diğer davacı müvekkili …’ın da, … Ticaret Ltd. Şti. İle … mirasçıları hakkında, 22/05/2012 tarihinde İstanbul 6. İş Mahkemesi’nin 2012/341 Esas sayılı dosyasında hizmet tespiti davası açtığını, yapılan yargılama neticesinde, İstanbul 6. İş Mahkemesi’ nin 2012/341 E. 2015/572 K. Sayılı kararı ile 04/11/2015 tarihinde davanın kabulüne karar verildiğini, yapılan temyiz incelemesi neticesinde, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 2016/2400 E. 2017/4922 K. Sayılı ve 06/06/2017 tarihli kararı ile yerel mahkeme kararı bozulduğunu, bozma sonrası dosyanın İstanbul 20. İş Mahkemesi’ nin 2017/321 Esas numarasını aldığını ve mahkemece bozma kararına uyularak yargılamaya devam edildiğini, 09/03/2021 tarihli duruşmada 2 Nolu ara kararı ile “2- 1 nolu ara karar yerine getirildiğinde davacı vekilinin beyanı dikkate alınarak şirketin terkin edilmiş olması halinde davacı vekiline davalı şirketin ihyası hususunda ilgili asliye ticaret mahkemesinde dava açmak üzere 1 aylık süre ve yetki verilmesine” denilerek şirketin ihyası için taraflarına yetki ve süre verildiğini, her iki dosyada da yargılama devam ederken davalı … Ltd. Şti.’nin tasfiye sürecine girip sicilden terkin edildiğini, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne … sicil numarasıyla kayıtlı … Ticaret Ltd. Şti.’nin 10/02/2014 tarih ve 8504 Sayılı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi ilanına göre şirket ortaklarının 01/01/2014 tarihinden itibaren tasfiye haline girmesine ve tasfiye memuru olarak …’in atanmasına karar verildiğinin görüldüğünü, şirketin tasfiyesi ile sicilden terkininin gerçekleştiğini, ancak bu hususa dair devam eden dava dosyalarına hiçbir bildirim yapılmadığını belirterek, … Limited Şirketi’nin ihyasına karar verilmesini, ek tasfiye işlemlerini yapması için tasfiye memuru atanmasına ve durumun tescil ve ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü cevap dilekçesinde özetle; tasfiye memurları tarafından tasfiye prosedürünün eksik bırakılmış olmasının memurların sorumluluğunu gerektireceğini, tasfiye memurlarının iddia edilen eksik işlemlerini, müvekkili sicil müdürlüğünün tespit etmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını, yasal hasım olması nedeniyle “yargılama giderleri” ve “vekalet ücreti”nden sorumlu tutulamayacağını belirterek, müvekkili yönünden açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin diğer tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle, davanın basit yargılama Usulüne tabi olduğu belirtilerek 27.05.2021 tarihine duruşma günü verildiğini, oysa Türk Ticaret Kanunu madde 547’de şirketin ihyası düzenlenmiş olup, bu halde yargılamada basit yargılama uygulanacağına dair açık bir hüküm bulunmadığını, şirketin ihyası davalarının basit yargılamaya değil, yazılı yargılama usulüne tabi olduğunu, davanın kötüniyetli olarak açıldığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 13/07/2021 tarih ve 2021/171 Esas – 2021/595 Karar sayılı kararı ile; ” …iş mahkemelerinde derdest yargılama sırasında şirketin terkin edildiğinin anlaşılması nedeniyle ihya davasının açıldığı anlaşılmıştır. TTK.547/2 maddesi uyarınca ek tasfiye işlemleri için şirketin ihyası koşullarının oluşması, tasfiye memurunun açılan davayı bilebilecek konumda olması ve tasfiye sırasında tasfiyenin gereği gibi yapılmamasından sorumlu olması karşısında davalı tasfiye memuru aleyhine vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davacı tarafından açılan davanın KABULÜ İLE, … sicil no ile kayıtlı bulunan Tasfiye halinde … Limited Şirketi’ nin TTK’nın 547. maddesi uyarınca İHYASINA, 2- Tasfiye memuru olarak TC:… TC kimlik numaralı …’ in atanmasına, ücret taktirine yer olmadığına, 3-Kararın ticaret sicilinde tescil ve ilanına, ilan ve müzekkere masraflarının davacı tarafça karşılanmasına, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı Tasfiye Memuru … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı Tasfiye Memuru … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece verilen kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, İhyası talep edilen … Limited Şirketi’nin 26.12.2001 tarihinde yapılan kuruluş tescili ile tüzel kişilik kazandığını, şirketin sahibi …’in mirasçılarının yaşadığı ticari anlaşmazlıklar nedeniyle şirket faaliyetlerinin devamında bir fayda görülmediğinden tasfiye sürecine girildiğini, tüm şirket çalışanlarının tazminatlarının usulüne uygun bir şekilde ödendiğini, şirket mallarının da tasfiye edildiğini, tasfiye sürecinin ticaret sicil gazetesinde ilan edildiğini, şirketin her işlemi usuli ve kanuni şartı sağlamak sureti ile eksiksiz yerine getirdiğini, tasfiyeye giren şirketin, tasfiye sonu beyanı ile tescil olmuş olup; “Aktif ve Pasifi yoktur. Firmanın tasfiye neticesinde alacağı ve borcu yoktur.” olarak Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilanının yapıldığını, O dönemde tasfiye memuru olarak görev yapan müvekkili tarafından tüm tasfiye ve fesih işlemlerinin usulüne ve yasaya uygun olarak tamamlandığını, davacının iddiasının aksine hiçbir eksiklik bırakılmadığını, yalnızca genelleme yapmak sureti ile işlemlerin gerektiği gibi yapılmadığı ve eksik hususlar bulunduğunun belirtildiğini, gerektiği gibi yapılmamış olan ve eksiklik olduğu iddia edilen hususların açıkça belirtilmediğini, şirketin tüm tasfiye ve fesih işlemlerinin, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na ve usulüne uygun olarak tamamlandığını, Mahkeme kararının hatalı olduğunu, çünkü TTK md. 547’ye dayanarak şirketin yeniden ihyasına karar verilebilmesi için ihmal edilmiş tasfiye işlemleri bulunması ve davacının korunmasını talep ettiği menfaatini inandırıcı deliller ile somutlaştırması gerektiğini, davacının ilgili kanunun gerekçesinin 2. Bendinde sayılan hiçbir ana şartı sağlayamamakla beraber hiçbir delil sunamadığını, ortada korunmaya değer bir menfaatin varlığını inandırıcı delillerle açıklayamadığını, genellemeler ile eksiklik olduğunu iddia ettiğini, gerekli incelemeler yapılmadan yalnızca davacının beyanı ile şirketin yeniden ihyasına karar verilmesinin mümkün olmadığını, Şirket tasfiye olurken ve feshedildiğinde şirket aleyhine açılmış derdest herhangi bir dava bulunmadığını, ayrıca şirketin tasfiyesinin tamamlandığı tarih olan 2012 yılından geriye doğru 5 yıl içinde … ve … adında hiçbir çalışanı bulunmadığını, davacı ile ihya edilen şirket arasında husumet yokluğu sebebi ile davanın reddi gerektiğini belirterek, Usul ve yasaya aykırı mahkeme kararının kaldırılmasını, husumet yokluğu ve gerekli koşulların oluşmaması sebebi ile davanın reddini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ticaret sicilinden tasfiye nedeniyle terkin edilen şirketin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 643. maddesi yollamasıyla aynı kanunun 547. maddesinde düzenlenen ek tasfiye istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tasfiye memuru tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. TTK’nın 547. maddesinde tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğunun anlaşılması halinde şirketin yeniden tescilinin istenebileceği düzenlenmiştir. Tasfiye Halinde … Limited Şirketinin tasfiye sonunda 02/06/2015 tarihinde ticaret sicilden kaydı terkin edilmiştir. Dosya kapsamından da anlaşılacağı üzere, ihyasına karar verilen şirketin davalı olarak yer aldığı İstanbul 22. İş Mahkemesi’nin 2017/339 E. Sayılı dosyası ve İstanbul 20. İş Mahkemesi’nin 2017/321 E. Sayılı dosyası ile görülen davalar bulunmakta iken şirketin tasfiye ve terkin edildiği, dolayısıyla belirtilen dosyalarda taraf teşkilinin sağlanması için ihya davası açmakta davacıların hukuki yararlarının bulunduğu, görülmekte olan bir dava var iken tasfiye işlemlerinin eksiksiz olarak tamamlanmış olduğunun kabulünün mümkün olmadığı, davanın niteliği dikkate alındığında davacıların aktif husumet ehliyetine haiz oldukları anlaşılmakla, ileri sürülen istinaf sebepleri yerinde değildir. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı Tasfiye Memuru …’in istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,4 TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 18/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.