Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1943 E. 2021/1511 K. 26.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1943 Esas
KARAR NO: 2021/1511 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/03/2021
NUMARASI: 2021/137 Esas – 2021/220 Karar
DAVANIN KONUSU: Zayi Belgesi Verilmesi
KARAR TARİHİ: 26/10/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin … A.Ş.’nin malzeme taşıma, endüstriye ve tarım ekipmanları için yedek parça ve aksesuar üretimi alanında faaliyet gösteren, 30 dan fazla ülkede operasyonlarına devam eden merkezi Belçika merkezli …’nun bir parçası olduğunu, … içerisinde gerçekleştirilen yeniden yapılandırma projesi kapsamında, müvekkili şirkete ait payların … içerisinde el değiştirmesinin söz konusu olduğunu ve yurt dışında gerçekleştirilen söz konusu pay devrinin Şirket pay defterine işlenmesi gereğinin hasıl olduğunu, şirketin gerekli tüm özeni gösterdiği halde pay defterinin … içerisinde yapılan taşınma ve departmanların yer değişikliği işlemleri sırasında zayi olduğunun tespit edildiğini, zayinin öğrenildiği tarihten itibaren on beş gün içinde huzurdaki davayı açma zaruretlerinin hasıl olduğunu belirterek müvekkilinin mağduriyetinin önlenebilmesi için belgelerin kaybolduğuna dair zayi belgesi verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 23/03/2021 tarih ve 2021/137 Esas – 2021/220 Karar sayılı kararında; “….TTK 82. maddesi uyarınca zayi belgesi düzenlenebilmesi için davacının defter tutmakla veya saklamak ile yükümlü olması, zayi olan belgelerin kullanılmış defter ve belgeler olması, defter ve belgelerin yangın su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sonucu zayi olması, usulüne uygun tutulmuş olması, başvurunun 15 günlük hak düşürücü süre içerisinde yapılmış olması gerekir. Dosya kapsamına sunulan kayıtlar incelendiğinde; zayi olduğu iddia edilen ticari defterin TTK nın 82/7 maddesinde belirtildiği şekilde yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlıktan ziyaa uğramadığı, davacının açık olarak taşınma sırasında pay defterinin kaybolduğunu beyan ettiği, ancak taşınma zamanı ve defterlerin ne zaman kaybolduğunun net olmadığı, dolayısıyla davanın süresinde olup olmadığının tespit edilmediği, süresinde olduğu düşünülse dahi tacirin defterlerin korunması amacıyla gereken dikkat ve ihtimamı göstermiş bulunması ve ziyaa uğramanın onun iradesi dışında meydana gelmiş olması gerekeceği, dava konusu olayda ise ilgili kanun maddesinde sayılan hallerin bulunmadığı (Emsal nitelikte Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/9887 Esas 2018/2476 Karar sayılı, 2016/4342 Esas 2017/5868 Karar sayılı, 2011/533 Esas 2012/7049 Karar sayılı ilamları), talep edenin defterlerin ne şekilde zayi olduğunu dahi kesin olarak bildiremediği, bu haliyle basiretli bir tacir gibi davrandığının kabul edilemeyeceği kanaatine varıldığından ve dava hasımsız olup, 6100 sayılı HMK 320 maddesinde yer alan basit yargılama usulüne tabi olduğundan, HMK 320/1 maddesinde ‘Mahkeme, mümkün olan hâllerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar verir.’ hükmü gereğince yapılan inceleme neticesinde, beyanlar ve talep açık olup celbi gereken bir belge ve davacının bizzat dinlenmesini gerektirir bir husus bulunmadığından, usul ekonomisi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde davanın reddine dair…”gerekçesi ile, İspatlanamayan davanın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 25.02.2021 tarihli 2021/137 E., 2021/220 K. Sayılı kararı ile müvekkili şirket aleyhine hüküm kurularak; TTK m. 82/7 maddesinde belirtilen hallerin sınırlı sayıda liste olarak belirtildiğinden hareketle müvekkil şirkete zayi belgesinin verilmesi talebinin reddine ve yargılama giderlerinin, müvekkili şirket üzerinde bırakılmasına hükmettiğini, İlk derece mahkemesi kararının yasanın lafzına, hukuka ve yerleşik içtihata aykırı olduğunu, İlk derece mahkemesinin davayı aydınlatma görevini yerine getirmeden gerekçeli karar verdiğini, İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararında talep edenin defterlerin ne şekilde zayi olduğunu dahi kesin olarak bildiremediği, bu haliyle basiretli bir tacir gibi davrandığının kabul edilemeyeceği kanaatine varıldığından ve dava hasımsız olup, HMK 320 maddesinde yer alan basit yargılama usulüne tabi olduğundan, HMK 320/1 maddesinde “Mahkeme, mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinde karar verir.” hükmü gereğince yapılan inceleme neticesinde, bir belge ve davacının bizzat dinlenmesini gerektirir bir husus bulunmadığından, usul ekonomisi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde davanın reddine karar verdiğini, Ancak, hak arama kapsamında mahkemenin davanın esasına ilişkin değerlendirme yapabilmesi için taraflarına delillerini sunmak üzere yargılamada olanak tanınması gerektiğini, zira, HMK 31 maddesine göre, hakimin davayı aydınlatma görevi bulunmakta olduğunu, Benzer görüşte olan, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, 13. Hukuk Dairesi, 2018/1061 E. ve 2018/871 K. sayılı kararında: “TTK’ nun 82/7. maddesi gereğince ticari defter ve belgelerin zayiinin istenebilmesi için öncelikle kaybolup kaybolmadığı, tacirin saklama yükümlülüğünü usulüne uygun yerine getirip getirmediği, ticari defter ve belgelerin korunması amacıyla gerekli dikkat ve özenin gösterilip gösterilmediği ve ziyaa uğramanın onun iradesi dışında meydana gelip gelmediği hususlarının irdelenmesi gerekir. Hak arama kapsamında mahkeme bu değerlendirmeyi yapabilmek için davacıya delillerini sunmak üzere yargılamasında olanak tanımalıdır. HMK 320/1 maddesinde “mahkeme mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinde karar verir.” düzenlemesine yer verilmekle birlikte, HMK 31 maddesine göre Hakimin davayı aydınlatma ödevi bulunmaktadır. Bu husus da dikkate alındığında davacı yanın şirket karar defterinin kaybına ilişkin iddiası kapsamında delilleri sorulup toplandıktan sonra değerlendirme yapılarak sonuca gidilmesi gerekecektir. Bu itibarla ilk derece mahkemesince tensip kararı ile birlikte ve yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle ilk derece mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak HMK 353/1-a6 maddesi uyarınca dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” hükmü verdiğini, Müvekkili şirketin iradesi dışında şirket pay defterinin zayi olduğunu, Şirket defterlerinin zayi olması durumunu düzenleyen 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 82/7 hükmü kanun koyucu tarafından “Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir. Bu dava hasımsız açılır. Mahkeme gerekli gördüğü delillerin toplanmasını da emredebilir.” şeklinde düzenlendiğini, Bahsi geçen durumların tahdidi bir şekilde sayılıp sayılmadığı doktrin ve mahkeme kararlarında incelendiği ve kanun lafzında yer alan “gibi” ifadesi ile kanun koyucunun sayılan durumların tahdidi olarak saymadığı ve tacirin iradesi dışında gelişen olaylar sonucunda meydana gelen durumlar sebebiyle şirket defterlerinin zayi olmasının kanun kapsamına girdiği yönünde görüş birliğine varıldığını, …, Ticari İşletme Hukuku; “TTK 82/7 maddesinde, yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet sebebiyle” defter ve belgelerin zıyaa uğramasından söz edildiği dikkate alınarak, sınırlayıcı bir düzenleme yapılmadığı kabul edilmelidir.” şeklinde olduğunu, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 2016/4865 E. ve 2017/2800 K. Sayılı kararında, “Madde metninde yangın, su baskını veya yer sarsıntısı ibarelerinden sonra yer alan “gibi” sözcüğüyle benzer olayların kastedildiği, ziyaa haline ilişkin sınırlı sayıda bir düzenleme getirilmediği, olağanüstü sebeplerden kaynaklı su baskını şart olmadığı, somut olayda beklenilmeyen bir hal sonucunda su baskını oluştuğu ve davacıya ait arşivde saklanan belgenin zarar gördüğü sabit olduğuna göre…” hükmü verildiğini, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, 12. Hukuk Dairesi, 2020/645 E. ve 2021/703 K. sayılı kararında “…TTK’nın 82. maddesinde neler için zayi belgesi verilmesi istenebileceği tahdidi olarak gösterilmemiş…” hükmü verildiğini, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, 13. Hukuk Dairesi, 2018/1061 E. ve 2018/871 K. sayılı kararında “…Madde metninde yangın, su baskını veya yer sarsıntısı ibarelerinden sonra yer alan “gibi” sözcüğüyle benzer olayların kastedildiği, ziya haline ilişkin sınırlı sayıda bir düzenleme getirilmediği anlaşılmaktadır…” hükmü verildiğini, Müvekkili şirketin şirket defterlerinin saklanması için gerekli dikkat ve özeni gösterdiğini, Tacirin gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen önleyemeyeceği sebeplerle defterin zayi olmasına dair doktrin görüşü bulunduğunu, (Mehmet Ali Aksoy, Türk Ticaret Kanunu Bağlamında Defter Tutma Yükümlülüğü, Hakemli Makale: “Zayi kavramı defter ve belgelerin yalnızca elden çıkmasını veya yok olmasını değil; tacirin gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen önleyemediği bu nedenle kendisine kusur olarak yüklenemeyen harici bir olay nedeniyle ileri sürülmesinin mümkün olmamasını ifade etmektedir. Ayrıca buradaki kusur defterlerin saklanmasına yöneliktir. Bu nedenle fişin prizde unutulması gibi genel bir kusurun varlığı zayi belgesinin talep edilmesine engel teşkil etmeyecektir…”) Şirket pay defterinin zayi olduğunun öğrenilmesinden itibaren on beş gün içinde dava açıldığını, Müvekkili şirketin, …, 30’dan fazla ülkede operasyonlarına devam eden Belçika merkezli …’nun bir parçası olduğunu, müvekkili şirket yönetimi, bahsedilen merkeze bağlı olarak çalışmakta ve atama ve karar alma süreçlerini yönetmekte olduğunu, … içerisinde gerçekleştirilen yeniden yapılandırma projesi kapsamında, müvekkil şirketin paylarının … içerisinde el değiştirmesi / devri söz konusu olmuş ve yurtdışında gerçekleştirilen söz konusu pay devrinin Şirket pay defterine işlenmesi gereği hasıl olduğunu, Pay defteri, yapısı gereği şirketlerin aktif olarak kullandığı bir şirket defteri olmadığı için taşınma sürecinin tamamlanmasından sonra yukarıda bahsi geçen pay devri işlemlerinin pay defterine işlenmesi aşamasına kadar pay defterinin kaybolduğu öğrenilemediğini, pay defterinin zayi olduğunun öğrenilmesinden sonra TTK 82/7 maddesine uygun bir şekilde on beş gün içinde işbu dava açıldığını, Ayrıca, Bölge Adliye Mahkemesinin, kaybın ne zaman gerçekleştiği ve şirket yetkililerince öğrenildiğine dair belge veya kayıt olmadığından davacının beyanına itibar edilerek kayıp tarihini dava açma tarihi kabul ettiği içtihatları mevcut olduğunu, (İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, 12. Hukuk Dairesinin 2018/1891 E. ve 2018/1291 K. sayılı kararı) Ek olarak, ilk derece mahkemesi, bölge adliye mahkemesinin, zayi kararı istenen belge hakkında deliller toplandıktan sonra hak düşürücü sürenin geçip geçmediğinin belirlenmesine ilişkin içtihadına aykırı bir şekilde delil toplanmadan hak düşürücü sürenin geçtiği kararın gerekçesinde belirtildiğini, (İzmir Bölge Adliye Mahkemesi, 20. Hukuk Dairesi, 2021/414 E. Ve 2021/316 K.) Tüm bu açıklamalarımıza binaen, müvekkili şirketin süresi içinde, kusuru olmadan, gerekli özen ve yükümlülüğü yerine getirmek suretiyle müvekkil şirketin iradesi dışında zayi olan pay defterine ilişkin zayi belgesinin verilmesinin reddedilmesine ilişkin verilen karar düzeltilemez sonuçlar doğurmak ile beraber haksız ve hukuka aykırı olduğunu, Ayrıca ilk derece mahkemesi kararı incelendiğinde, mahkeme kararında, kanun koyucunun iradesini ve kanun lafzını yok saymakta ve şirket defterinin zayi olduğunun öğrenildiği tarihi yerleşik içtihada rağmen öğrenilen tarihe ilişkin beyanları kabul etmediğini, sırf bu nedenle bile karar eksik ve yerinde olmayan bir karar olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, müvekkili şirkete zayi belgesi verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin adres değişikliği nedeniyle tutmakla yükümlü olduğu karar defterinin taşınma sırasında zayi olduğunu belirterek TTK 82/7. Maddesi uyarınca zayi belgesi verilmesini talep etmiştir. Uyuşmazlık, zayi olduğu belirtilen şirket karar defterinin kaybedilmiş olmasının zayi belgesi verilmesine yeterli olup olmadığı noktasındadır. Mahkemece, yukarıdaki gerekçe ile istinafa konu karar verilmiştir. Kararın dosya üzerinden, duruşma açılmadan ve davacının delilleri toplanmadan verildiği anlaşılmıştır. TTK’ nın 82/7. maddesine göre, bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde zıyaa uğrarsa tacir zıyaı öğrendiği tarihten itibaren onbeş gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine zayi belgesi verilmesini isteyebilir. Madde metninde yangın, su baskını veya yer sarsıntısı ibarelerinden sonra yer alan “gibi” sözcüğüyle benzer olayların kastedildiği, ziya haline ilişkin sınırlı sayıda bir düzenleme getirilmediği anlaşılmaktadır. ( Yargıtay 11. H.D. 2016/4865 E. 2017/2800 K. 10.05.2017 T.) Bilindiği üzere TTK’ nun 82/7. maddesi gereğince ticari defter ve belgelerin zayiinin istenebilmesi için öncelikle kaybolup kaybolmadığı, tacirin saklama yükümlülüğünü usulüne uygun yerine getirip getirmediği, ticari defter ve belgelerin korunması amacıyla gerekli dikkat ve özenin gösterilip gösterilmediği ve ziyaa uğramanın onun iradesi dışında meydana gelip gelmediği hususlarının irdelenmesi gerekir. Hak arama kapsamında mahkeme bu değerlendirmeyi yapabilmek için davacıya delillerini sunmak üzere yargılamasında olanak tanımalıdır. HMK 320/1 maddesinde “mahkeme mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinde karar verir,” düzenlemesine yer verilmekle birlikte, HMK 31 maddesine göre Hakimin davayı aydınlatma ödevi bulunmaktadır. Bu husus da dikkate alındığında davacı yanın şirket karar defterinin kaybına ilişkin iddiası kapsamında delilleri sorulup toplandıktan sonra değerlendirme yapılarak sonuca gidilmesi gerekecektir. Bu itibarla ilk derece mahkemesince dosya üzerinden yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle ilk derece mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak HMK 353/1-a6 maddesi uyarınca dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 23/03/2021 tarih ve 2021/137 Esas 2021/220 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 59,30.TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider avansı olması halinde davacıya iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince davacıya tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 26/10/2021 tarihinde HMK’nın 353/1-a6 ve 362/1-ç maddeleri gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.