Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1935 E. 2021/1631 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1935 Esas
KARAR NO: 2021/1631 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N AB
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/355 Esas (Derdest Dava Dosyası)
TARİH: 28/06/2021
TALEP: İhtiyati tedbir
KARAR TARİHİ: 17/11/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile,davalı şirketin ortağı ve yöneticisi olan tarafların arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması ve diğer ortak …’ın müvekkilini aldatması nedeniyle açılan boşanma ve mal rejimi davalarının derdest olduğunu, müvekkilinin aldatılması nedeniyle aralarındaki güven ortamının tamamen ortadan sona erdiğini, müvekkilinin eşinin kendisine yönelik işlemiş olduğu haksız eylemler nedeniyle ticari iş ilişkisi ve ortaklığının sürdürülmesi bakımından kaybedilen güven ve birliğin gözetilmesi suretiyle haklı sebeple ortaklıktan ayrılmak istemekte olduğunu, davalı şirketin esas sözleşmesine bakıldığında, sözleşmenin “Şirketten çıkma” başlıklı 15. maddesinde “Bir ortağın şirketten çıkması veya çıkarılması ancak Türk Ticaret Kanunu ilgili Hükümleriyle tatbik olunur” hükmüne yer verilerek genel kanun hükümlerine atıf yapıldığının görüldüğünü, tarafların bir araya gelip ortaklık hakkında karar almalarının dahi imkânsız olduğunu, ayrıca müvekkiline 01.03.2012 tarihinden bugüne kadar ödenmesi gereken kar paylarının da ödenmediğini ileri sürerek, müvekkilinin şirkette bulunan hisseleri olmak üzere her türlü irat ve kazançlar üzerine tedbir kararı ile ayrıca müvekkilinin rekabet yasağı, yan edim ve sadakat yükümlülüklerinin dondurulması şeklinde tedbir kararı verilmesine, müvekkilinin haklı sebeplerle şirket ortaklığından çıkarılmasına, belirsiz alacak davası olarak ikame edilen bu davada davalı şirketin hesap edilecek gerçek değeri üzerinden ve dava tarihinden itibaren uygulanacak reeskont faiziyle birlikte davalı şirket nezdinde müvekkilinin alacaklısı olduğu demirbaş, ticari gelir, kira gelirleri, huzur hakkı vb diğer alacakları ile hak kazandığı ayrılma akçesinin fazlaya dair haklarımız saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL’nin şirketten alınarak müvekkiline ödenmesine, fazlaya dair haklarımız saklı kalmak şimdilik 01.03.2012 tarihinden bugüne kadar müvekkil davacıya ödenmesi gerektiği halde ödenmeyen 5.000,00 TL’lik kâr payı alacağının muaccel olduğu tarihten itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte müvekkiline ödenmesine, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 28/06/2021 tarih ve 2021/355 Esas sayılı Ara Kararı ile; ” …. dosyaya sunulan delillerin yaklaşık ispat için yeterli görülmediği gibi talep yargılamayı gerektirdiği” gerekçeleri ile; “…1-İhtiyati tedbir talebinin, talep yargılamayı gerektirdiğinden reddine, ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Taleplerinin yargılamayı gerektirdiği belirtilmişse de yaklaşık ispat hususunda delil olarak değerlendirmede dikkate alınması gereken evrakların hiçbiri göz önünde bulundurulmadığını, boşanma ve mal rejimi dava dosyaları incelenmeksizin taleplerinin reddedildiğini, Dava dilekçesinde hem davalı şirketin mevcut yöneticisinin müvekkili aleyhindeki haksız eylemlerinin hem de davalı şirket tarafından kar payının ödenmeyerek müvekkiline zarar verildiğinin somut delillerle yaklaşık olarak ispat edildiğini, müvekkilinin şirket ortağı eşi eşinin kendisine yönelik işlediği haksız eylemlerden kaynaklı aralarındaki ticari iş ilişkisi ve ortaklığının sürdürülmesinin imkânsız hale gelmesi nedeniyle kurucu ortağı olduğu davalı şirketteki ortaklıktan ayrılmak istemekte olduğunu, boşanma dava dosyasında taraflar arasındaki evlilik birliğinin sarsılmasında eski eşinin tam kusurlu olduğunun, müvekkilin ise hiçbir kusurunun bulunmadığının açıkça delillerle ortaya konulduğunu, boşanma davasında müvekkili lehine hükmedilen tedbir nafakasının dahi ancak fiili haciz yapılınca tahsil edilebilmekte olduğunu, Davalı şirketin en son ortaklar kurulu ve genel kurul toplantısının 01.03.2012 tarihinde yapıldığını, sonrasında da hiç yapılmamakla birlikte söz konusu tarihten itibaren hiçbir kar payı dağıtımı yapılmadığını, ihtarnameye rağmen ödeme yapılmadığını, İhtiyati tedbir koşullarının oluştuğunu belirterek, 28/06/2021 tarihli ara kararın kaldırılmasını ve ihtiyati tedbir taleplerinin kabulünü istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, şirket ortaklığından çıkma, ayrılma akçesi ile demirbaş, ticari gelir, kira gelirleri, huzur hakkı vb diğer alacakların, ayrıca kar payı alacağının tahsili istemleri açılan davada, davacının şirkette bulunan hisseleri olmak üzere her türlü irat ve kazançlar üzerine tedbir konulması ve davacının rekabet yasağı, yan edim ve sadakat yükümlülüklerinin dondurulması şeklinde tedbir kararı verilmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçelerle ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir. İhtiyati tedbirin şartları 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Buna göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK’nın 390/3 maddesine göre, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur. Somut olaya döndüğümüzde, TTK 638/2 m. uyarınca haklı sebeple ortaklıktan çıkma istemiyle açılan davada, mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir. Ne var ki dosya kapsamında mevcut deliller dikkate alındığında dosyanın bulunduğu aşama itibariyle, davacı iddiasının haklılığı yönünden yaklaşık ispat koşulunun sağlanamadığı kanaatine varılmış olup, ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep eden davacıdan alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı, istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 17/11/2021 tarihinde HMK’ nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.