Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/193 E. 2021/224 K. 18.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/193 Esas
KARAR NO: 2021/224 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/09/2020
NUMARASI: 2020/628 Esas 2020/487 Karar
DAVA: Alacak (Vade Farkından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 18/02/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile,müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki ticari ilişkiye binaen davalının cari hesap alacakları talebiyle müvekkili aleyhine eski Kadıköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından başlatılan icra takibine müvekkilinin süresinde itiraz ettiğini, İstanbul Anadolu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/622 Esas sayılı dosyasında itirazın iptali davası açıldığını, yapılan yargılama neticesinde verilen davanın kısmen kabulüne dair kararın Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 25/04/2018 tarih, 2016/17725 Esas 2018/2299 Karar sayılı ilamı ile bozulduğunu, bozma ilamı sonrasında yapılan yargılamada vade farkına yönelik ek rapor alınarak müvekkili tarafından fazladan ödenen meblağın tespiti amacıyla ek rapor alınmasına karar verilmeyerek davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini, vade farkı faturasının davalı şirkete iade edilmesine rağmen davalının vade farkı faturasını da icra takibi yoluyla tahsil ettiğini ve sebepsiz zenginleştiğini, müvekkilinin haciz tehdidi altında takibe konu bedeli ödemek zorunda kaldığını belirterek, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 25/04/2018 tarih, 2016/17725 Esas 2018/2299 Karar sayılı bozma ilamındaki gerekçeler göz önüne alınarak vade farkı faturasına dayalı olarak müvekkilinden haksız tazmin edilen 7.182,00-TL’nin günümüz şartlarına uyarlanaraksebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davalı şirketten tahsili ile müvekkili lehine maddi ve manevi tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 25/09/2020 tarih 2020/628 Esas 2020/487 Karar sayılı kararında; “Dosyanın incelenmesinde; davacı vekili tarafından davalı aleyhine itirazın iptali davası açılmış ise de, 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı kanunun 20.maddesinde açıklandığı üzere, “…..ticari davalarda konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce Arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır” ve aynı kanunun 23.maddesinin 2.fıkrasında “…arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir” denildiğinden davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davada arabulucuya başvurma dava şartı gerçekleşmediğinden davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar vermek gerektiği…”gerekçesi ile, Davacı vekilinin davalı aleyhine açmış olduğu itirazın iptali davasının dava şartı yokluğu sebebiyle USULDEN REDDİNE karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Dava açılmadan evvel arabuluculuğa başvuru yapıp, dava şartını yerine getirmiş olmalarına ve arabuluculuk başvurusu evrakları, ilk ve son tutanak asıllarını 17/08/2020 tarihinde yazılı dilekçe ile birlikte Küçükçekmece Adliyesi Ön Bürosundan Küçükçekmece 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/234 Esas sayılı dosyasına 6091/121 numaralı kıymetli evrak ve değerli şeylerin alındı makbuzu ile sunmuş olmalarına rağmen, ilgili tutanaklar Küçükçekmece Adliyesinin kasasında tutulmuş olup, dosyaya koyulmadığını, Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin de dosyada arabuluculuk evraklarını göremediğinden, gerekli araştırmayı yapmadan arabuluculuk asıllarını sunduklarına dair dilekçelerini gerek dosyadan gerekse uyap sisteminden dahi okumadan, davanın usul yönünden haksız surette ret ettiğini, arabululuculuk dava şartını yerine getirdiklerini, Dosyada ‘ … numaralı ‘Kıymetli evrak alındı” belgesi bulunmakta olup, ayrıca işbu arabuluculuk evraklarını sunduklarına dair dair yazılı dilekçe de dosyaya sunulmuş olmasına rağmen dava şartının yerine getirilmemesi sebebiyle usul yönünden ret edilmesi haksız ve hukuka aykırı olduğunu, Müvekkili şirketin, yaşanan haksız hadise nedeniyle son derece mağdur olmuş durumda olduğu, zira haklı davasını bir an önce başlatıp, haklılığını ispatlamaya çalışırken, dosyaya bakılmaması, incelenmemesi ve arabuluculuk evraklarının kasada değil dosya içinde bulunması gerekirken bulunmaması nedeniyle, müvekkili şirket zarara uğramış durumda olduğu, Nitekim, bu durum usul ekonomisine de aykırı olduğu, yargılama boşu boşuna gereksiz yere uzadığı, bu sebeple de müvekkili zarar gördüğü, arabuluculuğa başvuru yaptıkları ve anlaşma sağlanamadığına dair ilk ve ön tutanak asıllarını dosyaya sunduklarını belirterek haksız surette usul yönünden red edilen dosyanın istinafen incelenerek ivedilikle bozulması gerektiğini, Vade farkından kaynaklı alacak davası açmış olmalarına rağmen gerekçeli kararın hüküm kısmında davanın niteliği itirazın iptali davası olarak yazıldığı, ayrıca arabuluculuk başvuru evrakları dosyada görülmemiş olsa bile HUMK gereği usulen taraflarına 1 haftalık kesin sürenin verilmesi gerektiği, en azından bu süre zarfında arabuluculuğa başvuru yaptıkları ve ilgili evrakları sunmuş olduklarını beyan eder ve davanın boş boşuna usul ekonomisine aykırı şekilde haksız surette uzamamış olacağını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, vade farkı faturasına ( … seri numaralı ) dayalı olarak davacı şirketten haksız surette tazmin edilen paranın günümüz şartlarına uyarlanarak ”Sebepsiz zenginleşme” hükümlerine göre yasal faiziyle davalı şirketten tahsili talepli maddi tazminat ve davacı şirketin adresine gelinerek, haciz tehdidi altında bırakıldığı ve ticari itibarının zedelendiği iddiasıyla açılan manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davacı vekilinin davalı aleyhine açmış olduğu itirazın iptali davasının dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekilinin, mahkemenin kabulüne yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK ‘nın 5/A maddesinde, bu kanunun 4. maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiştir. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’ nun 18/A-2 maddesinde “Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.” hükmü yer almaktadır. Somut olayda; İlk derece mahkemesince dava tarihi itibarıyla arabuluculuğa başvurmanın zorunlu olduğu buna rağmen davacı tarafça belirtilen yükümlülüğün yerine getirilmeden dava açıldığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verildiği anlaşılmakta ise de; davanın ilk olarak Küçükçekmece 6. Asliye Hukuk Mahkemesinde 09/08/2020 tarihinde açıldığı,Küçükçekmece 6. Asliye Hukuk Mahkemesince görevsizlik kararı verilmeden önce davacı vekili Küçükçekmece 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/234 Esas sayılı dosyasına delil dilekçesi olarak uyap sistemine kayıt edilen 12/08/2020 tarihinde oluşturulan ve 12/08/2020 tarihinde havale edilen beyan dilekçesi ile; 2020/49868 sayılı arabuluculuk dosyası üzerinden yapılan görüşmelere ilişkin arabuluculuk açılış tutanağı ve son tutanak asıllarını dosyaya sunduklarını belirtip beyan dilekçesinde belirtilen tutanakların uyap sisteminden gönderildiği tesbit edilmiştir. Beyan dilekçesinde belirtilen ilk ve son tutanak asıllarını 17/08/2020 tarihinde Küçükçekmece Adliyesi Ön Bürosundan Küçükçekmece 6. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/234 Esas sayılı dosyasına sunulduğu ve 6091/121 numaralı kıymetli evrak ve değerli şeylerin alındı makbuzu ile uyap sistemine kayıt edildiği ve sunulan belgelerin dosya arasına konulmadığı anlaşılmıştır. Buna göre davacı tarafça davadan önce uyuşmazlık konusu hakkında arabulucuya başvurulmuş olup, 2020/49868 sayılı arabuluculuk dosyası üzerinden yapılan görüşme sonunda anlaşamama arabuluculuk son tutanağının 09/07/2020 tarihinde düzenlendiği, söz konusu tutanağın ibraz edildiği , böylece davacı tarafça TTK 5/A maddesinde öngörülen arabuluculuk dava şartının yerine getirildiği dikkate alındığında, yargılamaya devam olunarak taraf delilleri toplanıp davanın esasının incelenmesi gerekirken, dava şartı arabuluculuğa baş vurulmadan dava açıldığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Bu nedenle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a4 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/09/2020 tarih ve 2020/628 Esas 2020/487 Karar sayılı kararının HMK’ nın 353/1-a4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dava dosyasının mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 54,40.TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 18/02/2021 tarihinde HMK’nın 353/1-a4 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.