Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/189 E. 2021/294 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/189 Esas
KARAR NO: 2021/294 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/01/2020 Tarihli Karar ile 01/12/2020 Tarihli Ek Karar
NUMARASI: 2015/446 Esas 2020/39 Karar
DAVA TÜRÜ: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 04/03/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı tarafından müvekkili hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, açılan icra takibinde borca konu dosyaya sunulan kredi sözleşmesinde müvekkilinin adı ve imzasının olmadığını, davalı alacaklı bankanın icra takibine konu borcun dayanağını gösteren dosya sunduğu kredi sözleşmesine göre müvekkilinin dosyanın borçlusu olmadığını, davalı bankanın gönderdiği hesap kat ihtarına konu ve dökümü verilen borca konu kredi sözleşmesinin dosyada olmadığını, müvekkili hakkında kanuna aykırı icra takibi başlatıldığını ve malvarlığının haczedildiğini beyanla müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine, takibin müvekkili hakkında iptaline, hacizlerin fekkine, davalının %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, dava dışı …’ın müvekkili bankanın Kaynarca Şubesinden Taksitli Ticari Araç Kredisi kullandığını, davacı …’ın da … ile imzalanan 10/02/2012 tarih, … sözleşme nolu Genel Kredi ve Teminat sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığını, kullanılan kredilerin süresinde ödenmemesi üzerine, Beyoğlu … Noterliği’nin 14/01/2013 tarih, … yevmiye nolu hesap kat ihtarının hem kredi borçlusuna hem de kefil davacıya gönderildiğini, yine ödeme olmaması üzerine, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, huzurdaki davanın haksız, yersiz ve kötü niyetli açıldığını beyanla davanın reddine, davacı hakkında %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 29/01/2020 tarih ve 2015/446 Esas – 2020/39 Karar sayılı kararı ile; ” ….Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesi neticesinde; davalı temlik eden banka ile dava dışı … arasında 04/11/2011, 10/02/2012 ve 01/11/2012 tarihli olmak üzere üç adet genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davacının 10/02/2012 tarihli ve 150.000,00 TL limitli sözleşmeyi müteselsil kefil olarak imzaladığı, her ne kadar davalı temlik eden banka tarafından icra takibi ile 02/11/2012 tarihli sözleşmeye istinaden kullandırılan ve ödenmeyen krediden doğan alacak da takip miktarına dahil edilmişse de, davacının söz konusu sözleşmede kefaleti bulunmadığından 9.347,00 TL kredi yönünden borçlu olmadığı, müteselsil kefil olduğu sözleşmeye dayanılarak kullandırılan 23.000,00 TL’lik kredi yönünden ise şekil şartlarını havi kefaleti nedeniyle sorumlu olduğu, gayrinakdi alacak talebi yönünden de sözleşmenin 11. maddesinde açık kabulü olduğundan bu sözleşmeye istinaden verildiği tespit edilen 2 adet çekin banka sorumluluk miktarı yönünden borçlu olduğu, davalı temlik eden banka tarafından alacağın ödenmemesi nedeniyle hesabın kat edildiği ve davacıya Noter ihtarnamesi gönderildiği, ihtarnamenin davacıya 16/01/2013 tarihinde tebliğ edildiği, ihtarname ile borcun ödenmesi için verilen 1 günlük süre sonu olan 18/01/2013 tarihinde temerrüdün gerçekleştiği, bilirkişi raporunda kat tarihinden temerrüt tarihine kadar alacağa akdi faiz, temerrüt tarihinden itibaren ise %35 oranında temerrüt faizi işletilerek toplam alacağın belirlendiği, buna göre takip tarihi itibariyle davalı temlik eden bankanın asıl alacak 21.190,88 TL, işlemiş faiz 1.224,15 TL, BSMV 61,20 TL ve masraf 271,27 TL olmak üzere toplam 22.747,50 TL nakdi ve 2.000,00TL gayrinakdi alacak miktarı yönünden alacaklı olduğu, kalan miktarlar yönünden ise davacının borçlu olmadığı anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne, davalı temlik eden bankanın takipte, davacının kefil olmadığı sözleşmeden kaynaklanan alacağını da davacıdan talep etmiş olmasında kötü niyetli olduğu kanaatine varıldığından hüküm altına alınan alacağın %20’si oranında kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir…”gerekçesi ile, Davanın kısmen kabulü ile davacının İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında takip tarihi itibariyle asıl alacağın 11.206,01 TL’si, işlemiş faizin 3.878,36 TL’si, BSMV’nin 193,90 TL’si ve gayrinakdi çek depo bedelinin 2.000,00 TL’si yönünden davalıya borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 3.455,65 TL kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davalının tazminat talebinin şartları oluşmadığından reddine karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Gerekçeli kararın taraflarına tebliği yasa ve usule aykırı olduğunu, bu nedenle gerekçeli kararın tebliğ tarihinin değil, öğrenme tarihinin dikkate alınarak istinaf başvurusunun kabul edilmesi gerektiğini, Dava dışı …’ın temlik eden bankanın Kaynarca Şubesinden Taksitli Ticari Araç Kredisi kullandığı, kendisine Esnek Ticari hesap açılmış ve çek karnesi kullandırıldığı, davacının da … ile imzalanan 10.02.2012 tarih, … sözleşme no.lu Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığını, Kullanılan kredilerin süresinde ödenmemesi üzerine; Beyoğlu …Noterliği’nin 14.01.2013 tarih, … yevmiye no.lu hesapkat ihtarı hem kredi borçlusuna hem de kefil davacı …’a keşide edildiği, Yine ödeme olmaması üzerine, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile icra takibine geçildiği, Davacı tarafın takibe konu 10.02.2012 tarih, … sözleşme no.lu Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesinde davacının müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzası bulunduğu, Daha sonra İstanbul 7.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/271 Esas sayılı dosyasıyla takibe konu kredi sözleşmesinde adı ve imzası bulunmadığı gerekçesi ile takibin iptalini talep ettiği, mahkeme tarafından ilamsız takibe itiraz süresi geçtiği” gerekçesi ile söz konusu davanın reddine karar verildiği, Usul ve yasalara uygun başlatılan ve huzurdaki dava açılmadan çok önce kesinleşen icra takibinin iptali ve borçlu olmadığının tespiti talepli açılan davanın bu nedenle reddi gerekirken kısmen kabul edilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu, Yargıtay’ın emsal kararlarında belirtildiği üzere, müvekkili … AŞ’nin temlik alıcısı olması ve takibin temlik öncesi dönemde başlatılması sebebiyle müvekkili temlik alıcısının kötü niyet tazminatından sorumlu olmayacağı, bu sebeple kötü niyet tazminatına hükmedilmesi yasa ve usule aykırı olduğunu, İleri sürerek, gerekçeli karar tebliğinin 7201 sayılı yasaya aykırı olması sebebi ile ve İstinaf kanun yoluna başvurma süresi dolmamış olduğu da kabul edilerek yargılamanın yenilenmesi talebinin ve istinaf kanun yoluna başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, müvekkili aleyhine hükmedilen % 20 kötü niyet tazminatının kaldırılmasına, borcunu ödememek için her yolu deneyen davacının haksız ve kötü niyetli davası nedeniyle %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ EK KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 01/12/2020 tarih ve 2015/446 Esas – 2020/39 Karar sayılı ek kararında; “Mahkememizin yukarıda 2015/446 Esas, 2020/39 Karar numarası yazılı ilamının davalı vekili tarafından 25/09/2020 tarihinde istinaf edildiği ancak gerekli harç ve masrafların tam olarak yatırılmadığı, davalı vekiline istinaf harç ve masraflarının tamamlatılması şerhli tebligatın 07/10/2020 tarihinde tebliğ edildiği ancak davalı tarafça kesin süre içerisinde eksik harç ve masrafların yatırılmadığı anlaşılmıştır. Davalı tarafça gerekli harç ve masrafların verilen kesin süre içerisinde yatırılmaması nedeniyle HMK’nın 344/1. maddesi uyarınca davalı taraf istinaftan vazgeçmiş sayılarak, istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına…”gerekçesi ile, HMK’nın 344/1. maddesi uyarınca davalı tarafın istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk Derece Mahkemesinin 2015\446 E. sayılı Menfi Tespit dava dosyası 21.01.2020 tarihinde karara çıktığı, yargılama neticesinde kısmen kabul kısmen red kararı verildiği, Gerekçeli kararın 01.06.2020 tarihinde usulüne aykırı şekilde tebliğ edilmiş olması sebebi ile taraflarınca 25.09.2020 tarihinde istinaf başvuru yapıldığı ve “öğrenme tarihinin dikkate alınarak” istinaf kanun yoluna başvurusunun kabul edilmesini talep edildiği, Başvuruyu değerlendirilen mahkemenin başvuruyu haklı bulduğu ve 01.10.2020 tarihli kararı ile “Davalı vekiline gerekçeli kararın tebliğinin usulsüz olduğu ve kararın kesinleşmediği anlaşıldığından kesinleşme şerhinin iptaline, Davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi ilgili dairesine gönderilmesine,” karar verdiğini, Başvurunun kabulünden sonra 02.10.2020 tarihinde 1 adet tebligat düzenlendiği, tebligat içeriği ” 25.09.2020 tarihli Ek karara” ilişkin olduğu, bu karar metninde ayrıca “İstinaf Kanun Yoluna başvuru harcının istenilmesi ve ödenmesi” yönünde bir karar, bir hakim kararı bulunmadığını, Söz konusu tebligat dosyayı takip etmeyen, dosyaya vekili olarak eklenme talebi bulunmayan, duruşmaları takip etmeyen ve davada herhangi bir talepte bulunmayan, duruşma zaptında ya da gerekçeli kararda adı geçmeyen Av. … adına, sırf toplu vekalette adının bulunması nedeniyle, davayı takip etmediği halde E-tebligat yolu ile tebliğe çıkarıldığı, Tebligat zarfında ayrıca yine bir hakim kararı bulunmadığı halde “gider avansının bir (1) haftalık kesin süre içerisinde mahkememiz dosyasına yatırmanız aksi takdirde istinaftan vazgeçmiş sayılacağınız ” şeklide ihtar şerhi düşüldüğü, bu kararın, müvekkili şirketin harç istinası göz önünde bulundurulmadan, işbu dilekçenin 1.maddesinde izah edilen ve gerçekleşen olay gibi mahkeme kaleminin ezbere yapmış olduğu bir işlem olduğunu, devamında mahkemece 08.12.2020 tarihinde harçların tamamlanmamış olması gerekçesi ile ” HMK’nın 344/1. maddesi uyarınca davalı tarafın istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına,” yönünde karar verildiği ve söz konusu karar yine dosyayı takip etmeyen Av. …’e E- tebligat olarak tebliğe çıkarıldığı, dosyayı takip eden Av. …’e kapalı tebligat olarak zarfı hazırlandığı ancak tebliğe çıkarılmadığı, karar daha sonra elden tebliğ alındığı, son olarak dosyayı takip etmeyen Av. …’a yapılan E-tebligat dikkate alınarak dosya henüz istinaf süresi dahi dolmadan kesinleştirilip UYAP kaydının kapatıldığını, Müvekkili şirketin mahkeme kaleminin yönlendirmeleri ve ilk derece mahkemesinin usul ve yasaya aykırı ezbere ve dosya incelenmeksizin yapılan işlemleri, karar neticesinde istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına yönündeki kararı ile açıkça mağdur edildiğini, Bahsi geçen tebligatların toplu vekaletnamede adı geçen ancak dosyayı takip etmeyen, yargılamanın hiçbir aşamasında dosya ya dahli olamayan, işlem yapmayan, beyanda bulunmayan, davaya vekil olarak katılma talebi olmayan ve duruşmalara girmeyen Av. …’a yapılması usule aykırı olduğu, Hazinenin ya da idarenin taraf olduğu, onlarca avukatın yer aldığı vekaletin bulunduğu bir dosyada, dosya ile ilgili tebligatlar, duruşmaya iştirak eden, beyanda bulunan, gerekçeli kararda adı geçen bir vekile yapılıyor ise, bu dosyada da Av. … adına tebligat yapılması esas olduğu, Müvekkilinin Varlık Yönetim Şirketi olması sebebiyle 492 sayılı Harçlar Kanununa göre her türlü harçtan 5 yıl süre ile istisna olduğunu, bu sebeple karar sonrasında harç istenmeksizin dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesi gerektiğini, 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu’nun 143. maddesinde varlık yönetim şirketlerinin kuruluşundan itibaren 5 yıl süre ile tüm harçlardan istisna tutulduğunu, Mahkeme tarafından 01.10.2020 tarihinde verilen karar gereğince istinaf kanun yoluna başvuru kabul edildiği ve dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, Söz konusu kararda ” İstinaf Kanun Yoluna başvuru harcının istenilmesine” yönünde bir karar bulunmamakla birlikte, bu yönde verilecek bir karar da açıkça usul ve yasaya aykırı olacağını, Nitekim, müvekkili şirket 5411 sayılı Kanun kapsamında kurulan … Şirketi olduğunu, (Anayasa Mahkemesi’nin 2019\55 Es., 2020\44 K. Ve 10.09.2020 tarihli kararı) Müvekkili şirketin 04.09.2018 tarihinde kurulduğu, dava konusu alacağı 27.06.2019 tarihinde … Bankası A.Ş.’den temlik aldığı ve 5 yıllık harçtan istisna süresi devam ettiğini, Bu sebeplerle ilk derece mahkemesinin kanunen talep edilmesi mümkün olmayan, sırf harç yatırılmamış olması gerekçesi ile “istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına” yönünde ki kararının kaldırılarak İstinaf başvurumuzun kabul edilmesini gerektiğini, Bununla birlikte, dosya içeriği usulüne uygun olarak incelenmiş olsa idi görüleceği üzere, vekili olarak dosyaya sunmuş oldukları vekaletnamede taraflarına verilen yetkiye ilişkin olarak ” Şirketi Temsil ve İlzama yetkili kişilerin talimatı\onayı olması kayıt ve şartı ile sulh olmaya, davayı geri almaya, davadan feragate, davayı kabule, istinaf ve\veya temyizden feragate yetkiniz olduğu” yönünde ibare, kayıt ve şart bulunduğu, vekaletnamedeki bu düzenleme ile istinaf kanun yoluna başvurudan vazgeçme hususunda mahkemenin vekile müvekkilinden talimat\onay aldığına dair yetkinin, onayın alındığına dair bir belge istemesi gerekirken bunun yapılmamış olması usulü eksiklik olduğu, eğer vazgeçmeye ilişkin bir ihtarat ve tebligat yapılacak ise bunun müvekkili şirkete bizzat yapılması gerektiğini, Bu hususa ilişkin olarak ya dosyayı takip eden vekilden bu konuya ilişkin olarak talimat\onay belgesi istenmeli ya da “istinaftan vazgeçmiş” ihtarını içeren tebligat doğrudan müvekkilinin kendisine yapılması gerektiği, ancak bunun yapılmadığını, söz konusu ihtarı içeren tebligat dosyayı takip etmeyen ve sadece toplu vekaletnamede adı bulunan Av. …’a yapıldığı, bu sebeple, yapılan tebligat ve tebligatta mahkeme kaleminin herhangi bir yasal dayanağı ve mahkeme/hakim kararı olmaksızın yapmış olduğu ezbere ihtarat usule ve yasaya aykırı olduğu, İlk derece mahkemesi kararının usule aykırı olduğunu, Dava dışı …’ın temlik eden bankanın Kaynarca Şubesinden Taksitli Ticari Araç Kredisi kullandığı, kendisine Esnek Ticari hesap açılmış ve çek karnesi kullandırıldığı, davacının da … ile imzalanan 10.02.2012 tarih, … sözleşme no.lu Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesini müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığını, Kullanılan kredilerin süresinde ödenmemesi üzerine; Beyoğlu …Noterliği’nin 14.01.2013 tarih, … yevmiye no.lu hesapkat ihtarı hem kredi borçlusuna hem de kefil davacı …’a keşide edildiği, Yine ödeme olmaması üzerine, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile icra takibine geçildiği, Davacı tarafın takibe konu 10.02.2012 tarih, … sözleşme no.lu Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesinde davacının müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzası bulunduğu, Daha sonra İstanbul 7.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/271 Esas sayılı dosyasıyla takibe konu kredi sözleşmesinde adı ve imzası bulunmadığı gerekçesi ile takibin iptalini talep ettiği, mahkeme tarafından ilamsız takibe itiraz süresi geçtiği” gerekçesi ile söz konusu davanın reddine karar verildiği, Usul ve yasalara uygun başlatılan ve huzurdaki dava açılmadan çok önce kesinleşen icra takibinin iptali ve borçlu olmadığının tespiti talepli açılan davanın bu nedenle reddi gerekirken kısmen kabul edilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu, Yargıtay’ın emsal kararlarında belirtildiği üzere, müvekkili … AŞ’nin temlik alıcısı olması ve takibin temlik öncesi dönemde başlatılması sebebiyle müvekkili temlik alıcısının kötü niyet tazminatından sorumlu olmayacağı, bu sebeple kötü niyet tazminatına hükmedilmesi yasa ve usule aykırı olduğunu, İleri sürerek istinaf kanun yoluna başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, müvekkili aleyhine hükmedilen % 20 kötü niyet tazminatının kaldırılmasına, borcunu ödememek için her yolu deneyen davacının haksız ve kötü niyetli davası nedeniyle %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, GKS. Den kaynaklı İİK. 72 Madde uyarınca açılan menfi tespit davasıdır.Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davacının İstanbul … İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında takip tarihi itibariyle asıl alacağın 11.206,01 TL’si, işlemiş faizin 3.878,36 TL’si, BSMV’nin 193,90 TL’si ve gayrinakdi çek depo bedelinin 2.000,00 TL’si yönünden davalıya borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 3.455,65 TL kötü niyet tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Davalının tazminat talebinin şartları oluşmadığından reddine karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Mahkemece 25/09/2020 tarihli ek karar ile, davalı vekiline gerekçeli kararın usulsüz tebliğ edildiği ve istinaf talebinin süresinde olduğu gerekçesiyle istinaf talebinin kabulüne karar verildiği görülmüştür.İstinaf gider avansı ve istinaf karar harcının istinaf eden davalı tarafından yatırılmaması üzerine mahkemece muhtıra çıkartılmış ve 01/12/2020 tarih ve 2015/446 Esas – 2020/39 Karar sayılı ek kararıyla, Davalı tarafça gerekli harç ve masrafların verilen kesin süre içerisinde yatırılmaması nedeniyle HMK’nın 344/1. maddesi uyarınca davalı taraf istinaftan vazgeçmiş sayılarak, istinaf başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiş ve verilen bu ek karara karşı, davalı vekili tarafından, HMK’nın 346/2.maddesi uyarınca yasal bir haftalık süre içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. HMK’nın 346.maddesi uyarınca, işin esasına dair istinaf nedenleri incelenmeden önce, ilk derece mahkemesinin, HMK’nın 346.maddesi uyarınca verdiği ek kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Uyuşmazlık, davalı vekiline muhtıranın usulüne uygun olarak tebliğ edilip edilmediği ve ilk derece mahkemesince verilen ek kararın dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olup olmadığı noktasındadır.Temlik alan Davalı … A.Ş. Vekilinin, müvekkili … A.Ş’nin, 04.09.2018 tarihinde kurulduğu, bu nedenle 5411 Sayılı Bankacılık Kanunu’nun 143. maddesi uyarınca 492 sayılı Harçlar Kanununa göre ödenecek harçlardan muaf olduğuna yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, Yargıtay 19. HD’nin 27.10.2010 Tarih 2010/9674 Esas – 2010/12087 Karar sayılı ilamı “…492 Sayılı Harçlar Kanunu’nun Değişik 123/3.maddesindeki harç istisnası yurtdışından alınacak kredilerin geri dönüşümü ile sınırlı olarak uygulanmalıdır. Nitekim Anayasa Mahkemesi’nin 14.01.2010 tarih 2008/81 Esas 2010/8 Karar sayılı kararında da “… Yasa koyucu itiraz konusu kuralda; bankalar yurtdışı kredi kuruluşları ve uluslararası kurumlarca kullandırılmak üzere temin edilen kredilere ait bazı işlemlerden harç alınmayacağını belirttiğine göre, bankaların kendi özkaynaklarından veya diğer kredi kurumlarından temin ettikleri kredileri Genel Kredi Sözleşmesi’yle gerçek veya tüzel kişilere teminatlı veya teminatsız olarak kullandırmaları itiraz konusu kural kapsamında değerlendirilemez” denilmek suretiyle bu husus açıkça belirtilmiştir. Yukarıda belirtilen Yargıtay ilamından da anlaşılacağı üzere,Varlık şirketlerinin, 5766 sayılı Yasa’nın 11-c maddesi ile değişik 492 sayılı Yasa’nın 123/son maddesi gereğince, yargı harçlarından istisna tutulma keyfiyeti dar tutulmuş olduğundan, temlik alan davalının harç istisnası yurtdışından alınacak kredilerin geri dönüşüyle ilgili işlemlerle sınırlıdır. İstinafa konu davada yukarıdaki yasa maddeleri gereğince davalının harçtan muafiyeti söz konusu olmadığından davalı temlik alan vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davalı vekilinin dosyayı takip etmeyen vekile kararın tebliğe çıkartıldığı ve muhtıranın usulüne uygun tebliğ edilmediğine yönelik istinaf sebepleri incelendiğinde,HMK 75 Maddesinde;” (1) Dava için birden fazla vekil görevlendirilmiş ise vekillerden her biri, vekâletten kaynaklanan yetkileri, diğerinden bağımsız olarak kullanabilir. Aksi yöndeki sınırlamalar, karşı taraf bakımından geçersizdir,” hükmü uyarınca dosyada bulunan vekaletnamede ismi bulunan vekillerden her birinin vekaletten kaynaklanan yetkileri diğerinden bağımsız olarak kullanabileceğinden vekillerden birine çıkartılan tebligatta geçerli olup davalı vekilinin davayı takip etmeyen vekile kararın tebliğe çıkartıldığına yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Somut olayda, mahkemece davalı temlik alan davalı vekiline, 150 TL. İstinaf gider avansı, 295,07 TL. İstinaf karar harcı,148,60 TL. İstinaf kanun yoluna başvurma harcının muhtıranın tebliğ tarihinden itibaren 1 haftalık kesin süre içerisinde yatırılması için 01/10/2020 tarihli ek karar ekli e tebligat çıkartıldığı, davalı vekiline e tebligatın 07/10/2020 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır. YARGITAY HGK. 2010/19-286 ESAS, 2010/330 KARAR SAYILI İLAMINDA DA BELİRTİLDİĞİ ÜZERE; H.U.M.K.’nun 434.maddesinin 3.fıkrasında; “Temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamı ödenir. Bunların eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa, kararı veren hakim veya mahkeme başkanı tarafından verilecek yedi günlük kesin süre içinde tamamlanması, aksi halde temyizden vazgeçmiş sayılacağı hususu temyiz edene yazılı olarak bildirilir. Verilen süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkeme kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verir. Bu kararın da temyiz edilmesi halinde 432 nci maddenin son fıkrası hükmü kıyasen uygulanır.” Hükmü yer almaktadır. Bu açık ifadeden de anlaşılacağı üzere hakim tarafından “temyiz harç ve giderlerinin tamamlanması için yedi günlük kesin süre” verilmesi ve ayrıca yazılı olarak “aksi halde temyizden vazgeçmiş sayılacağı hususu”nun bildirilmesi gerekmektedir. Şayet, bu süre, yasada belirtilen usule uyulmadan ve yazılıp altı hakimce imzalanmadan verilmişse, dolayısıyla da hakim tarafından usulünce düzenlenmiş muhtıra yoksa, geçerli bir bildirimin yapıldığından söz etmeye de olanak yoktur. Mahkeme yazı işleri müdürünün veya kalem personelinin temyiz harcı veya giderinin tamamlanması için temyiz edene süre vermesi usule aykırıdır ve mahkeme yazı işleri müdürünün veya kalem personelinin vermiş olduğu süre üzerine temyiz harcını veya giderini ödememiş olan taraf, temyiz talebinden vazgeçmiş sayılamaz. Bu durumda; tebligat üzerine yazılan ve hâkimin sicil numarası ve imzasını taşımayan açıklamalar, yasanın aradığı yönteme uygun kabul edilemeyeceği gibi, hâkim tarafından verildiğinin kabulüne de olanak yoktur. Bu bakımdan hukuki sonuç doğuracak nitelikte de değildir. Mahkemenin, hâkim tarafından verilmiş; usulüne uygun bir kararı ve tebligatı bulunmadığından; hakim imzasından yoksun bildirimin hukuken geçerli kabul edilmesi mümkün olmadığı gibi; usule aykırı ve geçersiz bu belgenin hak kaybına yol açacak şekilde sonuç doğurması da kabul edilemez. Dolayısıyla, bu tebligat anılan Kanun hükmüne uygun olmadığından, gerekleri süresi içerisinde yerine getirilmemiş olsa dahi, buna dayanılarak istinaf eden vekilinin hükmü istinaftan vazgeçmiş sayılmasına olanak yoktur. Bu durum karşısında anılan (tebligat) muhtıra geçersiz olduğundan davalı vekilinin ek karara yönelik istinafının kabulü ile mahkemece verilen ek kararın kaldırılmasına ve istinaf kanun yoluna başvuru harcı ile istinaf karar harcı 22/12/2020 tarihinde davalı tarafça yatırıldığı tesbit edilmekle temlik alan davalı vekilinin esasa yönelik istinaf sebeplerinin incelenmesine karar verilmiştir. Davalı temlik alan vekilinin esasa yönelik istinaf sebepleri incelendiğinde, Davacı tarafından, İstanbul 7.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2015/271 Esas sayılı dosyası ile temlik eden davalı aleyhine icra memurunun muamelesine şikayet baş vurusunda bulunduğu, mahkemece 13/04/2015 tarihli karar ile itirazın reddine karar verilmiş olup bu karar borçlunun genel mahkemede menfi tesbit davası açmasına engel oluşturmadığından temlik alan vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. HMK 282 maddesinde “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir,” şeklinde yasal olarak düzenlenmiş olup, İlk Derece Mahkemesine sunulan deliller, mahkemenin hükme esas aldığı bankacı bilirkişi … tarafından düzenlenen rapor içeriğindeki tespitler de gözetilerek ilk derece mahkemesince verilen kararda yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, temlik alan davalı vekilinin mahkemenin kabulüne ve kötüniyet tazminatına hükmedilmesine yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan temlik alan davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Dairemiz karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.180,27 TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı tarafından yatırılan 295,07.TL harcın mahsubu ile bakiye 885,2 TL.’ nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 04/03/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.