Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1884 E. 2022/586 K. 14.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1884 Esas
KARAR NO: 2022/586 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/06/2019
NUMARASI: 2017/273 Esas 2019/567 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/04/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili firma tarafından Ankarada bulunan dava dışı … Limited Şirketinden bir adet televizyon satın alındığını, taşıma işinin ise davalı kargo firması tarafından üstlenildiğini, taşıma esnasında ambalajda yırtılmaların ve emtianın üst kısımlarında kırıkların olduğunu, televizyonun çalışır vaziyette olmadığını, hasarın taşıma faaliyeti esnasında meydana gelmesi nedeniyle davalının televizyon bedelinden sorumlu olduğunu belirterek, 6.200,00-TL nin olay tarihinden itibaren işleyecek reaskont avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; talebin zaman aşımına uğradığını, taşıma sözleşmesinin tarafı davacı olmadığından aktif husumet yokluğu nedeniyle de davanın reddi gerektiğini, teslimat esnasında kargo içeriği açılmadığından ispat külfetinin davacı olduğunu, ambalaj sorumluluğunun da gönderici üzerinde olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 12/06/2019 tarih ve 2017/273 Esas – 2019/567 Karar sayılı kararı ile; “… TTK’nın 855.maddesi gereğince emtia taşımalarında olağan zaman aşımı süresi 1 yıl olup dava tarihi itibariyle 1 yıllık süreden sonra dava açılmıştır. Öte yandan aynı yasa maddesinin 5. fıkrasındaki 3 yıllık zaman aşımı süresinin uygulanmasını gerektirir ağır kusurun varlığı da iddia ve ispat edilmiş değildir. Ancak, zaman aşımı esasa ilişkin def’i niteliğinde olduğundan zaman aşımından evvel aktif husumet ehliyetinin hadise biçiminde mahkememizce değerlendirilmesi gerekmektedir. Esasen taşımacılık sözleşmesi dava dışı satıcı firma ile davalı arasında akdedilmiştir. Davacının fatura muhattabı olması ve hatta malın sahibi olması, taşıma sözleşmesinden doğacak tazminat davalarında davalı taşımacıya husumet yöneltebileceği anlamına gelmez. Temlik ve sair yazılı muvafakat bulunmadığı sürece taşıma sözleşmesinden doğan talepler yönünden sözleşmenin tarafı olmayan davacının davalı taşımacıya iş bu tazminat davasını yöneltmesi söz konusu değildir. Olsa olsa alım satım ilişkisi uyarınca 6098 sayılı TBK’nın 209 ve devamı madde hükümleri uyarınca alıcı sıfatıyla davacının satıcı dava dışı … Limited Şirketinden zarara ilişkin talepte bulunabilmesi mümkündür. Hal böyleyken, aktif husumet ehliyeti zaman aşımı olgusundan önce ve re’sen gözetilmesi gerektiğinden öncelikle aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı /temlik alan vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, … marka … model no, … seri no’lu televizyonu, dava dışı … Ltd. Şti’den satın aldığını, televizyonun taşıma işleminin, davalı firma tarafından 03.12.2015 tarihinde,… numaralı belge ile yapıldığını, televizyonun şubeden bizzat teslimi esnasında, ambalajında yırtıklar olduğunun tespit edildiğini, durum tespit tutanağı ile, ambalajın sağ tarafının yırtık olduğu ve görünür hasar olmadığı hususunun, şubedeki …Kargo yetkililerince imza altına alındığını, işbu nedenle televizyon ambalajı açılmadan eve götürüldüğünü, gün içerisinde kurulumunun yapılması için … yetkili serviste kayıt açtırıldığını, televizyonun yetkili servis görevlileri tarafından açıldığını ve incelendiğini, televizyonun üst kısmında taşımadan kaynaklı ezilme ve kırıklar olduğu, kurulum anında ekranında lekeler olduğu ve panelin kırık olduğu hususlarının tespit edildiğini, sonuç olarak taşımadan kaynaklı hasar oluştuğundan dolayı, yetkili servisin değişim yapamadığını, akabinde televizyonun orijinal ambalajına konularak, televizyonun teslim alındığı … kargo şubesine bizzat ve imzalı olarak teslim edildiğini, teslim edildiğine ilişkin evrakın dosyada mübrez olduğunu, Müvekkili şirketin, şehir dışında bulunan dava dışı şirketten satın aldığı televizyonu, dava dışı firmanın taşıma işlemleri için davalı şirkete teslim ettiğini, dava konusu ürünün menkul bir mal olup, satış akdi ile mülkiyet hakkının müvekkiline geçtiğini, zaten dava konusu televizyona ilişkin faturanın müvekkiline kesilmiş olduğu dikkate alındığında dava konusu ürünün malikinin müvekkili olduğu hususunun açık olduğunu, müvekkilinin dava konusu ürünün maliki olması sebebiyle, işbu davada taraf sıfatı bulunduğunu, satıcı firmadan herhangi bir muvafakat almasına gerek olmadığını, Kargo şirketlerinin sorumluluğunun 4925 sayılı Karayolları Taşıma Kanunu 30295 sayılı Karayolu Taşıma Yönetmeliği’nde düzenlendiğini, Kargo şirketinin sorumluluğunun yönetmeliğin 40. maddesi 9. fıkrasında “Yetki belgesi sahipleri; eşya, kargo ve bagajları, teslim aldıkları andan teslim edilinceye kadar, eşyanın, kargonun veya bagajın tamamen veya kısmen kaybından, zayiinden, hasara uğramasından, çalınmasından, güvenliğini sağlamaktan, teslim aldıkları şeklini muhafaza etmekten, korunması ve taşınmasından sorumludur.” şeklinde düzenlendiğini, bu hükme göre satıcının ürünü kargo şirketine teslim ettiği andan, kargo şirketinin ürünü tüketiciye teslim anına kadar hasarın kargo şirketine ait olacağını, Dava konusu televizyonun, davalının ağır kusurundan ve özensiz taşımasından kaynaklı hasarlandığının açık ve net olduğunu, taşınan emtianın 19 kg televizyon olduğunu, bu emtianın durumu görülerek ve bilinerek taşımaya alındığını, bu nedenle yükleme-istifleme-sabitleme gibi edim yükümlülüklerinin taşıyıcı üstünde olduğunu, televizyonun ambalajının satıcı firmanın özensizliğinden kaynaklandığı bir an düşünülse dahi, ambalajı düzgün olmayan ürünü zaten davalı firmanın kabul etmemesi gerektiğini, dosya kapsamında teslim belgesinde görüldüğü üzere, taşınan eşyanın televizyon olduğu ve ambalajının da taşımaya uygun olduğunun açık olduğunu, bu ihtimalde dahi, davalı şirketin özensizliği ve ihmalkarlığının mevcut olduğunu, Davalı şirketin ağır kusuru bulunduğundan, davanın zamanaşımı yönünden TTK m. 855/5 uyarınca; taşıyıcının kastından veya pervasızca bir davranışıyla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinden veya ihmalinden dolayı; a) Eşya zıyaa, hasara uğramış veya geç teslim edilmişse, b) Yolcu geç ulaşmışsa taşıyıcının sorumluluğunun üç yılda zamanaşımına uğrayacağını, söz konusu davada, televizyonun hasarlı olduğunun 03.12.2015 yılında tespit edildiğini, davanın ise 20.03.2017 tarihinde ikame edildiğini, tazminat alacağının zamanaşımına uğramadığını, davalının bu yöndeki iddialarının asılsız olduğunu, ” TTK m. 886: Zarara, kasten veya pervasızca bir davranışla ve böyle bir zararın meydana gelmesi ihtimalinin bilinciyle işlenmiş bir fiilinin veya ihmalinin sebebiyet verdiği ispat edilen taşıyıcı veya 879. maddede belirtilen kişiler, bu Kısımda öngörülen sorumluluktan kurtulma hâllerinden ve sorumluluk sınırlamalarından yararlanamaz. ” TTK m. 886’nın çok açık olduğunu, dava konusu televizyonun niteliği belirtilmek suretiyle ve taşımaya uygun ambalaj ile davalı şirkete teslim edildiğini, bu nedenle televizyonda hasar oluşmasının sebebinin, davalı şirketin taşıma işlemini gereği gibi yapmamasından kaynaklı olduğunu, söz konusu televizyonun yurtdışından ithal edilen bir ürün olduğunu, binlerce kilometre aynı ambalaj ile yurtiçine hasarsız bir şekilde ulaştığını, Dosya içerisindeki bilirkişi raporunda, müvekkilinin taşıma sözleşmesinin tarafı olmadığı ve gönderilen durumunda olmadığı belirtilerek aktif husumetinin bulunmadığının iddia edildiğini, müvekkili … Tic. Ltd. Şti.’nin hak ve alacaklarını temlik ettiğini, işbu temliknamenin dosyada mübrez olduğunu, bu nedenle …’ın davanın tarafı olduğunu,Söz konusu televizyon ile ilgili olarak, 05.04.2021 tarihinde İstanbul … Noterliği … yevmiye numaralı ihtarname ile televizyonun kendilerine teslim edilmesinin talep edildiğini, 09.06.2021 tarihinde televizyonun 07.12.2015 tarihinde kendilerine teslim edildiğine ilişkin cevap verildiğini, bu beyanın doğru olmasının mümkün olmadığını, dosya içerisindeki bilirkişi raporunda da görüleceği üzere televizyondaki hasarların tespitinin, televizyonu uhdesinde bulunduran … Kargo Şubesi’nde yapıldığını, bilirkişi raporunun 28.01.2019 tarihli olup, televizyonun 07.12.2015 tarihinde müvekkili tarafından teslim alınmasının mümkün olmadığını belirterek, İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, … kusurlu eşya taşımadan kaynaklandığı iddia edilen zararın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı şirket tarafından dava dışı … Ltd. Şti’den 03/12/2015 tarihli fatura ile … marka televizyon satın alındığı, … Ltd. Şti’nce televizyonun taşınmak üzere davalı şirketin Ankara … Şubesine aynı tarihte teslim edildiği, kargo alıcısının … olduğu, gönderinin 04/12/2015 tarihinde davalı şirketin Üsküdar Şubesi’ne ulaştığı, 05/12/2015 tarihinde kargo şubesinde tutulan tutanakta, kargonun açılmaya başlandığı, içerisinde 1 adet televizyon (sağ üst tarafından yırtık bulunmakta, görünüm hasarı yok) şeklinde tespitte bulunulduğu ve televizyonun 07/12/2015 tarihinde … tarafından teslim alındığı, 08/12/2015 tarihinde de televizyon kutusunun servis yetkilisince açıldığı, aynı tarihli servis formunda, televizyon kutusunun sağ üst köşesinde ezilme ve muhtelif yerlerinde yırtıklar olduğu, kurulum anında da ekranda lekeler görüldüğü, panelin kırık olduğunun açıklandığı, …’ın hatalı ürün değişim talebinin … tarafından 09/12/2015 tarihli yazı ile “Değişimi uygun değildir” notu ile kabul edilmediği, işbu davanın ise 20/03/2017 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Türk Ticaret Kanunu’nun 871. Maddesinin 1. Fıkrasında yer alan “…Eşya zayi olmuş veya hasara uğramış yahut geç teslim edilmişse, gönderilen, gönderenin taşıma sözleşmesinden doğan istem haklarını taşıyıcıya karşı ileri sürebilir…” hükmü yer almaktadır. TTK’nın 850. Maddesinde taşıyıcı, taşıma sözleşmesi ile eşya veya yolcu taşıma işini veya ikisini birlikte üstlenen kişi olarak tanımlanmıştır. Eşya taşınmasına ilişkin hükümler ise TTK’nın 856 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Somut olayda, taşıma sözleşmesi, dava dışı şirket ile davalı arasında düzenlenmiş, alıcı ise …’dır. Gönderen ile eşya sahibi arasındaki zarar ve sorumluluk ilişkisi, anılan taraflar arasındaki iç ilişkide değerlendirilmelidir. Eşyanın sahibi davacı şirket ile davalı arasında bir taşıma sözleşmesi ilişkisi bulunmadığından, yazılı gerekçe ile ilk derece mahkemesince, davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. İstinaf dilekçesi ile birlikte davacı vekilince, davacı şirket tarafından alacağın …’a temlik edildiğine dair temlik sözleşmesi ibraz edilmiş ise de, davacı şirketin işbu davada davalıdan alacak talep etme hakkı bulunmadığından, söz konusu temlik sonuca etkili görülmemiştir. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden taraftan alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 59,30.TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/04/2022 tarihinde HMK’ nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.