Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/185 E. 2021/249 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/185 Esas
KARAR NO: 2021/249 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/259 Esas – 2019/899 Karar
TARİH: 11/03/2020 (Ek Karar)
DAVA: Alacak (Taşınmaz Alım-Satımı Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 25/02/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ek karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili 03.01.2020 tarihli tavzih talepli dilekçesinde özetle: Dosya kapsamında 09.09.2019 tarihli dilekçe ile davadan feragat edildiğini, mahkemece 07.10.2019 tarihli karar ile davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiğini, gerekçeli kararın 4 no.lu bendinde davalılar vekili lehine vekalet ücretine hükmedildiğini, davalılar vekilinin dosyaya sunduğu 01.10.2018 tarihli dilekçe ile müvekkili tarafından azledildiğini beyan ettiğini ve vekillik görevinin sonlandırıldığını, karar tarihinde davalıların vekilinin bulunmadığını, davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilebilmesi için ancak karar tarihinde vekillik görevi devam eden bir vekilin bulunması şartı olduğunu, bu kapsamda davalılar vekilinin feragatten çok daha önce müvekkili tarafından azledildiğini ve bu durumun bizzat vekil tarafından dosyaya bildirildiğini, davalılar vekili lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin mümkün olmadığından kararın 4 no.lu bendinin hükümden çıkarılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 11/03/2020 tarih 2018/259 Esas – 2019/899 Karar sayılı ek kararında;”Dosyadaki bilgi ve belgeler, talep dilekçesi ve önceki gerekçeli karar uyarınca davacının talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.Mahkememizce hükmedilen vekalet ücreti HMK 323/1-g maddesi uyarınca karşı taraf yasal yargılama giderinden olan vekalet ücreti olup, HMK 326/1 maddesi uyarınca “….aleyhine hüküm verilen tarafa yasa ile yükletilmiş olan….” ve HMK 332 maddesindeki “Yargılama giderlerine mahkemece resen hükmedilir. Yargılama gideri tutarı hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği ve dökümü hüküm altında gösterilir” uyarınca mahkemece resen hükmedilmesi gereken bir yargılama gideridir. Yani Avukatlık kanunu 164/son maddesindeki “….dava sonunda, kararla tarifeye dayanarak karşı tarafa yüklenecek vekalet ücreti avukata aittir…” düzenleme ile bu ücretin avukata ait olacağı ve aynı yasanın 165 maddesindeki “…sulh veya her ne suretle olursa olsun taraflar arasında anlaşma ile sonuçlanan ve takipsiz bırakılan işlerde her iki taraf avukat ücretinin ödenmesi hususunda müteselsil borçlu sayılırlar” şeklindeki düzenleme uyarınca hem davacının hem de azledilen avukatın müvekkilinin müteselsil sorumlu olduğu bir vekalet ücreti olup “davada haklı çıkan lehine vekalet ücretine hükmedilebilmesi için, o (haklı çıkan) tarafın davanın başından sonuna kadar vekil tarafından temsil edilmiş olması şart değildir. Hangi aşamada olursa olsun dava (veya icra takibini) kabul eden avukat tarife hükümleri ile belirlenen ücretin tamamına hak kazanır.” (Prof.Dr. Baki Kuru, İstinaf sistemine göre yazılmış Medeni Usul Hukuku ders kitabı) ve yine Hukuk Muhakemelerinin Usulü Kanunu El Kitabı isimli eski usul hükümlerine göre 1995 tarihli yine Prof.Dr.Baki Kuru’nun aynı cümlelerle kurulu 960.sayfasındaki ” davada haklı çıkan lehine vekalet ücretine hükmedilebilmesi için o(haklı çıkan) tarafın davalın başından sonuna kadar vekil tarafından temsil edilmiş olması şart değildir. Hangi aşamada olursa olsun dava(veya icra takibini) kabul eden avukat tarife hükümleri ile belirli ücretin tümüne hak kazanır. Davayı kazanan taraf davanın yalnız bir oturumunda vekille temsil edilmiş olsa bile lehine vekalet ücreti hükmedilmesi gerekir…” şeklindeki doktrin görüşü ve tüm Yargıtay uygulaması dikkate alındığında davacı tarafın tashih/tavzih talep ettiği hususta tashihi gerektirir bir husus bulunmadığı, davacının talebinin istinaf dilekçesi ile dile getirebileceği ve istinaf dairesince talebinin değerlendirilebileceği …”gerekçesi ile, Davacının talebinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yerel mahkemenin 07/10/2019 tarihli kararın 4 numaralı bendinde davalılar vekili lehine vekalet ücretine hükmedildiğini, ancak davalılar vekilinin, dosyaya sunduğu 01.10.2018 tarihli dilekçe ile müvekkili tarafından azledildiğini beyan ettiğini ve vekillik görevinin sonlandırıldığını, yerel mahkeme tarafından verilen karar tarihinde, davalıların vekilinin bulunmadığını, ( Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 03.10.2019 tarih, 2019/3901 E.. 2019/9359 K) Davalıların görevi devam eden vekilinin de bulunmadığının göz önüne alınarak davalılar vekili lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin mümkün olmadığını, İleri sürerek, yerel mahkeme tarafından verilen 11/03/2020 tarihli ek kararın müvekkili lehine bozularak kaldırılmasını, tavzih talebinin kabulüne karar verilmesini, yerel mahkemenin 07/09/2019 tarihli gerekçeli kararın hüküm kısmından 4 no’lu bendinin çıkarılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep ilk derece mahkemesince verilen kararın tavzihi talebine ilişkindir. Davacı vekili, ilk derece mahkemesinde açtıkları davadan feragat ettiklerini, mahkemece feragat nedeniyle davanın reddine karar verildiğini, davada davalı vekili azledilmiş olmasına rağmen mahkemece davalı yararına vekalet ücretine hükmedildiğini, davada karar tarihinde davalının vekille temsili söz konusu olmamasına rağmen davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesince verilen kararın tavzih yoluyla düzeltilmesini talep etmiş, ilk derece mahkemesince tavzih talebi 22/03/2020 tarihli ek kararla reddedilmiştir. Davacı vekili ilk derece mahkemesince verilen tavzih talebinin reddine ilişkin bu ek karara karşı istinaf başvurusunda bulunmuştur. Hükmün tavzihi HMK’nın 305. Maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin ikince fıkrasına göre hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçlar, tavzih yolu ile sınırlandırılamaz, genişletilemez ve değiştirilemez.İlk derece mahkemesince de davacı vekilinin tavzih talebi bu gerekçe ile reddedilmiştir. İlk derece mahkemesince verilen tavzih talebinin reddine dair ek kararı usul ve yasaya uygundur. Davacı vekilin tavzih talep ettiği husus HMK’nın 305. Maddesinde öngörülen tavzih yolu ile düzeltilebilecek hususlardan olmayıp esasen istinaf kanun yoluna başvurlabilecek kararlardandır.. Ilk derece mahkemesi gerekçeli kararı davacıya 24/12/2019 tarihinde, davalılara 28/12/2019 tarihinde tebliğ edilmiş olup taraflarca yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmamıştır. Bu nedenle yasal süresi içinde istinaf başvurusu yapılmadığından ilk derece mahkemesinin gerekçeli kararının istinaf incelemesi yapılmasına yasal olanak bulunmamaktadır. Bu nedenle ilk derece mahkemesince verilen tavzih talebinin reddine dair 22/03/2020 tarihli ek kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından bu karara karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi ile reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından, istinaf eden davacı tarafından yatırılan 54,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 25/02/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.