Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1804 E. 2021/1396 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1804
KARAR NO: 2021/1396
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/06/2021 ( İhtiyati Tedbir Talebinin Reddine İlişkin Ara Karar )
DOSYA NUMARASI: 2021/303 Esas
DAVA: Limited Şirketin Feshi ve Tasfiyesi
TALEP: İhtiyati tedbir
KARAR TARİHİ: 13/10/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 400 hisseli olan davalı şirkette müvekkilinin 100 hissesinin ( %25 hissesinin ) bulunduğunu, diğer hisselerden 260 payın …’a, 40 payın ise …’a ait olduğunu; müvekkilinin diğer hissedarlarla anlaşamadığını, …’a hataen gönderdiği paranın iade edilmediğini, şirkete ortak olmadan önce şirkette işçi olarak çalışması nedeniyle doğan işçilik alacaklarının halen ödenmediğini, 2018 yılında yapılan genel kurula gitmesine rağmen genel kurulun yapılamadığını, ancak diğer ortakların sanki yapılmış gibi gösterip kararlar aldığını, şirketin hep zarar ettiğini, diğer ortakların kötü niyetli olduğunu, genel kurul kararlarında kendisine borç çıkarıldığını, şirket işlemleriyle ilgili bilgi ve hesap verilmediğini, şirketin 4 yıldır kar edemezken sermaye artırımına karar verildiğini, belirtilen hususlarda açılmış davalar bulunduğunu belirterek, şirketin haklı sebeple feshine ve tasfiyesine, müvekkilinin tasfiye payının hesaplanarak müvekkiline ödenmesine, 2 numaralı talepleri durumunda müvekkilinin davalı şirket ortaklığından çıkmasına ve çıkma payının mahkeme marifeti ile hesaplanarak şirketten tahsiline, ayrıca HMK m. 392/c.2 ve TTK 638/2 gereğince, müvekkilinin ortaklığa katılma tarihi olan 14/05/2015 tarihinden itibaren üzerinde doğan tüm borçların ve sorumlulukların tümünün icrasının dondurulmasına; mahkeme aksi kanaatte ise müvekkilinin durumunun teminat altına alınması ve şirketin müvekkili aleyhine gerçekleştirdiği/ gerçekleştireceği işlemlerin meydana getireceği borçlandırıcı işlemlerden ve tasarruf işlemlerinden doğabilecek muhtemel zararlardan korunması amacı ile ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 24/06/2021 tarih ve 2021/303 Esas sayılı ara kararı ile; ” ….Davanın, TTK 636/3 gereği açılan limited şirketin haklı sebeple feshi davası olduğu, henüz delillerin toplanmadığı, davacının fesih taleplerinde haklı olup olmadığının yaklaşık olarak ispat edilmemiş olduğu, yaklaşık ispatı gerektirecek delillerin bulunmadığı, öte taraftan asıl olan karara kadar şirketin faaliyetlerine engel olmamak ve şirketin ekonomik olarak zor duruma düşmesine sebep olmamak olduğu; Nazara alınarak, HMK 389 vd maddeleri gereğince ihtiyati tedbir şartlarının doğmadığı, reddi gerektiği kanaatiyle aşağıdaki hüküm tesis olunmuştur. ” gerekçeleri ile; ” İhtiyati tedbir talebinin REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesindeki beyanlarını tekrar ederek ilaveten; tedbir taleplerinin reddine dair mahkeme gerekçesinin yetersiz olduğu, mahkemece derhal toplanması gereken delillerin toplanmamasının sorumluluğunun müvekkiline yüklenemeyeceğini, dosyaya sunulan dosyaların, şirketin durumunu gösterir evrakların ve icra takiplerinin yaklaşık ispat için yeterli olduğu göz önünde bulundurulduğunda mahkemece verilen kararın yasaya ve usule aykırı olduğunu, Mahkemenin, dosyaya sundukları ve celbini talep ettikleri dosyaların bir kısmını incelemek üzere istetmemişken, delillerin toplanmadığı ve yaklaşık ispat kuralına uyulmadığı sebebi ile taleplerini reddetmesinin hukuka aykırı olduğunu, 6100 sayılı HMK m.389/1 uyarınca mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceğini, yine aynı şekilde 6102 sayılı TTK’nın 638. maddesinin 2. fıkrasının 2. cümlesinde mahkemenin istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebileceği hususunun düzenlendiğini, Mevcut ortaklar arasında ciddi bir uyuşmazlık ve bu uyuşmazlıklar neticesinde ortada sürekli zarar eden bir şirket bulunduğunu, bu doğrultuda, yargılama süresince müvekkili aleyhine usule uygun olmayan genel kurul kararları alan ortaklar, şirket, müvekkili aleyhine işlemler yapan ve borca sokan şirket yönetimi sebebi ile müvekkilinin, talep sonucuna, haklı çıksa dahi ulaşamayacağına yönelik somut tehlikeler bulunduğunu, bu doğrultuda HMK m. 389/1’de yer alan ihtiyati tedbir koşulları oluşmasına rağmen taleplerinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesinin 24.06.2021 tarihli kararının ortadan kaldırılarak, ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, limited şirketin feshi ve tasfiyesi, aksi halde davacının davalı şirket ortaklığından çıkması ve çıkma payının mahkeme marifeti ile hesaplanarak davalı şirketten tahsili istemli dava içerisinde ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK.’nın 389. maddesinde; ”Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. 6100 Sayılı HMK.’nın 390-(3) maddesinde; “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek” zorunda olduğu hüküm altına alınmıştır. Somut uyuşmazlıta, ileri sürülen iddiaların mahiyeti gereği yargılamayı gerektirmesi, talep ve karar tarihi itibariyle yargılamanın bulunduğu aşama gözetildiğinde henüz delillerin toplanmamış olması, dava dilekçesi ekindeki delillere göre de yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden ve değişen koşul ve delil durumuna göre her zaman yeniden ihtiyati tedbir talep edilebileceği gözetildiğinde; dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararı usul ve yasaya uygun görüldüğünden, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep eden davacı tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep eden davacıdan alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı, istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 13/10/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.