Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/180 E. 2023/382 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/180 Esas
KARAR NO: 2023/382 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2017/996 Esas – 2019/681 Karar
TARİH: 08/10/2019
DAVA: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ: 09/03/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, taraflar arasındaki 2012-2013 yıllarına ait ticari ilişki kapsamında davacı şirket tarafından davalı yan adına muhtelif tarihlerde düzenlenen 42 adet fatura bedelinin ödenmediğini, takip tarihine kadar işlemiş faiziyle birlikte toplam 55.794,30 TL olan alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasıyla icra takibine geçildiğini, davalının takibe itiraz ettiğinden bahisle; davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatına, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava edilmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin davacıya borcunun olmadığını, alacaklı görünen şirketin parasının almış olmasına ve ödemelere dair ellerinde makbuz ve dekontlar olmasına rağmen kendilerine ve haldeki bir çok esnafa aynı şekilde icra takibi başlattığını, başlatılan takiplerin kötü niyetli olarak başlatıldığını, alacaklının belirtmiş olduğunun tam aksine ödemelerin yapıldığı tarihte şirket müdürü ve yetkilisi olarak görünen …’in hiçkimse tarafından tanınmadığı ve muhatap olmadığı gibi tam tersine haldeki bütün esnaflarca davacı şirketin sahibi ve yetkilisi olarak …’ın bilindiğini, kendileri gibi tüm esnafların da borçlarını şirketin sahibi ve yetkilisi olarak bildikleri ve gördükleri …’a ödediklerini, borcun 2012 yılında doğduğunu aradan geçen süreye rağmen yeni işlem yaptıklarından bahisle davacının kötüniyetli olduğunu savunmuş, davanın reddine, %20 oranın kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 08/10/2019 tarih 2017/996 Esas 2019/681 Karar sayılı kararında;”…..Mahkememizce yapılan yargılama, tarafların beyanları ve tüm dosya kapsamına göre; davacı şirketin Bayrampaşa Sebze Meyve Toptancı halinde faaliyet gösterdiği, taraflar arasında meyve, sebze satımına konu ticari ilişki bulunduğu, davacı şirket tarafından davalı şirket adına düzenlenen 2012-2013 yıllarına ait muhtelif tarihlerdeki 42 adet faturadan kaynaklı alacak talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. Davalı yanca “ADINA … ALDI” açıklamasıyla şirket kaşesi üzerine imza atılmış bulunan muhtelif tarihli ve fatura bedelleriyle uyumlu makbuzlar sunulmuştur. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı yanca davacı şirketin ortağı ve müdürü olan ancak münferiden temsile yetkisi bulunmayan …’a takip/dava konusu fatura bedelleriyle uyumlu şekilde yapılan ödemelerin geçerli olup olmadığı noktasında toplanmıştır. Dava dışı … her ne kadar davacı şirketin münferiden yetkilisi değilse de, bilirkişi ek raporunda dava dışı …’ın davacı şirket adına 2012 yılı içerisinde dışı yaş meyve ve sebze komisyoncusu …’dan 739,53 TL, … San. Ve Ltd. Şti.’nden 235,48 TL, … Ltd. Şti.’nden 634,50 TL, …’dan 652,26 TL, … Ürünleri Ltd. Şti.’nden 44.070,92 TL şeklinde şirket kaşesi ve … imzasına ödeme yapıldığı ve bu ödemelerin şirket kayıtlarına geçirildiği tespit edilmiştir. Davacı şirket, dava dışı …’ın münferiden şirket kaşesi üzerine imzayla tahsil ettiği bedelleri kayıtlarına alması nedeniyle faaliyet gösterdiği toptancı halinde …’ın şirket adına tahsil yetkisi bulunduğu yönünde kanaat oluşmasına sebebiyet vermiştir. Davacı şirket yetkisiz temsilin söz konusu olduğunu iddia etmişse de daha önceki işlem ve eylemleriyle davacı şirket yetkisiz temsile tahammül göstermiştir. Aynı kişiye birden çok ödemenin yapılmasına tahammül gösteren ve ticari ilişkide bulunduğu tarafları aksi yönde aydınlattığı ispat olunamayan davacı şirketin yetkisiz temsile dayanması ticari işlerde güven ve istikrar ilkesi ile dürüstlük kuralıyla bağdaşmamaktadır. Davacı şirket adına şirket ortağı ve müdürü tarafından tahsil edilen bedellerin şirket kayıtlarına geçmemesi şirketin kendi iç sorununu oluşturmakla, bu hususun davalıdan mükerrer tahsilat yapma hakkı vermeyeceği ve şirket ortaklarının arasında ihtilaf bulunması ve/veyahut şirkete karşı olan yükümlülüklerini yerine getirmemesinden davalının sorumlu tutulamayacağına kanaat getirilmekle yerinde görülmeyen davanın reddine karar vermek gerekmiştir. Diğer yandan davalı yanca ödenen bedellerin davacı şirket kayıtlarında görünmemesi, bu bedelleri dava dışı …’ın tahsil ettiğinden davacı şirketin haberdar olduğunun dosya kapsamından anlaşılamaması, davalı yanca da bu hususun ispatına yönelik bir delil sunulmaması, bu şekilde takip yapmakta davacının kötüniyeti ispat olunamaması nedenleriyle davalı yanın kötüniyet tazminatı talebinin de reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm fıkrası oluşturulmuştur. …”gerekçesi ile, Yerinde görülmeyen davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının kanuna ve usule aykırı olduğunu, Müvekkili şirketin Bayrampaşa Sebze ve Meyve Toptancı Halinde faaliyet gösterdiğini ve davalı ile arasında ticari iş ilişkisi bulunduğunu, müvekkili şirketin davalıya çeşitli tarihlerde gönderdiği mallara ait 42 adet faturanın bedeli olan 55.794,30-TL’nin müvekkil şirkete ödenmemesi üzerine İstanbul … İcra Müdürlüğü nezdinde … E. Numarası ile davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, Davalı borçlu icra takibine haksız ve kötü niyetle itiraz ettiğini, müvekkili şirkete borcunun bulunmadığını, takibe konu borcun ödendiğini iddia ettiğini,Müvekkili şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili şirket müdürü … olduğunu, …’ın ise şirketi, … ile atacağı müşterek imzası ile temsil ve ilzama yetkili müdür olduğunu, dolayısıyla …’ın müvekkili şirket adına düzenlenen müstahsil fatura ile teslim edilmiş malların bedelini tek başına tahsil etme hakkı ve yetkisinin bulunmadığını, Davalı tarafından icra dosyasına ibraz edilen …’ın davalıya verdiği tarihsiz kağıt ile davalı şirketten herhangi bir alacağı olmadığı beyanının hiçbir hukuki geçerliliği bulunmadığını, şirket kayıtlarında takibe konu faturaların ödendiğine dair hiçbir kayıt bulunmadığını, Borcunu …’a ödediği iddiası ile icra takibine itiraz eden davalının, basiretli tacir gibi davranarak borcunu müvekkili şirketin banka hesap numarasına yatırmak suretiyle veyahut şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili şahsa ödemekle yükümlü olduğunu, TTK 18/2 uyarınca “Her tacirini ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli bir işadamı gibi hareket etmesi gerekir.”. tek başına yetkisi olmayan şahsa ödeme yaptığını iddia eden davalının borçtan kurtulamayacağını ve yetkisiz kişiye yapılan ödemenin müvekkili şirkete yapmış sayılmayacağını, davalının yetkisiz şahsa yaptığını iddia ettiği ve iki tarafında şirket kayıtlarında yer almayan ödemenin müvekkili şirketi son derece zor durumda bıraktığını ve mağduriyetine sebep olduğunu, Ayrıca taraflarınca … hakkında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına Resmi Belgede Sahtecilik, güveni kötüye kullanma ve dolandırıcılık suçlarından dolayı suç duyurusunda bulunulduğunu,İşbu dava ile birebir aynı konuda olan ve emsal nitelik taşıyan İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/718Esas ve 2015/379K sayılı kesin kararı (İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1256Esas ve 2015/327Ksayılı kesin kararı, İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1130 Esas, İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/670Esas ve 2015/147K, İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/997 Esas ve 2019/860 K sayılı dosyalarından davanın kabulü karar verilmiştir.İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.Dava, fatura alacağının tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davaya konu İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra dosyası incelendiğinde, davacı alacaklı tarafından davalı borçlu aleyhine 42 adet fatura alacağından kaynaklı 19/12/2016 tarihinde 38.162,10 TL. Asıl alacak,17.632,20 TL. İşlemiş faiz olmak üzere toplam 55.794,30 TL. Lik ilamsız icra takibinde bulunulduğu, davalı borçlunun itirazı üzerine takibin durduğu, süresi içerisinde 55.794,30 TL. Alacak yönünden itirazın iptali davası açıldığı anlaşılmıştır.Somut olayda, davacı tarafça Bayrampaşa Halinde komisyonculuk yapan davalı şirkete 2012 yılında toplam 42 adet fatura düzenlediği, davalı cevap dilekçesi ile, mal bedelini davacı şirketin ortağı …’a ödediğini, ödeme yapıldığına dair ödeme makbuzlarının ibraz edildiği, davalı tarafça dosyaya ibraz edilen makbuzlara göre ödemelerin davacı şirket adına şirket ortağı ve müşterek yetkilisi …’a makbuz karşılığında yapıldığı, dosyaya ibraz edilen karar örneklerine göre …’ın aynı halde faaliyet gösteren başka komisyonculardan da şirket adına tahsilatlar yaptığı anlaşılmıştır.Davacı tarafça ibraz edilen ticaret sicil gazetesi sureti incelendiğinde, 08/04/2010 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilen şirket ana sözleşmesinin temsil başlıklı 9 maddesinde, ilk 20 yıl için müdür seçilen …’in münferit imzası ile …’ın, … ile atacağı müşterek imzası ile temsil ve ilzama yetkili kılındığı anlaşılmıştır.Mahkemece tarafların ticari defterler ve kayıtları inceletilmek suretiyle mali müşavir bilirkişiden rapor alınmıştır. Davalı vekili kök rapora yönelik verdiği beyan dilekçesinde, aynı şekilde davacı şirketin ortağı …’ın tahsilat yaptığı …, … Şirketi, … şirketi, …, … Şirketi tarafından yapılan ödemelerin davacı şirketçe kabul edildiği belirtilip davacı şirketin cari hesabının incelenerek ek rapor alınmasını talep edilip bir kısım belgeler sunduğu görülmüştür.Mahkemece taraf vekillerinin itirazları doğrultusunda mali müşavir bilirkişiden ek rapor alınmıştır. Bilirkişi ek raporunda, rapor içeriğinde açıklandığı üzere … isimli şahıs tarafından şirket kaşesi üzerinde yer alan tek imza ile yapılan bir kısım tahsilatların davacı şirket kayıtlarına alınmış olduğu belirtilmiştir.HMK 282 maddesinde; “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir,” yasal düzenlemesi gözetildiğinde; Davacı ticari şirket olup, basiretli bir iş adamı gibi davranma yükümlülüğü altındadır. Dava dışı … her ne kadar davacı şirketin münferit yetkilisi değilse de, bilirkişi ek raporunda belirtildiği üzere …’ın davacı şirket adına 2012 yılı içerisinde dava dışı yaş meyve ve sebze komisyoncusu …’dan 739,53 TL, … Ltd. Şti.’nden 235,48 TL, … Ltd. Şti.’nden 634,50 TL, … Tarım Ürünleri Ltd. Şti.’nden 44.070,92 TL şeklinde şirket kaşesi ve … imzasına ödeme yapıldığı ve bu ödemelerin şirket kayıtlarına geçirildiği ve bu konuda fiili uygulama olduğu tespit edilmiştir. Bu halde davacı şirketin, tek başına şirketi temsil yetkisi bulunmayan şirket müdürü …’ın tahsilat yaptığı ve bunun karşılığında makbuz ve belge düzenlediğini bilebilecek durumdadır. Davacı şirketin şirket müdürü …’ın tahsilat yapma yetkisinin bulunmadığı konusunda bir bildirimde bulunulmayarak uzunca süre sessiz kalınmış olması karşısında, …’ın yaptığı tahsilatların ve düzenlediği borcu sona erdiren belgenin davacı şirketi bağladığının kabulü gerekir. Davacı tarafça … hakkında şikayette bulunulmuş olması da şirket ile şikayet olunan arasındaki ilişkiye dair olup davalıya karşı ileri sürülemez. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da gözetildiğinde; mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davacı vekilinin mahkemenin kabulüne yönelik tüm istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Sonuç itibariyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 54,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09/03/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.