Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/177 E. 2021/273 K. 25.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/177
KARAR NO: 2021/273
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/11/2020
DOSYA NUMARASI: 2020/380 Esas
DAVA: Ticari Şirket (Şirketin Feshi Talepli)
KARAR TARİHİ: 25/02/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilleri ile davalılar … ve …’nun, davalı şirketin ortakları olduklarını, müvekkillerinin, şirketin işleyişi ve hesapları ile ilgili bilgi alamadıklarını, şirketin kötü yönetildiğini, ortaklar arasında güven unsurunun ortadan kalktığını belirterek, davalı şirketin feshi ile müvekkillerinin tasfiye ve kar paylarının ödenmesine, şirketin feshi talebinin kabul edilmemesi halinde, müvekkillerinin şirketten çıkarılmasına, yöneticilerin şirkete verdiği zararların tespiti ile tespit edilecek zararların yöneticilerden alınarak şirkete iadesine, davalılar … ile …’nun temsil yetkilerinin TTK’nın 235. maddesi uyarınca tedbiren kaldırılmasına, şirketi temsil yetkisinin mahkemece resen belirlenecek bir kayyıma verilmesine, şirketin tescili-tescilsiz tüm taşınır ve taşınmaz eşyaları ile banka hesaplarına tasfiye işlemleri sonuna kadar tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 05/11/2020 tarih ve 2020/380 Esas sayılı ara kararı ile; “….Somut olayda davacılar vekili her ne kadar davalı şirkete kayyım atanması ve davalı kişilerin temsil yetkilerinin tedbiren kaldırılmasını talep etmiş ise de, ihtiyati tedbir kararı verebilmek için hâkimin somut sebep göstermesi ve ihtiyati tedbir kararının haklılığını ortaya koyacak delil değerlendirmesi yapması ve yaklaşık ispat ölçüsüne yaklaşması gerekli olup haklılık konusunda yaklaşık ispat ölçüsü kriterine uyulmadığı gibi davanın niteliği gereği konunun yargılamayı gerektirdiği, davacıların yaklaşık ispatını gösteren yeterli delil de dosyada bulunmadığından HMK nun 389. vd maddelerindeki koşulların oluşmadığı anlaşılmakla, davacıllar vekilinin talebinin reddine karar vermek gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece, ihtiyati tedbir taleplerinin, ibraz edilen bilgi ve belgeler yeterli görülmediğinden kabul edilmemiş ise de, ibraz edilen belgelerin dahi güven unsurunun ortadan kalktığını ortaya koymaya yeterli olduğunu, şayet başka belgeye ihtiyaç duyuluyorsa bu belgelerin davalı şirketin defter ve muhasebe kayıtları istenerek karar verilmesi gerektiğini, Müvekkillerinin ortak oldukları şirketten gelir elde etmediklerini, şirket bilançosundan da şirketi bu şahısların sürekli zarar ediyor olarak gösterip müvekkillerine 9 yıldır kar payı dağıtma ihtiyacı görmediklerinin anlaşılabileceğini, dava dilekçelerinde delil olarak dayandıkları ihtarnamelerden ve şirket muhasebecisi ile aralarında tuttukları tutanaktan, 2 yıldır kendilerine şirketin finansal durumu hakkında hiçbir bilgi verilmediğinin anlaşılabileceğini, Şirketin asıl amacı ticari işletmeyi işletmek iken, dava konusu şirketi yöneten davalı şahısların para kazanan Akaryakıt İstasyonunu işletemeyip başka bir firmaya işletmesini kiralamak zorunda kaldıklarını, şirketi yönetemeyen basiretsiz bu şahısların şirketi yönetmek yerine şirket üzerinden sadece kira toplama amacı güden bir şirket haline getirdiklerini, müvekkillerine hesap vermeyen şirketi sürekli olarak borç altına sokan yöneticilere müvekkillerinin güvenmesinin imkansız olduğunu, Tedbir taleplerinin kabul edilmemesi halinde, müvekkillerinin ortağı oldukları şirkette nasıl bir mağduriyet ile karşılaşacaklarını bilemediklerini, bu sebeple bile basiretsiz şirket yöneticileri yerine mahkemenin belirleyeceği bir kayyımın atanmasının daha doğru olacağını belirterek, Dosyaya ibraz ettikleri belgelerin yaklaşık ispata yeter kabul edilerek ilk derece mahkemesince verilen ihtiyati tedbir talebinin reddi kararının kaldırılmasına, şayet başka belgeye ihtiyaç duyulması halinde, davalı şirketin defter ve muhasebe kayıtları istenerek tedbir taleplerinin değerlendirilerek, kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen kararın kaldırılması istemine ilişkindir. Davacı tarafça, davacıların,, davalı şirketin işleyişi ve hesapları ile ilgili bilgi alamadıkları, şirketin kötü yönetildiği, ortaklar arasında güven unsurunun ortadan kalktığı belirtilerek, davalılar … ile …’nun, davalı şirketi temsil yetkilerinin TTK’nın 235. maddesi uyarınca tedbiren kaldırılmasına, şirketi temsil yetkisinin mahkemece resen belirlenecek bir kayyıma verilmesine karar verilmesi talep edilmiş, mahkemece talebin reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Yöneticinin sorumluluğu davasına konu olabilecek hususlar, davanın konusu itibariyle istenilen ihtiyati tedbir kararının verilmesinin gerekçesi olamayacaktır. Şirketi yönetenlerin şirkete ve ortaklara verdikleri zararların tazmini, açılabilecek bir sorumluluk davasında her zaman hükme bağlanabilir. Davacıların iddiaları yargılamayı gerektirmekte olup dosya kapsamı itibariyle yaklaşık ispat şartı gerçekleşmediği gibi, asıl olanın şirketlerin ortakları tarafından alınan kararlar ile belirlenen yöneticiler tarafından yönetilmesi olduğu, davalı şirkette organ boşluğu bulunduğunun iddia ve ispat edilmediği, şirket yöneticilerinin, şirketi kötü yönetip yönetmedikleri ve davacıların diğer iddialarında haklı olup olmadıklarının ancak yapılacak yargılama sırasında toplanacak delillerle ortaya çıkacağı gözetildiğinde, mahkemece verilen kararın yerinde olduğu anlaşılmaktadır. Sonuç olarak, ilk derece mahkemesince verilen ara karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacıların istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından istinaf edenler tarafından peşin olarak yatırılan 54,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90.TL’nin davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 25/02/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.