Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1753 E. 2021/1571 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1753 Esas
KARAR NO: 2021/1571 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/07/2021
NUMARASI: 2018/914 Esas 2021/524 Karar
DAVANIN KONUSU: Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ: 04/11/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davacı müvekkilin ortağı ve yetkilisi olduğu, İstanbul Ticaret Odası Siciline … Sicil numarası ile kayıtlı … ANONİM ŞİRKETİ’nin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun Geçici 7’nci maddesi uyarınca 09.10.2014 tarihinde ticaret sicilinden re’sen silindiğini, ihyası talep edilen şirket, Anadolu … İflas Müdürlüğü … İFlas dosyasında yürütülen … Sigorta A.Ş.’nin iflas işlemlerinde alacaklı olarak iflas masasına kayıtlı olduğunu, İflas masasına milyonlarca lira alacaklı olduğu kayıtlı bulunan şirketin ihyasında gerek pay sahiplerinin gerekse de kamunun açıkça yararı bulunduğunu belirterek … A.Ş.’Nin tüzel kişiliğinin yeniden ihya edilmesine ve ticaret sicil kaydına tekrar işlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı tarafa usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğine rağmen süresi içerisinde cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 06/07/2021 tarih ve 2018/914 Esas – 2021/524 Karar sayılı kararında; “…Davalı tarafça ihyasına karar verilen şirketin, re’sen terkin işlemlerinin TTK’nun Geçici 7.maddesinin 1. Fıkrasının hangi bendi kapsamında yapıldığına; ayrıca aynı maddenin 4.fıkrasında belirtilen ihtar ve ilanların yapılıp yapılmadığına dair dosyaya herhangi bir delil sunulmadığı gibi, getirtilen sicil kayıtları içerisinde de bu hususlara ilişkin herhangi bir belge bulunmadığı anlaşılmıştır. TTK’nun Geçici 7. Maddesi uyarınca yapılan re’sen terkin işleminin anılan maddenin 4.fıkrasındaki usule uygun yapıldığını ispat yükü davalı üzerindedir. Usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap vermeyen, inkar kapsamında ve süresi içerisinde terkin işleminin usulüne uygun yapıldığına dair delil de sunmayan davalının, re’sen terkin sebebini ve terkin işleminin usulüne uygun yapıldığını ispat edemediği anlaşıldığından, aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmiştir. Öte yandan davalı Sicil Müdürlüğü harçtan muaf olduğundan, davacı tarafından yatırılan 35,90-TL peşin harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine, başkaca harç alınmasına yer olmadığına karar vermek gerekmiştir. …”gerekçesi ile, 1-Davanın KABULÜNE, İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’nun … sicil numarasında kayıtlı iken terkini yapılan … ŞİRKETİ’nin terkin kaydının İPTALİ ile İstanbul Anadolu … İflas Müdürlüğü’nün … iflas sayılı dosyasında ihyası istenen şirketin alacağının tahsilinin sağlanabilmesi için yeniden ticaret siciline TESCİL VE İLANINA, 2- Davalı Kurum harçtan muaf olduğundan, davacı tarafından yatırılan 35,90-TL peşin harcın talep halinde ve karar kesinleştiğinde davacıya iadesine, başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3- Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca 4.080,00-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak kendisini vekil ile temsil ettiren davacıya verilmesine, 4-Davacı tarafından yapılan 348,40-TL posta ve tebligat giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, 09.10.2014 tarihinde 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu Geçici 7. maddesi uyarınca re’sen ticaret sicilinden terkin edilen … ANONİM ŞİRKETİ’nin ihyasına, müvekkili Ticaret Sicili Müdürlüğü aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedildiğini, söz konusu kararın hukuka, kanuna ve yerleşik içtihatlara aykırı olduğunu, Müvekkili Ticaret Sicili Müdürlüğünün, dava konusu işlemi hukuka uygun olduğu hâlde, müvekkili aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Mevzuat gereğince ve mevzuata uygun olarak, dava konusu şirketi sicilden terkin eden müvekkilinin davanın açılmasında, kanun gereği zorunlu işlem tesis eden taraf olmak (yasal hasım olmak) dışında, davanın açılmasına sebep verdiğinden hiçbir biçimde bahsetmenin mümkün olamayacağını, Diğer yandan, mevzuat gereğince işlem yapan müvekkilinin tesis ettiği işlemin hukuka uygun olduğu ve mevzuatta, re’sen terkine ilişkin tüm prosedürü yerine getirdiği belirtilmesi gerektiğini, dava konusu olayda, müvekkilinin re’sen terkine ilişkin işlemlerinde hiçbir eksiklik olmadığından ve dava konusu re’sen terkin işlemi, re’sen terkin işlemlerine ilişkin Geçici m. 7 ve buna ilişkin ikincil mevzuata uygun olduğundan; kanun gereği işlem tesis etmesi zorunlu olan müvekkili aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesi hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, Bu noktada; derdest davası olan şirketler hakkında işlem yapılamamasının da, ancak, bu hususun, müvekkiline bildirilmesi ile mümkün olabilecek nitelikte olduğu belirtilmesi gerektiğini, zira mevzuat gereğince re’sen terk kapsamına giren binlerce şirketten hangisinin derdest davası bulunduğunu, müvekkilinin gerek teknik gerekse fiili olarak saptaması mümkün olmadığı ve zaten bundan dolayıdır ki, re’sen terkin kapsamına alındığı ve devam eden davası bulunan tacirlerden, ancak bu hususu bildirenlerin kaydı silinmediğini, Buna göre; dava konusu şirketin sicil dosyasında yapılan incelemede devam eden davası bulunduğuna ilişkin herhangi bir bildirim yapılmadığı saptanmadığını, nitekim dava konusu şirketin, iflas alacaklısı olması Geçici 7. maddenin 2. fıkrasına aykırılık teşkil etmediğini, Son bir husus olarak; müvekkili müdürlüğün, re’sen işlem yapma yetkisinin çok sınırlı hâllerde mevzuatta öngörüldüğü ve bu hususun düzenlenmediği hiçbir hâlde, müvekkilinin, re’sen tescil işlemi yapamayacağı gibi, sicil kayıtlarını re’sen düzeltemeyeceği de belirtilmesi gerektiğini, diğer bir ifadeyle, sicil kayıtlarından re’sen terkin edilen dava konusu şirketin, sicil kayıtlarını bir kez silen müvekkilin, bu kayıtları, herhangi bir mahkeme kararı bulunmaksızın düzeltmesi hukuken mümkün değildir; yani müvekkilin sulh olma yetkisi bulunmadığını, Müvekkili Ticaret Sicili Müdürlüğünün, re’sen işlem yapma yetkisinin, kanunda açık bir biçimde düzenlenmiş hâllerde bulunması ve fakat bu istisnai hâller dışında, bir mahkeme kararı bulunmaksızın tescil edilmiş herhangi bir olguyu değiştirmesinin, mevzuat gereğince mümkün olmamasına (ve dava konusu olay bakımından da re’sen işlem yapma yetkisi bulunmamasına) binaen; dava konusu şirketin sicil kaydını, mevzuata uygun biçimde re’sen terk eden müvekkili, dava konusu şirketin kaydını, herhangi bir mahkeme kararı bulunmaksızın açamayacağını, gerçekten de, müvekkilinin mevzuata uygun biçimde, kanun gereğince re’sen terkin edilmesi gereken dava konusu şirketi, hukuka uygun biçimde terkin ettikten sonra, herhangi bir mahkeme kararı bulunmadan yeniden (re’sen) tescil etmesi hukuken imkânsız olduğunu, zira dava konusu şirketin sicil kaydının re’sen müvekkili tarafından açılmasına ilişkin yetkisi bulunmadığını, nitekim, anılan geçici m. 7’de, bu şirketlere karşı ihya davası açılabileceği düzenlendiğini, kısaca; müvekkilinin re’sen terkin ettiği şirketleri, herhangi bir mahkeme kararı bulunmadan, yeniden tescil etmesi mümkün olmamakla, yani müvekkilinin re’sen terkin ettiği şirketlerin yeniden sicil kaydının açma konusunda herhangi bir tasarruf yetkisi bulunmadığını, Sonuç olarak; davacının derdest dosyası (iflas alacağı) bulunduğuna dair sicil kayıtlarına intikal eden hiçbir bildirimi bulunmamasına rağmen ve işbu husus değerlendirilmeden karar verilmesi ve yine, dava konusu şirketin kaydının silinmesine ilişkin sorumluluğu bulunanların değil de, mevzuat gereğince yapması gereken işlemleri eksiksiz yapan müvekkili aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesi hukuka aykırı olduğunu, Müvekkilinin dava açılmasına sebep olacak herhangi bir işlem yapmadığı, re’sen terkin süreci (6102 sayılı TTK geçici mad.7 ve yine “münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş Anonim ve Limited Şirket ile Kooperatiflerin tasfiyelerine ve ticaret sicili kayıtlarının silinmesine ilişkin tebliğ” kapsamında ticaret siciline kayıtlı şirketler bakımından belirli kriterlerin varlığı halinde uygulanan bir süreç olup, yukarıda da belirtilen gerekçeye binaen re’sen terkin kapsamına alınan dava konusu şirketin re’sen terkin işleminde hukuka aykırılık bulunmadığını, bu nedenle davanın açılmasında herhangi bir kusuru bulunmayan müvekkilinin yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden sorumlu tutulamayacağını, Davanın açılmasına sebebiyet vermeyip de davanın niteliği gereği “yasal hasım” konumunda bulunan müvekkili aleyhine yargılama giderlerine ve vekâlet ücretine hükmedilemeyeceğini, Nitekim, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 04.04.2016 tarih, 2016/2926 ve 2016/3585 K., 09.02.2015 tarih, 2014/16398 E. ve 2015/1464 K. , 29.01.2007 tarih, 2005/14259 E. ve 2007/927 K. gibi çok sayıda ilâmı ve yerleşik uygulama da bu yönde olduğu, ayrıca bu yönde bkz. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 24.09.2020 tarih, 2019/59 E. ve 2020/970 K. İlâmı bulunduğunu, Nitekim davacı tarafından da terkin işlemlerinin usulsüz olduğuna ilişkin bir iddia da ileri sürülmediğini, bu itibarla da, müvekkili Ticaret Sicili Müdürlüğünün tesis ettiği işlemin hukuka aykırı olduğunun kabul edilip yargılama giderlerinden ve vekâlet ücretinden sorumlu tutulması doğru olmadığını, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 14.10.2020 tarih, 2020/2299 E. ve 2020/4113 K. sayılı ilâmı.) Somut olayda mahkemece, Kanunun uygulanmasında ve hukuk kurallarının yorumlanması ve nitelendirilmesinde açıkça hataya düşüldüğünü, yukarıda da belirtildiği üzere, davacı vekilince re’sen terkin prosedürünün hukuka ve mevzuata aykırı olduğuna ilişkin herhangi bir iddia mevcut değilken mahkemece, re’sen ihtar ve ilan prosedürünün denetlenmesi hukuka aykırı olduğunu, kabul edilememekle birlikte bir an için ihtar prosedürünün hukuka aykırı olduğu düşünülse bile, Geçici 7. maddenin 4. fıkrasıyla; “Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. İlan, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçer.” şeklinde belirtildiğini, Kanun koyucu tarafından Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlanan ilanın tebligat yerine geçeceği düzenlemesi göz önünde bulundurulmamakla eksik inceleme ve değerlendirme yapıldığını, İhya talebinin dayanağı, dava konusu şirketin İstanbul Anadolu … İflas Müdürlüğü nezdinde (… sayılı dosya) bulunan alacak kaydına dayanmakta olduğu, bu itibarla, re’sen terkin işleminde Geçici 7. maddenin 2. fıkrasına aykırı bir durumun dahi söz konusu olmadığı da ifade edilmesi gerektiğini, re’sen terkin edilen şirketin, iflas alacaklısı olmasının Geçici 7. maddenin 2. fıkrası kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmadığını, bu nedenle, müvekkili Ticaret Sicili Müdürlüğünün tesis ettiği işlemin yukarıda yer verilen gerekçe ve Yargıtay içtihadı ışığında hukuka aykırı olduğu kabul edilerek aleyhe yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmesi hukuka ve kanuna aykırı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, TTK’nın geçici 7. maddesi gereğince resen ticaret sicil kayıtlarından terkin edilen şirketin ihyası istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin ihyası istenilen şirketin ortağı olduğunu, şirketin 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesinin 15. bendine göre terkin edildiğini, ancak ihyası talep edilen şirketin, Anadolu … İflas Müdürlüğünün … sayılı dosyasında alacaklı olarak iflas masasına kayıtlı olduğunu, İflas masasına milyonlarca lira alacaklı olduğu kayıtlı bulunan şirketin ihyasında gerek pay sahiplerinin gerekse de kamunun açıkça yararı bulunduğunu belirterek … A.Ş.’Nin tüzel kişiliğinin yeniden ihya edilmesine ve ticaret sicil kaydına tekrar işlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Dosya içerisinde bulunan Ticaret Sicil Müdürlüğü yazısından ihyası istenen şirketin ticaret sicil kaydının 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca 09/10/2014 tarihinde resen terkin edildiği anlaşılmaktadır. TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca terkin edilen şirketlerin ihyası için açılacak davada husumetin sadece terkin işlemini yapan Ticaret Sicil Müdürlüğüne yöneltilmesi gerekli ve yeterli olup, davada Ticaret Sicil Müdürlüğü yasal hasım konumundadır. Davacının TTK.’nın geçici 7. maddesinin 15. fıkrasına dayalı olarak eldeki davayı açtığı, davacı, davalı ticaret sicil müdürlüğünün yapmış olduğu resen terkin işleminin TTK geçici 7. Maddesinde öngörülen usule aykırı olduğunu iddia etmediği anlaşılmıştır. Buna göre davalı ticaret sicil müdürlüğü ihya davasının açılmasına haksız işlemi nedeniyle sebep olmamıştır. İhya davasının açılmasına davalının sebep olduğu ispatlanamadığından kanuni hasım olması nedeniyle davalının yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasına yasal olanak bulunmamaktadır. Mahkemece davalının tesis ettiği işlemin hatalı olduğu kabul edilerek yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesi yerinde olmayıp davalı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmüştür. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2020/2299 Esas – 2020/4113 Karar sayılı kararı da benzer mahiyettedir.) Sonuç olarak; mahkemece açılan davanın kabulüne karar verildiğinden ve davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü’ nün yasal hasım konumunda bulunmasına göre davalı aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilemeyeceğinden, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının yukarıda açıklanan gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2.maddesi uyarınca kaldırılmasına, Dairemizce yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden yeniden karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 06/07/2021 tarih 2018/914 Esas – 2021/524 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve Dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle; 1-Davanın KABULÜNE, İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’nun … sicil numarasında kayıtlı iken terkini yapılan … ANONİM ŞİRKETİ’nin terkin kaydının İPTALİ ile İstanbul Anadolu … İflas Müdürlüğü’nün … iflas sayılı dosyasında ihyası istenen şirketin alacağının tahsilinin sağlanabilmesi için yeniden ticaret siciline TESCİL VE İLANINA, 2-Bu konuda karar kesinleştikten sonra İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne yazı yazılmasına,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 3-Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 59,30.TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90.TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün davada yasal hasım olması ve davanın açılmasına sebep olmaması nedeniyle aleyhine harç takdirine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından sarf edilen yargılama giderinin davalı yasal hasım olduğundan ve davanın açılmasına sebep olmadığından davacı üzerinde bırakılmasına, 6-Davalının yasal hasım olması ve davanın açılmasına sebep olmaması nedeniyle davacı yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 7-Bakiye gider avansı var ise talep halinde yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 8-Davalı tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 59,30.TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 9-Davalı tarafından sarf edilen 162,10.TL istinaf başvuru harcı ile 31,50.TL dosyanın istinafa gidiş dönüş gideri toplamı 193,60.TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 10-Bakiye gider avansı var ise talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 04/11/2021 tarihinde HMK’ nın 362/1-ç (YHGK.nun 13/12/2018 tarih ve 2017/11-2924 Esas – 2018/1935 Karar) maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.