Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/172 E. 2021/1268 K. 23.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/172 Esas
KARAR NO: 2021/1268 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/925 Esas – 2019/1199 Karar
TARİH: 11/12/2019
DAVA: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/09/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin davalı … A.Ş.’den … model, … marka otobüsü (…) 17/02/2014 tarihinde 105.222,80 TL bedelle satın aldığını, davalılardan … A.Ş.’nin aracın Türkiye’deki tek yetkili sorumlu satıcısı olduğunu, müvekkilinin aracı ticari faaliyette kullandığını, araçta üretimden kaynaklı gizli ayıbın söz konusu olduğunu, sürekli sorun çıktığını ve tamir edilmesine rağmen sorunun giderilemediğini, bu sebeplerle dava konusu aracın misli ile değiştirilmesini, bu mümkün değil ise 106.222,00 TL araç bedelinin 17/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsili ve 12.000,00 TL ticari kazanç ile 5.000,00 TL manevi tazminatın en yüksek avans faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, dava konusu aracın ticari faaliyette kullanıldığını, bu sebeple davaya bakma görevinin ticaret mahkemesinde olduğunu, yetkili mahkemenin de Bakırköy Mahkemeleri olduğunu, davacının süresinde ayıp ihbarında bulunmadığını, bu sebeplerle davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 11/12/2019 tarih 2018/925 Esas – 2019/1199 Karar sayılı kararında; ” davacı tarafça davaya konu aracın, davalıdan 17/02/2014 tarihinde satın alındığı ve kullanım süresi boyunca değişik zamanlarda bakım ve onarım için servise götürüldüğü, ancak bu servis kayıtlarının hiçbirinin aynı arızanın tekrarı olmayıp, garanti kapsamında yapıldığı, diğer onarımların ise yolcu taşımacılığında kullanılan araçta meydana gelebilecek yoğun kullanıma bağlı küçük arızalar olduğunun bilirkişi tarafından bildirildiği, bu haliyle meydana gelen arızalar zamanaşımı süresi içerisinde devam eden arıza niteliğinde olmayıp, TTK 23/1-c atfıyla TBK 231/1 maddesinde öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresinin davanın açıldığı tarih itibariyle dolduğu anlaşıldığından davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur….”gerekçesi ile, Davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Dosyadaki talep ve delilleri toplanmadan karar verildiğini, dosyaya ve dava konusu olaya uygun olmayan, eksik inceleme ve araç üzerinde inceleme ve test yapmadan üretim ayıplı, yada sürekli tekrar eden arızaların neden kaynakladığını motor üzerinde incelemeden, davalının normal servis işlemlerine göre bilirkişinin inceleme yapmasının hem yanlı bir inceleme hemde eksik bir inceleme olduğunu, bilirkişinin ya aracı A-Z ye kendi gözleri ile uygun bir serviste (davalının servisinde değil) yada mahkemenin belirleyeceği bir serviste aracı arızalar ile ilgili olarak test etmek suretiyle dava konusu arızaların neden kaynaklandığını tespit etmek zorunda olduklarını, bilirkişinin ise davalının rutin servis evrak ve bakımlarına bakarak bir karar vermesinin eksik inceleme olup, devam eden ve gizli olan, çalışmadan kaynaklanmayan ayıp dolayısı ile işbu ayıpla ilgili zamanaşımı sürelerinin geçmediği halde mahkeme tarafından olağan, halen devam eden, zamanaşımı süresi içinde devam eden ayıptan dolayı, onarılmaz şekilde sürekli arıza veren aracın basit –çalışmadan kaynaklanan arızadan dolayı zamanaşımı sebebiyle davanın reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, kararın bozma nedeni olduğunu, Dosyaya sunulan bilirkişi raporuna itirazda bulunulduğunu, bilirkişinin aracı incelemeden, motorun içine bakmadan, motoru dinlemeden, tam teşekküllü bir serviste motoru incelemeden, verilen arızaları analiz etmeden vermiş olduğu raporun hadiseye uygun düşmediği gibi, bu rapora açık bir şekilde itiraz edilmiş ve itirazları doğrultusunda bilirkişiden bir rapor dahi aldırılmadığını, arızanın sürekli devam eden, gizli bir ayıp olduğunu, bu durumda dava konusu taleplerin zamanaşımına uğrayan talepler olmadığını, Müvekkilinin, aracın bedelini talep ettiğini yine ticari kazanç kaybını dahi belirsiz alacak olarak talep ettiğini ikinci talebin de zamanaşımı kapsamında red ile sonuçlanmasının açık bir şekilde usul ve yasaya aykırı olduğunu, Deliller toplanmadan, aracın arızasının gerçek mahiyeti tespit edilmeden ve bunun için araçta inceleme yapılmadan verilen bilirkişi raporuna göre, arızan olağan arıza kapsamında değerlendirilerek davanın zamanaşımı hukuki sebebi ile reddedilmesinin ağır ve usule ve yasaya aykırı bir karar olduğunu, İleri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, TBK’nın 219 vd maddelerinde düzenlenen ayıptan dolayı sorumluluk davasıdır. Davacı vekili, müvekkilinin davalıdan satın aldığı … marka otobüsü (…), ticari faaliyette kullandığını, araçta üretimden kaynaklı gizli ayıbın söz konusu olduğunu sürekli sorun çıktığını ve tamir edilmesine rağmen sorunun giderilemediğini, bu sebeplerle dava konusu aracın misli ile değiştirilmesini, bu mümkün değil ise 106.222,00 TL araç bedelinin satın alma tarihi olan 17/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ve 12.000,00 TL ticari kazanç ile 5.000,00 TL manevi tazminatın en yüksek avans faizi ile davalılardan tahsilini talep etmiş, mahkemece TBK’nın 231/1 maddesinde öngörülen zaman aşımı süresi geçtiğinden bahisle davanın zaman aşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, karara karşı davacı istinafa başvurmuştur. Dosyanın incelenmesinde, davaya konu ticari aracın 17/02/2014 tarihinde davacı tarafça satın alındığı, mahkemece dosya üzerinden bilirkişi raporu alındığı, bilirkişi raporuna göre dosyaya sunulan belgelere göre davaya konu aracın ilk olarak 17/09/2015 tarihinde, 148.373 km kullanılmış olarak yetkili servise geldiği ve garanti kapsamı dışında havalandırma hortumunun değiştiği, son olarak 06/1//2016 tarihinde araç 249.897 km’de iken “yağ basınç uyarı ışığı yanıyor ” şikayeti ile yetkili servise geldiği, bu tarihler arasında muhtelif tarihlerde aracın ayrıca 7 defa daha yetkili servise geldiği, toplam olarak yetkili servis tarafından araçta 9 defa onarım-bakım yapıldığı, bu onarımlardan 4 adedinin esaslı onarım sayılabileceği (09/11/2015 tarihinde 160.856 km’de iken garanti kapsamında motorun silindir kafasının ve subaplarının yenilenmesi, 17/03/2016 tarihinde, araç 192.005 km’de iken garanti kapsamında krank mili ön keçesinin yenilenmesi, 08/09/2016 tarihinde araç 242.258 km’de iken garanti kapsamında su pompasının yenilenmesi, garanti dışı olarak motor bakımı görmesi, 06/10/2016 tarihinde 249.897 km’de iken motor parçalarının bazılarının ve silindir kafasının garanti kapsamında yenilenmesi), bunlar dışındaki yetkili servise gelişlerinin yolcu taşımacılığında kullanılan bir araçta meydana gelebilecek yoğun kullanıma bağlı küçük arızalar olduğu, arızaların hiç birinin aynı arızanın tekrarı niteliğinde olmadığı, esaslı onarımların garanti kapsamında yasal sürelerde giderildiği ve aracın halen faal ve fonksiyonunu yerine getirir vaziyette olduğu belirtildiği anlaşılmıştır. Dosyadaki belgelerden, davacı iddiası, iş emirleri, satış faturasından davaya konu arasın ticari araç olduğu yolcu taşımacılığında yoğun şekilde kullanıldığı, davacının aracı 2014 yılında sıfır olarak satın aldığı, aracın ilk defa yetkili servise satın alınmadan 1 yıl 7 ay sonra 148.373 km’de iken geldiği ve sadece hava hortumunun değiştiği, bu parçanın da olağan kullanım ile zamanla yıpranacak parça olduğu, bu tarihe kadar araçta esaslı sayılabilecek ve satıcı ile üreticinin sözleşme gereğince tekeffülü altında olan ayıbın ortaya çıkmadığı, bilirkişi raporuna göre esaslı onarım sayılacak ilk işlemin 09/11/2015 tarihinde yapılan işlem olduğu, motor silindir kafasının ve subaplarının garanti kapsamında değiştiği, bu arızanın yapılan tamir ile giderildiği daha sonra bu arızanın tekrar ettiğine ilişkin dosyada bir bilgi ve belge bulunmadığı, sonraki esaslı onarımların da yine garanti kapsamında yapıldığı, her arızanın farklı olduğu ve garanti kapsamında giderilen arızaların sonradan tekrar ettiğine ilişkin dosyada bir bilgi bulunmadığı, aracın kullanım şekli, servise gelişlerindeki km saatine göre yoğun kullanılmış olması karşısında bu arızaların yoğun kullanıma bağlı olarak çıkmasının olağan olduğu, garanti kapsamında olanların yetkili servis tarafından yasal süre içinde bedelsiz olarak tamir edilerek giderildiği anlaşılmakla ve davacı da soyut olarak aracın sürekli arıza verdiği ve tamir için servise gittiği dışında yolcu taşıma işinde yoğun olarak kullanılan bir araçta meydana gelmesi olağan olanlar dışında gizli ayıp teşkil edecek bir arızanın varlığını veya yapılan onarımlara rağmen aynı arızanın tekrarladığı, aracın onarım kabul etmez durumda olduğuna dair bir iddia ve buna ilişkin delil bulunmamakla, araçta gizli ayıbın varlığı konusunda delil sunulmamış olduğundan somut olayda TBK’nın 231/1 maddesinde öngörülen zaman aşımı süresi uygulanacaktır. Davalı süresinde verdiği cevap dilekçesi ile zaman aşımı itirazında bulunmuştur. Aracın satış tarihi (17/02/2014) ile dava tarihi (23/11/2016) arasında geçen süre dikkate alındığında TBK 231/1 maddesinde öngörülen 2 yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan mahkemece verilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Bu nedenle davacı istinaf sebepleri yerinde değildir. Dava dosyası içindeki belge ve bilgilere, delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde olmadığından, istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 54,40.TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 23/09/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.