Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/170 E. 2021/310 K. 04.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/170
KARAR NO: 2021/310
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/04/2019
DOSYA NUMARASI: 2019/34 Esas – 2019/326 Karar
DAVA: Şirkete Tasfiye Memuru Atanması
KARAR TARİHİ: 04/03/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekilinin dava dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkili kurum tarafından Tasfiye Halinde … Ltd. Şti. aleyhine İstanbul 19. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/291 esas sırasında açılan davada anılan şirketin tasfiye halinde olduğu ve tasfiye memuru …’un 27/01/2016 tarihinde vefat ettiğinin tespit edildiğini, tasfiye halinde olan şirketin tüzel kişiliğini temsil yetkisinin tasfiye memurunda olduğunu belirterek, anılan şirkete yeni bir tasfiye memuru atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü vekilinin cevap dilekçesinde ve aşamalardaki beyanlarında özetle; müvekkilinin TTK 32 m. ve Ticaret Sicili Yönetmeliği 34 m. hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, iş bu dava öncesinde yapılan tescil ilan işlemlerinde de herhangi bir ihmali bulunmadığından müvekkilinin pasif husumet ehliyeti olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 29/04/2019 tarih ve 2019/34 Esas – 2019/326 Karar sayılı kararı ile; “… Mahkememizce davalı şirketin Ticaret Sicil kayıtları ve tasfiye memurunun nüfus kayıtları getirtilerek incelenmiştir. Tüm dosya kapsamından; dava, tasfiye memuru atanması talebine ilişkin olup, TTK 643 maddesi yollaması ile TTK 537 maddesi uyarınca davacının aktif husumet ehliyetinin olduğu kabul edilmiştir. Somut olayda davalı şirketin 15/06/2015 tarihinde tasfiyesine ve tasfiye memuru olarak …’un atanmasına karar verildiği, dosyada mevcut nüfus kaydından …’un 27/01/2016 tarihinde vefat ettiği anlaşılmakla şirket ortağı …’ın tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmiştir. Diğer yandan davanın niteliği gereği şirket tüzel kişiliğine yöneltilmesi gerekli ve yeterlidir. Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne husumet yöneltilmesi doğru değildir. Bir hakkın kendisinden istenebilecek durumda olan yani hakka uymakla yükümlü kişi borçlu kişi olup, buna pasif husumet denilir. Bir davada pasif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı mahkemece öncelikle ve re’sen gözetilecek hususlardandır ve şayet husumet ehliyeti yok ise dava bu sebep ile reddedilir. Tüm bu sebeplerden dolayı davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. … ” gerekçeleri ile; ” 1-Davalı Tasfiye Halinde … Ltd. Şti. aleyhine açılan davanın kabulüne, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı olan ve 15/06/2015 tarihinde tasfiyesine karar verilen Tasfiye Halinde … Ltd. Şti.’ye şirket ortağı … T.C. Kimlik Numaralı …’ın tasfiye memuru olarak atanmasına, 2-Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme kararının ihyaya yönelik kısmı, usul ve yasaya uygun olmakla birlikte, kararın “İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü aleyhine açılan davanın reddine, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü vekili lehine avukatlık ücretine hükmedilmesine, yargılama giderlerinin müvekkili kurum üzerinde bırakılmasına” ilişkin bölümlerinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yargıtay kararlarında, “ihya davalarının Ticaret Sicil Memurluğu ile tasfiye memurları aleyhine açılarak görülmesi gerektiği …” (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin14/02/2013 gün 2013/426 esas 2013/2561 karar sayılı kararı) kabul edildiğinden, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, İhya davasında, mahkeme tarafından davanın haklı görülmesi durumunda, şirketin ihyasına karar verilecek olup, karar sonrasında ihyası talep edilen şirket tekrar Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne tescil edilerek tüzel kişilik kazanacağından, mahkemece davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine” dair kararının doğru olmadığını, Ticaret Sicili Müdürlüğünce yapılan terkin işleminin TTK’nun geçici 7/2 maddesine aykırı olarak gerçekleştiği dikkate alınarak, HMK’nın 326. maddesine göre müvekkil kurum lehine avukatlık ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi gerekirken, aksine hüküm kurulmuş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Mahkeme kararında, ” harç başlangıçta alındığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına” karar verilmiş ise de, 5502 sayılı Yasa’nın 36. Maddesi uyarınca müvekkili kurumun her türlü harçtan muaf olduğundan, müvekkil kurumun harç ödemekle yükümlü tutulmasının mümkün olmadığını, tüm yargılama giderleri bakımından davalıların sorumlu olduğuna karar verilmesi gerekirken aksine hüküm kurulması nedeniyle kararın kaldırılması gerektiğini, davanın kabulüne karar verilmiş olmasına karşın, müvekkili kurum lehine avukatlık ücretine hükmedilmemiş olmasının hatalı olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Davacı vekili, müvekkili kurum tarafından Tasfiye Halinde … Ltd. Şti. aleyhine İstanbul 19. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/291 esas sırasında açılan davada anılan şirketin tasfiye halinde olduğu ve tasfiye memuru …’un 27/01/2016 tarihinde vefat ettiğinin tespit edildiğini belirterek, anılan şirkete yeni bir tasfiye memuru atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece, davalı şirket aleyhine açılan davanın kabulüne, şirket ortağı …’ın tasfiye memuru olarak atanmasına, davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Tasfiye Halinde … Ltd. Şti.’nin son tescilini 02.06.2016 tarihinde yaptırdığı, tasfiyesine karar verildiği 11.06.2015 tarihinde tescil edildiği, şirketin eski ortaklarının … ve … olduğu anlaşılmaktadır. Davalı şirketin tasfiyesi tamamlanmamış olup, davacının, sadece tasfiye memuru atanmasını talep ettiği dikkate alındığında, açılmış olan davada İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün, davalı taraf sıfatına haiz olmadığı, dolayısıyla Ticaret Sicil Müdürlüğü aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi ve lehine vekalet ücretine hükmedilmesi yerinde olduğu gibi davacı kurum aleyhine harca hükmedilmediği, davanın açılmasına davalı tarafın sebebiyet vermediği dikkate alındığında, davanın niteliği gereği yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasının da isabetli olduğu anlaşılmaktadır. Sonuç itibariyle, ilk derece mahkemesinin karar gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 madde uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf eden davacı kurum (SGK) harçtan muaf olduğundan, istinaf harçlarının tahsiline ilişkin olarak karar verilmesine yer olmadığına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider avansı olması halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 04/03/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-ç maddesi gereğince(YHGK.nun 13/12/2018 tarih ve 2017/11-2924 Esas – 2018/1935 Karar) kesin olarak oy birliği ile karar verildi.