Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1683 E. 2021/1317 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1683
KARAR NO: 2021/1317
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/08/2021
DOSYA NUMARASI: 2021/706 Esas
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/09/2021
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dosyaya sunmuş olduğu dava dilekçesinde özetle; Davalının Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına yaptığı asıl alacak ve tüm ferilerine ilişkin itirazın iptali ile, icra takibinin devamına karar verilmesi, davalı borçlunun alacağın %20 ‘sinden az olmamak üzere kötü niyet icra inkar tazminatına hükmedilmesi ve telafisi imkansız zararlara neden olmamak ve alacaklarının teminat altına alınması için davalı firmanın alacaklarını karşılayacak tutarda menkul ve gayrimenkul malvarlığına ihtiyati haciz niteliğinde ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 16/08/2021 tarih ve 2021/706 Esas sayılı ara kararı ile; “Geçici hukuki korumaların bir türü olan ihtiyati tedbirin şartları 6100 sayılı HMK’nun 389 uncu maddesinde düzenlenmiş olup, anılan düzenleme “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmünü haizdir.Anılan hükümde de açıkça belirtildiği üzere, ihtiyati tedbir kararı, bir hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında uygulanacak geçici bir hukuki korumadır. Başka bir ifade ile ihtiyati tedbir verilebilmesinin en önemli şartı bir ihtiyati tedbir sebebinin mevcut olmasıdır. Kanunda bu husus genel olarak düzenlenmiş, hâkime oldukça geniş bir takdir alanı bırakılmıştır.(m. 389/1). Kanun, burada “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından” söz etmektedir. Bu hüküm dikkate alındığında, mevcut durumun değişmesi hâlinde,hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması,hakkın elde edilmesinin tamamen imkânsız hâle gelmesi,gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi varsa, ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilecektir.Hâkim kararında somut sebep gösteremiyor, bunu en azından açıklayacak veya asgari ölçüde ikna edecek delil değerlendirmesi yapamıyor, yaklaşık ispat ölçüsünü yakalayamıyorsa tedbire karar vermemelidir. Ancak bu da hiçbir zaman tam bir ispat seviyesinde ispat şartına dönüşmemelidir.(Pekcanıtez,Hakan/Atalay,Oğuz/Özekes Muhammet; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, Ankara 2011-Sh.715-717) (Yüksek Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 24/04/2012 gün ve 2011/15388 esas,2012/6651 karar sayılı ilamında belirtildiği gibi) Davacı vekili, telafisi imkansız zararlara neden olmamak için ve alacaklarının teminat altına alınması için davalı firmanın alacaklarını karşılayacak tutarda menkul ve gayrimenkul malvarlığına ihtiyati haciz niteliğinde ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiş ise de; söz konusu malvarlığının uyuşmazlık konusu olmaması nedeniyle tedbir talebinin REDDİNE ilişkin aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; “1-İhtiyati tedbir talebinin HMK’nun 389. maddesi şartları gerçekleşmediğinden, ihtiyati haciz talebinin de 257. Maddesi kapsamında yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmemesi nedeniyle REDDİNE, … ” karar verilmiş ve verilen ara karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/706 E. sayılı ve 16.08.2021 tarihli ara kararı ile ihtiyati haciz niteliğindeki ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verildiğini, ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, istinaf başvurularının kabulü ile kararın kaldırılarak taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, Yargıtay’ın yerleşik içtihatları doğrultusunda dava konusu olayda yaklaşık ispat koşulu mevcut olup ilk derece mahkemesinin ihtiyati haciz talebinin reddine dair verdiği kararın hukuka aykırı olduğunu, aksi yönde verilen kararların bozma sebebi olduğunu, Yerel mahkeme tarafından verilen ihtiyati haciz niteliğindeki ihtiyati tedbir talebimizin reddine ilişkin kararın, istinaf başvurularının kabulü ile kaldırılması ve taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, Aşağıda yer alan Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin vermiş olduğu kararların huzurdaki dava ve istinaf başvurularına emsal teşkil etmekte olduğunu, YARGITAY 19.H.D.’nin 2015/1906 E., 2015/14536 K. Sayılı ve 11.11.2015 tarihli emsal kararı:”Talep, davacı ile adi ortaklığı oluşturan karşı taraf arasında imzalanan hazır beton sözleşmesinden doğan cari hesabın dayanağı 42 adet faturadan bakiye kalan ödenmeyen alacağın tahsili için ihtiyati haciz talebine ilişkindir. Talep eden vekili, talebi ekinde 12.07.2013 tarihli hazır beton sözleşmesi, fatura örnekleri ve sevk irsaliyeleri, karşılıksız kalan çek örnekleri, temlikname ve talep eden şirketin defterleri üzerinde yapılan incelemeye ilişkin raporları ibraz etmiştir.” “İİK’nın 258. maddesi/1. fıkrası 2. cümlesi hükmü uyarınca; “ Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur.” bu hükümdeki yaklaşık ispat kuralından hareketle, ihtiyati haciz talep eden vekilince sunulan hazır beton sözleşmesi, faturalar ve ekindeki teslim alan kısmı imzalı sevk irsaliyeleri gözetilerek talep eden vekilinin ihtiyati haciz talebinin kabulü gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde reddi doğru görülmemiştir.”
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın ihtiyati haciz talep eden yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 11.11.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.” (EK-1:YARGITAY 19.H.D. 2015/1906 E., 2015/14536 K. Sayılı ve 11.11.2015 tarihli kararı) YARGITAY 19.H.D.’nin 2015/685 E., 2015/13030 K. Sayılı ve 19.10.2015 tarihli emsal kararı: “İhtiyati haciz talep eden vekili, borçlunun 26.08.2014, 23.08.2014 tarihli fatura tutarlarını ödemediğini, alacağın teminat altında olmadığı için ve borçlunun mal kaçırma girişimleri olduğundan ihtiyati haciz kararı verilmesi istenmiştir.” “Mahkemece, sunulan belgelerin ihtiyati haciz talebine yeterli olmadığı gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiş, karar talep eden vekili tarafından temyiz edilmiştir.” “İcra İflas Kanunun 257. maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat kuralı uygulanır. Mahkemenin davanın reddine gerekçe gösterdiği sunulan belgelerin İİK 68’e uygun olmadığı gerekçesi alacağın ispatı ile ilgilidir. Bu nedenle talep ekinde yer alan faturaların irsaliyeli fatura olduğu ve ayrıca da cari hesap mutebakatına ilişin belge de bulunduğu gözetildiğinde yaklaşık ispat kuralı uyarınca talebin kabulü gerekirken yazılı gerekçeyle reddi doğru görülmemiştir.”
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün ihtiyati haciz talep eden yararına BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 19.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.” (EK-2: YARGITAY 19.H.D. 2015/685 E., 2015/13030 K. Sayılı ve 19.10.2015 tarihli kararı) Ayrıca, Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin benzer nitelikteki 2017/101 E., 2017/3502 K. Sayılı ve 08.05.2017 tarihli kararı da mevcuttur. (EK-3:YARGITAY 19.H.D. 2017/101 E., 2017/3502 K. Sayılı ve 08.05.2017 tarihli kararı) Nitekim itirazın iptali dava dilekçeleri ekinde de yer alan faturalar, cari hesap dökümü ve borçlu/davalı şirketin imzasını da taşıyan bakiye borç bildirir cari hesap mutabakatı nedeniyle yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiğini, Sonuç olarak dava konusu olaya emsal teşkil eden Yerleşik Yargıtay İçtihatları doğrultusunda ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın usul ve yasaya aykırı olup 16.08.2021 tarihli ara kararın kaldırılması ve istinaf taleplerinin kabulü ile borçlu/davalı şirketin tespit edilen menkul ve gayrimenkul malları ile 3. şahıslardaki hak ve alacaklarının kaydına ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep ettiklerini beyanla; Açıklanan nedenlerle; – İstinaf taleplerinin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi’nin 16.08.2021 tarihli ara kararının kaldırılmasına, – İstinaf İncelemesi sonunda yeniden hüküm kurularak borçlu/davalı şirketin tespit edilen menkul ve gayrimenkul malları ile 3. şahıslardaki hak ve alacaklarının kaydına ihtiyati haciz konulmasına, – Vekalet ücreti ve yargılama masraflarının karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, bakiye fatura alacağının tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasında ihtiyati tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz istemine ilişkindir. Mahkemece, davacı vekilinin ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talebinin şartlarının bulunmaması nedeniyle reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda davacı, taraflar arasındaki ticari ilişki kapsamında davacıya kesilen fatura bedellerinin tamamının ödenmediğini, bakiye alacağının tahsili talebiyle başlatılan icra takibine haksız olarak itiraz edildiği belirtilerek, ihtiyati tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. Yargıtay 19 Hukuk Dairesi’nin 19/09/2016 tarih ve 2016/8719 Esas, 2016/7357 Karar sayılı içtihadı ve yerleşik içtihatlarında belirtildiği üzere ihtiyati tedbir ile ihtiyati haciz farklı geçici hukuki koruma sağlayan müesseselerdir. İhtiyati tedbir, genelde dava konusunun el değiştirmesine engel olurken, ihtiyati haciz, alacağı teminat altına almaktadır. Bu nedenlerle; ihtiyati tedbir mahiyetinde ihtiyati haciz kararı verme olanağı yoktur. Mahkemece davacı talebini ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talebi olarak ayrı ayrı değerlendirmiş ve mahkemenin kabulüne yönelik inceleme yapıldığında, HMK’nın 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. ” Kanun hükmü, tedbirin sadece dava konusu olan şey hakkında verilebileceğini düzenlemiştir. Davanın konusu olmayan mal varlığı hakkında tedbir kararı verilemez. Para alacağı için açılan davada, mal varlığı üzerine tedbir konulamaz. Koşulları varsa, ihtiyati haciz hükümlerinden yararlanılabilir. Yargıtay’ın emsal içtihadında da durum bu yöndedir (Yargıtay 19. HD. 2012/16760 E-2013/3136 K.sayılı, 19/02/2013 tarihli kararı). Yine, Yargıtay 21.HD.’nin E. 2015/5842, K. 2015/8588 sayılı, 20.4.2015tarihli kararında belirtildiği üzere: “…Amaç bakımından ihtiyati tedbir, aynı uyuşmazlık konusu olan taşınır veya taşınmaz malların devrinin önlenmesi, dava sonuna kadar aynen muhafaza edilmesi veya bir tehlike yahut zararın önlenmesi amacıyla HMK’nın 389 vd. maddelerinde öngörülen durumlarda başvurulan bir yol olduğu halde, ihtiyati haciz, bir alacağın tahsilini temine yarayan bir vasıtadır. İhtiyati hacizde, ihtiyaten haczedilen mal ve haklar, alacaklının açtığı veya yaptığı veya açmayı yahut yapmayı düşündüğü dava veya icra takibinin konusu değildir. Halbuki ihtiyati tedbirde, hakkında tedbir kararı alınan şey, esasen asıl davanın konusudur. Dosyaya sunulan belgelere göre, taraflar arasında yapılan satış sözleşmesi uyanınca talep edenin ibraz edilen faturadaki malları tam ve eksiksiz olarak karşı tarafa teslim edip etmediği, sunulan faturaların iade edilip edilmediği, alacağın varlığı, miktarı yargılamayı gerektirdiği, dosyaya ibraz edilen faturalardaki malların teslim edildiğine dair irsaliye ibraz edilmediği, ibraz edilen yazışmanın içeriği ve sunulan belgeler yaklaşık ispata yeterli değildir. Değişen durum ve şartlara göre de her zaman yeniden talepte bulunulabilecek olup dava ve ara karar tarihi itibariyle yaklaşık isbatın gerçekleşmediği, buna göre, ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin verilen ara karar usul ve yasaya uygun olup talep eden davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden taraftan alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcı, istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden taraf üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 30/09/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.