Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1666 E. 2021/1569 K. 04.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1666 Esas
KARAR NO: 2021/1569 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/04/2021
NUMARASI: 2018/911 Esas 2021/439 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 04/11/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili ile sigortalısı arasında düzenlenen nakliyat emtea taşıma sigorta poliçesine konu taşımada yükün teslim sırasında hasarlı teslim edildiğini, sigortalısına yaptığı hasar ödemesinin davalıdan tahsili için taptığı icra takibine itiraz edildiğini yapılan itirazın haksız olduğunu itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkilinin davalının acentesi olmadığını, davanın zamanaşımına uğradığını, ayıp ihbarında bulunulmadığını, müvekkilinin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, bu nedenlerle de davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 20/04/2021 tarih ve 2018/911 Esas – 2021/439 Karar sayılı kararında; “….Yapılan yargılama sonucu dosya Mahkememizce kül olarak değerlendirildiğinde; davacı ( alacaklı ) tarafından davalı ( borçlu) aleyhine İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 1.091 Euro rücuen tahsil için icra takibinde bulunduğu, davalının ( borçlunun ) yasal süresi içerisinde borca itirazı üzerine takibin durmuş olduğu, davacı vekilinin yasal süre içinde davalının itirazının iptali için İİK 67 maddesine göre itirazın iptali davası açtığı, uyuşmazlığın davalının davacıya takibe konu miktardan dolayı borcunun olup olmadığı hususunda olup, dosyada deliller toplandıktan sonra bilirkişi incelemesi yaptırılmış, 09/01/2020 havale tarihli kök rapor, 15/06/2020 havale tarihli ek rapor ve 08/12/2020 havale tarihli kök rapor alınmış, 08/12/2020 havale tarihli raporda; …..Dava konusu uyuşmazlığa CMR Konvansiyonu hükümleri uygulanacağı, Elde olmayan/mucbir nedenlerden dolayı geç ihbarda bulunulması durumlarında sigortalıya beher seferde vasıta başına peşin kuvertür teminatı verildiğine dair bir kloz ve / veya Poliçe teminat kapsamında Limit verildiğine dair dava dosyasında mevcut sözleşmede bir açıklama, özel şart olmadığı, Dosyada mübrez belgelerden davaya konu taşımanın 11.08.2017 de başladığı ve 14.08.2018 tarihinde teslim ile sonuçlandığı görülmektedir. Böylece poliçenin davaya konu taşımanın başladığı tarihten sonra düzenlendiği ve bu poliçenin işbu dava konusu taşımayı kapsamadığı, dosyada mübrez 29.3.2018 tarihli ödeme makbuzuna göre davacının sigortalısına hasar bedelini ödediği başka bir deyişle ortada ex gratia bir ödemenin söz konusu olduğu, Yargıtay uygulamasında ex gratia ödeme halinde sigortalıdan alınmış hakların davacıya devri ve temlik edildiğine dair bir ibraname varsa bu halde davacı sigortacının alacağın temliki hükümleri çerçevesinde sigorta ilişkisi dışında alacağın temliki hükümlerine göre de talep hakkının bulunduğu kabul edilmekte olduğu, dosya kapsamı incelendiğinde davacının sigortalısından işbu davaya konu tazminata ilişkin ibraname ve temlik belgesini dosyaya ibraz etmediği sadece sigortalısına yaptığı ödemeyi gösteren dekontu ibraz ettiği, başka bir deyişle TBK anlamında yazılı ve hakların davacıya temlik ettirildiğine dair temliknamenin sunulmadığı bu çerçevede dosyadaki deliller kapsamında davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı, sırf ödeme dekontunun davacıya rücu hakkını vermeyeceği, Dosyadaki bilgi ve belgelerden … şirketinin taşımayı yapan … şirketinin acentesi olduğuna dair herhangi bir delile rastlanmadığı, Davacı sunduğu internet çıktısında … şirketinin taşıyıcının acentesi olduğunu ileri sürmüş ise de bu çıktının taşıyıcının internet sitesinden alındığı bu çerçevede … şirketinin davalı taşıyıcının acentesi olduğunu iddia eden taşıyıcı şirketten bu hususa ilişkin bilgi ve belgelerin celb edilmediği görülmekle dosyanın halihazır durumu itibariyle … şirketinin davalı taşıyıcının acentesi olup olmadığı tespit edilemediği, Davaya konu olayda davalı taşıyıcının kastına veya kastına eşdeğer kusuru ile ilgili delil ve belge bulunmadığından zamanaşımı 3 yıl değil 1 yıl olacaktır. Dosyada mübrez teslim belgesine göre teslim tarihi 14.8.2017 tarihi olup dava da 14.08.2018 tarihinde açıldığından Takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak kaydıyla davalının zaman aşımı itirazının yerinde olmadığı, Davaya konu taşımada davalıya … şirketinin davalı acentesi olduğu iddiasına dayalı olarak Türkiye’de dava açıldığı, … şirketinin davalının acentesi olması halinde davanın Türkiye’de açılmasının CMR 31/1 hükmü gereğince mümkün olduğu, aksi ihtimalde ise yükün alındığı yer ile teslim edildiği yer Türkiye olmamakla davacının işbu davayı Türkiye’de açmasının Takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak kaydıyla yerinde olmayacağı, Dosyada mübrez teslim tutanağında teslimin 14.08.2017 tarihinde gerçekleştiği ve taşıma konusu yükün CMR belgesinde 1 palet 185 adet emteanın kırık olduğunun derc edildiğinin belirtildiği, Davalı tarafın bu belgelerde taşıyıcı şoförünün imzalarının birbirinden farklı olduğunu dolayısıyla kendilerine yapılmış bir hasar ihbarının bulunmadığını iddia etmekte olduğu, söz konusu belgelerdeki imzaların taşıyıcı şoförüne ait olduğu kanaatine varılması ihtimalinde CMR 30 hükmü çerçevesinde ayrıca ihbara gerek olmadığı, Dosyada mübrez teslim tutanağında yer alan nota göre; emteanın kırılma nedeni olarak “alttaki tahta palet kırılmış bunun sonucunda çember kopmuş ve palet dağılmıştır’ açıklamasının bulunduğu, bu belge dikkate alınırsa hasarın istiflemeden kaynaklanacağı, Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre de; yükleme ve istif göndericiye ait olsa bile, taşıyıcının basiretli bir tacir gibi davranmaktan kaynaklanan yüklemeye nezaret görevinin bulunduğu, taşıyıcının hiçbir ihtirazı kayıt ileri sürmeden taşımayı gerçekleştirmesi, yükün tam ve sağlam alındığı hususunda karine teşkil eder ise de, taşıyıcının yükün sağlıklı taşınabilmesi ve hasara uğramaması için yükleme ve istiflemeyi, basiretli bir tacir gibi gözetmemesi, hatalı bir yükleme varsa buna karşı çıkmaması ve yükün güvenli taşınabilmesi için gereken her türlü tedbiri almaması ambalajlama ve istifleme yönünde müterafik kusurunu teşkil edeceği, bu ihtimalde taşıyıcının sorumluluğu ise hasarın oluşumuna asli ve fiili katkısı olmaksızın ihmali davranışla oluşan tali bir kusur olduğundan kusur oranındaki Takdiri Sayın Mahkemeye ait olmak kaydıyla taşıyıcının % 25 oranında müterafik kusurlu olabileceği, bu oranın azaltılması veya artırılması hususundaki takdirin Sayın mahkemeye ait olacağı, Davalı taşıyıcının CMR m.23/3 gereğince sorumluluğu; 1702,93 kg x 8.33 x 11,1936 TL= 169.268,831 TL’yi aşmamasının gerektiği, sınırlı sorumluluğu söz konusu bulunan davalının ancak gerçek zararı ödemekle yükümlü bulunduğu nazara alınarak, davacının gerçek zararı hesaplattırılıp, sorumluluk limitinin altında kalırsa bu miktara, üstünde bulunduğu takdirde şimdi olduğu gibi sorumluluk limitine hükmedilmesi gerekeceğinden gerçek zarar miktarının hesabının gerektiği, hasara uğrayan emtea cam emteası olup emteanın piyasa fiyatı çerçevesinde kadri marufunda olup olmadığı ve zararın gerçek miktarının ne olacağına ilişkin değerlendirmenin yapılabilmesi hususu uzmanlık alanımız dışında olduğu, bu hesaplamanın cam emteası alanında uzman sektör bilirkişi tarafından yapılması gerektiğinden bu hususta herhangi bir hesaplama yapılamadığı, bu halde bulunacak gerçek zararın taşıyıcının kusur oranıyla çarpılıp zarar miktarının bulunmasının gerektiği, açıklanmış, bilirkişi raporunda açıklandığı üzere, ön inceleme duruşmasında tespit edilen uyuşmazlıklardan davalı vekilinin zamanaşımı itirazının teslim tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 1 yıllık süre dolmadığından dava zamanaşımı süresinin son gününde açıldığından davalı vekilinin zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı, davaya konu taşıma 14/08/2018 tarihinde teslim edildiğinden poliçenin ise taşımanın başladığı tarihten yani 11/08/2017 tarihinden sonra düzenlendiği, poliçenin dava konusu taşımaya ait olmadığı, davacı tarafından yapılan 29/03/2018 tarihli davacının sigortalısına ödediği hasar bedelinin ex gratia bir ödeme olduğu, bu ödemeye göre sigortalıdan alınmış hakların davacıya devri ve temlik edildiğine dair ibraname varsa davacı sigortacının alacağın temliki hükümleri çerçevesinde sigorta ilişkisi dışında alacağın temliki hükümlerine göre talep hakkı bulunacağından davacının sigortalısından ibraname ve temlik belgesini dosyaya ibraz etmediği, sadece ödeme belgesini ibraz ettiği, davacıya hakların temlik ettirildiğine dair temliknamenin sunulmadığından ödeme dekontunun da davacıya TTK 1472 maddesindeki rücu hakkını vermeyeceğinden davanın öncelikle dava şartları yönünden incelendiğinden davacının davada aktif husumeti bulunmadığından dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar vermek gerektiği…”gerekçesi ile, Davacı vekilinin davalı aleyhine açmış olduğu itirazın iptali davasının aktif husumet yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yargılamaya konu hasar hasar poliçe teminatı kapsamında kalmakta ve müvekkili şirkete halefiyet hakkı tanımakta olduğunu, müvekkili şirketin dava ehliyetine ve davacı sıfatına haiz olduğunu, Dosyada mübrez poliçenin geçerlilik tarihi 01/01/2017 – 01/01/2018 aralığında olup, işbu poliçeye göre düzenlenen Nakliyat Emtea Taşıma Sigorta Poliçesi de yargılamaya konu hasarı teminat altına almakta olduğunu, Poliçenin ikinci sayfasında yer alan ” GENEL ŞARTLAR” başlığı altında “Bu poliçe 2918 Sayılı abonman sözleşmesine bağlı olarak düzenlenmiştir.” hükmü yer almakta olduğunu, 14.08.2017 tarihinde alıcısına ulaşan emtealarda hasar meydana geldiği tespit edilerek, işbu hasar tutanak altına alınmış ve CMR taşına senedi üzerine de hasar notu düşüldüğü, dosyada mübrez CMR taşıma senedinden de anlaşılacağı üzere, hasar tarihi 14.08.2017 olup, poliçe teminatı kapsamında kalmaktadır. İşbu hasar miktarı da müvekkili şirket tarafından sigortalısına ödendiğini, CMR md. 9/2 gereğince, taşıma senedinde taşıyıcı tarafından beyan edilmiş bir çekince yok ise , aksi kanıtlanmadıkça tesellümde yükün ve ambalajların iyi durumda olduğu ve yükün parça sayısı ile bunların işaret (marka) ve numaralarının taşıma senedinde yer alan beyanlara uygunluk arz ettiği konusunda delil teşkil edeceğini, Yine CMR md. 17 gereği, taşımacı, yükü teslim aldığı andan, teslim edinceye kadar, bunların kısmen veya tamamen kaybından ve doğacak hasardan sorumlu olduğunu, Davalı tarafça da aksi ispat edilmediği üzere, taşımaya konu yük, hasardan ari bir şekilde taşıyıcı tarafından teslim alındığı halde, alıcısına hasarlı bir şekilde teslim edildiğini, Kaldı ki, kabul anlamına gelmemekle birlikte, yükleme hatasında dahi taşıyıcının basiretli tacir olmasından kaynaklı nezaret sorumluluğu gereği sorumluluğu devam etmekte olduğunu, Dolayısıyla, CMR ve ilgili mevzuat hükümleri gereğince, meydana gelen hasardan sorumlu olan davalı tarafa, müvekkili şirketin, sigortalısına ödemiş olduğu hasar miktarını, TTK hükümleri gereğince rücu etme hakkı bulunmakta olduğunu, Hasar tarihi olan 14.08.2017 tarihi, poliçenin teminat kapsamında kalmakta ve müvekkili şirkete, 6102 Sayılı TTK madde 1472 gereğince sigortalının haklarına halef olma hakkı tanımakta olduğunu, 14.08.2017 tarihinde abonman sözleşmesine bağlı olarak düzenlenmiş … numaralı Nakliyat Emtea Taşıma Sigorta Poliçesinin, hasar tarihinden sonra düzenlenmiş olduğu gerekçesi ile müvekkilinin halef olma hakkının ve aktif husumeti bulunmadığının kabulü hukuka aykırı olduğunu, Poliçenin “ÖZEL ŞARTLAR” başlığı altında yer alan madde 5 ” Sigorta ettiren/sigortalı her bir sevkiyattan en geç haberdar olduğunda Sigortacıya bildirecek ve her sevkiyat için ayrı bir zeyilname ile prim tahakkuk ettirilecektir. Sigortalının, bu sözleşme kapsamına giren tüm sevkiyatları sigortacıya bildirmesi ve bu sebeple düzenlenecek poliçelerde tahakkuk edecek primleri ödemesi esastır. Sigortalı ve/veya adamlarının sefere esas bilgileri sefer başlangıcından önce elde edememesinden/haberdar olamamasından kaynaklanan geç ihbar nedeniyle sefer poliçesinin seferin başlamasından sonra düzenlenmesi halinde dahi sigorta teminatı bu sözleşme koşulları ve limitleri dahilinde geçerli olacaktır.” hükmünden de anlaşılacağı üzere, sigortalı ve/veya adamlarının sefere esas bilgileri sefer başlangıcından önce elde edememesinden/haberdar olamamasından kaynaklanan geç ihbar nedeniyle sefer poliçesinin seferin başlamasından sonra düzenlenmesi halinde dahi sigorta teminatı ana poliçe sözleşme koşulları ve limitleri dahilinde geçerli olacağı hüküm altına alındığını, Dolayısıyla 14.08.2017 tarihli sefer poliçesi teminatı, 01.01.2017 tanzim tarihli poliçenin sözleşme koşulları ve limitleri dahilinde hüküm ifade etmekte ve yargılamaya konu hasarı teminat altına almakta olduğunu, Müvekkili şirketin sigortalıya yapmış olduğu ödeme teminat kapsamında olup, lütuf ödemesi olarak kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğunu, Lütuf ödemesi, sigorta şirketinin tanzim edilen poliçede yer almayan fakat hasarı karşılamayı kabul ettiği haller olarak nitelendirilmekte olduğunu, ancak yargılamaya konu uyuşmazlıkta müvekkili şirket tanzim edilen poliçe teminatı kapsamında kalan hasar miktarını sigortalısına ödemiş olduğundan, yapılan ödemeyi lütuf ödemesi olarak kabul etmek hukuka aykırı olacağını, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/12872 E. , 2017/751 K. Sayılı ve 13.02.2017 tarihli kararı) Nakliyat sigorta poliçesinin yükleme tarihinden sonra düzenlenmesi halinde dahi, hasar tarihini kapsaması nedeniyle, davacı sigorta şirketinin rücu hakkının var olduğunu kanıtlamakta olduğunu, Yargılamaya konu uyuşmazlıkta, dosyada mübrez CMR belgesinden de anlaşılacağı üzere, hasar tarihi, tanzim edilen nakliyat sigortası poliçesinin teminatı kapsamında kalmakta olduğunu, Yargılamaya konu hasar, müvekkili şirket ile sigortalısı arasında düzenlenen poliçe teminatı kapsamında kalmakta olduğunu, dolayısıyla müvekkili şirketin sigortalısına yapmış olduğu ödeme sebebiyle, hasarın meydana gelmesinde kusuru bulunan davalıya rücu hakkı bulunmakta olduğunu, Mahkemece, müvekkili şirketin davada aktif husumetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmiş olması sebebiyle öncelikle, tehir-i icra kararı verilmesine, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, Nakliyat Emtea Sigorta Poliçesinden kaynaklanan alacağın davalı taşıyıcıdan rücuen tahsili istemiyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın aktif husmet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Dosyaya ibraz edilen CMR örneğine göre; göndericinin …, alıcının … olduğu, emtianın 13 uç kapak olduğu, taşıyıcının … olduğu, yükleme yeri ve tarihinin 10/08/2017 -Çek Cumhuriyeti olduğu, taşıyacak aracın plakasının ise … / … olduğu, davalıya taşıyıcı şirketin Türkiye’deki acentesi olduğu iddiasıyla taşıyıcıya izafeten icra takibinin yapıldığı ve davanın açıldığı anlaşılmıştır. Dosyaya sunulan fatura örneğinde teslimin … olduğu, bu teslim şeklinde tüm masraf ve risklerin alıcıya ait olduğu teslim şeklidir. CMR örneğine göre alıcının … olduğu, davacı tarafından sigortalı alıcıya 29/03/2018 tarihinde hasar ödemesi yapıldığı anlaşılmıştır. Sigortalı malları taşıyan araç sürücüsünün imzasının da bulunduğu tutanağa göre ürünlerin bir kısmının varma yerinde hasarlı olduğunu tespit edilmiş ve CMR üzerine de hasar notu düşülmüştür. Davaya konu taşımanın 11/08/2017 tarihinde başladığı ve 14/08/2017 tarihinde hasarlı teslimle sonuçlandığı, davacı ile sigortalı arasında 14/08/2017 tanzim tarihli emtia nakliyat sigorta poliçesi düzenlendiği, poliçenin ilk sayfasında, sözleşme başlangıç -bitiş tarihleri 1/01/2017 – 1/01/2018 olarak belirtilmiştir. Sigorta ettirenin … A.Ş., Sigortacının davacı sigorta şirketi, sigortalısının ise … şirketi olduğu, Poliçeye göre aracın kalkış yerinin ÇEK CUMHURİYETİ, varış yerinin BULGARİSTAN, taşıyacak aracın plakasının ise; … olduğu İkinci sayfada ise GENEL ŞARTLAR başlığı altında, “Bu poliçe 2918 sayılı abonman sözleşmesine bağlı olarak düzenlenmiştir,” hükmü yer almaktadır. Dosyaya ibraz edilen 2918 nolu abonman sigorta sözleşmesi incelendiğinde, sözleşmenin 01/01/2017 tarihinde düzenlendiği, sözleşmenin başlangıç tarihinin 01/01/2017, bitiş tarihinin ise 01/01/2018 tarihi olduğu, sigorta ettirenin … A.Ş., Sigortacının davacı sigorta şirketi, sigortalısının ise Trakya Glass Bulgarıa-EAD. olduğu görülmüştür. Abonman sigorta sözleşmesinin Özel Şartlar bölümünün 5. Maddesinde;” Sigorta Ettiren/Sigortalı her bir sevkiyattan en geç haberdar olduğunda Sigortacıya bildirecek ve her sevkiyat için ayrı bir zeyilname ile prim tahakkuk ettirilecektir. Sigortalının, bu sözleşme kapsamına giren tüm sevkiyatları sigortacıya bildirmesi ve bu sebeple düzenlenecek poliçelerde tahakkuk edecek primleri ödemesi esastır. Sigortalı ve/veya adamlarının sefere esas bilgileri sefer başlangıcından önce elde edememesinden/haberdar olamamasından kaynaklanan geç ihbar nedeniyle sefer poliçesinin seferin başlamasından sonra düzenlenmesi halinde dahi sigorta teminatı bu sözleşme koşulları ve limitleri dahilinde geçerli olacaktır,” hükmü düzenlenmiştir. 14/08/2017 tanzim tarihli emtia nakliyat sigorta poliçesinin 2918 nolu abonman sözleşmesi şartları mucibince aktedildiğinin poliçede belirtildiği,sigorta ettirenin … A.Ş., Sigortacının davacı sigorta şirketi, sigortalısının ise … şirketi olduğu, satış şeklinin CIF satış olduğu, 2918 nolu abonman sigorta sözleşmesinde, sigorta ettirenin … A.Ş., Sigortacının davacı sigorta şirketi, sigortalısının ise … Olduğu, her iki sözleşmenin sigortalısının , fatura ve CMR’deki alıcı adresinin aynı olup bu iki sigortalının aynı olduğu kanaatinin oluştuğu, taşımaya konu hasarın 14/08/2017 tarihinde meydana geldiği,emtia nakliyat sigorta poliçesinin ise 14/08/2017 tarihinde düzenlenmiş ise de,2918 nolu abonman sigorta sözleşmesinin özel şartlar bölümünün 5. Maddesi uyarınca söz konusu spesifik poliçenin dava konusu taşımayı kapsadığı, bu tesbitlere göre spesifik poliçenin hasar tarihinden sonra düzenlendiği, bu nedenle geçersiz olduğu iddiasının yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Buna göre; davaya konu hasarlı emtia davacı sigorta şirketince sigortalandığından ve hasar bedeli sigortalıya 29/03/2018 tarihinde ödendiğinden TTK 1472. maddesine göre davacı, sigortalısının haklarına halef olduğundan aktif dava ehliyetine sahiptir.Mahkemece aktif husumet yokluğu nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi hatalı olmuştur, Bu nedenle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-4 maddesi uyarınca kaldırılmasına, tarafların delilleri toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 20/04/2021 tarih ve 2018/911 Esas 2021/439 Karar sayılı kararının HMK’ nın 353/1-a4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dava dosyasının mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 59,30.TL istinaf karar hacının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 04/11/2021 tarihinde HMK’nın 353/1-a4 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.