Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1662 E. 2021/1281 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1662 Esas
KARAR NO: 2021/1281 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/205 D.İş – 2021/196 Karar
TARİH: 27/05/2021
DAVA: İhtiyati Hacze İtiraz
KARAR TARİHİ: 29/09/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Talep eden alacaklı vekili dilekçesi ile, borçluların vermiş olduğu 750.000,00-USD bedelli bononun 250.000,00-USD’lik kısmının karşılığının olmadığı, borcun ödenmediğini belirterek borçluların menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini, masraf ve ücreti vekaletin karşı taraflara yükletilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi 30/03/2021 tarih 2021/205 D.İş – 2021/196 Karar sayılı kararında; 1-İhtiyati haciz talebinin takdiren talep konusu alacak miktarı olan (250.000,00-USD X 8.1460=) 2.036.500,00-TL’nin %15 teminat karşılığında KABULÜNE , 2-Karşı tarafların-borçluların (250.000,00-USD X 8.1460=) 2.036.500,00-TL tutarında taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine İ.İ.K’nun 257. ve devamı maddeleri gereğince İHTİYATİ HACİZ KONULMASINA, karar vermiştir. İhtiyati hacze itiraz edenler vekili dilekçesinde özetle; söz konusu ihtiyati haciz kararının takip başlatılmadan önce alındığını, sahte senedin varlığının öğrenilmesi üzerine menfi tespit davası açıldığını, dayanak senedin düzenleme tarihinin tahrif edildiğini, keşidecisinin müvekkili şirket tarafından devralınan şirket olduğunu, ihtiyati haciz talep edenin müvekkili şirket eski çalışanı olduğunu, şirket birleşmesi döneminde ve alacaklı lehdarın müvekkili şirkette çalıştığı dönemde söz konusu bonodan bahsedilmediğini, bunun da bononun düzenleme tarihinin sonradan eski tarihli olarak düzenlendiğini gösterdiğini, İhtiyati haciz dosyası taraflarınca incelendiğinde ihtiyati hacize konu kambiyo senedi ekinde ihbarname ve protesto olmadığını, tacirler arasında yazılı ihtarın varlığının şart olduğunu, kaldı ki kambiyo senetlerinin ihbarı ve protestosunun şart olduğunu, aksi halde herhangi birinin sahte imzaya dayanarak getirdiği bir senetle ihtiyati haciz almasının borçluları ciddi manada büyük sıkıntılara sokabileceğini, senedin üzerinde alacaklının imzası bulunmadığını, nitekim bu durumda müvekkili şirketi büyük sıkıntılarla başbaşa bıraktığını, bu ihtiyati haciz kararı ile müvekkilimin 10.000.000 USD üzerinde fabrika değeri olmasına rağmen üretim yapılan makinelerinin söküldüğünü, işbu ihtiyati haciz kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, ihtiyati haciz kararına itirazlarının kabulü ile ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini arz ve talep etmişlerdir. Alacaklı vekili 10/05/2021 tarihli itiraza cevap dilekçesinde özetle; İhtiyati haciz talep eden alacaklı …’nın lehdar, ihtiyati haciz kararına itiraz eden borçlunun keşideci olduğu huzurdaki itiraza konu olan 15.01.2018 tanzim tarihli, 15.01.2020 vade tarihli 750.000 USD bedelli senede dayalı olarak, senet borçlusu …’un mal kaçırma amacıyla çeşitli davranışlarının önüne geçmek için yapılan başvuru neticesinde İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/205 D. İş ve 2021/196 K. sayılı ve 30.03.2021 karar tarihli ihtiyati haciz kararı alındığını, işbu ihtiyati haciz kararının infazını sağlamak amacıyla taraflarınca, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile ihtiyati hacze itiraz eden borçlu aleyhine kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlatıldığını akabinde mezkur icra takibi üzerinden ihtiyati haciz kararını tamamlayıcı merasimin de gerçekleştirildiğini, ancak mezkur ihtiyati haciz kararına borçlu şirket tarafından itiraz edilmiş olup haksız ve mesnetsiz nitelikteki itirazların reddi gerektiğini, iş bu hususa ilişkin detaylı açıklamalar ve delillerin müvekkili aleyhine açılan İstanbul 13. ATM’nin 2021/251 E. Sayılı menfi tespit davasına sunulacağını, müvekkili aleyhine açılan 2021/251 E. Sayılı menfi tespit davasında tüm bu hususların inceleme konusu yapılacağını, itiraz edenlerin itiraz sebeplerinin İİK 265. Madde de sayılan itiraz sebeplerinden olmadığını, itirazın süresinde olmadığını belirterek itirazın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 27/05/2021 tarih 2021/205 D.İş – 2021/196 Karar sayılı kararında; “İİK Madde 265 – (Değişik: 18/2/1965 – 538/105 md.) (Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/63 md.) Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi hâlde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir.(Ek ikinci fıkra: 17/7/2003-4949/63 md.) Menfaati ihlâl edilen üçüncü kişiler de ihtiyatî haczi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde ihtiyatî haczin dayandığı sebeplere veya teminata itiraz edebilir. Mahkeme, gösterilen sebeplere hasren tetkikat yaparak itirazı kabul veya reddeder. İtiraz eden, dilekçesine istinat ettiği bütün belgeleri bağlamaya mecburdur. Mahkeme, itiraz üzerine iki tarafı davet edip gelenleri dinledikten sonra, itirazı varit görürse kararını değiştirebilir veya kaldırabilir. Şu kadar ki, iki taraf da gelmezse evrak üzerinde inceleme yapılarak karar verilir.” Hükmü düzenlenmiş olup, itiraz sebepleri sınırlı olarak sayılmıştır. İtiraz eden vekilinin; ihtiyati hacze konu kambiyo senedinin ekinde ihtarname ve protesto olmadığından bahisle ihtiyati haczin koşullarının oluşmadığı yönündeki itirazının, borçlu şirketin keşideci olması nedeni ile yerinde olmadığı, sair itirazlarının İİK.m.265’te sayılan sınırlı sebeplerden olmadığı anlaşıldığından ihtiyati hacze itirazın reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.”gerekçesi ile, İhtiyati hacze itirazın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı ihtiyati hacze itiraz eden tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati hacze itiraz eden vekili istinaf dilekçesi ile, mahkemenin ihtiyati haciz kararına yaptıkları itirazların sadece ilk itiraz eden meslektaşlarının alelacele sundukları itiraz dilekçeleri ile bağlı kalarak karar verdiğini, kararında sadece ilk verilen itiraz dilekçelerine değindiğini, 12/05/2021 tarihli dokuz (9) sayfadan ibaret itiraz dilekçelerine ve mürafaa duruşmasındaki izahatlarına hiç değinilmediğini ve irdelenmediğini, aynı mahkemenin 2021/251 Esasında aynı senetten ötürü açtıkları menfi tespit ve tazminat davasının derdest olduğunu, ihtiyati hacze itirazın değerlendirildiği aynı mürafaa duruşmasında esas dosyadan da tedbire itirazların değerlendirildiğini ve % 15 teminatla HMK.m.209 ve HMK.m.389 uyarınca takibin tamamen durdurulduğunu, yerel mahkeme heyetinin ihtiyati hacze ilişkin işbu değişik iş dosyasını ve Menfi Tespite ilişkin esas dosyayı beraber yürütmesine ve her biri diğerine delil olarak izah edilmesine rağmen esas dosyadan kopuk şekilde karar vermesinin doğru olmadığını, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 27.6.2018 tarih, 2018/717 Esas ve 2018/625 Karar sayılı ilamında Yargıtay içtihadını alıntılayarak aşağıdaki şekilde hüküm kurduğunu, “Somut olayda, ihtiyati haciz talebine konu alacağın esasına dair olarak ihtiyati haciz kararına itiraz eden tarafından İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1058 E. sayılı dosyasıyla menfi tespit davası açıldığı ileri sürülmüş olup; böyle bir dava açılmış ise işbu itirazın da esas davaya bakan mahkemece değerlendirilmesi gerekmektedir. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2015/5015 esas 2015/5640 Karar sayılı ilamı)” İhtiyati hacze itiraz hallerinde itiraza konu değişik iş dosyasının temelini oluşturan senet veya alacağın dayanağı belge hakkında menfi tespit davası açılması halinde bu iki dosyanın beraber incelenerek sonuca varılmasını gerektiğini, Yerel mahkemenin aşağıdaki hususları bir bütün olarak değerlendirmediğini, alacaklının alacağına dayanak gösterdiği 15/01/2018 tanzim, 15/01/2020 vade ve 750.000 USD bedelli senedin keşidecisinin müvekkili şirket olmadığını, müvekkili şirket, 12/05/2021 tarihli dilekçe ekinde sunulan “Hisse Devir Sözleşmelerinde” de görüldüğü üzere keşideci olan … Ltd. Şti’nin bütün hisselerini 24/01/2018 tarihinde devraldığını, keşideci şirket tüzel kişiliği de müvekkili şirketçe devralınmış/birleşmiş ve keşideci şirket infisah olduğunu, davacı/alacaklı da TTK.m.153/1’de ifadesini bulan “Birleşme, birleşmenin ticaret siciline tescili ile geçerlilik kazanır. Tescil anında, devrolunan şirketin bütün aktif ve pasifi kendiliğinden devralan şirkete geçer” şeklindeki halefiyet ilkesi gereği müvekkili şirkete müracaat ettiğini, dolayısıyla müvekkili şirket keşideci değil keşidecinin halefi olduğunu, Yerel mahkemece ihtiyati hacze itiraz sebeplerinin sınırlı olmasından bahsedilmiş olmasına karşın tasarruf ilkesi gereği ihtiyati haciz sebeplerinin sınırlılığı ilkesinin davacı içinde geçerli olduğunu göz önüne almadığını, hukuk mahkemelerindeki tasarruf ve taleple bağlılık ilkesi gereği bu sebeplerin mahkemece kendiliğinden genişletilemeyeceğini, bu sebeplerin kısaca; müvekkili şirketin dayanak senedi vadesi geldiği halde ödemediğini, mal kaçırma amacıyla bir takım tasarruflarda bulunduğu iddialarına dayandığını, Nihayetinde davacı/alacaklının, ihtiyati haciz sebebi olarak dayandığı; senedin vadesinin gelmesine rağmen ödenmemesi ve müvekkili şirketin mal kaçırma amacına matuf işlemlerinin olduğu şeklindeki sebepleri, işbu davanın özelliğine ve halefiyet ilkesinin ruhuna uymadığını, davacı alacaklının, halef olan müvekkiline en azından senedi, ödenmesi için ibraz etmesi gerektiğini, yerel mahkemenin halefiyet ilkesini gözetmeden sanki senet keşidecisi müvekkili şirketmiş ve müvekkili şirketten sadır bir senet gibi karar kurmasının doğru olmadığını, Dosyadaki bütün itirazların alacağa dayanak yapılan senedin varlığının müvekkili şirketçe ihtiyati haczin uygulandığı güne kadar bilinmediği, devralınan keşideci şirketin defter ve kayıtlarında böyle bir senedin yer almadığı, senedin alacaklısı … ve senedi tanzim eden …’den aynı anda iki şirket hisselerinin aynı masada devralındığını, alacaklı … ve senedi imza eden …’in beraber hareket ettiklerini, …’in üçüncü kişi olmadığını, bu iki kişi ile müvekkili şirketin, sözde senedin tanzim tarihinden sonra yaklaşık iki yıl çalışmasına rağmen yine senedin ibraz edilip ödeme talep edilmediğini, senedin konusunun dahi açılmadığı ve bu sebeple senedin geçmişe dönük tarih atılarak sahte olarak düzenlenmiş olabileceği iddialarına dayandığını, Yerel mahkemece kambiyo senetlerine mahsus takip yolu ile dermeyan edilen esas takibe İstanbul 11.İcra Hukuk Mahkemesinin 2021/503 Esasında süresinde itiraz edilmesine, aynı yerel mahkemede 2021/251 Esası ile Menfi Tespit ve Tazminat davası açılmasına, dosyadan ihtiyati hacze itiraz edilmesine ve itirazın reddi kararına karşı istinaf yoluna gidilmesine, esas dosyadan verdiği tedbir kararına, rağmen alacaklının ihtiyati haczi talep ederken yatırdığı teminatı iade etmesinin anlaşılamadığını, icra müdürlüğünün takibin kesinleştiği şeklindeki derkenarının usulsüz olduğunu yerel mahkemeye bildirilmiş ve mahkemede yeninde icra müdürlüğüne müzekkere yazıldığını, müzekkere cevabında esas takibe süresi içinde borca itiraz davası açıldığı da belirtildiğini, yani icra müdürlüğü bir yandan takibin kesinleştiğini bir yandan da takibe süresi içinde itiraz ediliğini belirttiğini, İleri sürülerek dosyanın öne alınmasını, istinaf talebinin kabulü ile ek kararın kaldırılmasını, ihtiyati hacze itirazların kabulüne, 30/03/2021 tarihli ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep ihtiyati hacze itiraza ilişkindir. Alacaklı, bonoya dayalı olarak mahkemeden ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiş, mahkemece teminat karşılığında ihtiyati haciz kararı verilmiş, borçlunun ihtiyati hacze itirazı üzerine, duruşmalı yapılan inceleme sonucunda istinaf konu itirazın reddi kararı verilmiştir. İcra İflas Kanunu’nun 265/1. maddesi uyarınca kendisi dinlenilmeden ihtiyati haciz kararı verilen borçlu, verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı kararı veren mahkemeye müracaatla itiraz edebilir. Ancak, ihtiyati hacze konu alacak hakkında dava açılması, ihtiyati hacze itirazı incelemeye bu kararı veren mahkemenin görevli bulunduğuna ilişkin kuralın istisnasını teşkil etmektedir. HMK.nun 394/2-son maddesi uyarınca, esas hakkında dava açıldıktan sonra itiraz hakkında bu davaya bakan mahkeme tarafından karar verilecektir. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2015/5015 esas 2015/5640 Karar sayılı ilamı) Somut olayda, taraf vekillerinin itiraz ve itiraza cevap dilekçeleri ve ekindeki belgelerden, ihtiyati haciz kararı verildikten sonra itiraz eden borçlu tarafından aynı mahkemede 2021/251 E. kayıtlı ihtiyati hacze dayanak bonodan dolayı borçlu olunmadığının tespiti davası açıldığı, (menfi tespit davasında da borçlu İİK 72/3 maddesine göre ihtiyati tedbir kararı almış olup, alacaklının itirazı üzerine söz konusu 2021/251 E. Sayılı dosyada aynı tarihte ihtiyati tedbire itirazın müraafası yapılmıştır); işbu ihtiyati hacze itirazın da esas hakkında dava açılması nedeniyle menfi tespit davasının açıldığı 2021/251 E. Sayılı dava üzerinden incelenmesi gerektiği anlaşılmakla, ihtiyati hacze itirazın incelenmesi için dosyanın esas hakkında açılan menfi tespit davasında görülmesi gerekirken değişik iş dosyası üzerinden görülerek sonuçlandırılması yerinde olmayıp itiraz eden vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmüştür. Sonuç itibariyle, itiraz eden vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile itiraz eden vekilinin esasa ilişkin istinaf sebepleri incelenmeden ilk derece mahkemesinin değişik iş dosyasından verdiği istinafa konu ek kararının HMK 353/1-a3 maddesi uyarınca kaldırılmasına, ihtiyati hacze itirazın incelenmesinin esas davanın görüldüğü 2021/251 E. Sayılı menfi tespit davasında yapılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Muterizin istinaf başvurusunun usulden KABULÜ ile; İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/05/2021 tarih ve 2021/205 D.İş – 2021/196 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a3 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 59,30.TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde, avansı yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 29/09/2021 tarihinde HMK’nın 353/1-a3 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.