Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1628 E. 2022/198 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1628 Esas
KARAR NO: 2022/198 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2020/926 Esas – 2021/579 Karar
TARİH: 17/06/2021
DAVA: Şirketin Feshi
KARAR TARİHİ: 10/02/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacılar vekili, müvekkillerinin murisi …’in %90, müvekkili …’in %10 oranında davalı şirketin ortakları iken, şirketin müdürü ve yetkilisi olan …’in 23/06/2020 tarihinde geçirdiği kalp krizi sonucu vefat ettiğini, murisin ölümünden mirasçıları olan taraflar arasında husumet yaşanmaya başlandığını, tanıma nedeni ile kurulan soybağının reddi, mal rejiminin tasfiyesi ve ortaklığın giderilmesi gibi davalar açıldığını, bu husumet nedeni ile bir araya gelmelerinin imkansız hale geldiğini, murisin ölümü nedeniyle şirketin kanunen gerekli organlarından biri mevcudiyetini yitirmiş olmasına rağmen mirasçıların bir araya gelerek genel kurul toplantısı yapmaları, birlikte karar alıp, işlem gerçekleştirmeleri mümkün olmadığından şirket gayri faal duruma düşerek, amacına ulaşmasının olanaksız hale geldiğini ileri sürerek davalı şirketin tasfiyesiz feshine, tasfiye zarureti tespit edilmesi halinde şirketin %10 ortağı olan müvekkili …’e şirketin tasfiyesi ve Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden kaydının terkinine kadar yapılacak işlemler için yetki verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Bir kısım davalılar vekili, şirket yetkilisinin şirketteki payları mirasçılarına geçmiş olup şirketin devam etmekte olduğunu, yapılması gerekenin şirket yönetimini oluşturmak olduğunu, davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 17/06/2021 tarih ve 2020/926 Esas 2021/579 Karar sayılı Kararı ile; ” …… TTK.636 uyarınca haklı nedenle fesih davaları sadece şirkete karşı açılabilecek olup, şirket ortaklarına karşı bu dava açılamaz. Bu nedenle şirket ortağı olan davalılar … ile … yönünden davanın pasif husumetten reddine karar vermek gerekmiştir. Limited şirketlerinin feshi TTK 621/1-ı maddesi uyarınca önemli kararlardan olup, temsil edilen oyların en az üçte ikisinin ve oy hakkı bulunan esas sermayenin tamamının salt çoğunluğunun bir arada bulunması halinde alınabilir. TTK’nın 596. maddesine göre payın miras yoluyla iktisabı için ortakların muvafakatine gerek yoktur, mirasçılar kendiliğinden ortaklık payını iktisap eder ve mirasçılar şirket ortağı olarak şirketi temsil ve ilzama yetkilidirler. Bu açıklamalar ışığında somut olayda, davacı …’in şirketin %10 hissesine sahip olduğu, vefat eden muris … ise şirketin kalan % 90 hissesine sahip olduğu, …’in vefatı üzerine paylarının veraset ilamında belirtilen mirasçılara intikal ettiği ve mirasçılarından …, …, … ve …’in iş bu davada davacı olarak katıldıkları anlaşılmıştır. Veraset ilamındaki hisseleri uyarınca davacı olan mirasçıların şirketin % 63 hissesine sahip oldukları hesaplanmıştır. Dolayısıyla davacı tarafın, pay adedi ve ortak sayısı olarak genel kurul yaparak şirketin feshine karar vermesi mümkün olduğundan, mahkemeden bu yönde bir karar istenilmesinde hukuki yarar bulunmamakta olup, davalı şirket yönünden davanın hukuki yarar yokluğundan reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.” gerekçeleri ile; “1-Davalı … şirketi yönünden hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine, 2-Diğer davalılar … ile … yönünden husumetten reddine,” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Murisin vefatı nedeniyle şirketteki hisseleri de dahil olmak üzere geriye kalan terekesi konusunda gayri resmi ilişkisinden doğduğu ileri sürülen davalı … ile müvekkilleri arasında fiili ve hukuki çekişmeler yaşanmaya başladığını, ayrıca davalı şirketin %10’una sahip müvekkili …’in kolon kanseri teşhisi ile tedaviye alınması ve ameliyatı sonucu davalı şirketin faaliyetinin tamamen durduğunu ve iş yerinin kapandığını, husumet nedeniyle tarafların bir araya gelerek genel kurul toplantısı yapmaları, birlikte karar alıp, işlem gerçekleştirmelerinin imkansızlığının yanı sıra, Ticaret Sicili Yönetmeliği’nin “Başvuruya yetkili kişiler” başlığı altında düzenlenen 22.m. uyarınca da Ticaret Sicil Müdürlüğü’nce davalı şirket için yapılacak tüm başvuru ve işlemlerde şirket müdürünün muhatap kabul edilmesi karşısında, müvekkilleri her ne kadar 2/3 çoğunluğa sahipseler de, şirketin feshi için herhangi bir işlem yapamaz hale geldiklerini, mahkemece bu hususların gözardı edildiğini, ayrıca murisin mirasçısı ve davalı şirket ortağı olan ve müvekkilleri birlikte hareket etmekten imtina eden davalıların ise taraf teşkili sağlanması için davalı şirketle birlikte davalı olarak davaya katılmalarının gerektiğini belirterek hükmün kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, kanunen gerekli organlarından birinin mevcut olmaması nedeniyle gayrifaal duruma düşen ve husumet nedeniyle ortaklarının bir araya gelmesi mümkün olmayan şirketin fesih ve tasfiyesi istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir. Öncelikle fesih ve tasfiye istemli davada husumetin şirkete yöneltilmesi gerekmekte olup, davalı ortaklara husumet yönetilemeyeceğinden, mahkemenin kararında bu yönüyle isabetsizlik görülmemiştir. Davalı şirket 2 ortaklı olup ortaklarının %10 hisse ile davacı … ve %90 hisse ile … olduğu, ortaklarından aynı zamanda münferit imza yetkilisi …’in iş bu dava açılmadan önce vefat ettiği ve mirasçılarının … dışındaki davacılar ile davalılar olduğu tarafların kabulünde olup uyuşmazlık konusu değildir. Davacı taraf, murisin ölümü nedeniyle şirketin organsız kaldığını, taraflar arasında husumet olması nedeniyle tarafların bir araya gelip genel kurul yapamadıklarını ve şirket adına karar alamadıklarını, şirketin gayrifaal duruma düştüğünü ileri sürmüş, davalı taraf şirket yetkilisinin şirketteki payları mirasçılarına geçmiş olup şirketin devam etmekte olduğunu, yapılması gerekenin şirket yönetimini oluşturmak olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir. TTK 596.m. uyarınca esas sermaye payının, miras yoluyla geçmesi hâlinde, tüm haklar ve borçlar, genel kurulun onayına gerek olmaksızın, esas sermaye payını iktisap eden kişiye geçecektir. Öte yandan murisin şirket hissesi ve veraset ilamındaki hisseler dikkate alındığında davacıların toplam %73 oranında hisseye sahip oldukları ve bu hisse oranı ile TTK 621/1-ı şirketin feshi yönünde karar alabilecekleri düşünülebilir ise de, şirketin halihazırda yönetim organı bulunmadığından genel kurulun toplantıya davet edilmesi mümkün olmayacaktır. Nitekim 6762 sayılı TTK’nun 540/1 “Aksi kararlaştırılmış olmadıkça, ortaklar hep birlikte müdür sıfatiyle şirket işlerini idareye ve şirketi temsile mezun ve mecburdurlar” şeklinde düzenlenmiş ise de, 6102 sayılı TTK’nun 623.maddesinde benzer bir hüküm bulunmamaktadır. “6102 sayılı TTK’unda özden/bünyeden yönetim ilkesi, şirketi şahıs şirketi sınıfına sokacağı düşüncesiyle kanun koyucu tarafından benimsenmemiştir. Bu durumda atanmış veya seçilmiş bir müdürün görev süresi sona ererse, mutlaka genel kurulca bir ortağın veya üçüncü bir kişinin müdür olarak seçilmesi zorunludur, yoksa bir ortağın, sırf ortak olması sıfatıyla müdür olması söz konusu değildir”(Prof Dr.Hasan Pulaşlı, Şirketler Hukuku Genel Esaslar 7.Baskı s.818) Bu durumda davacı tarafça, gerek şirkete müdür seçilmesi gerekse şirketin feshi yönünde karar alınabilmesi amacıyla genel kurulun toplantıya çağrılabilmesi için şirkete bu işlerle sınırlı olarak yönetim kayyımı atanması yönünde dava açılmak suretiyle istenilen sonuç elde edilebilecekken, davalı şirkete karşı iş bu davanın açılmasında hukuki yarar bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmış olup, kararın gerekçesinde değişiklik yapılmış olduğundan, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun usulen kabulü ile, HMK 353/1-b2 m. uyarınca hükmün kaldırılması ve davanın reddi yönünde yeniden hüküm kurulması gerektiği düşünülerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun USULEN KABULÜ ile; HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/06/2021 tarih ve 2020/926 Esas – 2021/579 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle; A) Davalı … şirketi yönünden hukuki yarar yokluğu nedeniyle REDDİNE, B) Diğer davalılar … ile … yönünden husumetten REDDİNE,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 2-Harçlar yasası uyarınca belirlenen karar harcı olan 80,70.TL’nin, peşin alınan 54,50.TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30.TL’nin davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Davalılar … ile … kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden, dairemiz karar karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 7/2 gereğince hesaplanan 5.100,00.TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalılar … ile …’e verilmesine, 5-Taraflarca yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 6-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacılar tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 59,30.TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 7-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 43,00.TL dosyanın istinafa gidiş dönüş gideri olmak üzere; toplam 205,10.TL yargılama giderinin kararın mahiyeti dikkate alınarak üzerinde bırakılmasına, 8-Bakiye gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 10/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.