Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1616 E. 2023/2088 K. 28.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1616 Esas
KARAR NO: 2023/2088 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/206 Esas – 2021/587 Karar
TARİH: 29/06/2021
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık işleminden kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/12/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin ticari faaliyetlerde kullanmak üzere hesap açtrrdığını, davalının söz konusu hesaptan 17.09.2013 tarihinde kredi tahsis ve istihbarat ücreti adı altında 5,000-TL ve bankacılık hizmetleri gelirleri komisyonu adı altında 10.000,-TL kullanılan krediden tahsil ettiği, şirket yetkililerine kendilerinden başkaca bankacılık işlemi ücreti alınmayacağın ifade edildiğini, krediyi kullanabilmek için olur verildiğini, bahse konu tutarların haksız ve hukuka aykırı olduğunu, sözleşmenin tek taraflı olarak hazırlandığını, müvekkilinin pazarlık yapacak konumda olmadığını, müvekkili aleyhine olan maddeler olduğunu, müvekkilinden haksız olarak alınan tutarların iadesinin gerektiğini, davalının haksız olarak almış olduğu tutarlar için icra takibi başlatıldığını, davalı bankanın haksız olarak itiraz ettiği ve takibin durmasına yol açtığını, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla davanın kabulünü, itirazın İptali ile İstanbul … İcra müdürlüğü nezdindeki … E. Sayılı dosyadan başlatılan icra takibinin aynen devamına, haksız ve kötü niyetli olan davalının asıl alacağın en az % 20’si tutarında icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesine, yapılan giderlerin ve vekâlet ücretinin davalı bankaya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, huzurdaki davaya konu tutarın davacı firmanın müvekkili ile imzalamış olduğu kredi sözleşmesi hükümleri gereğince tahsil edildiğini, sözleşme ve ilgili yasaya aykırı bîr işlem olmadığını, davacı tarafın TTK hükümlerine göre tacir sıfatına haiz olduğunu, basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğü altında ve imzalamış olduğu sözleşmenin sonuçlarını öngörebilecek durumda olduğunu, dava dilekçesinden de anlaşılacağı üzere davacının kredi sözleşmesinin imzalanması aşamasında dava konusu tutarların tahsil edileceği yönünde bilgilendirilmiş olduğunun açıkça anlaşıldığını, müvekkil banka ile davact arasında akdedilen sözleşmede hüküm altına alınmış bulunan ücret, masrafların haksız şart teşkil etmeyeceğin, kredi kullanacağı bankayı tercih konusunda seçim hakkı olan ve müvekkil bankadan kredi kullanma zorunluluğu bulunmayan davacının, krediyi kullandıktan sonra kredi sözleşmedi hükümlerinin genel işlem koşullarına aykırı olduğu yönündeki iddiasının haksız ve iyi niyetten yoksun olduğunu, haksız ve mesnetsiz olarak açılmış davanın reddi, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesin talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 29/06/2021 tarih 2019/206 Esas 2021/587 Karar sayılı kararında; “….Taraflar arasındaki sözlemenin 6. Maddesinde; davacı müşterinin her türlü masrafların, komisyon ücreti, tahsis ücreti kabul ettiği belirlenmiş ve gerekli giderlerin de davacı tarafından karşılanacağı sabit olmakla birlikte, davalı tarafından talep edilen ücretlerin işin niteliğine uygun ve makul olup olmadığının da denetimi gerekmektedir. Davalının alınan ücretlerin sözleşme ve bankacılık uygulamalarına uygun olduğunu savunması karşısında diğer bankalardan benzer türdeki kredi sözleşmelerinden kaynaklanan istihbarat ücreti ve hizmet gelirleri komisyonu alınıp alınmadığı, alınıyorsa oranlarının tespiti için mahkememizce gerekli araştırma yapıldıktan sonra bankacı bilirkişiden rapor alınmış olup; 08/03/2021 tarihli bilirkişi raporunda; 25.000,00 TL kredi için ortalama 650TL masraf ve komisyon alınabileceği, davacıdan tahsil edilen tutar olan 15.000,00 TL’den 714,29 TL BMV çıkarıldığında bakiye kalan 14.285,71 TL’den 650TL mahsup edildiğinde davacıdan 13,635,71 TL’nin haksız tahsil edildiği bildirilmiştir. Mahkememizce hüküm kurmaya ve denetime elverişli bilirkişi raporuna itibar edilerek; davalı tarafından alınan ücretin işin niteliğine uygun ve makul olmadığı, 1.364,29 TL alınmasının uygun olacağı kanaatine varılmıştır. Bu bağlamda davacının başlatığı icra takibine davalının itirazının kısmen haksız olduğu, itirazın kısmen iptali ile alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir….”gerekçesi ile, Davanın kısmen KABÜLÜ ile, 1-İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyanına davalının yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 13.635,71 TL üzerinden devamına, 2-Alacak likit olmadığından icra-inkar tazminatı talebinin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkemece eksik hukuki değerlendirme ve gerekçe ile karar verildiğini,Hükme esas alınan bilirkişi raporunda bankalardan alınan komisyon ve ücretler raporda belirtilmiş olmasına rağmen davalı bankanın sözleşme ile aldığını beyan ettiği oranlara göre hesaplama yapıldığını, davalı bankanın oranları emsal olarak başkaca bankalardan alınan oranlara göre fahiş miktarda yüksek olduğunu, Önceki kararı kaldıran BAM 13 HD since verilen karar da … Taraflar arasındaki sözlemenin 6. Maddesinde; davacı müşterinin her türlü masrafların, komisyon ücreti, tahsis ücreti kabul ettiği belirlenmiş ve gerekli giderlerin de davacı tarafından karşılanacağı sabit olmakla birlikte, davalı tarafından talep edilen ücretlerin işin niteliğine uygun ve makul olup olmadığının da denetimi gerekmektedir. Davalının alınan ücretlerin sözleşme ve bankacılık uygulamalarına uygun olduğunu savunması karşısında Mahkemece; diğer bankalardan benzer türdeki kredi sözleşmelerinden kaynaklanan istihbarat ücreti ve hizmet gelirleri komisyonu alınıp alınmadığı sorularak, alınıyorsa oranlarının araştırılması .. noktasında BAM kararı dikkate de alınmadığını, Yazılı ve sözlü beyanlarımızda defaatle dile getirdiğimiz üzere; iş bu davada öncelikle irdelenmesi gereken husus ahde vefa kuralı olduğunu, davalı müvekkili ile yaptığı sözleşme ile kendisinden kredi istihbarat vs ücretler adı altında toplamda (10.000 + 5.000 şeklinde) 15.000 TL aldığını, bu parayı da kredi kullandırarak kullandırılan kredi içinden doğrudan tahsil ettiğini, Yapılan anlaşma ile bu tarihten sonra hiç bir şekilde eft havale masrafı, çek yazdırma komisyon masrafı, çek tahsil masrafı ve başkaca istihbarat vs masraflar alınmaksızın işlemler yapılacağı belirtilmiş olmasına rağmen davalı banka ahde aykırı davranarak dosyada mübrez hesap hareketlerinden de anlaşıldığı üzere eft havale masrafı, çek yazdırma ve komisyon masrafı adı altında masrafları tahsil etmeye devam ettiğini, müvekkilinin kredi çekme iradesi olmadığını, davalı banka müvekkilinden başkaca masraflar almayacağını taahhüt ederek kredi kullandırdığını ve bu rakamın tamamını kredi içinden tahsil ettiğini, bu hususa dair Bam kararının da davalı tarafından talep edilen ücretlerin işin niteliğine uygun ve makul olup olmadığının da denetimi gerekmektedir şeklinde yapılan değerlendirmeye dair bir dayanağın raporda olmadığını, Bununla birlikte kararda itirazı haksız ve kötü niyetli olan davalı aleyhine tazminata da mahkum edilmemesi açıkça dayanaksız olduğunu, Kararda kötüniyet tazminatının reddine dair gerekçe alacağın likit olmaması ve yargılamayı gerektirmesi olarak gösterildiğini, Davaya konu alacak miktarı ekli hesap hareket ve dekontlarında da anlaşılacağı üzere 17/09/2013 tarihinde bankacılık hizmet gelirleri komiyo açıklaması ile tahsil edilen 10.000 TL sı ve 17/09/2013 tarihinde kredi tahsis ve istihbarak ücreti açıklaması ile tahsil edilen 5.000 TL sı bedelleri olduğunu, Yerel mahkemece 10.000 TL sı bedelin tamamının haksız olduğu açıkça karara bağlandığı halde bu rakam üzerinden %20 den az olmamak kaydı ile kötü niyet tazminatı verilmediğini, keza 5.000 TL si kredi tahsis ve istihbarat ücretine ilişkin ise mahkemenin yinede bankanın belirlediği oranlara göre kararı vermiş olması durumu karşısında mahkemenin itirazının haksız ve kötü niyetli olduğu zira kendi belirlediği oranlardan fazla bir miktarda ücret tahsil ettiği hususu da ortaya çıktığını, itiraz edilen borç yönünden davalı aleyhine kötü niyet tazminatı vermemiş olması açıkça hukuki dayanaktan uzak olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulü ile davalının takibe itirazının iptaline ve itirazında haksız ve kötü niyetli olan davalının alacağın % 20 sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALI VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİ İLE, müvekkili banka ile davacı arasında akdedilen sözleşme hükümleri gereği alınan ücrete ilişkin olarak Yerel Mahkeme’nin gerekçeli kararındaki “davalı tarafından alınan ücretin işin niteliğine uygun ve makul olmadığı,” görüşüne katılmadıklarını, Davacı, müvekkili banka ile akdetmiş olduğu “Genel Kredi ve Teminat Sözleşmesi” kapsamında haksız şekilde kredi tahsis ve istihbarat ücreti alındığını, alınan bu bedellerin iadesini talep ettiğini, yerel mahkeme tarafından 29.06.2021 tarihli gerekçeli kararında davacının taleplerine ilişkin olarak; “Davalının alınan ücretlerin sözleşme ve bankacılık uygulamalarına uygun olduğunu savunması karşısındadiğer bankalardan benzer türdeki kredi sözleşmelerinden kaynaklanan istihbarat ücretive hizmet gelirleri komisyonu alınıp alınmadığı, alınıyorsa oranlarının tespiti için mahkememizce gerekli araştırma yapıldıktan sonra bankacı bilirkişiden rapor alınmış olup; 08/03/2021 tarihli bilirkişi raporunda; 25.000,00 TL kredi için ortalama 650TL masraf ve komisyon alınabileceği, davacıdan tahsil edilen tutar olan 15.000,00 TL’den 714,29 TL BMV çıkarıldığında bakiye kalan 14.285,71 TL’den 650TL mahsup edildiğinde davacıdan 13,635,71 TL’nin haksız tahsil edildiği bildirilmiştir. Mahkememizce hüküm kurmaya ve denetime elverişli bilirkişi raporuna itibar edilerek; davalı tarafından alınan ücretin işin niteliğine uygun ve makul olmadığı, 1.364,29 TL alınmasının uygun olacağı kanaatine varılmıştır. Bu bağlamda davacının başlatığı icra takibine davalının itirazının kısmen haksız olduğu, itirazın kısmen iptali ile alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine” şeklinde hüküm kurulduğunu, yerel mahkemenin anılan kararın aleyhe kısımlarının aşağıdaki istinaf sebeplerimiz dikkate alınarak kaldırılmasını talep ettiklerini, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin 2018/566 E. 2019/342 K. Sayılı ilamı gereği yerel mahkeme tarafından üç bankaya karar doğrultusunda kredi tahsis ve istihbarat ücreti alınıp alınmadığı; alınıyorsa oranların bildirilmesi talep edildiğini ve yanıtların gelmesinin akabinde dosya inceleme yapılmak üzere bilirkişiye tevdi edildiğini, gelen banka yanıtlarında bankaların benzer masrafları talep ettiği görülecek olup müvekkili bankanın talep etmiş olduğu masraflarda herhangi bir hukuka aykırı olmadığını, müvekkili banka tarafından davacıya sözleşme imzalanmadan önce gereken bilgilendirmeler yapılmış olup müvekkili bankanın üzerine düşen sorumluluğu eksiksiz şekilde yerine getirdiğini,Dosyada mübrez sözleşme metni incelendiğinde görüleceği üzere müvekkili banka tarafından hazırlanan sözleşmelerde kullanılması planlanan kredilere ilişkin hükümler detaylı şekilde düzenlendiğini, Ön Bilgilendirme Formu’nda Sözleşme tahtındaki kredilerin ticari kredi olduğu, krediyi kullanan bakımından borçlandırıcı işlemi kapsadığı açık şekilde belirtildiğini, Sözleşme’nin 6. Maddesinde açık şekilde tarafların komisyon, ücret, vergi, fon ve masraflar hususunda mutabakata vardığının görüleceğini Taraflar arasındaki sözleşmede alınacak ücretler açık bir şekilde hüküm altına alındığını, Yargıtay uygulaması da dikkate alındığında sözleşmede hüküm bulunduğu, bu sebeple davacı şirketin davaya konu iade talebinin hukuki dayanaktan yoksun ve haksız olduğu görüleceğini, (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 2013/133 E., 2013/7654 K., 26.03.2013 T. sayılı kararı), (Yargıtay 11. HD E. 2015/9712, K. 2015/12010,T. 16.11.2015 sayılı ilamı), (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi E. 2016/37,K. 2016/9317, T. 5.12.2016 ilamı) Tacir olan davacının davaya konu olan kredilere ilişkin imzaladığı sözleşmeler ve eklerinde yer alan şartlara uygun bir şekilde komisyon ve ücretleri ödemesi gerektiği hem mevzuatlar hem de Yargıtay kararlarıyla da sabit olduğunu, Aleyhe hiçbir hususu kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacının taleplerinde haklı olduğu düşünülse bile Yerel Mahkeme tarafından hükme esas alınan raporlara itibar edilmesinin hatalı olduğunu, Yerel Mahkeme tarafından dosya içeriğinde yer alan bilirkişi raporlarına karşı sunmuş olunan itirazların dikkate alınmamış olmasının hatalı olduğunu, dosya içeriğinde yer alan Kök rapora yönelik itirazlarımız bilirkişi tarafından dikkate alınmaksızın ek raporda da anılan tespitlere bağlı kalınarak davacının müvekkili bankadan alacağı olduğu yönünde değerlendirmede bulunulduğunu, yerel mahkeme tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporlarında itiraz dilekçelerimizde detaylı şekilde açıkladığımız üzere ilgili bankalardan gelen yanıtlar incelendiğinde -… Bankası Genel Müdürlüğü tarafından verilen yanıtta yer alan oranların 24.07.2019 tarihinden itibaren olduğu, -… Bankası A.Ş.’nin istihbarat ücreti ve hizmet geliri komisyonunun alınmadığı, -… Bankası A.Ş.’den gelen 28.11.2019 tarihli yanıtın ise hangi tarihler için geçerli olduğu bilgisi yer almamakta, -… ise gönderilen müzekkereye yanıt vermediği, şeklinde olup dosya içeriğindeki banka yanıtlarının taraflar arasındaki sözleşme tarihleri ile örtüşmediğinin görüleceğini, taraflar arasında akdedilen sözleşme dosyada mübrez olup tanzim tarihinin 06.03.2014 olduğunu, Hükme esas alınan rapora karşı itiraz dilekçesinde de ifade edildiği üzere taraflar arasında davaya konu akdedilen sözleşme ve kredi dikkate alındığında yapılması gerekenin aynı dönemdeki kredi faiz oranları incelenmesi gerektiğini, sözleşmenin akdedildiği döneme ilişkin oranların yer almadığını, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre, sözleşmede hüküm bulunması ve mevzuat hükümleri gereğince tacir olan müvekkil bankanın ücret alma hakkının olduğu açık bir şekilde hüküm altına alındığını, dolayısıyla davacının müvekkil bankanın söz konusu bedelleri haksız olarak tahsil ettiği iddiasının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda aleyhe olan kısımların kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dairemizin 2018/566 Esas – 2019/342 Karar sayılı 06/03/2019 tarihli kaldırma kararımız uyarınca yapılan yargılama sonucunda istinafa konu karar verilmiştir. Dava, davalı banka tarafından davacıya kullandırılan kredi nedeniyle istihbarat ücreti ve hizmet gelirleri komisyonu adı altında tahsil edilen ücretlerin iadesi istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekilinin istinaf sebepleri incelendiğinde, Davacı vekilinin ret edilen miktara ve ret edilen icra inkar tazminatına yönelik istinaf sebebi incelendiğinde, Dava, itirazın iptali ile takibin devamı istemine ilişkin olup, dava değerinin 15.000,00 TL. olduğu, mahkemece kabul edilen alacak miktarı 13.635,71 TL. olup, davacı tarafından istinaf edilen reddedilen miktar ise (15.000,00 TL-13.635,71 TL=) 1.364,29.TL’dir. İstinafa konu edilen ret edilen icra inkar tazminat miktarı ise (13.635,71/100=136, 36 x20 =) 2.727,2 TL. dir. 29906 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı kanunun 41. maddesi ile değişik HMK’nın 341/2 madde hükmü uyarınca miktar ve değeri 3.000,00 TL’yi geçmeyen mal varlığına ilişkin davalar kesin olup yeniden değerleme oranındaki artış sonucu yerel mahkeme hükmünün verildiği 2021 yılı için HMK’nın 341/2. maddesindeki kesinlik sınırı 5.880,00 TL olmuştur. Dava değeri 15.000,00 TL TL olup reddolunan miktar 1.364,29.TL’dir. Ret edilen icra inkar tazminat miktarı ise 2.727,2 TL. dir. Davacı vekilince reddolunan miktar istinaf konusu edilmekle, istinafa konu edilen miktar 5.880,00 TL’den düşük olup buna göre ilk derece mahkemesi kararı kesin niteliktedir. Miktar olarak kesin nitelikteki karar ile ilgili olarak yerel mahkemece karara karşı kanun yolunun açık olduğunun belirtilmesinin de sonuca bir etkisi bulunmamaktadır. Bu nedenle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 341 ve 352/1 maddesi gereğince usulden reddine karar verilmiştir. Davalı vekilinin istinaf sebepleri incelendiğinde, Mahkemece, dairemizin kaldırma kararımız doğrultusunda diğer bankalardan benzer türdeki kredi sözleşmelerinden kaynaklanan istihbarat ücreti ve hizmet gelirleri komisyonu alınıp alınmadığı sorularak, gelen cevabi yazılar doğrultusunda önceki bankacı bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle istinafa konu kararın verildiği anlaşılmıştır. HMK 282 maddesindeki “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir,” yasal düzenlemesi gözetildiğinde; İlk Derece Mahkemesine sunulan deliller, hükme esas alınan bilirkişi ek rapor içeriğindeki tespitler ışığında mahkemece davanın kısmen kabulüne yönelik verilen kararda yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK. 341,352 maddeleri yönünden usulden reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 341, 352 maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE, 2-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 3-Harçlar Kanunu gereğince istinaf edenler tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 4-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından istinaf eden davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55‬ TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 5-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 931,45.TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 235,00.TL harcın mahsubu ile bakiye 696,45. TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 6-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 7-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 8-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 28/12/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.