Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1606 E. 2021/1382 K. 13.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1606 Esas
KARAR NO: 2021/1382 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/06/2021
NUMARASI: 2021/533 Esas 2021/625 Karar
DAVANIN KONUSU: Ticari Şirket (Şirkete Özel Denetçi Tayin Edilmesi)
KARAR TARİHİ: 13/10/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFIN İDDİASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin, … AŞ.’nin hissedarı olduğunu, ayrıca, 02.07.2018 tarihinde yapılan Genel Kurulda Yönetim Kurulu Üyesi olarak seçildiğini, 2018, 2019 ve 2020 yıllarında Genel Kurul yapılamadığından, görevini devredemediğini, ancak gerek yaşı gerekse pandemi nedeniyle bu görevi yerine getiremediğinden bahisle Aralık 2020 ayı içinde istifa ettiğini, 2018 yılı, 2019 yılı ve 2020 yılı hesaplarına ilişkin yönetim kurulunun ibraları hususunda yapılması gereken olağan genel kurulu, şirketin yönetim kurulunda bulunan üyelerin aralarındaki husumet nedeniyle zamanında yapılmadığını, yönetim kurulunda bulunan, diğer şirket ortaklarının, şirkete zarar verdiğini, şirket sermayesinin şahsi ihtiyaçlar için kullanıldığına yönelik bazı şüphe yaratan faturaların bulunduğunu, çekilen kredilerin harcanmasında ve kullanılmasında açıklanmayan hesap hareketlerinin bulunduğunu, bazı evraklarda müvekkili adına habersiz imza atılmış olduğunu, şirket sermayesinden alınan borçların uzun zamandır kapatılmayarak şirketin zarara uğratıldığı gibi usulsüz tasarrufları mevcut olduğuna yönelik bazı tespitlerinin bulunduğunu, … AŞ. Yönetim Kurulu’na, TTK’nun 410’ncu maddesi uyarınca Genel Kurulu toplantıya çağrılması ve Gündeme TTK’nun 438/1’nci maddesi uyarınca “özel denetim yapılması” maddesinin konulması yönünde Ankara … Noterliğini 09.06.2020 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile müvekkili adına yapmış oldukları ihtara rağmen uzunca süre yine de genel kurulun toplanmadığını, Genel Kurulun 23.03.2021 tarihinde çağrılı olarak toplandığını, müvekkili yerine vekil olarak atadığı …’un müvekkili temsilen toplantıya katıldığını, müvekkilinin şirket hesaplarında şaibeli işlemler olduğunu düşündüğünden 2018 ve 2019 yılı hesaplarının özel denetimden geçmesini talepli ihtarnameyi yönetim kuruluna gönderdiğini, ancak bu konuda bir karar verilmediğini, 23.03.2021 tarihinde yapılan dava konusu Genel Kurulda hesaplarının ibra edilmesi gündeme alındığını ve 2018,2019 ve 2020 yıllarına ait faaliyet raporu okunmuş ise de bu yıllara ait denetim raporları olmadığından bahisle okunmadığını, hesapların özel denetime tabi tutulmasını isteyen müvekkili, normal denetimin de yapılmaması nedeniyle finansal tablolara itiraz ettiğini, Yönetim Kurulunun ibra edilmediğini, müvekkili ile birlikte … ve … tarafından da yönetim kurulu ibra edilmediğini, ayrıca, Genel Kurul Gündeminde olan Bağımsız Özel Denetim yoluyla şirket hesaplarının denetlenmesi yönündeki talep oy çokluğu ile reddedildiğini, Genel Kurul Gündeminde şirketin faaliyetine son verilmesi hususunun görüşülmesi bulunmasına rağmen bakanlık temsilcisinin çağrılmadığını, özel denetim yapılması hususunda da ayrıca Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesine dava açıldığını, bu nedenlerle davanın kabul edilerek, …nin 23.03.2021 tarihli Genel Kurulu Gündeminde olmasına rağmen oy çokluğu ile reddedildiği göz önüne alındığında TTK 439’ncu Maddesi uyarınca özel denetçi atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 24/06/2021 tarih ve 2021/533 Esas – 2021/625 Karar sayılı kararında; “….Davalı şirketin ticaret sicil kayıtlarına göre muamele merkezinin Eyüp/İSTANBUL adresinde bulunduğu saptanmıştır. Somut davada davalı şirketin merkez adresinin mahkememizin yetki alanı dışında, İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri yetki alanında kaldığından iş bu davada HMK 14 m. gereğince kesin yetkiye ilişkin dava şartı eksikliği bulunduğu, yetkili mahkemesinin İstanbul ATM olduğu sonucuna varılmıştır….”gerekçesi ile, Davanın kesin yetkiye ilişkin dava şartı eksikliği nedeniyle usulden reddine, HMK 20.md gereğince kararın kesinleşmesinden itibaren iki hafta içinde mahkememize başvurulması halinde dava dosyasının İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, aksi halde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Gerekçeli karar metni incelendiğinde, eldeki dava dosyasının müvekkili … A.Ş.’ne Özel Denetçi tayini talebiyle ikame edildiğini, Gerekçeli kararın hüküm kısmı incelendiğinde, yerel mahkemenin dosya üzerinden yapmış olduğu inceleme neticesinde, kesin yetkiye tabi olan eldeki dosya bakımından, yetkisiz olduğunu tespit edip, davanın usulden reddine karar verildiğini, Yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Eldeki dava dosyası incelendiğinde de görüleceği üzere, yerel mahkeme davanın ikamesi ertesinde taraflarına herhangi bir tebliğ işlemi yapılmaksızın hüküm kurulduğunu, Bu aşamada kesin yetkiye tabi olan eldeki dava dosyasında, yerel mahkemenin öncelikle dava dilekçesini ve eklerini taraflarına usulüne uygun olarak tebliğ edip cevap süresinin dolmasın ertesinde yetkisizliğe dair hüküm kurması gerekirken, taraflarına herhangi bir tebliğ işlemi yapmaksızın yetkisizlik kararı verdiği, ertesinde de gerekçeli kararı müvekkili şirkete tebliğ ettiğini, Bu aşamada müvekkiline dava dilekçesi tebliğ edilmeksizin karar verilmiş olduğu göz önüne alındığında, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. Maddesiyle Düzenlenen hukuki dinlenilme hakkının müvekkili bakımından ihlal edilmiş olduğunu, Hali hazırda verilen kararın usuli bir (yetkisizlik) karar olduğu düşünülse dahi, müvekkilinin cevap hakkının varlığı ortadan kalkmadığını, (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 12.03.2015 tarih, 2014/17105 Esas – 2015/3504 Karar) Bu kapsamda taraflarına dosya üzerinden dava dilekçesinin tebliğ edilmediği göz önüne alındığında, yerel mahkeme kararının usulsüz olduğunu, Tüm bunlarla birlikte, eldeki davanın dava şartı olan zorunlu arabuluculuk müessessine tabi olduğu ve yine davacı tarafın herhangi bir arabuluculuk başvurusunda bulunmadığı kanaatinde olduklarını, bu nedenle şayet davacı taraf herhangi bir arabuluculuk başvurusudna bulunmamış ise eldeki dosyanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, bu sebeple arabuluculuk müessesine başvurulmaksızın ikame olunan işbu davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle reddedilmesini talep ettiklerini, Yerel mahkemece taraflarına dava dilekçesi tebliğ etmeksizin hüküm kurduğu ve taraflarına yalnızca gerekçeli kararı tebliğ ettiğini, bu durum açıkça Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. Maddesi’ne aykırılık teşkil ettiğini, Bununla birlikte, eldeki davanın dava şartı olan zorunlu arabuluculuk müessessine tabi olduğu ve yine davacı tarafın herhangi bir arabuluculuk başvurusunda bulunmadığı aşikar olmakla, eldeki davanın usulden reddi gerekmekte olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın usulden reddine, aksi takdirde hükmün bozularak dosyanın yerel mahkemeye iadesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davalı …ne TTK 439’ncu Maddesi uyarınca özel denetçi atanması istemine ilişkindir. Mahkemece, Davanın kesin yetkiye ilişkin dava şartı eksikliği nedeniyle usulden reddine, dosyanın yetkili İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dava, TTK ‘ nun 439. maddesinde düzenlenen özel denetici atanması istemine ilişkin olup denetçi atanmasına ilişkin taleple ilgili olarak verilen ilk derece mahkemesi kararı TTK ‘ nun 440/2. maddesi gereğince kesin olduğundan davalı vekilinin istinaf talebinin usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 352 maddesi gereğince USULDEN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep edenden alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcı, istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 13/10/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-c maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.