Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1600 E. 2023/2087 K. 28.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1600 Esas
KARAR NO: 2023/2087 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2014/1417 Esas – 2018/285 Karar
TARİH: 21/03/2018
DAVA: Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/12/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirket hesabının bulunduğu davalı banka şubesine yazılı ve sözlü talimat vererek, SGK pirimlerinin hesabından ödenmesini talep ettiğini, davalı banka hesap uygun olmasına rağmen ödemeyi geç yaptığını, bunun gecikme nedeni ile SGK tarafından müvekkili şirkete 48.784,32-TL borç-faiz ve ceza kesildiğini, bu cezanın davalı tarafından ödenmesi taleplerinin yerine getirilmediğini ve cezanın taraflarınca ödendiğini, davalı bankanın kusuru nedeni ile ödemek zorunda kaldıkları bu cezanın tarafların ödenmesi gerektiğini, müvekkili şirketin Teşvik Kanunu ve buna bağlı ilgili kanun ve yönetmeliklerinin kendisine sağladığı imkanlardan faydalanamakta olup, SGK primlerini bu kanun gereklerine göre indirimli ödediğini, bu indirim ve imkanlardan faydalanmak için SGK primlerinin gününde ödenmesinin ön koşulu olduğunu, müvekkilinin banka aracılığı ile yatırılması gereken primleri bugüne kadar hep bankaları aracı kılarak zamanında yatırdığını, 30.9.2014 tarihinde müvekkilinin yatırması gereken 7.996,41-TL prim ödemesi için davalı banka şubesine yazılı ve sözlü talimat vererek … no.lu hesabından bu ödemenin yapılması için talimat-talepte bulunduğunu, müvekkilinin hesabında yeteri kadar nakit bulunmasına rağmen davalının 30.9.2014 yapılması gereken bu işlemi aynı gün yapmayıp, bir kısım ödemeyi 01/10/2014 tarihinde, bir kısım ödemeyi ise 13/10/2014 tarihinde yaptığını, davalının kusuru nedeni ile yaşanılan gecikme nedeni ile teşvik kanunundan faydalanamadığı indirimler vs. geri alındığını, SGK tarafından, taraflarına fazladan 48.784,32-TL lik ceza-faiz vs. ödeme çıkarıldığını, cezanın ödenmesi için davalıya ihtarname çektiklerini, ancak müvekkili şirketin daha fazla zarara uğramaması için 20.10.2014 tarihinde ödemeyi yaptığını, davalının sözlü olarak taleplerini kabul ettiğini, yine davalı bankanın Genel Müdürlüğü Şube Operasyonları Daire Başkanlığı’nın 17.10.2014 tarih ve 6539 sayılı yazısı ile SGK’ya yazı yazarak hatanın kendilerinden kaynaklandığını kabul ve ikrar ettiklerini, ayrıca SGK’nın 30.10.2014 tarihli yazısında da, iddialarının doğru olduğunun tespit ve rapor edildiğini ancak yasa gereği parayı kendilerinden tahsil ettiğini belirterek, sonuç olarak, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davalı bankanın kusuru nedeni ile prim ödemesini geç gerçekleştirmesinden dolayı SGK ‘ya ödemek zorunda kaldıkları 48.784,32-TL ye 20.10.2014 tarihinden itibaren uygulancak ticari temerrüt faizi ile birlikte alınarak taraflarına verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacı şirketin, müvekkili firmaya gönderilen kanunlara ve mevzuata uygun bir ödeme talimatının bulunmadığını, davacı şirketin, 7.996,41-TL lik SGK prim borcunun tahsilatının yapılması, müvekkili banka personellerinden birinin doğrudan kurumsal e-posta adresine; ” Ekte SGK ödeme talimatı ve tahakkuk fişleri bulunmaktadır. Ödemelerin yapılıp dekontlarının gönderilmesini rica ederim ” açıklamasını içeren ve ekinde taratılmış şekilde müşteri talimatı bulunan bir e-posta ile gönderildiğini, TTK’nun 125.maddesinden bahsederek, Türk Hukukunda kayıtlı elektronik posta ile ilgili düzenlemeler kapsamında; ilgili sağlayıcılara başvuruda bulunulup bir KEP hesabı açtırılıp, bu hesap üzerinden elektronik iletilerin hukuki ve teknik güvenliğe sahip bir şekilde gönderilip alınması mümkün bulunmakla birlikte; personel mail hesabının ilgili mevzuatta belirtilen KEP hesabı niteliğinde olmadığını, alternatif kanalları arasında mevduat hesabından gerçekleştirilecek işlemler için elektronik posta talimatının zikredilmediğini, elektronik imza taşımayan e-mailin geçerli bir yazılı talimat sayılmasının hukuken mümkün olmadığını, hukuken geçerli olmayan ve ödeme talimatı niteliği taşımayan bir e-mailin şubenin iş yoğunluğu nedeni ile atlanmasından dolayı, davacının uğradığı zararı müvekkili bankaya yüklemenin haksız ve hukuka ayrırı olduğunu, müvekkili bankanın, gönderilen e-postaların müşteri tarafından ayrıca telefonla teyidi yapılıp en kısa zamanda da ıslak imzalı yazının alınması kaydı ile müşterilerine yardımcı olduğunu, dava konusu olayda, sadece bir personele atılan e-mailin, telefon ile teyidinin dahi yapılmadığını, müşteri talimatının ulaşıp ulaşmadığı konusunda telefon teyidinin dahi yapılmamış olması nedenlerinden dolayı, ilgili müşteri talimatı adı geçen personel tarafından posta kutusunun dolması üzerine otomatik silinen mailler arasında fark edilmeyerek işleme konulamadığını, ödeme talimatında, son ödeme tarihi konusunda herhangi bir uyarıda bulunmayan davacının kusurlu olduğunu, davacının bu konuda şubeyi uyarması gerektiğini, olayda kusurlu tarafın davacı olduğunu, yasal süreye tabi olan böylesi acil bir ödemenin gününde yapılıp yapılmadığının davacı tarafından izlenmesi ve teyit alınması gerektiğini, davacı, kendi ihmalinden kaynaklanan cezaların bir kısmını müvekkili bankadan tahsil etmeyi amaçladığını, bu durumun iyiniyet kuralına aykırı olduğunu, davacının faiz talebinin de haklı yönünün bulunmadığını, dava açılmadan önce müvekkiline uygun biçimde bir ihtarat yapılmadığını, müvekkili bankaya, dava öncesinde herhangi bir ihtarat yapılmadığı için de faiz talep tarihinin ancak dava tarihi olabileceğini belirterek, haksız davanın esastan reddi ile vekalet ücreti ile diğer masrafların karşı tarafa yükletimesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 21/03/2018 tarih 2014/1417 Esas 2018/285 Karar sayılı kararında; “….Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; davacı taraf, SGK primlerinin ödenmesi için davalı bankaya talimat verdiğini, hesabının müsait olmasına rağmen davalının kusuru nedeni ile prim ödemesinin gerçekleştirilmemesi nedeni ile Teşvik Kanunundan faydalandığı indirimler geri alındığı, tarafına fazladan 48.784,32-TL ( ceza, faiz vs. ) lik ödeme çıkartıldığı, bu nedenle davalı bankanın kusuru nedeni ile uğradığı zararın tazmini talep edilmiş ise de, hükme esas alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, davacı tarafından primlerin ödenmesi hususunda davalı bankaya usulüne uygun verilmiş bir talimat bulunmadığı, önceki SGK primlerinin de düzenli olarak davalı banka hesabından ödenmediği, sigorta priminin geç ödenmesinin doğuracağı sonuçlar hakkında davalı bankaya önceden yapılmış bildirim bulunmadığı, bu itibarla davacının uğradığı zarar ile davalı bankanın eylemi arasında illiyet bağı bulunmadığı kanaatine varılmakla, davanın reddine karar verilmiş, aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur….”gerekçesi ile, Davanın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, davanın reddine karar verildiğini, SGK tarafından uygulanan cezai işlemin yasalara ve mevzuata uygun olup olmadığı hususunun; Bilirkişi raporunda; uygulanan cezanın mevzuata uygun olduğu ( gerekçesi ile birlikte) açıkça belirtildiğini, Davacı tarafından davalı bankaya usulüne uygun talimat verilip verilmediği ve önceki primlerin davalı banka hesabından düzenli ödenip ödenmediği hususu: Bilirkişi raporunda, davaya konu primlerin cezaya düştüğü aya ilişkin olarak usulüne uygun talimat verildiği açıkça yazıldığını, davalı banka kusurun kendisinde olduğunu ve sorumlu bulunduğunu zaten açıkça kabul edip ikrar etiğini, SGK ödemelerinin devamlı aynı bankadan yapılması gerekmediğini, bu durumun sorumluluk veya kusuru etkileyen bir yönü bulunmadığını, Sigorta primlerinin geç ödenmesinin sonuçlarının bankaya bildirilip bildirilmediği hususu; “Kanunu bilmemek mazeret sayılamaz” bu hukuk genel ilkesidir.Davalının işini gereği gibi yapmaması durumunda ortaya bir zarar çıkacağının aşikar olduğunu, davalı banka her ay yüzbinlerce prim ödemesine aracılık yaptığını, zamanında ödememenin en basit cezasının faiz ödeme ve başkaca müeyyideler olacağını bankanın zaten bildiğini, zamanında ödememenin müeyyidesinin müvekkili şirkete için daha fazla olacağını önceden bildirmenin, hangi kusuru nasıl etkileyeceğinin dava açısından önemi olmadığını, Geç ödeme nedeni ile verilen cezada tarafların kusur durumu belirlenmesi hususu; ortaya çıkan müeyyide davalı bankanın kusurlu hareketinden meydana geldiğini, bankanın kendi yazılı ikrarının mevcut olduğunu, davalı bankanın işini zamanında yapmaması için bankayı engelleyecek hiçbir işlem ve eylem yapılmadığını, müvekkiline herhangi bir kusur atfedilemeyeceğini, dosyasının niteliğine göre ortada bir kusur paylaşımı yapılmasının da mümkün olmadığını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davalı bankaya verilen talimata rağmen talimat gereği süresi içerisinde ödeme yapılmadığı iddiasıyla davalı bankanın kusuru nedeniyle uğranılan zararın tazmini talebiyle açılan tazminat davasıdır. Mahkemece, davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı taraf, teşvik kanununun sağladığı imkan ve indirimlerden faydalanmak için hesabının bulunduğu davalı banka şubesine SGK primlerinin hesabından yatırılması için 30/09/2014 tarihinde talimat verildiği, hesabın uygun olmasına rağmen davalı banka tarafından primlerin geç ödenmesi nedeniyle SGK tarafından davacı şirkete 48.784,32 TL faiz ceza kesildiği, kesilen cezanın 20/10/2014 tarihinde ödendiği, davalı bankanın kusurlu eylemi nedeniyle uğranılan zararın tazmini talebiyle açılan davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiği, davalı taraf ise, davacı tarafından yasalara ve mevzuata uygun talimat verilmediği, geç ödeme nedeniyle tahakkuk eden borç faiz ve cezadan davalının sorumlu olmadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, mali müşavir ve SGK uzmanı bilirkişilerden oluşan heyetten 29/03/2017 teslim tarihli rapor alındığı, 10/05/2017 tarihli duruşmanın ara kararı uyarınca heyete bankacı bilirkişi de katılarak dosya kapsamına göre ek rapor alındığı, ek rapor doğrultusunda istinafa konu kararın verildiği anlaşılmıştır. Davacı tarafça ibraz edilen … A.Ş. Esenler /İstanbul Şubesi tarafından SGK Ödemesi Hakkında konulu 16/10/2014 tarih ve 845 Sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Sigorta Primleri Genel Müdürlüğüne hitaben yazılan yazı ile;” Kurumunuz … sicil numaralı işvereni ve Bankamız müşterisi … İç ve Dış Tic. Ltd. Şti. 30/09/2014 tarihinde Esenler Şubemize SGK prim borcu ödemeleri için ekli talimat ile başvurmuş olup, ilgili tahsilatlar müşterinin hesabında yeterli bakiye bulunmasına rağmen Bankamız hatasından kaynaklı olarak sehven gerçekleştirilememiştir. Bilgilerinize Sunarız,” şeklinde yazılan müzekkere altının yönetmen yardımcısı ve müdür tarafından imzalandığı görülmüştür. Davacı tarafça ibraz edilen … A.Ş. Şube Operasyonları Daire Başkanlığı tarafından 26322 Sayılı Kanundan doğan indirim hakkı konulu 17/10/2014 tarih ve 6539 Sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Sigorta Primleri Genel Müdürlüğüne hitaben yazılan yazı ile;” Kurumunuz … sicil numaralı işvereni ve Bankamız müşterisi .. Tic. Ltd. Şti. 30/09/2014 tarihinde Esenler/İstanbul Şubemize SGK prim borcu ödemeleri için ekli talimatı (Ek:1) iletmiş olup, ilgili tahsilatlar müşterinin hesabında yeterli bakiye bulunmasına rağmen (Ek:2 ekstre) Bankamız hatasından kaynaklı olarak sehven gerçekleştirilememiştir. Firma tarafından ödemelerin yapılmadığı 01/10/2014 tarihinde fark edilmiş ve aynı gün prim ödemeleri yapılmıştır. Firmanın Bankamıza verdiği 02/10/2014 tarihli dilekçede (Ek:3) geç ödemeden dolayı kurumunuz tarafından ekstra bir ödeme çıkartıldığı ve yararlanılan Teşvik Hakkının sona erdiği belirtilmektedir. Bankamızca devre sonu olmasından dolayı yapılamayan prim tahsilatları için oluşan firma mağduriyetinin giderilmesi, 26322 Sayılı Kanundan doğan indirim hakkının / teşvik hakkının iptal edilmemesi, 30/09/2014 tarihinde ödenmesi gereken 7.996,41 TL. Nin 1 gün gecikmeli ödenmesinden dolayı faizin tarafımıza bildirilmesi hususunda, Bilgilerinizi rica ederiz, ” şeklinde yazılan müzekkereye 8 adet ek yapıldığının belirtildiği ve müzekkere altının bölüm müdürü ve daire başkanının imzaladığı görülmüştür. Davacı … Tic. Ltd. Şti. Davalı bankanın Esenler Şubesine hitaben yazılmış geri ödeme konulu 24/10/2014 tarihli dilekçe ile;” İlgi sayı ile çektiğimiz ihtarnamede ve bu ihtarnamenin içeriğinden de anlaşıldığı üzere, şubeniz hatasından dolayı, Sosyal Güvenlik Kurumu Şirketimize 48.783,32.TL ceza kesmişti. İlgi ihtarname ile 23/10/2014 tarihine kadar bu cezanın tarafınıza SGK’ya yatırılması veya hesabımıza yatırılması talep edilmişti. Fakat bu güne kadar banka şubeniz tarafından ne SGK ya ne de hesabımıza bu miktar yatırılmamıştır. Bunun üzerine şirketimizin daha fazla zarar görmemesi için SGK’ya yatırılması gereken ceza şirketimiz tarafından yatırılmış olup, dekontları ektedir. Bu nedenle SGK’ya yatırdığımız 48.783,32 TL. Ve ihtarname masrafı olan 199,13.TL’nin şubeniz nezdinde ….40 hesabımıza 2 iş günü içerisinde yatırılmasını arz ve talep ederiz. ” şeklinde beyanda bulunulup altının imzalanarak 24/10/2014 tarihinde davalı bankanın Esenler Şubesine verildiği, banka havalesinden 24/10/2014 tarihinde saat 15:40′ da teslim alındığı anlaşılmıştır. Yukarıda belirtilen … A.Ş. Esenler /İstanbul Şubesi tarafından SGK Ödemesi Hakkında konulu 16/10/2014 tarih ve 845 Sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Sigorta Primleri Genel Müdürlüğüne hitaben yazılan yazı ile … A.Ş. Şube Operasyonları Daire Başkanlığı tarafından 26322 Sayılı Kanundan doğan indirim hakkı konulu 17/10/2014 tarih ve 6539 Sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Sigorta Primleri Genel Müdürlüğüne hitaben yazılan yazı içeriklerinden kusurun davalı banka şubesinde olduğunun kabul edildiği, mahkemece, mali müşavir ve SGK uzmanı bilirkişilerden oluşan heyetten alınan 29/03/2017 teslim tarihli rapor da belirtildiği üzere, Ağustos 2014 ayı primlerinin cezasız olan kısmının davalı banka tarafından 01/10/2014 ve 13/10/2014 tarihlerinde ödendiği, davacının 2014 yılı Ağustos ayına ait ödemesi gereken prim miktarı toplam 7.996,41 TL. iken primin 2014 yılı Eylül Ayının son gününe kadar ödenmemesi nedeniyle davacı şirketin ilgili aya ait SGK indirimlerinden yararlanamadığı ve indirimleri kaybettiği anlaşılmıştır. Neticede geç ödeme nedeniyle SGK tarafından ceza, faiz vs nedeniyle kesilen 48.784,32 TL.’lik ceza tutarı davacı tarafça 20/10/2014 tarihinde SGK ya ödenmiştir. Bu durumda mahkemece, ibraz edilen yazı içeriklerinden davalı bankanın kusurunu kabul ettiği de gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yukarıdaki gerekçeyle reddine karar verilmesi yerinde görülmemiştir. TBK.117 maddesin de, muaccel bir borcun borçlusunun alacaklının ihtarıyla temerrüde düşeceği düzenlenmiştir. Somut olayda davacı tarafından dava tarihinden önce davalı bankanın Esenler Şubesine hitaben yazılmış geri ödeme konulu 24/10/2014 teslim tarihli dilekçe ile, 48.783,32 TL. ve ihtarname masrafı olan 199,13.TL’nin şube nezdinde bulunan ….40 hesabına 2 iş günü içerisinde yatırılması, ”ihtar edilmiş ve verilen 2 günlük süre içerisinde davaya konu alacağın davacı hesabına yatırılmadığı, bu durumda davalının 27/10/2014 tarihinde temerrüde düştüğü anlaşılmıştır. Sonuç itibariyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca kaldırılarak dairemizce yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda davanın kabulü yönünde yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1- Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/03/2018 tarih ve 2014/1417 Esas – 2018/285 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden hüküm kurulmak suretiyle; 2- Davanın KABULÜNE, 48.784,32 TL. alacağın 27/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN: 3-Dairemiz karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 3.332,45.TL harçdan, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 832,50.TL harcın mahsubu ile bakiye 2.499,95.TL harcın davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,4-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan toplam 861,50.TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,5-Davacı tarafından sarf edilen tebligat ve bilirkişi ücreti toplamı 1.546,25.TL yargılama giderlerinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 6-Davalı tarafından sarf edilen yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına, 7-Davacı yargılama sırasında kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 8-Kullanılmayan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine,
İSTİNAF YÖNÜNDEN: 9-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, karar harcının talep halinde iadesine, 10-Davacı tarafından istinaf aşamasında sarf edilen 162,10-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve dosyanın istinafa gidiş dönüş gideri 31,50.TL olmak üzere toplam 193,60.TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 11-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 12-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 28/12/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.