Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/16 E. 2021/27 K. 21.01.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/16 Esas
KARAR NO : 2021/27 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/09/2020
NUMARASI : 2020/124 Esas 2020/453 Karar
DAVANIN KONUSU: Şirketin İhyası
KARAR TARİHİ: 21/01/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin davalı şirkette 15/08/2002-12/11/2020 tarihleri arasında kesintisiz olarak çalıştığını, haksız olarak işten çıkarılması akabinde 25/01/2011 tarihinde İstanbul 8. İş Mahkemesinin 2011/122 E. 2013/844 K. sayılı dosyasında işçilik alacaklarına dair dava açtığını, dava derdest iken, şirketin tasfiye sürecine girdiğini, akabinde herhangi bir bildirimde bulunmadan tasfiye edildiğini, Mahkemece 09/10/2013 tarihinde davanın kabulüne karar verilmesinin ardından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında ilamlı takip başlatıldığını, takibin halen derdest olduğunu, icra emrinin tasfiye memuru şirket yetkilisi … gönderildiğini, … ise, şirketin tasfiye edildiğini, ticaret sicilden de terkin edildiğini, bu sebeple görevinin sona erdiğini bildirdiğini, davalı şirketin, şirketin usulsüz şekilde tasfiyesini tamamlayıp sicilden terkin edildiğini, böylece icranın imkansız hale gelip, infazının mümkün olmadığını, tasfiye sonucunda sicilden terkin edilen davalı şirketin tasfiyesi tamamlanmadığından gereken hususların eksik bırakıldığını belirterek, şirketin ihyasını talep ve dava etmiştir. Davalı tasfiye memuru cevap dilekçesi ile, ihyası talep edilen şirketin 30/10/2009 tarihinde tasfiyesine karar verildiğini, 20/11/2009 tarihinde kararın tescil edildiğini ve 26/11/2019 tarih ve 7447 sayısına kayıtlı Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığını, tasfiye halindeki şirketin ilanlarının sırasıyla yapıldığını, üçüncü ilanın yapılmasının üzerinden en az 1 yıl geçtiğini, tasfiyenin 01/02/2012 tarihinde sonlandırıldığını, 10/02/2012 tarih ve 8003 sayılı kaydı ile, Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığını, şirketin aktifi ve pasifinin bulunmadığını, borcunun da bulunmadığını, tasfiye memurunun görevinin sonlanması nedeniyle 01/02/2012 tarihinde görevinin bittiğinden, ibra edildiğini, tasfiye memurunun görev süresinin beş yıl olduğunu, bu sebeple zamanaşımına uğradığını, Ticaret sicilden silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde ihya yoluna gidilmesi gerektiğini, 11 yıl önce tasfiyeye giren şirketin, sicilden terkin edilme tarihinin üzerinden 8 yıl 2 ay geçtiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü davaya cevap vermediği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 24/09/2020 tarih ve 2020/124 Esas – 2020/453 Karar sayılı kararında;”Dava; şirketin ihyasına ilişkindir. Ticaret sicil kaydına göre ihyası istenilen şirketin; İstanbul/Fatih, …adresinde kayıtlı iken, 30/10/2009 tarih ve 2009/1 Karar ile tasfiye haline girmesine karar verildiği, tasfiye memuru olarak davalı … tayin edildiği ve 01/02/2012 tarihinde tasfiyesinin sona erdiği anlaşılmıştır. İstanbul 8. İş Mahkemesinin 2011/122 E. 2013/844 K. sayılı dosyası incelendiğinde; davacının ihyası istenilen şirkete karşı 25/01/2011 tarihinde işçilik alacaklarına ilişkin dava açtığı, davanın kısmen kabulüne karar verildiği, bu kararın İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasında takibe konulduğu anlaşılmıştır. Tasfiyenin sona erdirildiği 01/02/2012 tarihinden önce, davacı tarafından 25/01/2011 tarihinde açılmış bir dava bulunduğundan, tasfiye işlemlerinin gerçekten tamamlanmamış olduğu ve eksik bırakıldığı, davacı tarafından işçilik alacakları ile ilgili yapılan icra takibi için şirketin ihyası gerektiği ve davacının bu davaya açmakta hukuki yararının bulunduğu anlaşılmıştır.Davalı Ticaret Sicil Müdürlüğü yasal hasım olması nedeniyle yargılama giderlerinden sorumlu tutulmamıştır.Açıklanan nedenlerle davanın kabulü ile, davalı şirketin ihyasına, kararın tescil ve ilanına karar vermek gerekmiş …”gerekçesi ile, Davanın KABULÜ İLE, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı iken tasfiye nedeniyle sicilden terkin edilmiş olan TASFİYE HALİNDE …. LİMİTED ŞİRKETİ’nin, İstanbul … İcra Müdürlüğünün …E.sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere İHYASINA, Ek tasfiye işlemlerini yapması için eski tasfiye memuru olan … şirkete tasfiye memuru olarak ATANMASINA,Kararın TESCİL ve İLANINA, karar verilmiş ve karara karşı davalı tasfiye memuru tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı tasfiye memuru istinaf dilekçesi ile, İlk derece mahkemesince verilen kararın yanlış olduğunu, TTK’nın geçici 7.mad.’nin 15.fıkrası ihya süresini beş yıl ile sınırladığı halde, ilk celsede dava bitirme telaşı içerisinde, dosya incelemeden, şirket dosyasını görmeden, tasfiye memurluğu talebi olmadığı halde tasfiye memuru atanması ve akabinde dava masraflarını, kendisini ilgilendirmediği halde tarafına yüklemesinin tamamen hukuka, kanuna ve uygulamalara aykırı olduğunu, Söz konusu şirketin tasfiyesinin 01/02/2012’de bitirildiğini, tasfiyenin üzerinden sekiz yıl geçtiğini, ihya davası açma süresinin beş yıl olduğunu cevap dilekçesinde yazdığını, bunu duruşmada da söylediğini ancak dikkate alınmadığını, kararda 3.400,00.TL vekalet ücretine mahkum edilmesinin hukuki hata olduğunu, tasfiye memuru böyle davalarda devlet memuru sıfatına haiz olduğunu, tasfiye memurunun yargılama giderlerinden sorumlu olmadığını, Delil toplanmadan, şirket dosyası bile getirtilmeden, tasfiye memurluğu talebi dahi sorulmadan, bir celsede dava bitirme heyecanının yanlış bir karara sebep olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, hakkındaki davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, ticaret sicilden terkin edilmiş şirketin ek tasfiye işlemlerinin tamamlanması için TTK 547. maddesine göre ihyası talebine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulü ile, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı iken tasfiye nedeniyle sicilden terkin edilmiş olan TASFİYE HALİNDE … LİMİTED ŞİRKETİ’nin, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyası ile sınırlı olmak üzere İHYASINA, Ek tasfiye işlemlerini yapması için eski tasfiye memuru olan … şirkete tasfiye memuru olarak ATANMASINA, Kararın TESCİL ve İLANINA, karar verilmiş ve karara karşı davalı tasfiye memuru tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. TTK’nın 547 maddesinde tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğunun anlaşılması halinde şirketin yeniden tescilinin talep edilebileceği düzenlenmiştir.Somut olayda, tasfiye edilerek ticaret sicilden kaydı silinen şirket hakkında tasfiye kapanmadan önce 25/01/2011 tarihinde İstanbul 8. İş Mahkemesinin 2011/122 E. Sayılı dosyası ile açılmış alacak davası olduğu ve Mahkemece 09/10/2013 tarihinde davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin ardından İstanbul … İcra Müdürlüğünün… E. sayılı dosyasında ilamlı takip başlatıldığı, İstanbul 8. İş Mahkemesinin 2011/122 E. Sayılı dosyası ile açılmış dava devam ederken şirketin sicilden terkin işlemlerinin yapıldığı, devam eden icra takibinde taraf teşkilinin sağlanabilmesi için ilgili şirketin yeniden tescilinin zorunlu olduğu, (Yargıtay 10. HD’nin 2020/445E., 2020/5989 K.; Yargıtay HGK’nın . 2017/10-2536 E., 2020/488 K. Sayılı kararlarında da bu hususun belirtildiği) buna göre davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğu anlaşılmıştır.Davacının İstanbul 8. İş Mahkemesinin 2011/122 E. Sayılı dosyası ile açılmış alacak davasında yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulune karar verildiğinden tasfiye işlemlerinin eksiksiz olarak tamamlandığından bahsedilemeyecektir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2015/1277 E.) TTK 547 maddesi kapsamında açılan davada ise zaman aşımı veya hak düşürücü süre söz konusu değildir, ayrıca tasfiyenin sona erdirildiği 01/02/2012 tarihinden önce, davacı tarafından 25/01/2011 tarihinde açılmış bir dava bulunduğundan, davalının 5 yıllık süre içerisisinde dava açılmadığına yönelik istinaf nedeni yerinde değildir. TTK. 547/2 Maddesinde;” Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir,” hükmü düzenlenmiş olup son tasfiye memurunun davalı … olduğu, buna göre TTK. 547/2 Maddesi uyarınca son tasfiye memurunun tasfiye memuru olarak atanmasına karar verilmesi yerinde görülmüştür.Dosya içinde bulunan belgelerden, ihyası istenen şirket hakkında tasfiyenin sona erdirildiği 01/02/2012 tarihinden önce, davacı tarafından 25/01/2011 tarihinde açılmış bir alacak davası bulunduğu, bu davanın sonuçlanmamış olmasına rağmen şirketin tasfiyesi tamamlanmadan ticaret sicil kaydının terkin edildiği, tasfiye işlemlerinin eksik bırakılmasından tasfiye memurunun sorumlu olduğu, davalı ticaret sicil memurluğunun yasal hasım olduğu, tasfiye işlemlerinde her hangi bir yetki ve sorumluluğunun bulunmadığı, davanın açılmasına ticaret sicil müdürlüğünün sebep olmadığı anlaşılmakla, yargılama giderlerinden tasfiye işlemlerini eksik bırakan tasfiye memurunun sorumlu tutulmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1 Davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nın 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcı istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 54,40.TL’den ahsubu ile bakiye 4,90.TL’nin istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 21/01/2021 tarihinde HMK’ nın 362/1-ç (YHGK.nun 13/12/2018 tarih ve 2017/11-2924 Esas – 2018/1935 Karar) maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.