Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1599 Esas
KARAR NO: 2023/2086 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2014/891 Esas – 2021/101 Karar
TARİH: 04/02/2021
ASIL VE BİRLEŞEN
DAVA: Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 28/12/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Asıl davada Davacı vekili Kapatılen 41.ATM nin 2012/138 esas sayılı dosyasına verdiği dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava dışı … İnşaat Sanayi Ticaret Ltd Şti’nin %50 hissedarı olduğunu, diğer %50 hissenin ise dava dışı …’a ait olduğunu, müvekkilinin dava dışı ortağı olduğu şirket inşaat işlerinde kullanılmak üzere boş çek yaprağını imzalayarak ortağı …’a verdiğini, …’ın karşılıksız çek keşide etmekten cezaevine girmesi üzerine boş çek yaprağını cezaevindeyken vekilini yapan Av. …’a verdiğini ve Av. …’ın boş çeki 485.000,00TL lik meblağ yazarak, 02/09/2008 keşide tarihi, keşide yeri Şişli olarak doldurarak davalı …’e verdiğini, davalı …’in Şişli …İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasından çeki icra takibine koyduğunu, müvekkilinin takipten haberi olunca kendi vekili ve huzurda bulunan diğer şahıslar olmak üzere Av. …’a bir daire …’ın akrabası olan …’a bir daire vermek üzere sulh sözleşmesi tanzim ettiklerini, inşaat taşınmaz satış sözleşmesi incelendiğinde taşınmazın devrinin takip konusu 485.000.TL bedelli 02/09/2008 keşide tarihli çeke mahsuben yapıldığının anlaşılacağını, müvekkilinin yapılan sözleşme gereğince iki adet taşınmazın devrini yaptığını, buna rağmen …’in kötü niyetli olarak alacağını haricen tahsil etmesine rağmen dosya alacağını Beyoğlu …Noterliğinin 28/03/2011 tarihli ve … yevmiye sayılı temliknamesi ile diğer davalı …’a temlik ettiğini, müvekkilinin buna karşılık olarak Beyoğlu …Noterliğinin 24/05/2011 tarihli … yevmiye sayılı ihtarnamesini göndererek bunu kabul etmediklerini davalıların kötü niyetli olduğunu beyan ettiklerini icra dosyasında alacaklı davalı … vekilini Av. …’ın temlik alanın vekili olmadığı halde 150.000,00TL parayı davalı …’a teslim etmek üzere müvekkilinden tahsil ettiğini ancak haricen tahsil edilen bu para alacaklı tarafından icra dosyasına bildirilmediğini, sulh sözleşmesi doğrultusunda taşınmazların devrilerinin verilmesine ve haricen 150.000.TL ödeme yapmış olduğu ve dosya borcundan kurtulduğu halde icraya devam edilerek müvekkilinin taşınmazlarının satışa çıkarıldığını, İstanbul CBS nin 2012/5511 C.M sayılı dosyası ile nitelikli dolandırıcılık , görevi kötüye kullanma ve irtikap suçlarından dolayı davalılar ve vekilleri hakkında soruşturma başlatıldığını, savcılık dosyasının dava tarihi itibarı ile derdest olduğunu, beyan ederek müvekkilinin borcunu ödediği ve alacaklı vekilince de kabul edildiği halde müvekkilinin evinin satışa çıkarıldığı anlaşıldığından evinin satışı halinde müvekkilin telafisi mümkün olmayan zararlara uğramaması adına İstanbul …İcra Müdürlüğünün … sayılı icra takibinin tedbiren durdurulmasını, akabinde İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasından müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine , dosya borcu haricen ödendiği halde takibe devam edilmesinde davalıların kötü niyetli olduklarından davalıların %40 kötü niyet tazminatı ile cezalandırılmalarına ve tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilerek yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılar zerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir. Asıl davada Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; icra takibi ve dava konusu çekin keşidecisinin dava dışı … Ltd Şti’i olduğunu, keşideci davasının hamiline muharrer olarak çeki ciro ettiğini, davacının beyaz ciro yapmak sureti ile çeki devrettiğini, müvekkilinin son sırada 3. Kişi iyi niyetli hamil olduğunu, davacının icra dosyasında imzaya itiraz etmek sureti ile borca itiraz ettiğini, itiraz üzerine yapılan bilirkişi imza incelmesi neticesinde imzanın kendilerine ait olduğunun tespit edildiğini, davacının çekteki imzanın kendi eli ürünü olduğuna ilişkin gelen bilirkişi raporu ile birlikte borçtan kurtulmak için muvazaalı işlere girdiğini, davacının çekin keşide edilmesi ve kendisinin başkasına ciro etmesi ile müvekkilinin arasındaki temel ilişkiyi bilmesinin mümkün olmadığını, davacının bu hususta müvekkiline husumette hakkı olmadığını, borcun ve çekin keşide edilmesi aşamasında müvekkilinin bir dahlinin olmadığını, dava konusu çekin icraya konulmasından sonra davacının müvekkili ile anlaşmaya yanaştığını davacı ile yapılmış olan herhangi bir sulh sözleşmesi , İnşaat Yapım ve Taahhüt sözleşmesi bulunmadığını, bahse konu sulh sözleşmesi ve İnşaat Yapım ve Taahüt Sözleşmesinin aslının kasaya alınarak incelenmesini istediklerini, zira dosyaya sunulan fotokopiler üzerinde bulunan bazı madde ve sonradan yapılan eklemelere olduğu kanaatinde olduklarını, şayet evrak aslında bu durumun ortaya çıkması halinde suç duyurusunda bulunacaklarını ,davacının bahse konu borcu ödemediğini, davacının anlatımlarından birisinin de 150.000.TL nin alınması olduğunu burada bir itilaf bulunduğunu, icra dosyası incelendiğinde iş bu kısmi ifanın alacağın gider ve ferilerine mahsup edileceğinin açık olduğunu, davacının daha önceden dava dışı … ile ortak şirket kurarak daireler sattığını ancak daireleri teslim etmeyerek diğer insanları mağdur ettiğini, daireyi dava dışı …Şti adın sattığını daha sonra arsayı eşi ve … AŞ adına tapuda tescil ettiğini, muvazaalı işlemler yaptığının Tüketici mahkeme ilamları ile sabit olduğunu, beyan ederek davanın husumet yönünden reddine, davacının haksız ve kötü niyetli davasının esastan reddine, davacının kötü niyetli açmış olması nedeni ile davacının %40 tazminata mahkumiyetine, 150.000.TL kısmi ödemenin icra dosyasına bildirilmemesinin borçlunun tahsil harcını ikmal etmemesi sebebi ile gerçekleştiğinden aleyte vekalet ücretine hükmedilmemesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Asıl davada Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu çekte müvekkilinin 3. Kişi konumunda olduğunu, müvekkilinin davalı …’den alacağına karşılık olarak icra dosyasını alacağının temliki ile devir aldığını, kendilerinin icra dosyasındaki alacağı temlik aldığında davacı ile diğer davalı arasında yapılan anlaşmaya ilişkin hiçbir belge ve bilgi olmadığını, müvekkilinin diğer davalı ve alacaklı arasındaki anlaşmayı bilebilecek durumda olmadığını, diğer davalı vekili Av. … tarafından 23/06/2011 tarihinde dosya alacağına mahsuben 150.000,TL ödeme alındığını ödeme alınırken müvekkilinin kalan bakiye alacağından vazgeçtiğine dair herhangi bir taahhüdü olmadığını, icra dosyasında alacaklarının yaklaşık olarak 750.000, TL olduğunu, sadeci bunun 150.000.TL sinin tahsil edildiğini, dava konusu çek incelendiğinde keşideci … Ltd Şti, 1. Ciranta davacı … çceki ciro ederek …’a verdiğini, …’in çeki ciro ederek …’a …’ında ciro ederek davalı …e verdiğini, davalı borçlu ile aralarında 3 ciro olduğunu davacının tüm itirazlarını kendinden sonra çeki ciro ederek teslim ettiği …’a karşı ileri sürebileceğini, kendinden sonraki cirantaya karşı dava açmadan 3. Ciranta ya dava açılmış olmasının kötü niyetli olduğunu, davacının iyi niyetli 3. Kişilere karşı dava açması hukuken mümkün olmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilerek yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA: Birleşen davada davacı vekili Kapatılan 31 ATM nin 2013/195 esas sayılı dosyasına verdiği dava dilekçesinde: Kapatılan 41 ATM nin 2012/138 esas sayılı dosyasına sundukları dava dilekçesini tekrar ederek dosyanın, iş bu davayı İstanbul 41 ATM dosyası ile birleştirme talepli açtıklarını, İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde alacaklının … borçlunun da müvekkili olduğunu, bilare takip dosyasındaki alacağın .. tarafından …’a temlik edildiğini, takibe konu çekin arka yüzündeki ciroların cirantalar …, … ve …a ait olup olmadığı hususunda ağır ceza dosyasında Cumhuriyet Savcılığınca bilirkişi incelemesi yapıldığını, çekteki ilk cironun müvekkiline ait olduğunu 2. Cironun davalı …’a ait olduğunu davalı …’un 09/04/2013 tarihli savcılık ifadesinde Av. …’ın kendisini araması üzerine avukatın Şişli deki bürosuna kendisi ve karşedi … ile birlikte gittiklerini, mağduruyetlerini gidermek için kendisine 485.000.TL bedelli çeki … ortağı …dan aldığını ve bu çeki icraya koymak gerektiğini, çeki incelediğinde birci cirantanın …’nun adı ve imzası vardı, avukatın çeki adımı soyadımı yazıp imzaladığını, ikinci ciranta olarak imzanın kendisine ait olduğunu, ayrıca kendisinden sonra … ve Kardeşi …’ın da çeki 3 ve 4 . Ciranta olarak imzaladıklarını, kendisi ve kardeşinin çeki imzaladıktan sonra avukata teslim ettiklerini, çekin … isimli şahısa nasıl geçtiğini bilmem dediğini, raporda çekin arkasında 3 ciranta olarak gözüken … imzasının sahte olduğu … adına olan imzanın … tarafından atıldığının tespit edildiği, … savclık ifadesinde kendisinin …’a böyle bir çeki imzalayıp vermediğini söylediğini, 3. Ciranta …dan 4 . Ciranta …a usulüne uygun ciro silsilesi içinde ciro edilmiş bir çek olmadığını, raporda 4.ciranta olarak gözüken …’a ati görünen imzanın da …a ait olduğunun tespit edildiğini, davalı …’ın ise 16/04/2013 tarihli savcılık ifadesinde 02/09/2008 tarihli 485.000.TL bedelli çekin arkasına ismini yazıp ciro etmesini avukat …’ın istediğini kendisinin de ismini yazarak imza attığını ve çeki avukata verdiğini kendisinin …’i bilmediğini beyan ettiğini, İstanbul 41 ATM nin 2012/138 esas sayılı dosyasındaki davalılar ile … ve … hakkında takibe konu çekte resmi belgede sahteçilik ve şirket yöneticileriyle kooperatif yöneticilerinin dolandırıcılığı iddiasıyla kamu davası açıldığını İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/297 esaslı dosyanın dava tarihi itibarı ile derdest olduğunu, beyan ederek öncelikle davanın İstanbul 41 ATM nin 2012/138 esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, akabinde İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından takibe konu çekten dolayı davalılara borcu olmadığının tespitine karar verilerek yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılar üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir. Birleşen davada davalılar …, … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle: Davacının iş bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, müvekkillerinin takip konusu çekte davalı olarak davacı çek borçlusundan herhangi bir talepte bulunmadığı gibi davacıdan takip konusu çeke dayalı olarak talepte bulunma haklarının da hukuken son bulduğunu, takip konusu çekteki ciro silsilesine nazaran müvekkilinin müracaat hakkını kullanabileceği yegane kişi çekin ilk cirantası davacı ve çekin keşidecisi …Şti olduğunu, ancak müvekkilinin müracaat haklarını kullanabilmesi için çekin kendilerinin eline ödeme veya sair bir nedenle geçmiş olması yani son hamili … tarafından kendilerine iade edilmiş olması gerektiğini, bu nedenle müvekkillerinin davada davalı sıfatı bulunmadığını, ayrıca menfi tespit davasına konu edilen çekten kaynaklanan borç icra takibi aşamasında davacı tarafından kabul edilerek ödeme için protokol yapıldığını, çekten kaynaklanan borcun icra takibi aşamasında serbest irade ile kabul edilmiş olması nedeni ile bu aşamada takip konusu çekten dolayı ara ciranta durumundaki müvekkilline karşı menfi tespit davası açılamayacağını, davacının yaptığı sulh sözleşmesi ve protokol gereğince çekten doğan borcunu son hamil …’e ifa etmek suretiyle borcundan kurtulabileceğini, takip konusu çekteki imzalardan birisinin gerçek olmamasının çekin geçerliğinini etkilemeyeceğini, davacı tarafından cirantalardan …’ın imzasının gerçek olmadığı beyan edildiğine göre müvekkilleri …, … ve …’ın çekten dolayı herhangi bir sorumluluğu olmadığından müvekkiline karşı menfi tespit davası açılamayacağını beyan ederek müvekkilleri …, … ve …’ın aleyhine alışmış menfi tespit davasının öncelikle hukuki yarar bulunmaması nedeni ile bu talepleri kabul edilmediği taktirde esastan reddine karar verilerek, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 04/02/2021 tarih 2014/891 Esas 2021/101 Karar sayılı kararında; “…Somut olayda; davacı tarafından icra takibinden sonra yapılan protokol ve ödeme ile borç kabul edilmiştir. Bundan sonra davacı borcu ödediğini yazılı delil veya kesin delil ile ispatlamalıdır. Haricen yapılan 150.000 TL ödeme İcra Hukuk mahkemesinin kararı ile alacaktan mahsup edilmiş olup bu ödeme icra dosyasında gözetilecektir. Bakiye borcun ödendiği ise yazılı ve kesin deliller ile ispatlanamamıştır. 22.12.2009 tarihli protokol uyarınca devredilen iki adet bağımsız bölüm ancak bitirilip tutanakla teslim edildiği taktirde davacının ibra edileceği, taşınmazların bitirildiğine ilişkin delil sunulmadığı, ciro silsilesinde yukarıda açıklandığı üzere kopukluk bulunmadığı, çekin rıza dışında doldurulduğuna ilişkin iddianın da yazılı delil ile ispatlanmadığı dolayısıyla davacının bakiye borcunun devam ettiği anlaşılmakla asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir…”gerekçesi ile, Asıl ve birleşen davanın REDDİNE karar verilmiş ve karara karşı asıl ve birleşen dosya davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Asıl ve birleşen dosya davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, Asıl ve birleşen davalar incelendiğinde ayrı ayrı menfi tespit davası şeklinde açıldıklarının görüldüğünü, haricen yapılan 150.000 TL ödeme ve davalı tarafa tapudan devirleri yapılan 2 adet daire karşılığında dosya alacaklısına ifa yapıldığını ve dosya borcunun ödenmeye çalışıldığını, Gerekçeli karar incelendiğinde 150.000 TL’ nin İcra Hukuk Mahkemesi kararıyla alacaktan mahsup edilmiş olduğunun kabulünün isabetsiz olduğunu, dosya alacaklısı tarafından tahsil edilen 150.000 TL icra dosyasına haricen tahsil şeklinde bildirilmediğini ve sanki 150.000 TL hiç tahsil edilmemiş gibi icra takibine devam edildiğini taşınmazın satıldığını ve bedelinin paylaştırılarak alacaklıya sıra cetveliyle ödendiğini, Borçlu müvekkilin haciz baskısı altında evinin ihaleyle satışının önlenmesi adına yaptığı 150.000 TL ödeme ve 2 tane daire tapularının devri işlemleri hep birlikte değerlendirildiğinde ödeme ve devir tarihlerinde zaten dosya borcunun fazlasıyla karşılandığının sabit olduğunu, alacaklı tarafça sonradan faiz işletilerek ve 150.000 TL haricen ödeme dosyaya bildirilmeyerek borçlu aleyhine ve zararına hareket edildiğini, dosya borcu şişirilerek taşınmaz ihaleye çıkarıldığını, eğer alacaklı kötü niyetle hareket etmeseydi zaten dosya borcu tapu devirleri ve 150.000 TL ödeme ile zaten tahsil edilmiş olacağını, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nden gelen 09.12.2020 tarihli icra dosyasının takipsizlik nedeni ile kapatıldığı bildirilmiş ise de icra dosyasına: 22.06.2016 tarihinde 1.255.752,62 TL 25.08.2016 tarihinde 163.888,28 TL 09.09.2016 tarihinde 713.234,38 TL 24.02.2017 tarihinde 24.940,58 TL tahsilatların girdiği tahsilat makbuzlarından anlaşıldığını, 4 adet icra dosyası tahsilat makbuzlarını dilekçe ekinde sunulduğunu, görüldüğü üzere dosya borcundan kat ve kat fazlası tahsilat yapıldığını ve sırf alacaklının kötü niyetli hareket ettiğinin sübuta erdiğini, Tapudan devirleri yapılan 2 adet daire olduğunu, bu daireler sözleşmelere uygun olarak bitirilmemiş dahi olsalar birer ekonomik değerleri olduğunu ve fazla eksiklikleri de bulunmadığını, dairelerin protokoller kapsamında alacaklıya devir borcu müvekkili tarafından ifa edilmiş ve tapudan devirleri yapıldığını, alacaklı … ve temlik alacaklısı … kötü niyetle icra takibine devam ettiğini, Yerel Mahkemece; daireler tapuda devredilmiş ise de anılan taşınmazların bitirilip teslim edildiğine dair belge/delil sunulmadığından ibra koşullarının gerçekleşmediği sonucuna varıldığını, borcun ibrası olmasa bile devir tarihlerinde taşınmazların bedelinin tespit edilip takip borcundan mahsup edilmesi gerekirken yerel mahkemece yazılı gerekçeyle bundan imtina etmesi neticesinde alacaklı tarafın sebepsiz zenginleşmesine yol açıldığını, bu haliyle hakkaniyete ve nısfete uygun bir karar verilmediği gibi sanki iki tane daire hiç devredilmemiş bir netice ortaya çıktığını, İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/297 Esas sayılı dosyası ve duruşma tutanakları incelendiğinde … ve ..’ ın çeki ciro etmeden önce …’ndan herhangi bir alacaklarının olmadığının açık olduğunu, dosyada alacaklı vekili tarafından çekin ciro edilip icra takibine konu edilmesi halinde dairelerin tapularının devri için baskı olacağının anlatıldığı sanık ifadelerinde yer aldığını, ciro tarihleri itibariyle …, … ve …’ ın çekten dolayı gerçek bir alacaklarının olmadığı davalıların kabul ettiğini, …’ın yerine …’ın ciro etmesi ise hukuken sakat olduğunu, çekin arkasındaki ciro silsilesi incelendiğinde …’ın … yerine ciro ettiğine ilişkin her hangi bir kayıt görünmediğini, ceza dosyasında davalıların kendilerini suçtan kurtarmaya yönelik beyanlarının hukuk mahkemesinde kesin delil olarak kabul edilmesinin anlaşılamadığını Ciro silsilesinin bozulduğunu, … yerine …’ın ciro atması özel yetkisi olmadığın geçersiz olduğunu, çekin arka yüzündeki ciro silsilesinde de vekaleten ciro yapıldığına dair bir şerh de mevcut olmadığını, …’ın daha sonra bu imzayı vekaleten …’un attığına dair beyanı cironun durumunu düzeltmeyeceğini, Çekin rıza dışında doldurulduğuna ilişkin en güzel yazılı delil ceza mahkemesindeki duruşma tutanakları ve davalıların savcılık ifadeleri olduğunu, savcılık ve mahkeme huzurundaki davalıların çekin herhangi bir borca karşılık alınmadığına ilişkin savunmaları ve beyanları hep birlikte değerlendirildiğinde çekin müvekkili … tarafından değil … tarafından getirildiğinde avukatın ofisinde ciro edildiği ve bu haliyle müvekkilinin ceza evine girdiği sırada rızası dışında elinden çıktığını, buna karşılık yerel mahkemenin yazılı gerekçeyle aksini kabulde hukuken isabet olmadığını, Haricen ödenen 150.000 TL dosyaya bildirilmediğini, 2 adet dairenin devir tarihindeki bedelleri tespit edilmediğini, ciro silsilesinde …’ın ciro için özel yetkisi olmadan işlem yapılmışdığını, çekin arka yüzünde vekaleten ciro yapıldığına dair bir şerh düşülmediğini icra dosyasına yapılan ödemeler gözden kaçırıldığını ve çekin rıza dışında müvekkilinin elinden çıktığı göz ardı edilerek karar verildiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, asıl ve birleşen davanın ayrı ayrı kabulüne, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl ve birleşen dava, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı icra takibine dayanak çekten kaynaklı borçlu olmadığının tesbiti talebiyle İİK 72 Maddesi uyarınca açılan menfi tesbit ve istirdat davasıdır. Mahkemece, asıl ve birleşen davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı asıl ve birleşen dosya davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davaya ve İstanbul … İcra Müdürlüğü (kapatılan Şişli … İcra Müdürlüğü )’nün … esas sayılı icra takibine konu dosya arasında bulunan çek sureti incelendiğinde; … Beylikdüzü Şubesindenden verilme 02.09.2008 keşide tarihli, 485.000,00 TL bedelli çekin keşidecisinin … Ltd Şti. Olduğu ve hamiline düzenlendiği, çek arkasında sırasıyla cirantaların davacı …, …, …, …, … olduğu, Hamil … tarafından … Mecidiyeköy Şubesine 02/09/2008 tarihinde ibraz edildiği, çekin hesapta karşılığının olmadığı belirtilerek kaşe vurulup çekin iade edildiği anlaşılmıştır. Dava konusu çek hamili davalı … tarafından İstanbul … icra Müdürlüğü ( kapatılan Şişli …İcra Müdürlüğü)’nün … Esas sayılı dosyası ile çekin icra takibine konulduğu, takip alacaklısı …’ tarafından alacağını Beyoğlu …Noterliğinin 28/03/2011 tarihli ve … yevmiye sayılı temliknamesi ile diğer asıl dosya davalısı …’a temlik ettiği, asıl dosya davalılarının temlik eden ve temlik alan takip alacaklısı olduğu, birleşen dosya davalılarının ise takip konusu çekteki ciro silsilesindeki davacı ile hamil arasındaki diğer cirantalar olduğu anlaşılmıştır. İstanbul 1 İcra Hukuk Mahkemesinin 31/10/2013 tarih ve 2013/573 Esas-2013/794 Karar sayılı kararı ile;” Uyulmasına karar verilen bozma ilamında da belirtildiği üzere alacaklı tarafından borçlu aleyhine çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takip başlatıldığı, örnek 10 ödeme emrinin tebliğinden ve takibin kesinleşmesinden sonra, şikayetçi borçlu tarafından 23/06/2011 tarihinde 150.000,00 TL. Ödeme yapıldığının ileri sürülmesi ve temlik alacaklısı … Vekilinin 22/05/2012 tarihli cevap dilekçesinde 150.000,00 TL. Ödeme yapıldığını kabul ettiğine göre ödenen bu bedelin dosya borcundan mahsubuna karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, açılan davanın kabulü ile 22/05/2012 tarihli cevap dilekçesinde kabul edilen 150.000,00 TL. Nin dosya borcundan mahsubuna, ” karar verilmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da gözetildiğinde; mahkemenin kabul ve gerekçesine göre asıl ve birleşen dosya davacı vekilinin asıl ve birleşen davaya ilişkin mahkemenin kabulüne yönelik aksi yöndeki tüm istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, asıl ve birleşen dosya davacı vekilinin asıl ve birleşen davaya ilişkin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Asıl ve birleşen dosya davacı vekilinin asıl ve birleşen davaya ilişkin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85’şer.TL istinaf karar harcından istinaf eden asıl ve birleşen dosya davacısı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30’ar.TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55’şer TL’nin asıl ve birleşen dosya davacısından tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık yasal süre içerisinde Yargıtay temyiz yasa yolu açık olmak üzere 28/12/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.