Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1591 E. 2022/161 K. 02.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1591
KARAR NO: 2022/161
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/05/2021
NUMARASI: 2020/553 Esas – 2021/586 Karar
DAVA: Şirket İhyası (TTK Geçici 7. madde uyarınca)
KARAR TARİHİ: 02/02/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin yetkilisi olduğu (… A.Ş) şirketin, kurulduğu günden bugüne faaliyetlerine aralıksız devam etmekte olan ve aktif malvarlığı bulunan bir şirket olduğunu, Ticaret Sicil Müdürlüğü’nce yapılan terkin işleminin usule uygun olmadığını, davaya konu şirketin davalı/ davacı sıfatını haiz olduğu davaların mevcut olduğunu belirterek, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun geçici 7. maddesi uyarınca kanuna aykırı şekilde sicilden terkin edilen … A.Ş.’ nin ihyasına, şirketin ticaret siciline yeniden tesciline karar verilmesini; talep ve dava etmiştir. Davalı tarafça davaya cevap verilmediği anlaşılmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 26/05/2021 tarih ve 2020/553 Esas – 2021/586 Karar sayılı kararında; “….Mahkememizce İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılarak ihyası istenen şirketin terkini öncesi, şirkete ve yetkilisine gönderilen ihtara ve tebliğine ilişkin kayıtların gönderilmesi istenmiş, ihyası istenen şirketin, ticaret sicilindeki kayıtlı son adresine ihtar yollanacağına ilişkin TTK’nın geçici 7. maddesindeki düzenlemeye uygun işlem yapıldığının davalı tarafça ispat edilemediği belirlenmiştir. Yukarıda yasal düzenlemelere ve davalı tarafça tebliğe yönelik yapılan fiili uygulamalara ilişkin açıklama kapsamında, yasaya uygun terkin işlemi yapılmadığı belirlenmekle … Anonim Şti’nin ihyasına karar verilmesi gerektiği, Ticaret Sicil Müdürlüğünün TTK geçici 7.maddesine aykırı eylemi nedeniyle dava açılmasına neden olduğu dolayısıyla davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği kanaatine varılmakla…”gerekçesi ile, Davanın kabulü ile, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı iken terkin edilen Tasfiye Halinde … Anonim Şirketi’nin ticaret siciline kayıt ve tesciline, Kararın Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilanına, tescil ve ilan için davacıya yetki verilmesine, Karar kesinleştiğinde keyfiyetin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazı ile bildirilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, Mahkemece verilen kararın, hak düşürücü sürenin geçmiş olması, usul ekonomisi ilkesine aykırılık ve hukuki yarar bulunmadığından, talebin ticaret sicilinden terkin edilmiş şirketin faaliyetlerine devam edilmesini amaçlaması ve hükmün bu kapsamda verilmesi yönüyle hukuka, kanuna ve yerleşik içtihatlara aykırı olduğunu, Mevzuat gereğince işlem yapan müvekkilinin tesis ettiği işlemin hukuka uygun olduğunu ve mevzuatta, re’sen terkine ilişkin tüm prosedürü yerine getirdiğini, müvekkilinin re’sen terkine ilişkin işlemlerinde hiçbir eksiklik olmadığını, davanın açılmasına müvekkilinin sebebiyet vermediğini, kanun gereği işlem tesis etmesi zorunlu olan müvekkili aleyhine yargılama gideri ve vekâlet ücretine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Derdest davası olan şirketler hakkında işlem yapılamamasının, ancak, bu hususun, müvekkiline bildirilmesi ile mümkün olabileceğini, resen terkin kapsamına alınan ve devam eden davası bulunan tacirlerden, ancak bu hususu bildirenlerin kaydının silinmediğini, dava konusu şirketin sicil dosyasında yapılan incelemede devam eden davası bulunduğuna ilişkin herhangi bir bildirim yapılmadığının saptandığını, İhyası talep edilen Tasfiye Halinde … Anonim Şirketi’nin, 18.02.2015 tarihinde re’sen terkin edildiğini, buna karşılık davacı tarafça işbu davanın 10.11.2020 tarihinde yani 5 yıl 8 ay 23 gün sonra açıldığını, TTK Geçici 7/15 maddesinde düzenlenen sürenin hak düşürücü süre olup mahkemece bu husus gözardı edilerek davanın kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu(Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 14.10.2020 tarih, 2020/2361 E. ve 2020/4082 K. sayılı ilâmı – Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 11.02.2020 tarih, 2020/288 E. ve 2020/1181 K. ), Dava konusu şirketin, huzurdaki davadan önce İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 07.12.2016 Tarihli, E. 2016/954 K. 2016/1002 Sayılı İlâmıyla Ve 27.12.2017 tarihli, E. 2017/1159 K. 2017/1427 K. Sayılı ilâmıyla ihyasına karar verildiğini, sicil kaydının faal olduğunu, bu nedenle işbu davanın, usul ekonomisi ilkesi ve hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, 27.02.2017 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlanan (s. 375) ilanla ve 09.05.2018 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlanan (s. 703) ilanla Tasfiye Halinde … Anonim Şirketi’nin, İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 07.12.2016 Tarihli, E. 2016/954 K. 2016/1002 Sayılı İlâmıyla ve 27.12.2017 Tarihli, E. 2017/1159 K. 2017/1427 K. Sayılı İlâmıyla ihyasına karar verildiğini ve şirketin sicil kaydının aktif olduğunu, bu hususa, müvekkili müdürlükçe mahkemeye gönderilen evrak içerisinde de işaret edildiğini, dava konusu şirketin başka uyuşmazlıklar kapsamında ihya edilmiş olması karşısında gerek usul ekonomisi ilkesi gerekse de huzurdaki davada bu nedenle hukuki yararı bulunmaması karşısında davanın reddine karar verilmesi gerektiğini(Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 04.11.2019 tarihli, 2018/5801 E. ve 2019/6748 K. Sayılı ilâmı), Bu kapsamda, bir an için (kabul anlamına gelmemekle birlikte) ihtar prosedürünün eksik olduğu düşünülse bile Geçici 7. maddenin 4. fıkrasınında düzenlenen “İlan, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçer.” hükmünün, ileri sürülen iddialara karşı göz önüne alınmadan değerlendirildiğini, anılan hüküm dolayısıyla Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlanan ilanın, Kanun koyucu tarafından somut olayda (kabul anlamına gelmemekle birlikte) ihtar prosedüründeki eksikliği tamamlayıcı etkisinin kabul edildiğini, İlk Derece Mahkemesi kararının, dava konusu şirketin ticari yaşamına ve faaliyetlerine devam edebilecek şekilde olması itibariyla da kanuna ve yerleşik içtihatlara aykırı olduğunu, dava dilekçesinde açıklamalardan anlaşılacağı üzere, davacının re’sen terkin edilen şirketin ticari hayatının devam ettirilmesini amaçlandığını, terkin edilmiş bir şirketin ticari yaşamını devam ettirecek şekilde ihyasına karar verilemeyeceğini (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 21.06.2018 tarihli ve E. 2016/13703 K. 2018/4721 sayılı ilâmı -Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 24.03.2016 tarihli, E. 2016/3037 K. 2016/3340 sayılı ilâmı) belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, TTK’nın geçici 7. maddesi gereğince resen ticaret sicil kayıtlarından terkin edilen şirketin ihyası istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dosya içerisinde bulunan Ticaret Sicil Müdürlüğü yazısından ihyası istenen şirketin ticaret sicil kaydının 6102 sayılı TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca 18/02/2015 tarihinde resen terkin edildiği anlaşılmaktadır. TTK geçici 7. maddenin 15. fıkrasında; Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanların haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebileceği düzenlenmiştir. Maddede öngörülen 5 yıllık süre hak düşürücü süre olup mahkemece resen gözetilmesi gerekmektedir. Yine, TTK’nın geçici 7.maddenin 2.fıkrasında” Davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanmaz.” hükmü yer almakta olup, davaları devam eden şirket veya kooperatiflerin resen terkin edilemeyeceği düzenlenmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde, ihyası talep edilen şirketin davalı/ davacı sıfatını haiz olduğu davaların mevcut olduğunu beyan ederek, dava dilekçesi ekine İstanbul Anadolu 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2016/386 E. sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunun bir örneğini ibraz etmiş, delil listesinde de belirtilen dosyayı delil olarak bildirmiştir. Mahkemece, ihyası talep edilen şirketin tarafı ve derdest olduğu belirtilen İstanbul Anadolu 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/386 E. sayılı dosyası getirtilip, incelenmeden, terkin tarihinde şirketin taraf olduğu görülmekte olan bir dava/davalar bulunup bulunmadığı, TTK geçici 7. madde 15. fıkrası hükmünün uygulanıp uygulanmayacağı değerlendirilmeden eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiştir. HMK.nın (Değişik:22/07/2020-7251/35md.)353/1-a6 maddesinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/05/2021 tarih ve 2020/553 Esas – 2021/586 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf eden davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 02/02/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.