Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1587 E. 2022/197 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1587 Esas
KARAR NO: 2022/197 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2021/178 Esas – 2021/476 Karar
TARİH: 17/06/2021
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 10/02/2022
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalının Almanya’da … şirketini (anonim şirket) iki ortak ile kurduğunu ve şirketine yatırımcı arayışına girdiğini, yatırımcıların şirketin kuruluş amacına yönelik olması şartı ile yatırım yaptıklarını, ancak davalının sermayeleri başka amaçlarla kullandığını ve şirkette vaat edilen hedeflere uygun şekilde kullanılmadığını, bundan dolayı Hamburg Asliye Ceza Mahkemesi’nin 09/04/2013 tarihli ve 620 KLs 1/11 ve 5500 Js 24/06 (5550) sayılı kararı ile davalı aleyhine dolandırıcılık suçundan 5 yıllık mahkumiyet kararı verildiğini, şirkete para yatıranlar arasında müvekkili davacının da bulunduğunu, davalı hakkında Almanya Hamburg Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 15/07/2008 tarihinde 12.40’da tüketici iflası açıldığını, müvekkilinin de kasten işlenmiş haksız fiilden doğan iflas alacağını zamanında 01/09/2008 tarihinde iflas masasına yazdırdığını, sonuç itibariyle müvekkilinin davalıdan 6.247,68 Euro alacağı bulunduğunu, davalının Almanya’daki iflas tasfiyesinde kötü niyetli olarak Muğla-Bodrum-Bitez’de … ada, … parselde bulunan 1.781,54 m²’lik taşınmaz malvarlığını beyan etmediğini, Hamburg Sulh Hukuk Mahkemesi’nin iflas mahkemesi olarak verdiği 18/03/2015 tarihli yazısı ve ekindeki alacaklı ile borçluyu gösteren tablonun İİK.’nun 68. maddesi kapsamında bir belge olduğunu, iflas masasından alınan ve müvekkili borcunun kesinleştiğini gösteren sıra cetvelinin de mevcut olduğunu, davalının kasten işlemiş olduğu suça konu eylemleri nedeniyle şahsi malvarlığı ile borçtan sorumlu olduğunu, tüzel kişilik perdesi aralanarak davalının kişisel malvarlığı ile sorumlu tutulduğunu, alacağın tahsili için başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, zira davacının müvekkilinin yetkilisi olduğu şirketten alacaklı olduğunu ileri sürdüğünü, alacağın zamanaşımına uğradığını, davacının Hamburg İflas Müdürlüğünce hazırlanan tablo ile Türk mahkemelerinde alacaklı olduğu iddia edemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 17/06/2021 tarih ve 2021/178 Esas 2021/476 Karar sayılı Kararı ile; ” …..Somut olayda; Davalı hakkında Almanya Hamburg Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 15/07/2008 tarihinde 12.40’da tüketici iflası kararı verildiği, davacının 6.247,68 Euro alacağının 01/09/2008 tarihinde iflas masasına yazdırılarak kabul edildiği, iflas tasfiyesi devam ederken davalının iflas masasına bildirmediği taşınmazından kayıt kabule konu alacağın tahsili için huzurdaki davaya konu icra takibinin başlatıldığı taraflar arasında tartışmasızdır. Davacı alacağı iflastan önce doğmuş ve iflas masası tarafından kabul edilmiş olup, İİK geçici 14. Maddesinde sayılan davalardan iflasa ilişkin alacaktır. Dava 20/03/2018 tarihinde açılmış olup, 28/02/2018 tarihinde yürürlüğe giren kanundan sonradır.Yargılamanın 7101 sayılı yasanın 46. Md gereğince özel görevli İstanbul 1, 2, 3. Asliye Ticaret Mahkemesince yapılması gerekecektir. Dava dosyasının İstanbul 1, 2, 3. Asliye Ticaret Mahkemesine tevzii için İstanbul hukuk tevzi bürosuna gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir. …” gerekçeleri ile; “Mahkememizin görevsizliğine, dosyanın görevli İstanbul 1.2.3. Asliye Ticaret Mahkemelerine tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na gönderilmesine, Esasın bu şekilde kapatılmasına, ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davanın iflasa dayalı olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmişse de davanın iflas ve konkordato hukukuna ilişkin davalardan olmayıp, 6102 sayılı TTK’ nın 553. maddesi anlamında şirket yöneticisinin sorumluluğu davası olduğunu, Yargıtay 19.Hukuk Dairesi 2010/6596E. ve 2010/9689 K. Sayılı ilamında açıkça “İflas sadece açıldığı ülke açısından sonuç doğurur” demek sureti ile iflasın ülkeselliği ilkesinin varlığını açık şekilde belirtmiş olduğunu, iflas kararının tanınması ve tenfizine ilişkin bir karar bulunmadan dosya kapsamında davalının yöneticisi bulunduğu şirkete ilişkin verilen iflas kararlarının yalnızca delil niteliğinde olduğu ve davanın konusunun davalının yönetici sıfatı ile sorumlu olduğu göz önünde bulundurulmadan karar verilmesinin doğru olmadığını, benzer bir davada da İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37.Hukuk Dairesinin 22.06.2021 tarihli 2021/99 E. Ve 2021/1062K. Sayılı ilamı ile “6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. Maddeleri gereğince İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yargı yeri olarak belirlenmesine” karar verildiğini belirterek hükmün kaldırılmasını istemiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Davacı, Almanya’da bulunan yabancı menşeli bir şirketin yöneticisi ve ortağı olduğu anlaşılan davalının şirket adına ihraç ettiği tahvilleri ve senetleri yatırım amaçlı aldığını, davalının yatırım amacıyla aldığı paraları öngörülen yatırıma yönlendirmediğini ve parasını geri ödemediği ileri sürmüş, davalı kendisine husumet yöneltilemeyeceğini savunmuştur. Dava, 6102 sayılı TTK’nın 553. maddesi anlamında şirket yöneticisinin sorumluluğuna dayalı olarak uğranılan zararın tazmini için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle mahkemenin görevsizliğine, dosyanın görevli İstanbul 1.2.3. Asliye Ticaret Mahkemelerine tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosu’na gönderilmesine karar verilmiştir. 15/03/2018 tarihli RG’de yayımlanan 7101 sayılı Yasanın 46.m. “2004 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir. “GEÇİCİ MADDE 14- Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte görülmekte olan iflasın ertelenmesi ve konkordato talepleri hakkında talep tarihinde yürürlükte bulunan hükümlerin uygulanmasına devam olunur. Hakimler ve Savcılar Kurulu, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin beşinci fıkrasındaki belirleme yetkisi kapsamında iflas ve konkordato konusunda uzman asliye ticaret mahkemesini, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki hafta içinde belirler.” şeklinde düzenlenmiştir. Somut olaya döndüğümüzde davacı, davalı hakkında Almanya Hamburg Sulh Hukuk Mahkemesi’nin iflas kararından ve kesinleşen sıra cetvelinden söz etmiş ve bu belgenin İİK 68.m. uyarınca “imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belge” niteliğinde olduğunu ileri sürmüş ise de, iş bu davadaki talep sonucunu İİK’na dayandırmamış, genel haciz yolu ile yapmış olduğu icra takibine itirazın iptalini istemiştir. İflas kararının sadece açıldığı ülke açısından sonuç doğuracağı da açıktır. Mahkemece açıklanan bu yönler gözetilerek yargılamaya devam edilip bir karar verilmesi gerekirken, dava kayıt kabul davası olarak nitelendirilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediği gibi, mahkemenin kabulüne göre de görevsizlik kararı verildiği halde hükmün HMK 20.maddesine uygun olarak kurulmamış olması da hatalıdır. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK 353/1-a3 m. uyarınca hükmün kaldırılması ve mahkemesine iadesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/06/2021 tarih ve 2021/178 Esas – 2021/476 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a3 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 59,30.TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde, avansı yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 10/02/2022 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.