Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1584 E. 2022/234 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1584
KARAR NO: 2022/234
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARI VEREN
MAHKEME: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/06/2021
DOSYA NUMARASI: 2020/131 Esas – 2021/436 Karar
Birleşen İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/505 Esas sayılı dosyasında;
KARAR TARİHİ: 16/02/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Asıl davada davacılar vekili 14/04/2020 tarihli dava dilekçesinde özetle; Tasfiye Halinde …’nin eski çalışanı olup, işbu şirket (işveren) aleyhine hizmet tespitine yönelik İstanbul Anadolu 29. İş Mahkemesi’nin 2018/366 Esas sayılı dosyası ile dava açtığını, yargılama sırasında davalı şirketin 21.02.2018 tarihli karar ile tasfiye edilerek Ticaret Sicilinden terkin edildiğinin tespit edildiğini, şirketin ihyası hususunda dava açmak üzere taraflarına süre ve yetki verildiğini, tasfiyenin hukuka uygun olmadığını, tüm aktif ve pasiflerin değerlendirilmediğini, firmanın tasfiye neticesinde alacağı ve borcu yoktur şeklinde kayıt düşüldüğünü belirterek, öncelikle malvarlığı araştırması yapılarak, herhangi bir kayıt çıkması halinde bu kayıtlara ihtiyati tedbir şerhi konulmasına ve Tasfiye Halinde … Ltd.Şti’nin ihyasına ve Ticaret Siciline yeniden kayıt, tescil ve ilanına, tasfiye memuru olarak son şirket yetkilisi dışında yeni bir veya birkaç kişinin atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; Ticaret Sicil Müdürlüğünün TTK.m.32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m. 34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun şirket tasfiye memurunda olduğunu, tasfiye memurları tarafından tasfiye prosedürünün eksik bırakılmış olmasının memurların sorumluluğunu gerektirdiğini, tasfiye memurlarının eksik işlemlerini müvekkili Sicil Müdürlüğü’nün tespit etmesinin mümkün olmadığını, müvekkili kurumun davanın açılmasına sebep olmadığını, yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını, müvekkili kurumun yasal hasım konumunda bulunduğunu belirterek, müvekkil yönünden açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020/505 Esas sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, Tasfiye Halinde …”nin eski çalışanı olduğunu, işbu şirket nezdinde iş akdine dayalı olarak sürdürdüğü hizmet esnasında SGK primleri ve hizmet belgelerinin işveren tarafından kendisine ödenen ücrete uygun şekilde verilmemesi nedeniyle İstanbul Anadolu 29. İş Mahkemesi’nin 2018/366 Esas sayılı dosyası ile dava açtığını, yargılama sırasında davalı şirketin 21.02.2018 tarihli kararı ile tasfiye edilerek Ticaret Sicilinden terkin edildiğinin tespit edildiğini, kendilerine şirketin ihyası hususunda dava açmak üzere süre ve yetki verildiğini, bu nedenle İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2020/131 Esas sayılı dosyası ile şirket ihyası davası açıldığını belirterek, dosyanın belirtilen dosya ile birleştirilerek, Tasfiye Halinde …’nin ihyasına, ticaret siciline yeniden kayıt, tescil ve ilanına, tasfiye memuru olarak son şirket yetkilisi dışında yeni bir veya birkaç kişinin atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı şirket ve tasfiye memuru vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya zamanaşımı, husumet, hak düşürücü süre, usul ve esas yönlerinden itiraz ettiklerini, davacı tarafın iyiniyetli olmayıp, davanın hukuki yarar yokluğundan da reddi gerektiğini, şirketin ihyası davası açmaya yetkili olanlar açıkça belirtildiğini, davacı ihya davası açmaya yetkili olan kişilerden olmadığından aktif husumet yokluğu yönlerinden de davanın reddini istediklerini, dava tarihinde … Ltd. Şti. nin tasfiyesi de tamamlanarak şirketin kapandığını ve ticaret sicilinden terkin edilmiş olduğunu, terkin edilmiş şirkete dava açılabilmesi ve söz konusu dosyadan yetki alınarak bu şekilde ihya davası açılabilmesinin mümkün olmadığını, davacının İstanbul Anadolu 29. İş Mahkemesinde 2018/366 Esas sayılı dosya ile açtığı davadaki iddia ve beyanlarının kabulünün mümkün olmadığını, davalı şirket tarafından davacının tüm hak ve alacaklarının, aylık maaşlarının, banka aracılığı ile ödendiğini belirterek, davanın usulden, aksi takdirde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 09/06/2021 tarih ve 2020/131 Esas – 2021/436 Karar sayılı kararı ile; “… …’nün … sicil numarasında kayıtlı olan ve sicilden 21/02/2018 tarihinde tasfiye sonucu terkin edilen şirketin İstanbul Anadolu 29. İş Mahkemesi’nin 2018/366 Esas sayılı dava dosyasının sonuçlandırılması ile sınırlı olarak TTK 547. maddesi uyarınca işlemler sonuçlanıncaya kadar Ticaret Sicil Müdürlüğüne yeniden tescili yönünden davanın kabulü, asıl davada davalı gösterilen ve ihyası istenilen … Ltd. Şti’nin …nden sicilin terkin edilmesi ile tüzel kişiliği ortadan kalktığından artık dava ehliyeti bulunmadığından bu şirket yönünden davanın reddi gerekmiş aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. ” gerekçeleri ile; ” 1.Birleşen davalı …’un zaman aşımı itirazının reddi ile; Asıl dava ve birleşen İstanbul Anadolu 4. ATM’nin 2020/505 Esas sayılı davanın davalılar … ve … yönünden kabulü ile …’nün … sicil numarasında kayıtlı iken tasfiye sonucu 21/02/2018 tarihinde sicilden terkin edilen “TASFİYE HALİNDE …’NİN” İstanbul Anadolu 29. İş Mahkemesinin 2018/366 Esas sayılı dava dosyasının sonuçlandırılması ile sınırlı olarak TTK 547 maddesi uyarınca ek işlemler sonuçlanıncaya kadar İHYASINA, 2.Şirketin ek tasfiyesi için Ticaret Sicil’ine tesciline, bu işlemleri yapması için son tasfiye memuru …’un tasfiye memuru olarak atanmasına, kararın ticaret siciline tescil ve ilanına, 3.Karar kesinleştiğinde ihya edilen şirketin sicile tescil işlemlerinin yapılabilmesi için gerekçeli kararın İTO ya gönderilmesine, 4.Asıl davanın … Ltd Şti yönünden reddine, ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı tasfiye memuru … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı tasfiye memuru … vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece yargılamasında ileri sürdükleri zamanaşımı ve hak düşürücü süre yönlerinden kararın bozulması/ kaldırılması gerektiğini, asıl davanın … Ltd Şti yönünden reddine ilişkin olarak verilmiş olan hüküm göz önünde bulundurularak ve birleşen davanın asıl davanın parçası olması nedeniyle birleşen davanın da asıl dava gibi tümüyle reddine karar verilmesi gerektiğini, Şirketin ihyası davası açmaya yetkili olanların açıkça belirtildiğini, davacının ihya davası açmaya yetkili olan kişilerden olmadığını, bu nedenle aktif husumet yokluğu yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, Davacı tarafça iş davasının açıldığı tarihte … Ltd. Şti.’nin tasfiyesi de tamamlanarak ticaret sicilinden terkin edilmiş olduğunu, davacıya tüm işçilik alacaklarının ödendiğini ve ibralaşıldığını, terkin edilmiş şirkete söz konusu dosyadan yetki alınarak bu şekilde ihya davası açılabilmesinin mümkün olmadığını, Davacının İst. Anadolu 29. İş Mahkemesi’nde 2018/366E. Sayılı dosyası ile açtığı davaya ilişkin dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaları kabul etmediklerini ve yerinde olmadığını, davanın kötü niyetle açıldığını, davacının işyerinde aldığı tüm maaşlarının, bordroları ile uyumlu olarak kendisine ait banka hesabına yatırıldığını ve yine davacı tarafından çok uzun seneler ihtirazi kayıt olmaksızın çekildiğini, davacının ibraz edilen resmi belgelerin dışında ödeme yapıldığına dair kasa, tediye makbuzu, ödeme listesi veya kayıt dışı hariçten bir ödeme yapıldığına dair v.s yazılı bir belge sunması gerektiğini, dosyada davacı tarafın böyle bir belge sunulmadığını, Yine … Ltd. Şti.’nin tasfiye sürecinde alacaklılara yasal ve gerekli ilanların yapıldığını, alacaklıların Tasfiye Memuruna alacaklarını bildirmeleri için başvurma çağrısı yapılmış ise de davacı tarafça tasfiye memuruna başvurulmadığı gibi işlemlere itiraz da edilmediğini, bu ilanlar sonrasında da tasfiye sürecinin tamamlanarak şirketin sicil kayıtlarında tasfiyesi tamamlanarak terkininin yapıldığını, Davacının dava dilekçesinde açıklamış olduğu hususların doğru ve isabetli olmaması, şirketin davacı da dahil olmak üzere hiçbir gerçek veya tüzel kişiye borcu olmaması, tasfiyenin usule, yasaya ve nizamlara uygun yapılması, ilanlarının eksiksiz olması nedenleriyle mahkeme kararının bozulması/ kaldırılması ve asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, yine asıl davada şirket yönünden davanın reddine karar verildiği göz önünde bulundurularak, lehlerine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesini istediklerini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulması/ kaldırılması ile davacı tarafın davasının şirketin ihyası talebinin tümüyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Asıl ve birleşen dosya ile açılan davalar, ticaret sicilinden tasfiye nedeniyle terkin edilen şirketin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 643. maddesi yollamasıyla aynı kanunun 547. maddesinde düzenlenen ek tasfiye istemine ilişkindir. Mahkemece, asıl dava ve birleşen dosya ile açılan davanın davalılar … ve … yönünden kabulüne, asıl davanın … Ltd Şti yönünden reddine karar verilmiş, karara karşı davalı tasfiye memuru tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. TTK’nın 547. maddesinde tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğunun anlaşılması halinde şirketin yeniden tescilinin istenebileceği düzenlenmiştir. Somut uyuşmazlıkta, …nin tasfiyenin sona erdiği 21/02/2018 tarihinde tescil edilerek sicil kaydının terkin edildiği, davacının, ihyası talep olunan şirket aleyhine hizmet tespitine ilişkin olarak İstanbul Anadolu 29. İş Mahkemesi ‘nin 2018/366 Esas sayılı dosyası üzerinden dava açtığı sabit olup, derdest olan bu davanın devamı için gerekli olan taraf teşkilinin sağlanması bakımından dava dışı şirketin ihyasını talep etmekte hukuki yararının ve aktif dava ehliyetinin bulunduğu, TTK 547 maddesi kapsamında açılan davada zamanaşımı veya hak düşürücü sürenin söz konusu olmadığı; asıl dosyada davalı olarak gösterilen şirket aleyhine açılan davanın reddine karar verilmesi nedeniyle vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmesi gerektiği istinaf sebebi olarak ileri sürülmüş ise de, istinafa başvuran tasfiye memurunun asıl dosyada taraf olmaması nedeniyle, taraf olmadığı dosya yönünden verilen kararı istinaf etme hakkı bulunmadığı gibi, asıl dosyada davalı olarak gösterilen şirketin yargılama sonucunda ihyasına karar verilmiş olup, tasfiyesinin tamamlanarak tüzel kişiliğinin ortadan kalktığı, taraf ve dava ehliyetini yitirmiş olan şirket vekilinin ise bu tarih itibariyle vekalet görevinin sona erdiği, dolayısıyla dava tarihi itibarı ile tüzel kişiliğe haiz olmayan şirketin vekil ile temsili de mümkün olmadığından, asıl davada davalı şirket aleyhine açılan davanın reddi gerekçesine göre şirket lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi usul ve yasaya uygundur. Dosya kapsamı ve toplanan tüm delillere göre TTK 547 maddesindeki ek tasfiye koşullarının gerçekleştiği gözetilerek, ihya karar verilmesi yerindedir. Davalı tasfiye memurunun sair istinaf sebepleri ise, iş mahkemesi dosyasının esasına ilişkin olduğundan, istinaf incelemesinde değerlendirilmemiştir. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı tasfiye memuru …’un istinaf başvurusunu 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf kanun yoluna başvuran davalı tasfiye memuru tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, istinaf kanun yoluna başvuran davalı tasfiye memuru … tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,4 TL harcın davalı tasfiye memuru …’dan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf kanun yoluna başvuran davalı tasfiye memuru … üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’ nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 16/02/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.