Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/158 Esas
KARAR NO: 2021/192 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/349 Esas – 2020/51 Karar
TARİH: 22/01/2020
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 15/02/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalının Almanya’da … şirketini (anonim şirket) iki ortak ile kurduğunu ve şirketine yatırımcı arayışına girdiğini, davalının şirkete yatırım yapmak isteyenlere şirketin amacının ve hedefinin yenilenen enerjiye ve solar enerjisine yatırım yapmak olduğunu ifade ettiğini, yatırımcıların şirketin kuruluş amacına yönelik olması şartı ile yatırım yaptıklarını ancak davalının sermayeleri başka amaçlarla kullandığını ve şirkette vaat edilen hedeflere uygun şekilde kullanılmadığını, bundan dolayı Hamburg Asliye Ceza Mahkemesi’nin 09/04/2013 tarihli ve 620 KLs 1/11 ve 5500 Js 24/06 (5550) sayılı kararı ile davalı aleyhine dolandırıcılık suçundan 5 yıllık mahkumiyet kararı verildiğini, davalının şirkete yatırılan paraların çok ufak bir bölümünü şirketin amacına uygun kullandığını, geriye kalan kısmını amaç dışı kullandığı ve yatırımcıları bu şekilde dolandırdığının ceza mahkumiyeti kararıyla sabit olduğunu, şirkete para yatıranlar arasında müvekkili davacının da bulunduğunu, davalı hakkında Almanya Hamburg Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 15/07/2008 tarihinde 12.40’da tüketici iflası açıldığını, akabinde alacaklıların alacaklarını iflas masasına yazdırdıklarını, müvekkilinin de kasten işlenmiş haksız fiilden doğan iflas alacağını zamanında 01/09/2008 tarihinde iflas masasına yazdırdığını, sonuç itibariyle müvekkilinin davalıdan 6.247,68 EURO alacağı bulunduğunu, davalının Almanya’daki iflas tasfiyesinde kötü niyetli olarak Muğla-Bodrum-Bitez’de … ada, … parselde bulunan 1.781,54 m²’lik taşınmaz malvarlığını beyan etmediğini, Hamburg Sulh Hukuk Mahkemesi’nin iflas mahkemesi olarak verdiği 18/03/2015 tarihli yazısı ve ekindeki alacaklı ile borçluyu gösteren tablonun İİK.’nun 68. maddesi kapsamında bir belge olduğunu, bu husustaki uzman görüşünü dosyaya sunduklarını beyanla, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20 oranından aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, müvekkili davalının Berlin-Almanya’da ikamet eden bir “gerçek kişi” olduğunu, davacının da Almanya’da yaşayan ve dava dışı …’den alacaklı olduğunu iddia eden bir “gerçek kişi” olduğunu, dava dışı …’nin de Almanya’da faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, huzurdaki davada davacının …’den alacaklı olduğunu iddia ettiğini, Hamburg Asliye Hukuk Mahkemesi kararında davacının …, davalının ise … olduğunun açıkça anlaşıldığını, davalı müvekkilinin …’nin yetkilisi olduğunu bu nedenle davada iddia edilen ticari ilişkide aslen sorumlu olmasının mümkün olmadığını, davacının dava dışı …’den olduğunu iddia ettiği alacaklarını müvekkilinden tahsil etmeye çalıştığını, davaya konu ticari ilişkide taraf olmayan davalıya karşı husumet yöneltilmesinin hukuken mümkün olmadığını, mahkemenin huzurdaki davayı görmeye yetkili olmadığını, yetkili mahkemenin davalının yerleşim yeri olan Berlin Mahkemeleri olduğunu, iddia edilen alacağın 2005 yılına ait bir ticari ilişkiden kaynaklandığını, BK’ya göre alacağın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın öncelikle usulden ve sonrasında ise esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 22/01/2020 tarih 2019/349 Esas – 2020/51 Karar sayılı kararında; “Dosyaya getirtilen İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı tarafından davalı aleyhine 15/02/2017 tarihinde 6.247,68 Euro asıl alacak, 3.763,76 Euro işlemiş faiz olmak üzere toplam 10.011,44 Euro alacağın tahsili için ilamsız takip başlatıldığı, borçlu vekili tarafından 20/02/2017 tarihinde takip konusu yapılan borcun tamamına, faize, faiz oranlarına, fer’ilerine ve icra takibine tümüyle itiraz edildiği görülmüştür. davalı vekili yasal süresi içerisinde dosyaya sunduğu cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunmuş olup, anılan yasal düzenlemeler karşısında; Türk Mahkemelerinin yargı hakkı bulunmadığı gibi, davalı taraf süresinde yetki itirazında bulunarak davanın usulden reddini istemiş olduğundan, mahkememizce yapılan değerlendirme sonucunda Türkiye Cumhuriyeti Mahkemeleri’nin yargı hakkının bulunmadığı anlaşıldığından, Türk Mahkemelerinin yargı hakkının bulunması HMK.’nun 114/1-a maddesine göre dava şartı olduğundan, HMK.’nun 115/2. maddesi gereğince dava şartı yokluğu…” gerekçesi ile, 1-HMK’nun 114/1-a ve HMK’nun 115. maddeleri gereğince Davalının milletlerarası yetki itirazının kabulü ile mahkememizin yetkisizliğine, bu nedenle dava şartı yokluğundan davanın USULDEN REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davalının Milletlerarası yetki itirazının kabulünün hatalı olduğunu, Davalı gerçek kişinin Türkiye’de adresinin bulunmadığı yönündeki davalı iddiaları ve bu doğrultudaki mahkeme gerekçesinin gerçeği yansıtmadığını, Davalını itirazına gerekçe gösterdiği TTK 561.maddede belirlenen yetki kuralının HMK’da belirlenen genel yetki kuralına ek bir seçenek olarak sunulduğunu, kesin yetki kuralı değil seçimlik yetkinin sözkonusu olduğunu, haksız fiilin etkilerini Türkiye’de gösterdiğini, Müvekkilinin dolandırılan 3.kişi olduğunu şirketin ortağı olmadığını ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğunun açıklanan nedenlerle kabul edilemeyeceğini, (Yargıtay 11.HD 19/096/2016 T. 2016/6973 E. 2016/7321 K. – Yargıtay 11.HD 2016/4279 E. – 2016/3212 K.) Davalının mutad meskeni İstanbul’da bulunduğundan, yabancılık unsuru ihtiva eden davada dikkate alınması gerektiğini, Davalının Alman Hukuku’na göre kişisel iflası ve ayrıca gerçek kişinin kişisel malvarlığı ile sorumluluğu sözkonusu olduğunu, davanın tarafının tüzel kişilik olmadığını gerçek kişinin davalının kişisel iflası ve Almanya’da bu gerçek kişiye karşı tüm yasal yolların tüketilmiş olduğu davalı gerçek kişinin Türkiye’de kayıtlı resmi adreslerinin dikkate alınmadan adalet duygusunu zedeleyen yanlış bir karar verildiğini, Davalının Almanya’daki eylemi sonucunda Türkiye’de sebepsiz zenginleştiğini, Borçlunun Almanya dışında bulunan mal ve haklarını yabancı ülkedeki iflas masasına konu olmaktan çıktığını, İhtilafı çözmeye yetkili mahkemenin belirlenmesinde, davalının Türkiye’de mutad meskenin bulunmasının yanısıra, ihtiyat-i tedbire (hacize) konu malvarlığı unsurunun bulunduğu yerin dikkate alınması gerektiğini, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesinin de emsal dosyada göreve ilişkin kararında davalının eyleminin etkisi bakımından TTK 552. maddeye atıf yapmak suretiyle davalının haksız eyleminin kesinlikle korunamayacağı yönünde görüşünü açıkladığını, (İstanbul BAM 2019/ 620 E, 2019/699 K s. 08.05.2019 tarihli RED kararı ) Bu hukuki değerlendirme karşısında ve davalının ceza mahkumiyeti de dikkate alındığında yerel Mahkemenin, milletlerarası yetkisinin bulunduğunun kabulü için, taraflar arasında yetki şartı gerekliliğinden bahsetmesi somut olayın şartlarına açıkça aykırı olduğunu, Davacı müvekkili ile aynı konumda olan diğer müvekkilleri adına davalı aleyhine açılan davalarda dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar veren diğer mahkemelerin kararlarının BAM denetiminden geçerek kaldırıldığını, (İst. Bam 12 HD’si 2020/196 E., 2020/428 K. – İst. BAM 12 HD. 2020/344 E., 2020/431 K.,- 2020/161 E., 2020/427 K., – 2020/345 E., 2020/429 K.,- 2020/278 E., 2020/430 K., – 2020/158 E., 2020/426 K., 2020/129 E., 2020/425 K. Ve İst. BAM 13 HD. 2020/42 E., 2020/349 K. Sayılı ilamları ) İleri sürerek, istinaf itirazlarının kabulüne yerel mahkeme kararının kaldırılmasına davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, şirket yöneticisinin sorumluluğuna dayalı olarak alacaklının yaptığı takibe itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, Türk Ticaret Kanunu’nun 561. maddesine göre sorumlular aleyhine açılacak davalarda şirket merkezinin bulunduğu yer Asliye Ticaret Mahkemesi yetkili olup, dava dışı şirketin merkezinin de Almanya’da olduğu ve HMK’nın 114/1-a maddesinde “Türk mahkemelerinin yargı hakkı bulunmasının” dava şartı olarak sayıldığı, davalının süresinde yetki itirazında bulunduğu, anılan yasal düzenlemeler karşısında Türk mahkemelerinin yargı hakkı bulunmadığı gerekçesi ile HMK 114/1-a ve 115 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş, karara karşı davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
MÖHUK 40. maddede “Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisini, iç hukukun yer itibariyle yetki kuralları tayin eder.” hükmü düzenlenmiştir. TTK’nın 553. maddesinde şirket kurucularının, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve tasfiye memurlarının sorumluluğu düzenlenmiş, 561. maddesinde de sorumlular aleyhine şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde dava açılabileceği düzenlenmiştir. Anılan yetki düzenlemesi kesin yetki kuralı olmayıp genel yetki kuralının yanında ek bir yetkili mahkeme düzenlenmektedir. Buna göre TTK 561. maddesinde belirtilen yetki kuralı kesin yetki olmayıp, genel mahkemelerin yetkisini kaldırmamaktadır. HMK’nın 6. maddesine göre genel yetkili mahkeme davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir ve yine 9. maddede Türkeye’de yerleşim yerinin bulunmaması halinde yetki düzenlenmiş olup, maddeye göre Türkiye’de yerleşim yeri bulunmayanlar hakkında genel yetkili mahkeme davalının Türkiye’de mutad meskeninin bulunduğu yer mahkemesidir. Buna göre davalının mutad meskeninin bulunduğu yerin tespiti önem taşımaktadır. Davaya konu takibe davalı tarafça yapılan itirazda verilen vekaletnameye göre davalının adresi Şişli İstanbul olarak belirtilmiştir. Buna göre Türkiye’de yerleşim yeri bulunmayan davalının mutad meskeni Şişli/ İstanbul’dur. HMK 9. maddesine göre açılmış olan davada mahkeme yetkili olup, mahkemece yetkisizlik kararı verilmesi hatalı olmuştur. Bu nedenle davacı istinaf başvurusunun HMK 353/1-a4 ve 1-a6 maddeleri gereğince kabulü ile, davalının Türkiye’de mutad meskeni bulunmakta olup, buna göre ilk derece mahkemesi yetkili olduğundan mahkeme kararının kaldırılmasına, tarafların delillerinin toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; 1-İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 22/01/2020 tarih ve 2019/349 Esas – 2020/51 Karar sayılı kararının HMK’ nın 353/1-a4 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dava dosyasının mahkemesine İADESİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan 148,60.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 54,40.TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 4-Artan gider avansı olması halinde avansı yatıran tarafa iadesine, 5-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 15/02/2021 tarihinde HMK’ nın 353/1-a4 maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.