Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1557 E. 2022/769 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1557 Esas
KARAR NO: 2022/769 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/11/2020
NUMARASI: 2012/114 Esas 2020/782 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 18/05/2022
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı banka ile …Tic.Ltd.Şti arasında Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesi imzalandığını ve söz konusu kredi sözleşmesini davalıların da müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzaladıklarını, kredi borcunu geri ödenmemesi nedeniyle Kartal …Noterliği’nin 01/09/2009 tarih … yevmiye sayılı ihtarının keşide edilerek, ihtarnamedeki yazılı tutarların ödenmesi ve depo edilmesinin talep edildiğini, söz konusu ihtarnamelere rağmen borçluların davacı bankaya olan borçlarını ödememeleri üzerine Kadıköy …İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyasından esas takibe geçildiği, davalılar itiraz dilekçelerinde davacı banka ile dava dışı borçlu firma arasında yapılan protokollere istinaden ödemeler yapıldığını ve bu nedenle icra takibinde talep edilen faiz miktarının fazla olduğunu iddia etmişlerse de, söz konusu iddiaların tamamen asılsız olduğunu, zira davacı banka ile dava dışı borçlu firma arasında imzalanan protokol gereği birkaç ödeme yapıldığını, akabinde ödemelerde sıklıkla yaşanan aksamalar nedeniyle protokolün ihlal edildiğini ve meriyetini yitirdiğini, sonrasında müvekkili banka tarafından, yapılan ödemeler borçtan mahsup edilerek davalılar hakkında icra takibine geçildiğini, davalıların itiraz ettiği faiz oranı ve faizin sözleşmeyle belirlendiğini, davalı borçlunun ihtiyati haczin kaldırılmasına yönelik talebinin de Kadıköy 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/370 d.iş sayılı dosyasından reddedildiğini, davalı borçlunun icra takip dosyasına sunulan itiraz dilekçelerinde, takip alacaklısına böyle bir borçlarının bulunmadığını, takip alacaklısı ile kredi ilişkisi içinde girmediğini, bu nedenle borcun tamamına tüm faiz ve fer’ileri ile birlikte itiraz ettiğine dair soyut bir itirazda bulunduğunu, itiraz dilekçelerinin, borcun neden mevcut olmadığı yönünde bir açıklama içermediğini belirterek, davalıların Kadıköy …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine vaki kısmi itirazlarının iptali ile takibin devamına, %40’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen 2011/823 esas sayılı dosyasında davacı … vekili dava dilekçesinde özetle; davalı bankanın müvekkili hakkında Kadıköy … İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyası ile icra takibine geçtiğini, oysa takibe konu olan genel kredi sözleşmesini müvekkilinin imzalamadığını, sözleşmedeki imzaların müvekkiline ait olmadığını, davacı müvekkilinin iş bu davaya konu icra takibinde borçlu olarak yer alan … Ltd. Şti. nin eski ortağı olduğunu, müvekkilinin haziran 2004 tarihinde bu şirketten ayrıldığını ve bu tarihten sonra davalı banka ve şubeleri nezdinde şirketi temsilen hiçbir imza atmadığını, hiçbir borç ilişkisi içerisine girmediğini belirterek, davalının genel kredi sözleşmesinden kaynaklı icra takibinde müvekkilinin, takip nedeniyle davalıya 210.524,70 TL borçlu olmadığının tespitine, haksız ve kötü niyetli takip nedeniyle müvekkili lehine %40 dan aşağı olmamak üzere tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı bankanın, kredi geri ödemeleri zamanında yapılmadığından noter marifeti ile ihtarname gönderdiği, davalıların ihtarnameye müteakip davacı banka ile görüşmeler yaptığını ve yeniden yapılandırma yapılarak, protokol kapsamında ödemelere başladığını, davacı bankaya protokol gereğince tam 16 ay ödeme yapıldığını ve protokol yapan diğer firmalar da dahil olmak üzere toplam ödemenin 304.797,00-TL olduğunu, davacı, yapılan bu ödemelerin borçtan mahsup edilerek icra takibine geçirildiğini beyan etse de, bir kısmı olan 42.740-TL ödemenin hangi kredi borcundan ne kadar düşürüldüğü davacı bankadan talep edilmiş ise de bu talebe yanıt verilmediğini, ayrıca davacı banka ile yapılan 10/12/2009 tarih protokolün 2. ve 3.maddelerinde görüldüğü gibi gayri nakdi çek kredisi riskinin 01/12/2009 tarihi itibari ile 6.580-TL tutarında bulunduğunun belirtildiği, davalıların 17/02/2010 ve 31/01/2012 tarihleri arasında …Ltd.Şti adına olan 15 adet çeki davacı bankaya tutanak ve imza karşılığında teslim ve iade ettiğini, bu itibarla protokolde borca dahil edilen bu miktarın icra dosyasında istenilen asıl alacaktan düşülüp düşülmediğinin bildirilmesini davacıdan talep ettiğini, 10/12/2009 tarihinde yapılan protokole göre 6.580-TL gayri nakdi çek kredisi riskinin asıl alacağa dahil edildiği görüldüğü ancak çeklerin iadesi ile birlikte bu kredi alacağının borçtan düşürülmesi gerektiğini, yapılan 25/07/2011 tarihli itiraz dilekçesinde ana borca itiraz edilmemiş olup itirazın sadece %80 temerrüt faizi oranı ile birlikte faiz alacağına ilişkin olduğunu, davacının temerrüt faizi talep edilmesi için usulüne uygun olarak hesap kat ihtarnamesi tebliğ etmesi gerektiği, usulüne uygun olmayarak tebliğ edilmiş olan kat ihtarnamesine dayanarak faiz talep edilmesine itiraz ettiklerini, davacı haciz işlemlerini genel kredi sözleşmesinden yaptığını, davalıların bu sözleşme tarihinden sonra bir çok kredi kullandığını, bir çok krediyi de ödediğini, davacının icra inkar tazminatı talebinin yersiz olduğunu belirterek, davanın reddine, %40 dan aşağı olmamak üzere inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar … ve … tarafından gönderilen cevap dilekçesinde özetle; aleyhine ikame edilen dava konusu borcun davalılara ait olmadığını, davalıların, davacı bankadan kredi kullanmadığını, kredi sözleşmelerindeki imzaların davalılara ait olmadığını, borçlu … Tic.Ltd.Şti hissedarı ve yetkilileri olan ve davada da davalı … ve kardeşi …’nun, şirketleri lehine kredi talebinde bulunurlarken fiilen ortaklıktan ayrılan, ancak o dönem itibarı ile halen ticaret sicildeki kayıtta ortak görünen davalıların bilgisi ve onayı olmadan irtibatlandırılmış olabileceğini, davalıların anılan kredi ile hiçbir ilgi ve alakasının bulunmadığını bildiğini, davalılar aleyhine … tarafından da kefalete dayalı olarak huzurdaki davada olduğu gibi kredi sözleşmesine istinaden icra takibi başlatıldığını ve itiraz edilerek Kadıköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2009/1008 E, 2010/615 K sayılı dosyadan yapılan yargılama neticesinde kredi sözleşmelerindeki imzaların davalılara ait olmadığı ve davalıların borçlu bulunmadığına karar verildiğini, kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiğini, takibe konu borcun fer’ilerine, işletilen faize ve oranına ilişkin yapılan itirazın da haklı ve yerinde olduğunu belirterek, davanın reddine, davalıların herbiri lehine ve davacı aleyhine %40 dan az olmamak üzere kötü niyeti nedeniyle inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 24/11/2020 tarih ve 2012/114 Esas – 2020/782 Karar sayılı kararı ile; ” …. taraflar arasında imzalanan iki ayrı Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesine göre, … Ltd.Şti lehine Muhtelif tarihlerde nakdî ve gayrinakdi kredi kullandırıldığı, davalı borçlulardan … ile …nun taraflar arasında imzalanan 321.700-TL limitli Kredi Sözleşme Sözleşmesindeki müşterek borçlu müteselsil kefaletlerinden dolayı sorumlu olduğu, davalılar … ile …’ya hesap kat ihtarının usulüne uygun tebliğ edildiği ve davalıların 09/09/2009 tarihinde temerrüde düştükleri, davalıların kendilerine usulsüne uygun olarak ihtarname tebliğ edilmediğine ilişkin itirazlarının yerinde olmadığı, davalılar … ve …’nun takipteki asıl alacağa yönelik itirazlarının olmadığı, bu davalılar yönünden takipte asıl alacağın kesinleştiği, davacı Bankanın %80 Temerrüt faiz oranına ve işlemiş faiz tutan ve ferilerine yönelik itirazlarının ise mahkememizce alınan 07/01/2015 tarihli bilirkişi raporundaki değerlendirmelerin mahkememizce de dosya kapsamına ve mevzuata uygun olduğu kanaatiyle davalıların faiz, faiz oranı ve ferilerine yönelik itirazlarının ise tarafların aynı olduğu İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi nin 2013/456 esas-2013/203 karar sayılı ilamının Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 2013/17534 esas-2014/3334 karar sayılı ilamında da belirtildiği şekilde itirazın iptali davasına konu edilen alacaklar ticari nitelikteki kredi sözleşmelerinden kaynaklanmakta olup, TTK’nın 8. maddesi uyarınca tacirler arasında faiz oranı serbestçe belirlenebileceğinden davalıların itirazlarının yerinde olmadığı, bu anlamda davacının davalılardan takip tarihinden sonra %80 temerrüt faiz talebinin yerinde olduğu anlaşılmakla davalılar … ve … aleyhine açılan davanın kabulü ile Kadıköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına davalı yanca yapılan itirazın iptaline, takibin kaldığı yerden devamına, davacının alacağı likit olduğundan asıl alacağın %40 tutarı inkar tazminatının davalılar … ve …’dan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir. Diğer davalılardan … ve …’in ise İstanbul Anadolu 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/748 Esas sayılı dosyasında bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada davalılar bakımından Kadıköy …İcra Müdürlüğünce … E sayılı icra dosyasına konu edilen borç bakımından sözleşmedeki imzaların davalıların eli ürünü olmadığından borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş olduğu anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiş, ayrıca davalıların kötü niyet tazminatı istemlerinin davacının takibi kötüniyetle başlattığına dair dosyada delil olmadığından reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçeleri ile; ” 1-Davalılar … ve … yönünden davanın REDDİNE, -Davalıların kötü niyet tazminatı istemlerinin reddine, 2-Davalılar … ve … aleyhine açılan davanın KABULÜ İLE; -Kadıköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına davalı yanca yapılan itirazın iptaline, takibin kaldığı yerden devamına, -Davacının alacağı likit olduğundan asıl alacağın %40 tutarı inkar tazminatının davalılar … ve …’dan tahsili ile davacıya verilmesine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, Temlik alan davacı … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Temlik alan davacı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili … A.Ş.’nin, Kadıköy … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasından takibe konu edilen alacağı, temlik eden … Bankası A.Ş. ile imzalanan temlik sözleşmesi ile devir ve temlik aldığını, Temlik eden Banka ile dava dışı … Ltd. Şti. arasında Genel Kredi ve Gayri Nakdi kredi sözleşmeleri akdedildiğini, davalı borçluların hiçbir ödemede bulunmadığını ve kefalete, takibe, anaparaya, faiz oranına ve miktarına itiraz ettiklerini ve devamında müvekkili şirket tarafından haksız itiraza karşı İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/114 E sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığını, Mahkemece verilen kararda müvekkili şirket aleyhine yargılama ve vekalet ücretine hükmedildiğini, Her ne kadar davalılar … ve …’in icra takibine konu sözleşmelerdeki imzaların eli ürünü olmadığına karar verilmiş olsa da; söz konusu sözleşmelerdeki tarafın … A.Ş. olmaması, sözleşmenin tarafının devir eden banka olması ve haksız açıldığı iddia edilen takibin yine devir eden banka tarafından açılmış olması sebebiyle aleyhe hükmedilen söz konusu yargılama gideri ve vekalet ücretinin kabulünün mümkün olmadığını, kaldı ki davalılar … ve …’in sözleşmede yer alan imzalarının sahte olup olmadığını temlik alan … A.Ş.’nin tespit etmesinin beklenemeyeceğini, Dava dosyasının yargılaması neticesinde, takip borcundan bir kısım davalıların sorumlu olmadığına ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin … A.Ş.’ ye yükletilmesine ilişkin hükmünün usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili şirkete haksız bir şekilde karşı vekalet ücretine hükmedildiğini belirterek, Hükmün bozulmasına ve dosyanın yeniden incelenmek ve hükmolunmak üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine, hükmün bozulması yerine, davanın Bölge Adliye Mahkemesi’nde yeniden görülmesine karar verilirse; ilk derece mahkemesinin hükmünün kaldırılmasına ve duruşmalı yapılacak istinaf incelemesi neticesinde yeniden hüküm kurularak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın müteselsil kefillerden tahsili için başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Yargılama sırasında dava konusu alacak … Bankası tarafından …’ne temlik edilmiştir. Mahkemece, davalılardan … ve …’in, İstanbul Anadolu 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/748 Esas sayılı dosyasında bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada, Kadıköy … İcra Müdürlüğünce … E sayılı icra dosyasına konu edilen borç bakımından sözleşmedeki imzaların davalıların eli ürünü olmadığından borçlu olmadığının tespitine karar verildiği gerekçesi ile adı geçen davalılar yönünden davanın reddine, diğer davalılar … ve … aleyhine açılan davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı alacağı temlik alan … A.Ş. vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Alacağın temliki, bir alacağın alacaklı tarafından bir başka kimseye devredilmesidir. Bu suretle borç münasebetinde alacaklının şahsında bir değişiklik gerçekleşmekte, eski alacaklının (temlik edenin) yerini yeni alacaklı (temlik alan) almaktadır. Aynı zamanda, temlik edilen alacak eski alacaklının malvarlığından çıkarak yeni alacaklının malvarlığına dahil olmakta, alacağı talep etmek hakkı da yeni alacaklıya geçmektedir. TBK madde 188’de, borçlunun, devri öğrendiği sırada devredene karşı sahip olduğu savunmaları, devralana karşı da ileri sürebileceği, TBK madde 189’da ise, alacağın devri ile devredenin kişiliğine özgü olanlar dışındaki öncelik hakları ve bağlı hakların da devralana geçeceği düzenlenmiştir. Yapılan açıklamalardan anlaşılacağı üzere, davanın dayanağını teşkil eden takibe konu alacak devredilmekle, davalılar, devredene karşı sahip oldukları savunmaları, devralan … A.Ş.’ne karşı da ileri sürebileceklerdir. Dolayısıyla … A.Ş.’nin kredi sözleşmelerinin ve icra takibinin tarafı olmaması imza inkarı savunmasının ileri sürülmesine engel teşkil etmemektedir. Mahkemece, verilen kararın sonucuna göre taraflar lehine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmiş olup, ileri sürülen istinaf sebepleri yerinde değildir. Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, temlik alan davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 59,30.TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40.TL’nin davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde artan gider avansı varsa avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’ da temyiz yolu açık olmak üzere 18/05/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.