Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1540 Esas
KARAR NO: 2023/2082 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2018/997 Esas – 2021/301 Karar
TARİH: 16/03/2021
DAVA: İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/12/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili banka ile … Aracılık Hizmetleri arasında 22.07.2014 tarihinde 250.000-TL tutarında Genel Kredi sözleşmesi imzalandığını, söz konusu kredi sözleşmesinde diğer davalı …’ın ise müteselsil kefil olarak kefalet imzası bulunduğunu, ödemelerin yapılmaması nedeniyle Kartal … Noterliğinin 09/06/2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarname gönderildiğini, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile haciz başlatıldığını, dosyanın yetkisizlik ile İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına tevzi edildiği, davalılar tarafından takibe kötü niyetli olarak itiraz edildiği, itiraz nedeniyle takibin durduğunu, davalıların itiraz dilekçelerinde somut ve geçerli bir neden sunulmadığını, temerrüt faizinin sözleşme ve yasalara uygun olduğunu, bu nedenlerle, borçlular tarafından yapılan tüm itirazların iptali ile takibin devamına, davalıların % 20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılardan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı … Hizmetleri LTD. ŞTİ. vekilinin cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin kredinin büyük bir bölümünü ödediğini, 20.000-TL gibi küçük bir kısmının ödenmesinde ise yaşanan küresel kriz nedeniyle ödenemediğini, kalan borcun faizinin silinerek taksitlendirme yoluna gidildiğini ve bu taksitlerin düzenli olarak ödendiğini, ödemeye ilişkin makbuz ibraz edildiğini, ayrıca davacı tarafa Genel Kredi Sözleşmesi’nin teminatı olarak çekler verildiğini, çekler tahsil olduğunda alacaklı konumda olduklarını, açıklanan nedenlerle davanın reddine, davacının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Diğer davalı …’a tensip zaptının ve dava dilekçesinin tebliğ edildiği ancak davaya cevap vermediği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 16/03/2021 tarih 2018/997 Esas 2021/301 Karar sayılı kararında; “….Toplanan tüm deliller ve mahkememizce usul, yasa ve dosya kapsamına uygun görülen, gerekçeli ve denetime elverişli nitelikteki bilirkişi ek raporu birlikte değerlendirildiğinde, banka ile davalı asıl borçlu şirket arasında 18.05.2013 tarihinde 250.000,- TL tutarında çerçeve niteliğinde Genel Kredi Sözleşmesi düzenlendiği, diğer davalı/borçlunun da anılan sözleşmede müteselsil kefil olarak kefalet imzasının bulunduğu, davacı banka tarafından davalı borçlulara Kartal …Noterliğinin 09.06.2016 tarih ve … yevmiye no’lu ihtarnamesinin keşide edildiği, ihtarnamenin davalı borçluların sözleşmede belirtilen adreslerine gönderildiği görülmüştür. Davalı şirket vekilinin kredi borcunun ödendiğine ilişkin itirazlarının değerlendirilmesi amacıyla davalı şirket defterleri üzerinde yapılan ek incelemede dava konusu kredi ödemesine ilişkin bir bilgi ve belgeye rastlanılmadığı bilirkişiler tarafından tespit edilmiş olup yine teminat olarak verilen çekler yönünden da davalı tarafın iddialarını ispatlayacak bir delilin süresinde mahkememize ibraz edilmediği görülmüştür. Davalının savunması doğrultusunda İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı dosyasının incelenmesi neticesinde Kredi Kartı Alacağının anılan takip dosyasına da konu edildiği görülmekle, mahkememiz dosyasında bilirkişiler tarafından Kredi Kartı Alacağının hesaplamadan çıkartılarak hesaplama yapılmasının yerinde olduğu anlaşılmıştır. Bilirkişiler tarafından yapılan hesaplama neticesinde, takip tarihi itibariyle davacı bankanın davalılardan 42.450,64-TL asıl alacak, 672,27-TL işlemiş faiz (taleple bağlılık ilkesi gereği), 33,61-TL faizin BSMV’si (taleple bağlılık ilkesi gereği), olmak üzere toplam 43.156,52-TL alacaklı olduğu hesaplanmış olup, yapılan hesap mahkememizce de hükme ve denetime elverişlidir. Takip tarihinden sonra yine davalı şirket ve davalı kefil tarafından kredi borcuna istinaden bir kısım ödemelerin yapıldığı dosyanın tetkikinden anlaşılmış olup, yapılan incelemede takip tarihinden sonra ve dava tarihinden önce davalı … tarafından farklı tarihlerde toplam 2.930-TL ödeme yapıldığı, yine dava tarihinden sonra da davalılar tarafından rapor tarihine kadar farklı tarih ve miktarlarda toplam 26.000 TL ödeme yapıldığı görülmüştür. Her ne kadar davalı şirket vekili tarafından yapılan ödemelerin mahsubu ile karar verilmesi talep edilmiş ise de dava tarihinden sonra yapılan ödemelerin icra müdürlüğü tarafından resen nazara alınması esas olup, mahkememizce de dava tarihinden sonra yapılan toplam 26.000 TL ve yapılacak olan ödemelerin infaz aşamasında icra müdürlüğü tarafından resen nazara alınması yönünde hüküm kurulmuştur. Takip sonrası ancak dava tarihi öncesi yapılan toplam 2.930,00 TL ödeme yönünden yapılan incelemede ise davacı bankanın takip talebinde kısmi ödemelerin BK.100 gereği tahsili talebi bulunduğu göz önüne alınarak, bilirkişi tarafından da yapılan ödemeler öncelikle faiz ve ferilerden düşülerek hesap yapılmış, ancak yapılan 2.930,00 TL ödemenin asıl alacağa ve işlemiş faiz talebindeki miktarlara etki etmediği diğer bir deyişle ödemenin asıl alacak ve işlemiş faiz yönünden borcu sonlandırmadığı, işleyen faiz ve ferilere mahsup edildiği görülmüş olup, bu husus davacının bilirkişiler tarafından takip tarihi itibariyle hesaplanan alacak miktarına etki etmemekle birlikte yapılan ödemenin de infaz aşamasında icra müdürlüğünün dikkatine sunulması yönünde karar vermek gerekmiş, açıklanan gerekçeler ve bilirkişi ek raporu doğrultusunda, davacının davasının kısmen kabulüne, davalıların davaya konu İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasına yaptığı itirazların kısmen iptali ile takibin 42.450,64-TL asıl alacak, 672,27-TL işlemiş faiz (taleple bağlılık ilkesi gereği), 33,61-TL faizin BSMV’si (taleple bağlılık ilkesi gereği), olmak üzere toplam 43.156,52-TL alacak ve işleyecek faiz yönünden 42.450,64-TL asıl alacağın 8.491,18-TL’sine takip tarihinden itibaren % 30,24 oranında TCMB Kredi Kartı oranları doğrultusunda, 33.959,46-TL’sine %35 oranında temerrüt faizi üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, davalılar tarafından dava tarihinden sonra yapılan ve hesaplanan 26.000 TL ve yapılacak diğer ödemelerin infaz aşamasında icra müdürlüğü tarafından nazara alınmasına, davalılar tarafından takip tarihinden sonra dava tarihinden önce yapılan 30/07/2018 tarihli 1.930,00 TL ile 31/08/2018 tarihli 1.000,00 TL olmak üzere toplam 2.930,00 TL ödeme, mahkememizce TBK 100 maddesi doğrultusunda hesaplama yapılmış ise de yapılan hesaplama neticesinde bankanın talep etmiş olduğu asıl alacak ve ferileri yönünden sonucu değiştirmemekle ve mahkememizce hüküm kısmına etki etmemekle birlikte bu hususun icra müdürlüğünün dikkatine sunulmasına, hükmedilen asıl alacağın taktiren % 20 si oranında icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine dair karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur…”gerekçesi ile, A)Davanın kısmen kabulü ve davalıların davaya konu İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasına yaptığı itirazların kısmen iptali ile takibin 42.450,64-TL asıl alacak, 672,27-TL işlemiş faiz (taleple bağlılık ilkesi gereği), 33,61-TL faizin BSMV’si (taleple bağlılık ilkesi gereği), olmak üzere toplam 43.156,52-TL alacak ve işleyecek faiz yönünden 42.450,64-TL asıl alacağın 8.491,18-TL’sine takip tarihinden itibaren % 30,24 oranında TCMB Kredi Kartı oranları doğrultusunda, 33.959,46-TL’sine %35 oranında temerrüt faizi üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, B) Davalılar tarafından dava tarihinden sonra yapılan ve hesaplanan 26.000 TL ve yapılacak diğer ödemelerin infaz aşamasında icra müdürlüğü tarafından nazara alınmasına C)Davalılar tarafından takip tarihinden sonra dava tarihinden önce yapılan 30/07/2018 tarihli 1.930,00 TL ile 31/08/2018 tarihli 1.000,00 TL olmak üzere toplam 2.930,00 TL ödeme, mahkememizce TBK 100 maddesi doğrultusunda hesaplama yapılmış ise de yapılan hesaplama neticesinde bankanın talep etmiş olduğu asıl alacak ve ferileri yönünden sonucu değiştirmemekle ve mahkememizce hüküm kısmına etki etmemekle birlikte bu hususun icra müdürlüğünün dikkatine sunulmasına, D)-Hükmedilen asıl alacak tutarı toplam 42.450,64-TL’nin %20’si oranındaki icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalılardan …Ltd. Şti. Vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalılardan …Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesi ile, davacının işbu davada hukuki yararı bulunmadığını, Yerel mahkemece müvekkili tarafından dava tarihinden önce ve sonra yapılmış olan 26.000,00 TL ve 2.930,00 TL ödemelerin infaz aşamasında icra müdürlüğü tarafından resen nazara alınması yönünden hüküm kurulmuşsa da işbu hükümün hatalı olduğunu ve bozmayı gerektirdiğini müvekkili şirket dava açılmadan davacıya ödeme yapıldığını, işbu ödemelerin de davacı banka tarafından bilindiğini, ödemelerin bilinmesine rağmen davayı haksız bedel üzerinden ikame ettiklerini, Dava açıldıktan sonra yapılan ödemeler de nazara alınarak bu oranda davanın konusuz kaldığına karar verilmesi yüksek mahkemenin güncel içtihatlarından olduğunu, (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2012/19-780 Esas 2013/258 Karar sayılı kararı, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2017/ 3376 E. 2019 / 4177 K. Sayılı, 28.03.2019 tarihli kararı) İçtihatlar gereğince de davacının tespit edilen 26.000,00 ve 2.930,00 TL bedeller yönünden dava açmakta hukuki yararının olmadığını, Davanın bu bedeller yönünden konusuz kaldığına hükmedilmesi gerekirken ödemelerin infaz aşamasında icra müdürlüğü tarafından dikkate alınması ve bedellerin ödendiği tespit edilmesine rağmen 42.450,64 TL üzerinden hüküm kurulup faiz işletilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Yerel mahkeme gerekçeli kararında “İstanbul … İcra Dairesinin … sayılı dosyasının incelenmesi neticesinde Kredi Kartı Alacağının anılan takip dosyasına da konu edildiği görülmekle, mahkememiz dosyasında bilirkişiler tarafından Kredi Kartı Alacağının hesaplamadan çıkartılarak hesaplama yapılmasının yerinde olduğu” tespit edilmişse de hükmedilen asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmiş olmasının hatalı olduğunu, Müvekkili aleyhine başlatılmış olan icra takibi mükerrer bir bedel içerdiğini, işbu durumun icra dosyası kayıtları ile sabit olduğunu, ek bilirkişi raporunda da işbu durumun dikkate alındığını, haksız olarak müvekkili aleyhine fazla bedel üzerinden icra takibi başlatılmış olduğunu, davacı taraf kötü niyetli hareket ederek müvekkili şirketten mükerrer tahsilat yapmaya çalıştığını, Müvekkili şirket ile davacı firma arasında uzun yıllardır devam eden bir ticari ilişki bulunduğunu, müvekkili tarafından da davacı nezdinde kullanılan kredilerin zamanında ödendiğini, son dönemde ülke çapında yaşanan dalgalanmalar sebebiyle 250.000,00 TL limit … nolu genel kredi sözleşmesinin büyük bir kısmı ödendiğini, 20.000 TL’lik oldukça cüzi bir miktarı bakiye kaldığını ancak bu bakiye için de uzun yıllardır devam eden ticari ilişki sebebiyle 2018 Temmuz ayında şirket avukatlarınca kalan borcun faizi silinerek taksitlendirilmesi yoluna gidildiğini ve bu taksitler de dosyada bulunan bilgi ve belgelerden görülmekte olduğu üzere düzenli olarak ödendiğini, müvekkilleri kendileri aleyhine başlatılmış olan icra takibi ve ardından da huzurdaki itirazın iptali davasının sürdüğü süreçte de davacının aksine yapılmış olan işbu taksitlendirmeye uyduğunu ve düzenli olarak davacı firmaya ödeme yapmaya devam ettiğini, davacı ise taksitlendirmeyi göz ardı ederek bilirkişi raporunda da tespit edilmiş olduğu üzere müvekkilinsı borcunu mesnetsiz bir şekilde artırarak icra takibine konu ettiğini, Müvekkilinin sorumlu olduğu iddia edilen miktarın sürekli değiştiğini, müvekkili anlaşıldığı şekilde ödemelerini gerçekleştirmişse de hakkında haksız olarak icra takibine geçildiğini, davacı tarafından başlatılan takibin bedelinin likit olmadığını, itirazın iptali davalarında icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için alacağın likit olması şartı arandığını, müvekkilin davacı tarafa borcu bulunmadığını, verilen teminat çekleri sebebiyle alacaklı konumunda olduğunu, bu sebeple müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Davacı ise taksitlendirmeyi göz ardı ederek bilirkişi raporunda da tespit edilmiş olduğu üzere müvekkilinin borcunu mesnetsiz bir şekilde artırarak icra takibine konu ettiğini, davacının kötü niyetli olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, davacı hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, GKS. kaynaklı alacağın tahsili talebiyle başlatılan icra takibine davalı borçluların itiraz etmesi üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalılardan …Ltd. Şti. Vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda, davacı bankanın Kaynarca Şubesi ile davalılardan …Ltd. Şti. arasında 22/07/201 tarihli, 250.000,00 TL. bedelli genel kredi sözleşmesi akdedildiği, davalı …’ın 250.000,00-₺ limit üzerinden anılan genel kredi sözleşmesini müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığı, anılan sözleşmede kefilin sorumlu olduğu kefalet limiti, kefalet tarihi ve müteselsil kefil ibaresinin yazılı olduğu, kefalet sözleşmesinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 583. maddesindeki yasal koşulları kapsadığı, davalı kefil …’ın anılan sözleşmenin akdedildiği tarihde davalı asıl borçlu …Ltd. Şti.’nin ortağı/yetkilisi olduğu, bu durumda TBK 584 maddesi uyarınca eş muvafakatinin aranmayacağı ve kefaletin geçerli olduğu anlaşılmıştır. Mahkemece bankacı bilirkişiden kök rapor ve bankacı bilirkişi ve mali müşavir bilirkişiden oluşan heyetten ek rapor alınmak suretiyle ek rapor doğrultusunda istinafa konu karar verilmiştir. TBK’nın 100. maddesinde; “Borçlu faiz veya giderleri ödemede gecikmemiş ise, kısmen yaptığı ödemeyi ana borçtan düşme hakkına sahiptir. Aksine anlaşma yapılamaz,” hükmü düzenlenmiştir. Davaya konu takip talebinde de kısmi ödemelerin TBK’nın 100. maddesine göre öncelikle varsa işlemiş faiz ve masraf ve fer’ilere mahsup edileceği belirtilmiştir. Bir başka anlatımla TBK’nun 100. maddesi gereğince ödemelerin öncelikle asıl alacaktan düşülebilmesi için, borçlunun faiz ve masrafları ödemede gecikmemiş olması zorunludur. Buna göre, borçlu, faiz ve masrafları ödemedikçe kısmi ödemeler ana paradan mahsup edilemez. Anılan maddenin uygulanması için takip talebinde bu yönde ayrıca talepte bulunulması gerekli olmayıp, istek olmasa da memurlukça bu husus re’sen dikkate alınmalıdır (Hukuk Genel Kurulu’nun 09/10/2002 tarih ve 2002/12-709 Esas – 2002/781 Karar sayılı kararı). Şu halde, TBK’nun 100. maddesi uyarınca, borçlunun faiz ve masrafları ödemede gecikmiş olması durumunda ödemelerin öncelikle faiz ve masraflardan mahsup edilmesi, geriye kalan paranın ise asıl alacaktan indirilmesi ve her ödeme yapıldıkça bakiye alacağın bu suretle saptanması gerekir.(Yargıtay 12 HD.nin 2018/7452 Esas,2019/9523 Karar sayılı içtihadı) Somut olaya döndüğümüzde, mahkemece hükme esas alınan ek bilirkişi raporunda TBK 100 madde hükmü dikkate alınarak rapor düzenlenmiştir. HMK 282 maddesindeki “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir,” yasal düzenlemeleri de gözetildiğinde; Davalı şirket vekili tarafından takip tarihinden sonra dava tarihinden önce 30/07/2018 tarihinde 1.930,00 TL ile 31/08/2018 tarihinde 1.000,00 TL olmak üzere toplam 2.930,00 TL ödeme yapıldığı, bu miktar düşülmeden dava açıldığı, dava tarihinden sonra ise toplam 26.000 TL ödeme yapıldığına yönelik istinaf sebeplerinin kök rapora karşı verilen itirazlarını içerir beyan dilekçesi ile de ileri sürüldüğü, mahkemece bankacı ve mali müşavir bilirkişiden oluşan heyetten alınan ek raporda bu itirazların değerlendirilip mahkemece verilen hüküm gerekçesinde de bu istinaf sebeplerinin tartışılıp değerlendirildiği, anlaşılmakla; İlk Derece Mahkemesine sunulan deliller, hükme esas alınan bilirkişi ek rapor içeriğindeki tespitler ışığında mahkemece verilen kararda yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, mahkemenin kabulüne yönelik davalı şirket vekilinin aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra – inkar tazminatına hükmedilebilmesi için alacağın likit ve belli olması gerekir. Somut olayda, davaya konu icra dosyasındaki icra takibine dayanak asıl alacak ve ferileri taraflar arasında imzalanan GKS.’nden kaynaklı olup likit (bilinebilir, belirlenebilir) ve muayyen nitelikte olup mahkemece davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır. (Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 2012/13774 Esas- 2013/1542 Karar sayılı kararı benzer mahiyettedir.) Sonuç olarak, davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı şirketin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.948,02.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 737,50.TL harcın mahsubu ile bakiye 2.210,52.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 28/12/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.