Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1539 E. 2023/1853 K. 30.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1539 Esas
KARAR NO: 2023/1853 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/11/2020
NUMARASI: 2018/629 Esas 2020/666 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 30/11/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, dava dışı …’nin ana sözleşmesinin 18-02-2013 tarihinde tescil edildiğini, şirket müdürlüğüne süresiz olarak davalı …’ın seçildiğini, müvekkili …’ın 18.03.2013 tarihinde davalı …’ın hisselerinin tamamını devir alarak dava dışı şirkete ortak olduğunu, şirketin genel kurul toplantılarının yapılmadığını, bu konuda gönderilen ihtarnameye de cevap alınamadığını, bu nedenle Mahkemeye başvurulmak zorunda kalındığını, Mahkeme tarafından atanan Kayyım marifetiyle dava dışı şirketin 2013 – 2014 – 2015 ve 2016 senelerine ilişkin olağan genel kurul toplantısının 08-05-2018 tarihinde gerçekleştiğini, müvekkiline şirket hakkında bilgi verilmediğini, yasal düzenlemelere aykırı hareket edildiğini, şirket müdürünün şirketi kötü yönettiğini, iş ve gelir kaybına sebep olduğunu, şirket kaynaklarının davalı …’ın ve davalı eşi …’ın şahsi hesaplarına aktarıldığını, fınansal tabloların genel kuruldan 15 gün önce şirket merkezinde incelemeye hazırlanmadığını, genel kurul kararlarının yokluğunun tespiti ve iptali için istanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/625 Esas sayıii dosyası üzerinden dava açıldığını, şirket hesaplarında bir kısım usulsüzlükler tespit edildiğini, şirket gelirlerinde meydana gelen 2017 senesindeki dramatik düşüşün sebebinin açıklanamadığını, şirket müdürünün 2017 senesinde davalı …’ni kurarak bu şirkette yönetici olduğunu, dava dışı şirkete ait işlerin önemli olanlarının davalı şirkete transfer ediğini, bu nedenle dava dışı şirketin gelirlerinin düştüğünü, dava dışı şirketin müşterilerinden iade faturaları alınarak kazancın davalı şiîkete transferinin sağlandığını, sözleşmelerin de davalı şirkete aktardığını, dava dışı şirketin hizmet üreterek sattığını, giderlerinin kira, elektrik, su, doğalgaz, aidat, ücret, vergi, sigorta ve araç kiralarından ibaret olduğunu, bunların dışından başka bir gider kaleminin bulunmadığını, ancak şirket müdürünün ve mali müşavirinin sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belgeler oluşturarak gider kalemleri yarattığını, bunların gerçek olmadığını, Türk Ceza Kanunu’na göre suç teşkil ettiğini, bu nedenle suç duyurusunda bulunulacağını. şirketin her yıl bir miktar kâr ettiğini, fakat genel kurula sunulan faaliyet raporuna göre şirketin durma noktasına geldiğini, durma sebebinin 2016 senesindeki darbe girişiminden sonra şirketin iş yaptığı Tubitak’ın projelerini askıya almasının gösterildiğini, bunun doğru olmadığını, çünkü işlerin davalı şirkete kaydırıldığını, dava dışı şirket gelirlerinin davalı şirkete aktarılmasının haksız rekabet teşkil ettiğini, şirket müdürünün rekabet yasağına aykırı davrandığını, dava dilekçesindeki hususların örnek olarak sayıldığını, gerçek zararın dava sırasında ortaya çıkacağını iddia ederek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50.000 TL’lık zararın davalılardan müteselsilen alınarak şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılardan … kendi adına asaleten, davalı şirket adına da temsilen verdiği cevap dilekçesinde özetle; davacının ihtarnamesi üzerine dava dışı şirketin genel kurul toplantısının 28-02-2018 tarihinde yapıldığını, davacının genel kurulun toplanması için kayyım istemli İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1324 Esas sayılı dosyası üzerinden dava açtığını, atanan Kayyımın çağrısı üzerine davadan haberdar olunduğunu, Kayyımın yaptığı toplantıya şirket ortaklarını dahil edilmemesi sebebiyle davaya karşı yargılamanın yenilenmesi istemi ile başvuruda bulunulduğunu, davanın istanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/556’Esas sayılı dosyası ile derdest olduğunu, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, tüm iş ve işlemlerin davacının bilgisi dahilinde devam ettiğini, asıl davacının yüksek tutarda kredi kartları harcamalarının ödenmesi sebebiyle şirketin zarara uğradığını, şirket evraklarının genel kuruldan önce incelemeye hazır edilmesine rağmen davacının inceleme yapmadığını, davalı şirkete iş aktarılmadığını, dava dışı şirketin giderlerinin şişirilmediğini, davacının işleri kendi ortak olduğu şirketlere yönlendirdiğini, darbe girişiminden sonra Tubitak’ın projeleri durdurduğunu, bu sıkıntılı dönemde proje yapılamadığını, dava dışı şirketin müşterilerinin davacı tarafından çalındığını, davacının araçlarının ve kredi kartlarının haklı nedenle geri alınmasından sonra şirkete ve ortaklarına düşmanca bir tavır takındığını ve bu davayı açtığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Diğer davalı …’da cevap dilekçesinde; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 04/11/2020 tarih 2018/629 Esas 2020/666 Karar sayılı kararında;”…İnceleme günü sadece davalı şirketin defterleri ve belgeleri ibraz edilmiştir. Defter kayıtlarına göre davalı şirketin kurulduğu 2016 senesinde gelir getirici bir faaliyeti olmamıştır. Masrafları sebebiyle 2016 senesinde 5.002,70 TL’sı zarar etmiştir. Davalı şirket 2017 senesinde 08-12-2017 tarihinde … Anonim Şirketi’ne katma değer vergisi dahil 8.260 T.L. lık fatura kesmiştir. Şirketin başkaca geliri yoktur. Masrafları düşüldükten sonra 3.035,81 TL’ sı kâr kalmıştır.Davacının en önemli iddiası; dava dışı şirketin işlerinin, davalı şirkete aktarılarak, dava dışı şirketin zarara uğratıldığı yönündedir. Ancak, davalı şirketin incelenen defterlerine göre böyle bir durum tespit edilmemiştir.Davacının diğer bir iddiası da; dava dışı şirketin sahte ve muhteviyatı itibarıyla yanıltıcı belge kullandığı ve gerçek olmayan bu belgeler ile şirket gelirlerinin davalılara kaydırıldığı şeklindedir, ancak davacının bu iddiası yönünden Cumhuriyet Savcılığına ve Maliyeye bildirerek işlem yapmadığı, bu yönden mahkememize de somut bir delil sunmadığı görülmekle, davacının iddialarını kanıtlayamadığı kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. …”gerekçesi ile, Kanıtlanamayan davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Davalılardan şirket müdürü … ve eşi … tarafından yapılan birçok usulsüzlük nedeniyle şirketin ciddi bir zarara uğradığını, Müvekkili …; 18.03.2013 tarihinde, şirket kurucu hissedarlarından olan davalı …’ın payına karşılı gelen hisselerin tamamını devir ve temlik sözleşmesi ile devralmış olup, dava dışı …’nin hissedarı olduğunu, TTK’nın 644/1. maddesinde yer alan kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticilerin ve tasfiye memurlarının sorumluluğunu düzenleyen anonim şirketlere ilişkin TTK’nın 553.maddesinin limited şirketlere de uygulanacağı ifade edildiğini, yapılan atıf dolayısıyla; limited şirket müdürleri, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri taktirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklarına karşı verdikleri zarardan sorumlu olduklarını, Bu hüküm doğrultusunda, işbu davayı açma zarureti doğduğunu, zira şirketin fiilen yönetimini elinde bulunduran davalı şirket müdürü …, şirketi kötü yöneterek, iş ve gelir kaybına sebep olduğunu, TTK m.437 hükmü gereği; finansal tablolar, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu ve yönetim kurulunun kar dağıtım önerisi genel kurul toplantısından en az on beş gün önce, şirketin merkez ve şubelerinde, pay sahiplerinin incelenmesine hazır bulundurulması gerektiğini, sunulan 08.05.2018 tarihli Genel Kurul Toplan Tutanağından da anlaşılacağı üzere; toplantı öncesinde incelemeye hazır bulundurulması gereken finansal tablolar, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, yönetim kurulunun kar dağıtım önerisi incelemeye hazır hale getirilmediğini, hatta genel kuruldan ve özellikle müvekkilinden kasıtlı olarak kaçırıldığını, söz konusu genel kurul kararlarının iptali için İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/625 E. sayılı dosyasından dava açıldığını, hala derdest olduğunu, 08.05.2018 tarihli Olağan Genel Kurul Toplantısında görüşülen; finansal tablolar açık, net, anlaşılabilir ve dürüst resim ilkelerine uygun olmadığı gibi, uluslararası muhasebe standartlarına ve ulusal muhasebe standartlarına uygun mali tablolar da sunulmadığını, yapılan incelemeler neticesinde ise bir kısım usulsüzlükler ve gelir azaltıcı/veya gelir aktarıcı faaliyetlerin gerçekleştirildiğinin tespit edildiğini, bu kapsamda; şirket gelirleri 2013 yılından itibaren aritmetik olarak artış kaydediyor olmasına olmasına rağmen, 2017 yılı içindeki dramatik düşüşün nedeni açıklanmadığını, zira gelir düşüşlerinin gerçek nedeni, şirket paydaşı ve yönetim kurulu üyesi olan …’ın ortağı ve aynı zamanda yöneticisi olduğu davalı … San.Tic.Ltd.Şti şirketin 2017 yılı içerisinde kurulmuş olması ve dava dışı şirkete ait işlerin önemli olanlarının bu şirkete transfer edilmesi olduğunu,Bu hususlar dışında şirket yönetimi, şirket tarafından yapılan işler neticesinde elde edilen hak edişler sebebiyle kesilen faturalardan kaynaklı alacak tutarları için, müşterilere iade faturası düzenlettirmek suretiyle, şirketin muhasebe kayıtlarında alacağın sıfırlanmasını sağlandığını, Şirket yöneticileri tarafından yapılan bir diğer usulsüzlük ise; şirket işlerinin ve işe ilişkin tüm sürecin şirket tarafından yürütülmesi, tekliflerin şirket tarafından verilmesi ve bu süreç sonucunda da sözleşme aşamasına gelen işin sözleşmesinin dava dışı … şirketi ile yapılması olduğunu, böylece bu döngü içinde şirketin zarara uğratıldığını, Şirket yöneticileri tarafından, şirket giderleri bilinçli bir şekilde gerçek dışı olarak gösterildiğini, bu doğrultuda; şirket müdürü davalı …, şirket müdürünün eşi davalı … ve şirket mali müşaviri tarafından şirket kayıtlarında gerçek dışı gider oluşturmak amacıyla, üçüncü kişilerden muhteviyatı yanıltıcı ve/veya sahte fatura ve gider belgeleri alındığını, alınan bu belgeler; şirket mali kayıtlarına ise gider kalemi olarak yansıtıldığını, zararın tanzimi için işbu davanın ikame edildiğini, yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu kök ve ek raporuna dayanılarak davayı reddettiğini, dosya kapsamında tanzim edilen bilirkişi kök ve ek raporu hükme esas teşkil edebilecek nitelikte olmadığını, Bilirkişi kök ve ek raporunun birçok eksiklik içermesine rağmen, ilk derece mahkemesi tarafından hükme esas alınmasının hukuka aykırı olduğunu, Hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporunda, sadece davalı … San. Tic. ve Ltd. Şti’nin ticari defter ve kayıtları incelenerek, dava dışı şirketin zarara uğratılmadığı sonucuna varıldığını ancak itiraz dilekçesinde de belirtildiği üzere dava dışı … şirket defter ve kayıtları incelenmeksizin salt davalı şirket kayıt, belge ve defterlerinden zarara uğranıp uğranmadığının tespitinin olanaksız olduğunu, zira yargılama boyunca defaatle belirtildiği üzere uğranılan zararların, ticari defter ve kayıtları incelenmeyen dava dışı şirkette meydana geldiğini, ısrarla dava dışı şirketin ticari bilgi ve belgeleri incelemeyi reddedip, sadece davalı şirketin belgelerini inceleyerek sonuca varmasının hukuka açıkça aykırı olduğunu, Sunulan bilgi ve belgelere dahi hükme esas alınan kök ve ek raporda yer verilmediğini ilgili belgelerin dosya kapsamında değerlendirilmediğini, bu husus dahi tanzim edilen bilirkişi kök ve ek raporun hükme esas teşkil edebilecek nitelikte ve yeterlilikte olmadığının bir başka kanıtı olduğunu, Limited şirket müdürlerinin bağlılık yükümlülüğü ve rekabet yasağı bulunmadığını, bu husus TTK madde 626’da ise açıkça düzenlendiğini, buna göre şirket sözleşmesinde aksi öngörülmemiş veya diğer tüm ortaklar yazılı olarak izin vermemişse, müdürlere şirketle rekabet oluşturan bir faaliyette bulunamayacaklarını, ayrıca müdürler, yasal düzenleme altına alınan rekabet yasağı kapsamında bir limited şirkete üye dahi olamayacaklarını ancak somut olayda dava dışı … şirketinin müdürler kurulu başkanı olan davalılardan …, aynı zamanda davalılardan … San. Tic. Ltd. Şti. şirketinde şirket ortağı ve müdürü olduklarını, müdürler ve yönetimle görevli kişiler, görevlerini tüm özeni göstererek yerine getirmek ve şirketin menfaatlerini gözetmekle yükümlü olduklarını, TTK m.613’e göre; ortaklar, şirketin zararlarını zedeleyebilecek davranışlarda bulunamayacaklarını, özellikle, kendilerine özel bir menfaat sağlayan ve şirketin amacına zarar veren işlemler yapamayacaklarını, ancak bilirkişi kök raporunda bu hususa ilişkin bir değerlendirme yapılmadığını, bilirkişi ek raporunda ise buna ilişkin tek değerlendirme “haksız rekabete konu olacak dava dışı şirkete aktarılan bir gelir söz konusu değildir.” olduğunu, dava dışı şirketin gelirlerinin davalı şirkete aktarıldığı ileri sürülmüş olmasına rağmen tersi yönünde inceleme yapıldığını ve davalı şirkete gelir aktarılmadığı kanaatine varıldığını,İşbu davanın konusu; şirket yöneticilerinin sorumluluğundan kaynaklanan tazminat davası olduğunu, davalı şirket yöneticilerinin “dava dışı şirketin 08.05.2018 tarihli genel kurul toplantısından önce incelenmek üzere hazır bulundurulması gereken belgeleri hazırlamamış ve dava dışı şirketin karar dağıtımı yapmamış olması” bilirkişilerce başka bir davanın konusu olarak değerlendirildiğini, söz konusu davranış, şirket yöneticilerinin yapmakla yükümlü oldukları iş ve işlemleri yapmamış olduğunun bir göstergesi olup, bu davanın konusunu oluşturturduğunu, bununla birlikte genel kurul kararının iptali için açılan davada kar payının dağıtılması yönünde yine aynı bilirkişilerin görüş bildirmiş olması, huzurda görülen işbu davanın da haklılığını gösterdiğini, Zira yapılan ve/veya zorunlu olmasına rağmen yapılmamış iş ve işlemler sebebiyle şirket yöneticileri, müvekkilinin ve ortağı olduğu dava dışı şirketin zarara uğramasına sebep olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın kabulüne, davalılar aleyhine tazminata hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davalı şahıslar ve davalı şirketin haksız eylemeleri nedeniyle dava dışı … Limited Şirketinin zarara uğratıldığı iddiası ile TTK. 644/1 Madde göndermesiyle TTK. 553/1 maddesi uyarınca açılan tazminat davasıdır. Mahkemece, davanın reddine, karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Dava dışı …’nin , İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü’nde … sicil numarasıyla 18/02/2013 tarihinde odaya kayıt edildiği ve 22-02-2013 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği, şirketin 10.000 T.L’lık kuruluş sermayesinin; 3.500.- TL’ lık kısmı davalı …’a, 3.500.- TL’lık kısmı …’a, 3.000.- T.L. lık kısmı davalı …’a ait olduğu, Ana sözleşmenin 8 inci maddesine göre; …’ın süresiz şekilde şirket müdürü olarak seçildiği, Davalı …’ın diğer davalı …’ın eşi olduğu, Davacı …’ın 18-03-2013 tarihinde noterden düzenlenen hisse devir sözleşmesi ile …’ın 3.000 TL’lık payının tamamını devir alarak, dava dışı şirkete ortak olduğu, 30-04-2013 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayımlandığı, iş bu davanın açıldığı 25/05/2018 tarihinden sonra davalı …’ın da dava dışı …’ndeki hissesini dava dışı … 07/09/2018 tarihinde devir ettiği, 24/09/2018 tarihinde tescil edildiği ve 28/09/2018 tarihli Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayınlandığı, şirket yetkilisinin … olduğu, davalı …’ın dava tarihinden sonra dava dışı şirketteki şirket ortaklığı ve müdürlüğü görevinin sona erdiği anlaşılmıştır.Mahkemece ön inceleme duruşmasında uyuşmazlığı;” Davacının, davalı şahıslar ve davalı şirketin haksız eylemeleri nedeniyle dava dışı … Limited Şirketinin zarara uğradığı iddiası ile belirsiz alacak davası olarak şimdilik 50.000 TL’nin davalılardan müteselsilen tahsili ile dava dışı şirkete ödenmesini talep ettiği, davalıların eylemleri nedeniyle dava dışı şirketin zarara uğrayıp uğramadığı, zarara uğradı ise zarar miktarı konusunda olduğu, ” şeklinde tesbit edildiği, taraf delillerinin toplanarak dava dışı ve davalı şirketin ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle bilirkişi raporu alınmasına karar verildiği, mahkemece, davacı vekilinin talebi üzerine dava dışı … Limited Limited Şirketine ticari defter ve kayıtlarını inceleme gün ve saatinde bilirkişi incelemesine hazır edilmesi için mıhtıra çıkartıldığı halde dava dışı …Limited Şirketinin ticari defter ve kayıtlarını bilirkişi incelemesine ibraz etmediği, davalı şirketin ticari defter ve kayıtları incelenmek suretiyle bilirkişi heyetinden kök ve ek rapor alınmak suretiyle istinafa konu kararın verildiği anlaşılmıştır. HMK’nın 146.maddesine göre hakim delillerden davanın yeterince aydınlandığı kanaatine varırsa tahkikatı bitirebilir. Bu hükümle birlikte bilirkişi heyetinin kök ve ek raporundaki tesbitler ve ilk derece mahkemesince gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da gözetildiğinde; mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davacı vekilinin eksik inceleme ile karar verildiğine yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. HMK 282 maddesinde “Hakim bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir,” yasal düzenlemesi yer almaktadır. Davacı vekili tarafından ileri sürülen istinaf sebepleri yargılama aşamasında verilen itiraz ve beyan dilekçeleri ile de ileri sürülmüş, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi kök ve ek raporunda bu iddialar ve itirazlar değerlendirilmiştir.Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da gözetildiğinde; mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davacı vekilinin mahkemenin kabulüne yönelik tüm istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Sonuç itibariyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85.TL istinaf karar harcından, istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 59,30.TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55.TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Bakiye gider avansı bulunduğu takdirde, karar kesinleştiğinde ve talep halinde avansı yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın taraflara tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 30/11/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.