Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1533 E. 2021/1160 K. 09.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1533 Esas
KARAR NO: 2021/1160 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/06/2021 Tarihli Ara Karar
NUMARASI: 2021/377 Esas
DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ: 09/09/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin %90 hisse sahibi … ve %10 hisse sahibi … olmak üzere 2 ortaklı bir firma olduğunu, hissedarların öz kardeş olup …’ın ev hanımı olması sebebiyle şirketin yıllarca … tarafından idare edildiğini, 6102 sayılı Ticaret kanunun yürürlüğe girmesini takiben şirket ana sözleşme değişikliğine girerek Beyoğlu …Noterliğinin 12/11/2012 tarih ve … sayı ile onaylı ortaklar kurulu kararı ile … ve …’in münferit imzaları ile şirketi temsil ve ilzam etmeye yetkili kılındığını, bu karar ile davalı …’in müdürler kurulu başkanlığına getirildiğini ve ilan yapıldığını, ancak davalının yetkili olduğu dönem boyunca kendisine düşen hiçbir yükümlülüğü yerine getirmediğini, yetkilerini ise kötüye kullanarak şirketin zararına sebebiyet verdiğini, şirketin mali ve hukuki durumuna ilişkin diğer ortağa bilgi vermediği gibi kayıtların incelenmesine de engel olduğunu, 09/12/2020 günü diğer ortak …’a vekaleten ve şirket defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmak istenmiş ise de, davalı tarafından defterlerin şirket dışına çıkarılmasına izin verilmediğini,14/01/2021 tarihli genel kurul kararı ile …’in müdürler kurulu başkanı olarak görevine son verildiğini ve onun yerine …’ın göreve getirilerek Kartal …Noterliğinin 15/01/2021 tarih, … yevmiye nolu tasdikli genel kurul kararı ile ilan edildiğini, davalı …’a ihtarname gönderilerek bazı meblağların şirkete iadesinin istendiğini, davalının kötü yönetimi ve kusurlu davranışları nedeni ile şirketin içinin boşaltıldığını, TTK.daki hiçbir prosedürü yerine getirmeksizin keyfi bir işleyiş ile şirketi zarara uğratması nedeniyle bu davayı açtıklarını beyan ederek davalının mal kaçırma ihtimali bulunduğundan bihakkın veya teminat mukabilinde menkul, gayrimenkul ve 3.şahıslardaki hak ve alacakları üzerine İhtiyati Haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla, haksız, mesnetsiz, hukuki dayanaktan yoksun, maddi gerçeğe, hukuka ve yasaya, dürüstlük kuralına aykırı davanın tüm yönleriyle reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 07/06/2021 tarih ve 2021/377 Esas sayılı ara kararında; “Davaya konu alacağın varlığı ve varsa miktarının yargılamayı gerektirdiğinden mevcut delil durumuna göre İİK’nun 257.maddesindeki yasal şartlar oluşmadığı değerlendirilerek…” gerekçesi ile, Davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Müvekkili şirketin % 90 hisse sahibi … ve % 10 hisse sahibi … olmak üzere 2 ortaklı bir firma olduğunu, hissedarlar öz kardeş olup …’ın ev hanımı olması sebebiyle şirket yıllarca … tarafından idare edildiğini, Ancak davalı yetkili olduğu dönem boyunca; kendisine düşen hiç bir yükümlülüğü yerine getirmediği, yetkilerini ise kötüye kullanarak şirketin zararına sebebiyet verdiğini, nitekim şirketin mali ve hukuki durumuna ilişkin diğer ortağa bilgi vermediği gibi kayıtların incelenmesine de engel olması üzerine TTK. 553 maddesi dayanak yapılmak suretiyle iş bu dosya ile dava açıldığı ve ihtiyati haciz talebinde bulunulduğunu, Mahkemenin ise, 07.06.2021 tarihli ara kararı ile “alacağın varlığı ve varsa miktarı yargılamayı gerektirdiğinden mevcut delil durumuna göre İİK. 257. maddesindeki yasal şartlar oluşmadığı” şeklindeki gerekçesi ile ihtiyati haciz talebimiz red ettiğini, Davalının müdürlük görevine son verilmesi ile birlikte şirket mali kayıtları üzerinde incelemeler yapıldığı ve davalının yetkisini kötüye kullanarak kusurlu davranışları neticesinde bir çok usülsüz işlem tespit edildiği, şirketin zararı denetim raporu ile ortaya çıkarıldığını, tüm bu usülsüz işlemler neticesindeki zararlar dava dilekçesine ekli denetim raporları ile tespit edildiğini, Hatta, şirketin … Bankası (… iban no.lu) hesabından davalının kendi hesabına ortaklar kurulu kararı dahi alınmaksızın 05.01.2021-06.01.2021 tarihlerinde 200.000 TL para aktardığı tespit edildiğini, diğer ortak … tarafından gönderilen ihtarnamelerin hemen akabinde görevden alınacağını anlayan davalı alel acel şirketin 102 banka hesabından bu aktarımı yaptığını, buna ilişkin denetim raporları şirket defter kaydı mahkemeye sunulduğunu, Mahkeme her ne kadar alacağın varlığı ve var ise miktarı yargılamayı gerettirdiğinden bahisle ihtiyati haciz talebini ret etmiş ise de sunulan delillerin iddialarını doğrulamakla birlikte en azından teminat mukabilinde ihtiyati haciz kararı verilmesi gerekmekte olduğunu, zaten, ihtiyati haciz için tam ispat değil yaklaşık ispat kuralı geçerli olup delillerin incelenmesinden yaklaşık ispat kuralının sağlanmış olduğu görüleceğini, Zira, görevden alınacağını anlayan davalının bir anda kendi hesabına para aktarması mal kaçırma şüphesinin kuvvetli olduğunu da ayrıca göstermekte olduğunu, Nitekim 257/2 maddesi; “Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadile mallarını gizlemeğe,kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa” hükmüne havi olup, Mahkeme davalının kendi hesabına para aktardığı tarihe baktığı vakit bu talebin haklı ve yerinde olduğunu göreceğini, Kaldı ki, yukarıda da belirtilmiş olunduğu üzere Mahkemenin en azından İİK. 259. maddesinin tatbiki ile teminat mukabilinde bir karar verebileceğini, Davalının, kötüniyetli işlemleri neticesinde şirketin zararının büyük olduğunu, bu anlamda zaten yeterince zarara sahip bir şirket uzun sürecek yargılamalar neticesinde davalının da mal kaçırma yönündeki eğilimi neticesinde, alacağını tahsil edemeyecek ve şirket neredeyse tasfiye ile karşı karşıya kalacağını, tiari yaşamın korunması ve şirketin menfaatinin korunması gerekliliği sunulan deliller karşısında göz ardı edilmemesi gerektiğini, Şirketin tüm hesapları ve bu hesaplar üzerindeki denetim raporları bir klasör halinde mahkemeye sunulduğunu, tüm bu delillerin yok sayılması ve salt yargılamayı gerektirdiğinden bahisle talebinin red edilmesi son derece hatalı olduğunu, alacağın en azından yaklaşık olarak ispatlanmış olup taleplerinin davalının da alel acel kendi hesabına para aktardığına ilişkin deliller ışığında değerlendirilmesi gerektiğini, Ayrıca, Mahkemenin red gerekçesini iki satıra sığdırdığını, gerekçe de yeterli olmadığı gibi delillerin de şirketin zararına ilişkin mahkemede kanaat uyandırmamasının mümkün olamayacağını, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi ara kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına teminatlı yahut teminatsız olarak ihtiyati haciz kararı verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Talep, davacı şirketin ortağı ve eski müdürü olarak görev yapan davalının davacı şirketi zarara uğrattığı iddiasıyla şirket müdürünün sorumluluğuna dayalı olarak açılan tazminat davasında ihtiyati haciz istemine ilişkindir. Mahkemece, ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İ.İ.K’nın 257/1.maddesine göre, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı ihtiyati haciz talebinde bulunabilir. İ.İ.K’nın 258/1. maddesinin 2. cümlesine göre: “İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur.” Bu madde uyarınca İhtiyati haciz talep eden, İ.İ.K’nın 257/1. maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek ölçüde ispat etmek durumundadır. Varlığı ihtilaflı ve tespite muhtaç olan bir zarar iddiası yönünden ortada muaccel bir para alacağının bulunduğu söylenemeyecektir. Nitekim, somut olayda, davacı taraf, davalı eski şirket müdürünün sorumluluğu iddiasına dayalı olarak şirket zararın tazminini istemektedir. Sorumluluk davasının temeli haksız fiile dayanmakta olup, zararlandırıcı işlemin varlığı başka bir anlatımla davalının hukuka aykırı eylemi ya da işlemi sonucu ortada bir zarar olduğu kanıtladığında eylemin veya işlemin gerçekleştirildiği andan itibaren alacağın muaccel olacağı açıksa da, ihtiyati haciz verilebilmesi için öncelikle İİK 258 .maddesi gereği, alacağın somut olay yönünden zararın varlığının yaklaşık olarak ispatı zorunludur. Aksi halde ihtiyati haciz verilemez. Davalı eski müdürün özen ve bağlılık yükümünü ihlal edip etmediği ve davacı şirketi zararlandırıcı işlemlerinin olup olmadığı yapılacak tahkikat neticesi belirleneceği açıktır. Dava konusu alacağın varlığı yargılamayı gerektirmekte olup davanın bulunduğu aşama itibarıyla davacının sunduğu deliller yaklaşık ispata yeterli değildir. Sonuç itibariyle, yargılamayı yürütüp uyuşmazlığı esastan karara bağlayacak olan ilk derece mahkemesinin takdirine göre ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin ara karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep edenden alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcı, istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden taraf üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09/09/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.