Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1512 E. 2021/1149 K. 08.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1512 Esas
KARAR NO : 2021/1149 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI : 2021/221 Esas (Derdest Dava Dosyası)
DAVA : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ: 08/09/2021
YAZIM TARİHİ:20/09/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkili şirketin maske ve tıbbi ürünlerin üretimi ve ticaretinde faaliyet gösterdiğini, davalı taraf ile müvekkili şirket arasında 5 adet maske makinesi ürününün satışına ilişkin sözleşme yapıldığını, müvekkili şirketin ödemelerin bir kısımını banka havalesiyle bir kısmını ise senetle ödediğini, davalıya 25/01/2021 düzenleme tarihli 220.000,00-TL ve 222.000,00-TL bedelli iki adet senet teslim edildiğini, müvekkiline teslim edilen makinelerin teslim alındıktan sonra çalıştırıldıklarında bozuk olduğunun anlaşıldığını, makinelerin garantisi devam ettiği halde davalı yanın makineleri yenisi ile değiştirmediğini, tamirini yapmadığını, karşı tarafın müvekkili şirkete ayıplı mal teslim ettiğini, garanti yükümlülüğünü yerine getirmediğini, davalı yana teslim edilen senetlerin birinin vadesinin geldiğini diğerinin vadesinin çok yaklaştığını, müvekkili aleyhine başlatılan bir icra takibi bulunmadığını, müvekkili şirketin davalı tarafa ulaşamadığını, aleyhine her an takip başlatılma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu, cirolanma riski olduğunu, ayıplı mallar nedeniyle üretim yapılamadığından sürekli gelir kaybı yaşandığını, sayılan nedenlerle ödemezlik defi mahiyetinde huzurdaki davayı açma gereği doğduğunu beyan ederek müvekkili şirket aleyhinde başlatılmış bir icra takibi bulunmadığı da dikkate alınarak mahkemece hüküm verilinceye kadar %15 teminat mukabilinde takibin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesi 01/04/2021 tarih 2021/221Esas sayılı ara kararı ile, İİK’nun 72/2. maddesi uyarınca takibin durdurulması yönündeki ihtiyati tedbir talebinin REDDİNE, karar vermiştir. Davacı vekili bunun üzerine delil tespiti yapılması talebinde bulunmuş, 09/04/2021 tarihinde yapılan keşfen inceleme sonucunda makine mühendisi bilirkişi 12/04/2021 tarihinde sunduğu raporla; uyuşmazlığa konu makinelerin halihazırdaki durumu itibariyle üretim yapmasının ekonomik olmayacağı, meydana gelen arızaların kullanım hatasından kaynaklanmadığı ve bu haliyle makinelerin ayıplı olarak kabul edilebileceği tespitlerinde bulunulmuştur.Davacı vekili 12/04/2021 tarihli dilekçesi ile; 09/04/2021 tarihinde müvekkili şirket merkezinde yapılan keşif işleminde dava konusu maske üretim makinelerinin çalışmadığının, üretim hatası bulunduğunun, makinelerinin yarısının kurulumunun dahi yapılmayıp atıl durumda bırakıldığının, diğer makinelerin sürekli hata verdiğinin, taahhüt edilen günlük üretim limitine ulaşamadığının, bilirkişi raporu ile tespit edildiğini, makinelerin hali hazırda sürekli arıza verdiğini, maske üretim sayısı bakımından hiçbir randıman alınamadığından müvekkil şirketin her geçen gün zarar uğradığını, davalı yanın 20/03/2021 vadeli senedin tahsili amacıyla İstanbul 32. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, 09/04/2021 tarihinde yapılan keşif işlemine istinaden 20/03/2021 tarihli icra takibine konu olan senet ve diğer senede ilişkin başlatılacak takibe esas olmak üzere tedbiren durdurma kararı verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi 13/04/2021 tarih 2021/221Esas sayılı ara kararında;
1-Davaya konu keşidecisi …Eczacılar Deposu A.Ş olan ve … lehine düzenlenen, 25/01/2021 düzenleme tarihli, 20/03/2021 vadeli, 220.000,00-TL bedelli senede ilişkin olarak takibin durdurulması yönündeki ihtiyati tedbir talebinin İİK 72/3. maddesi ilk cümlesi uyarınca REDDİNE,
2-Takibin durdurulmasına yönelik talep, aynı zamanda icra veznesindeki paranın alacaklısına verilmemesi yönündeki istemi de içerdiğinden keşidecisi …Eczacılar Deposu A.Ş olan ve … lehine düzenlenen, 25/01/2021 düzenleme tarihli, 20/03/2021 vadeli, 220.000,00-TL bedelli senet bakımından %20’si oranında 44.000,00- TL nakdi teminat mahkememiz veznesine yatırıldığında ya da aynı tutarda kesin ve süresiz banka teminat mektubununun ibrazı halinde İstanbul 32. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra dosyasına yatan paranın dava sonuçlanıncaya kadar tedbiren alacaklısına ÖDENMEMESİNE, teminat şartı yerine getirildiğinde kararın İstanbul 32. İcra Müdürlüğü tarafından infazına,
3-Davanın tarafları ile sınırlı olmak üzere keşidecisi … Eczacılar Deposu A.Ş olan ve … lehine düzenlenen, 25/01/2021 düzenleme tarihli, 10/04/2021 vadeli, 222.000,00-TL bedelli senet bakımından ise %20’si oranında 44.400,00- TL nakdi teminat mahkememiz veznesine yatırıldığında ya da aynı tutarda kesin ve süresiz banka teminat mektubununun ibrazı halinde İİK’nun 72/2. maddesi uyarınca senedin TAKİBE KONU EDİLMESİNİN İHTİYATİ TEDBİR YOLU ÖNLENMESİNE, dava tarihinden ve tedbir kararından sonra açılan takiplerin DURDURULMASINA, teminat şartı yerine getirildiğinde kararın İstanbul İcra Müdürlüğü tarafından infazına, karar vermiştir. Davalı vekili 19/04/2021 tarihli dilekçesi ile; Dava konusu senetler ile davacının dilekçesinde belirttiği satış sözleşmesi ve keşfi yapılan makineler arasında bir ilişki bulunmadığını, öncelikle senetlerin sözleşmeye istinaden verildiğinin ispatlanması gerektiğini, davaya konu senetlerin sözleşmeye istinaden verildiği kabul edilse bile, müvekkili şirkete ayıp ihbarı yapılmadığını, bilirkişi raporunun tedbir kararına esas alınamayacağını beyan ederek ihtiyati tedbirin icrasının durdurulmasını ve ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi 26/05/2021 tarihli ara kararı ile,
“..İhtiyati tedbire itiraz eden davalının, tedbir ve dava konusunu oluşturan senetlerin taraflar arasındaki sözleşme kapsamında verilmediği, bir an için aksi düşünülse dahi davacı yanca ayıp ihbarında bulunulmadığı yönündeki itiraz gerekçeleri davanın konusunu oluşturan sebepler olup yapılacak yargılama sonucunda tespit edilebileceğinden HMK’nın 394. maddesinde sınırlı olarak düzenlenmiş ihtiyati tedbire itiraz sebeplerinden değildir. Kaldı ki, dosyanın içinde bulunduğu aşamada bu hususlara ilişkin değerlendirme yapılabilmesi olanağı da bulunmamaktadır. Taraflar arasında maske üretimine ilişkin makine satışı noktasında sözleşme akdolunduğu ihtilafsız olup, davacı yanca satış sözleşmesi kapsamında ödeme amacıyla tedbir kararına konu senetlerin davalıya verildiği, makinelerin ayıplı olduğu, davalı yanca üstlenilen servis hizmetinin yerine getirilmediği, ödemezlik defi mahiyetinde eldeki davanın açıldığı beyan edilmiştir. Dosyada yapılan delil tespitine yönelik keşfen bilirkişi incelemesinde makinelerin mevcut durumda üretim yapmasının ekonomik olmayacağı, meydana gelen arızaların kullanım hatasından kaynaklanmadığı ve bu haliyle ayıplı olarak kabul edilebileceği yönünde tespitte bulunulmuştur. İddia ve savunma kapsamında davaya konu senetlerin veriliş nedeni taraflar arasında ihtilaflı olmakla birlikte dava konusu alacağın talep edilebilirliği ve miktarının davadaki uyuşmazlık konusunu oluşturması nedeniyle davacının geçici hukuki korumaya muhtaç yararının bulunduğu, bu bağlamda tedbir kararımızda bir isabetsizlik bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Öte yandan davalı yanca itiraz dilekçesinde teminatın yükseltilmesi de talep edilmişse de tedbir kararı verilirken yargılama konusuna ve oluşan kanaate göre yeterli miktarda teminat belirlendiğinden bu yöndeki itiraz sebepleri de yerinde görülmemiş, ihtiyati tedbir kararına itirazın reddine karar verilmiştir.” gerekçesi ile,
1-İhtiyati tedbir kararına itirazın REDDİNE, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, ihtiyati tedbir kararının yasaya, usule ve hukuka aykırı olduğunu,
Davaya konu senetler ile davacının dilekçesinde belirttiği satış sözleşmesi ve keşfi yapılan makineler arasında bir ilişki bulunmadığını, mezkur makinelerin ayıplı olup olmadığı, ayıp var ise bu ayıbın davacı hatasından mı yoksa alıcı hatasından mı kaynaklandığının, süresinde ayıp ihbarının yapılıp yapılmadığının; keşfi yapılan makinelerin gerçekten de sözleşmede geçen makineler olup olmadığının tespiti için davaya konu senetlerin sözleşmeye istinaden verildiğinin ispatlanması gerektiğini, davacı tarafın bu iddiayı ispatlayamadığını, bir delil sunamadığını, davacının dilekçesindeki “müvekkilim şirket işbu ödemelerin bir kısmını banka havalesiyle bir kısmını da senetle gerçekleştirmiş olup banka dekontları ile işbu senet görüntüleri ile senetlerin karşı tarafça teslim alındığına ilişkin davalı tarafın elinden sadır imzasını taşıyan muvafakat ektedir.” ifadesi ile mahkemeyi yanıltmaya çalıştığını, beyanı ile ve senet teslim tutanağını sözleşmeye ekleyip sunarak senetlerin sözleşmeye istinaden verildiği izlenimi yaratmaya çalıştığını, sözleşme içeriğinde senetler ile ilgili bir ibare bulunmadığını, sözleşme de ödeme şeklinin peşin olarak yapılacağı “teslim edilen her bir makinenin parasını peşin olarak ödeyecektir.” ibaresi ile ödemelerin bono ile yapılmayacağının da belirtildiğini, davacı tarafın sunduğu makinelerin ayıbına ilişkin tanzim ettikleri tutanağın 16/12/2020 tarihli olup, davaya konu senetlerin tanzim tarihinin ise 15/01/2021 tarihi olduğunu, davacının teslim almış oldukları makinelerin ayıbını 16/12/2020 de tespit etmesine rağmen 15/01/2021 tanzim tarihli bonoları bu sözleşmeye istinaden müvekkiline verdiğini iddia ettiğini, bu durumun hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, Davacı tarafın makinelerin ayıplı olduğunu iddia ettiklerini bu iddiayı kabul etmemek ile birlikte kabul edilse dahi 16/12/2020 tarihinde tespit ettiklerini iddia ettikleri ayıbı müvekkiline ihbar etmediklerini, davacının kendi iddiası ile çeliştiğini, iddiasına göre; sundukları tutanak ile de sabit olduğu üzere 16/12/2020 tarihinde makinelerin ayıplı olduğunu tespit ettiklerini fakat sundukları banka dekontları ile sabit olduğu üzere 31/12/2020 – 05/01/2021 ve 15/01/2021 tarihinde olmak üzere toplam 200.000 TL’yi makine bedeli olarak müvekkile gönderdiklerini, bir başka ifade ile; davacı 16/12/2020 de ayıbı tespit ettiğini sonrasında tüm çabalarına ve ısrarlarına rağmen yenisi ile değiştirme taleplerinin kabul edilmediğini buna rağmen 31/12/2020 – 05/01/2021 ve 15/01/2021 tarihinde olmak üzere toplam 200.000 TL’yi makine bedeli olarak müvekkile gönderdiğini iddia ettiklerini bu durumun dahi davacının ayıp ihbarında bulunmadığının açıkça göstergesi olduğunu, Bilirkişi raporunun tedbir kararına esas alınamayacağını, mezkur bilirkişi raporuna ilişkin yapılacak itirazlar dahi değerlendirilmeden tedbire gerekçe yapılmasının hukuka aykırı olduğunu, Yargıtay kararlarınca da sabit olduğu üzere tespit dosyasından alınan bilirkişi raporunun davalıya tebliğ edilip varsa itirazları alınmadığı sürece esas dosyasının kararında gerekçe olarak değerlendirilemeyeceğini,
İleri sürerek ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına dair talebin reddine ilişkin kararın kaldırılmasını ve talep doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ:
HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.
Talep, bonolardan dolayı borçlu olmadığının tespiti davasında İİK 72. Maddesine göre icra veznesine girecek paranın alacaklıya ödenmemesi ve takibe konu edilmeyen diğer bono hakkında icra takibine konu edilmesi halinde takibin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesine ilişkindir.Davacı, davaya konu iki adet bonodan dolayı borçlu olmadığının tespitine, hakkında takip başlatılan bono yönünden icra veznesine girecek paranın alacaklıya ödenmemesi, diğer bono yönünden ise takibin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiş, mahkemece talebin kabulü ile teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verilmiştir. Aleyhine ihtiyati tedbir kararı verilen davalının itirazı üzerine duruşmalı yapılan inceleme sonucunda istinafa konu itirazın reddi kararı verilmiştir.
İhtiyati tedbire itiraz sebepleri HMK’nın 394. Maddesine sınırlı olarak belirtilmiştir.Sonuç itibariyle, yargılamayı yürütüp uyuşmazlığı esastan karara bağlayacak olan ilk derece mahkemesinin takdirine göre; alınan bilirkişi raporu ve diğer deliller birlikte değerlendirilip yaklaşık ispata yeterli görüldüğü, teminat karşılığında ihtiyati tedbir kararı verildiği, davalının ileri sürdüğü itiraz sebepleri yargılamanın esasına ilişkin olup ihtiyati tedbire itiraz nedenleri arasında yer almadığı, geçici hukuki koruma tedbirlerinin yargılama sırasında değişen delil durumuna göre her zaman değiştirilmesi veya kaldırılmasının mümkün olduğu gözetildiğinde; ihtiyati tedbire itirazın reddine ilişkin karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati tedbire itiraz eden davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep eden tarafından yatırılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,
3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep edenden alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcı, istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden taraf üzerinde bırakılmasına,
5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine,
6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 08/09/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.