Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/151 E. 2023/658 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/151 Esas
KARAR NO: 2023/658 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEME: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/10/2020
DOSYA NUMARASI: 2017/159 Esas – 2020/626 Karar
DAVA: Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 27/04/2023
İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı bankadan kullanmış olduğu 28/05/2012 tarihli, 15.000.000 TL, bedelli İşyeri Edindirme Kredisine ilişkin faiz oranlarında 2013 yılında değişiklik olması nedeniyle davalı bankadan faiz oranında değişiklik yapılmasının veya kredinin kapatılmasının talep edildiğini, bunun üzerine davalı bankanın kapatma talebini reddederek kredi faiz oranını revize ettiğini ve müvekkili şirketten haksız olarak İşyeri Edindirme Kredisi Faiz Revizyonu adı altında 319.752,72 TL ücret tahsil ettiğini, sözleşmede buna ilişkin hüküm bulunmadığını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle şimdilik 20.000 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 10/01/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini 319.752 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili banka tarafından tahsil edilen yeniden yapılandırma ücretinin hukuka uygun olduğunu, yeniden yapılandırmanın davacının lehine ve menfaatine olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin bankacılık teammüllerine, hak ve nesafet kurallarına uygun olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 22/10/2020 tarih ve 2017/159 Esas – 2020/626 Karar sayılı kararı ile; “….Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, alınan ve benimsenen bilirkişi rapor ve ek raporu ve toplanıp değerlendirilen delillere göre; taraflar arasında yapılmış Genel Kredi Sözleşmesi kapsamında davalı banka tarafından davacı şirkete kullandırılan İşyeri Edindirme Kredisi’nin yeniden yapılandırılması nedeniyle, benimsenen bilirkişi rapor ve ek raporunda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, davalı banka tarafından davacı şirket hesabından “İşyeri Edindirme Kredisi Faiz Revizyonu” adı altında 319.752,72 TL tahsil edildiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki kredi sözleşmesinde “Kredi Faiz Revizyon” bedeli kesintisi yapılacağına ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmadığı gibi, bu hususta yazılı mutabakat da bulunmamaktadır. Kaldı ki, dava konusu yapılan tahsilatın yasal dayanağı da yoktur. Bu durumda kredi faiz revizyonu adı altında davacıdan tahsil edilen bedelin iadesinin gerektiği kanaatine varıldığından, davanın kabulü ile benimsenen bilirkişi kurulu raporu ile tespit edilen alacak miktarından taleple bağlı kalınarak 319.752 TL’nin davalıdan tahsiline ilişkin aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir. ” gerekçeleri ile; ” Davanın KABULÜ ile, 1-319.752,00 TL’nin dava tarihi olan 17/02/2017 tarihinden itibaren uygulanacak avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, … ” karar verilmiş ve verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Eksik ve hatalı incelemeye dayalı haksız ve hukuki dayanaktan yoksun yerel mahkemenin ilgi sayılı ilamının ortadan kaldırılması gerektiğini, Mahkemenin tamamen hatalı şekilde tanzim edilen Bilirkişi raporunu esas alarak davacı şirket hesabından faiz revizyonu açıklaması ile tahsil edilen tutar işlemine yönelik taraflar arasından yazılı bir mutakabatın bulunmadığı, kredi sözleşmesi geri ödeme planında müvekkil Bankanın talebinin bulunmadığı, imzalanan Kredi sözleşmesinde yazılı bir maddenin bulunmadığı gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verdiğini, Davaya karşı sunmuş oldukları cevap dilekçeleri ve beyanlarında açıklamış oldukları üzere davacı ile müvekkil banka arasında imzalanan kredi genel sözleşmesine istinaden 25.05.2012 tarihinde 1,06 faiz oranı ile 57 ay taksitli olmak üzere davacıya müvekkil Banka tarafından 15.000,000-TL tutarlı işyeri edindirme kredisi kullandırıldığını, Davacının 01.08.2013 tarihinde müvekkil Bankaya başvurarak kredinin yeniden yapılandırılmasını talep ettiğini, davacının işbu talebinin dava konusu olan 319.752,72-TL tutarın davacı tarafından müvekkil Bankaya ödenmesi şartıyla müvekkil Banka tarafından kabul edilerek , 0,83 faiz oranı üzerinden 43 ay vade ile kredinin yeniden yapılandırıldığını, Müvekkil bankanın tüzel kişiliği gereği ve ticari faaliyetleri gereği kredi kullandırmakta olduğunu, işbu kredilerden faiz üzerinden kazanç sağlamakta olduğunu, davacı ve müvekkil Bankanın tacir olup, TTK madde 18/2 uyarınca basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğüne tabi olduklarını, belirli bir faiz ve belirli bir vade üzerinden kredi kullanan davacının, ilerleyen süreçte faizlerin düşmesi nedeniyle kullandığı krediyi vadesinden önce kapamak veya yeniden yapılandırmak istediğini, Taraflar arasında kararlaştırılan faiz oranının, kredi kullandırıldıktan sonra yükseldiğini ileri sürerek müvekkil Bankanın davacıdan daha yüksek bir faiz oranı istemesi ne kadar hukuka aykırı ise, faizlerin düşmesi nedeniyle kredinin vadesinden önce müvekkilin zararı giderilmeksizin kredinin erkenden kapatılması veya yeniden yapılandırılmasının o kadar hukuka aykırı olduğunu, tarafların tacir olduğunu ve tacirlerin iş ve işlemlerinde basiretli bir tacir gibi davranmak zorunda olduğunu, Taraflar arasında akdedilen kredi genel sözleşmesinin 10/2 maddesi uyarınca müvekkil Bankanın kullandırdığı krediyi vadesinden önce ödenmesini kabul etmeme veya yeniden yapılandırmama yetkisine sahip olduğunu, bununla birlikte basiretli bir tacir gibi hareket etmek zorunda olan davacının müvekkil banka ile akdetmiş olduğu kredi genel sözleşmesi hükümlerine uymasının hukuki ve kanuni bir zorunluluk olduğunu, kredi genel sözleşmesi gereği davacının erken ödeme talebinin veya yeniden yapılandırma talebinin kabul edilebilmesi için müvekkil bankayı uğratmış olduğu zararın giderilmesinin davacı açısından sözleşmesel bir yükümlülük olduğunu, Kullandırılan her bir kredinin fonlama maliyetinin, kredinin kullandırıldığı tarihteki ekonomik şartlar esas alınarak belirlenmekte olduğunu, kamu tarafından verilen imtiyaza istinaden faaliyetlerini yürüten müvekkil Bankanın, mevduat sahiplerinden topladığı paraları, Merkez Bankası, Bankalararası Para Piyasası ve Üluslararası Para Piyasalarından sağlamış olduğu kaynaklara belli bir maliyet (faiz ) ödemekte olduğunu, müvekkil banka tarafından üçüncü kişilere kullandırılan krediler uygulanan faiz ile müvekkilin piyasadan sağladığı fonların maliyeti arasındaki farkın da karı oluşturmakta olduğunu, bu çerçevede müvekkilin fon alış maliyeti ile müşterilere kredi kullandırılmasını beklemenin ya da kar elde etmeksizin işlem tesis etmesini talep etmenin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, Taraflar arasında imzalanan kredi genel sözleşmesinin 6/1 maddesinin ” Bu sözleşmeye dayanılarak müşteriye açılacak kredilerin kullandırım ve geri ödeme aşamalarında uygulanacak faiz oranları, komisyon, ücret, masraflar ve diğer eklentiler Banka ve müşterinin karşılıklı mutabakatı ile belirlenecektir. Fon kesintisi, vergi ve diğer eklentiler hakkında ise müşteri bilgilendirilecektir. Banka önceden bildirimde bulunmak suretiyle sayılan hususlarda değişiklik yapabilir. Yapılan değişiklikler Bankaca müşteriye yapılacak bildirimde belirtilecek tarihten itibaren geçerli olacaktır ” şeklinde düzenlenmiş olduğunu, Taraflar arasında imzalanan Kredi Genel Sözleşmesinin 6/2 maddesinin ” Müşterinin bakiye borcunu kısmen veya tamamen vadesinden önce ödemesi Bankanın kabulüne bağlıdır. Bankanın kabulü olmaksızın yapılan ödeme, vadesinde tahsil edilir. Müşteri, Bankanın muvafakatine dayanmayan erken ödeme nedeniyle faiz ve indirim dahil Bankadan herhangi bir talepte bulunamaz. Erken ödemede bulunmak isteyen müşteri önceden Bankaya yazılı olarak başvurur. Banka erken ödeme isteğini kabul ederse bunun şartlarını bildirir ve erken ödeme nedeniyle maruz kalacağı kar mahrumiyeti, zarar ve maliyetleri, doğabilecek vergi, KKDF gibi mali yükümlülükleri müşteriden talep eder ” şeklinde düzenlenmiş olduğunu, Taraflar arasında imzalanan Kredi Genel Sözleşmesinin 6/3 maddesinin ” Müşteri Banka tarafından yapılan Değerlendirme, istihbarat ve inceleme ücreti ile kredinin kullandırılması, teminatların değerlendirilmesi, ekspertiz yapılması ve bunun gibi işlemler için ücret ödemeyi kabul eder. Yetkili makamlarca belli aralıklarla yaptırılması zorunlu olan yukarıda sayılan işlemlere ilişkin içinse müşteri işlem tarihi itibariyle geçerli olan ücreti ödemeyi kabul eder. Banka bu kredilerle ilgili işlemler, kredilerin teminatları, teminat mektupları dolayısıyla ilgili kanun, kararname ve kararlarda gösterilmiş en yüksek oran veya miktarlarda her türlü komisyon ( iç ve dış muhabir ve akreditif komisyonları dahil ) ücret (ekspertiz, inceleme, denetim, muhafaza, sigorta, fek ve terkin vesair her türlü ücretler ) ve masrafları müşteriden talep etme yetkisine sahiptir. Müşteri bu faiz, komisyon, ücret ve masraflara ilişkin vergiyi, fon kesintisini tahakkuk etmiş veya vergi dairesine ödenmiş olup, olmadığına bakmaksızın Bankaya ödemeyi kabul ve taahhüt eder.’’ şeklinde düzenlenmiş olduğunu, Taraflar arasında imzalanan Kredi Genel Sözleşmesinin 6/9 maddesinin ” Faiz, komisyon, ücret, masraf, vergi ve diğer eklentiler müşteriden nakden veya hesaben tahsil edilebilecek olup, anılan tutarların nakden ödenmesi beklenmeden de Bankaca hesaplarından tahsil edilebileceğini müşteri kabul eder. Müşterinin talep ettiği ve Bankaca kendisine tahsis edilen krediyi kullanmaktan tek taraflı iradesi ile vazgeçmesi veya kendisinden kaynaklı sebeplerle taahhüt ettiği kredi koşullarını yerine getirememesi halinde ilgili kredinin dosyalama, ekspertiz masraflarını, tahsis edilen kredinin hiç ya da süresinde tamamen veya kısmen kullanamamasından kaynaklanan komisyonlarını ödemeyi kabul eder. ” şeklinde düzenlenmiş olduğunu, Davacının bizzat kredinin yeniden yapılandırılmasını müvekkil bankadan talep etmiş olduğunu, bu durumu dava dilekçesinde de ikrar etmiş olduğunu, davacının kredi için düzenlenmiş yeni ödeme planının her bir sayfasını ayrı ayrı imzaladığını, yeniden yapılandırma planının önceden kendisi ile müzakere edildiğini, davacının bilerek ve isteyerek yeniden yapılandırma işlemini gerçekleştirmiş olduğunu, Ayrıca kredinin yeniden yapılandırılmasının davacının çok lehine ve çok menfaatine olduğunu, kredi ilk kullandırıldığı zaman davacının aylık 1.06 faiz oranından toplamda ödeyeceği tutarın 21.479,936- TL olduğunu, kredi yeniden yapılandırıldıktan sonra faiz oranının aylık 0.83 ‘e düşürüldüğünü, davacının toplamda ödeyeceği tutarın 20.559,918-TL’ye düşürüldüğünü, kredinin yeniden yapılandırılması ile davacının toplamda 920.018,00-TL karı olduğunu, davacı ile müvekkil banka arasında imzalanan ilk ödeme planı ve kredi yapılandırıldıktan sora imzalanan ikinci ödeme planının mahkeme dosyasında mevcut olduğunu, Davacının çok menfaatine bir yeniden yapılandırma işlemi yapılmış iken, müvekkil Bankanın çok ciddi faiz kaybı ortaya çıkmış iken, huzurdaki davanın açılmasının dürüstlük kuralına aykırı olduğunu ve davacının kötü niyetini ortaya koymakta olduğunu, Müvekkil bankanın işbu yapılandırma işlemine karşılık davacıdan dava konusu olan 319.752,72-TL komisyon ücreti tahsil etmiş olduğunu, müvekkil bankanın işbu komisyon ücretini davacı ile imzalanan kredi genel sözleşmesindeki maddelere istinaden ve Bankacılık mevzuatına istinaden tahsil etmiş olduğunu, tahsil edilen bu ücretin davacı ile müzakere edilerek yapılmış olduğunu, bilirkişi incelemesinde hiçbir şekilde sözleme hükümlerine ve yapılan müzakereye değinilmediğini, Müvekkil bankanın davacıdan tahsil ettiği dava konusu tutarın başta taraflar arasındaki sözleşmeye, bankacılık teamüllerine ve yasaya uygun olduğunu, Davacının tüketici olmadığını, davacının tacir olduğunu, dolayısıyla imzaladığı kredi genel sözleşmesinin hükümlerini bilmesi veya biliyor olması gerektiğini, davacı yan ticari amaçla bahse konu krediyi kullanmış olduğuna göre; bu kredinin kendisine maliyetini hesap edebilecek bir konumda ve yetkinlikte olduğunu, (TTK 20/II MADDESİ BASİRETLİ DAVRANMA YÜKÜMÜNDE OLAN TACİR İLKESİ GEREĞİ) bilirkişinin TTK gereği bu hükme ilişkin raporunda bir değerlendirme yapmadığını, Dava konusuna ilişkin müvekkil bankanın haklılığını ortaya koyan Yargıtay kararlarının mahkeme dosyasına sunulduğunu, Yargılamaya esas Bilirkişi raporunda da sözleşme hükümlerini ve Bankacılık teammülllerine uyuşmazlığa konu emsal Yargıtay kararlarını incelemeden Sözleşmede ilgili hükümlere ilişkin araştırma yapmadan tamamen hatalı ve eksik incelemeye dayalı bir rapor tanzmim ettiğini ve mahkemede buna istinaden karar verdiğini, Dava konusu tutarın, başta taraflar arasında aktedilen kredi genel sözleşmesi hükümlerine, Bankacılık teamüllerine, taraflar arasından yapılan müzakereye hak ve nesafet kurallarına uygun olduğunu, işbu nedenlerle davanın reddi gerektiğini, Yukarıda arz ve izah edilen nedenlerden dolayı hiç araştırma ve değerlendirme yapmadan sözleşme hükümlerini taraflar arasından yapılan müzakereyi incelemeden müvekkil banka aleyhine oluşturulan yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılması için İstinaf yoluna başvurma zarureti hasıl olduğunu beyanla; Açıklanan nedenlerle; haksız ve hukuki dayanaktan yoksun eksik incelemeye dayalı İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/159 E – 2020/626 K sayılı ilamının yeniden yargılama yapılarak ortadan kaldırılması hususundaki istinaf başvurularının kabulü ile mahkeme ilamının ortadan kaldırılmasının işbu davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, davacının davalı bankadan kullandığı İşyeri Edindirme Kredisine ilişkin faiz oranlarındaki düşüş nedeniyle davalı banka tarafından kredinin yeniden yapılandırılması üzerine davacıdan tahsil edilen Kredi Faiz Revizyonu bedelinin davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ve verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davacı tarafça, davalı bankadan kullanmış olduğu 28/05/2012 tarihli, 15.000.000 TL, bedelli İşyeri Edindirme Kredisine ilişkin faiz oranlarında 2013 yılında değişiklik olması nedeniyle davalı bankadan faiz oranında değişiklik yapılmasının veya kredinin kapatılmasının talep edildiğini, bunun üzerine davalı bankanın kapatma talebini reddederek kredi faiz oranını revize ettiğini ve haksız olarak İşyeri Edindirme Kredisi Faiz Revizyonu adı altında 319.752,72 TL ücret tahsil ettiğini, sözleşmede buna ilişkin hüküm bulunmadığını ileri sürerek haksız olarak tahsil edilen bu bedelin iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı tarafça, taraflar arasında imzalanan kredi genel sözleşmesine istinaden 25.05.2012 tarihinde 1,06 faiz oranı ile 57 ay taksitli olmak üzere davacıya davalı Banka tarafından 15.000,000-TL tutarlı işyeri edindirme kredisi kullandırıldığını, davacının 01.08.2013 tarihinde davalı bankaya başvurarak kredinin yeniden yapılandırılmasını talep ettiğini, davacının iş bu talebinin dava konusu olan 319.752,72-TL tutarın davacı tarafından davalı bankaya ödenmesi şartıyla Banka tarafından kabul edilerek 0,83 faiz oranı üzerinden 43 ay vade ile kredinin yeniden yapılandırıldığını, taraflar arasında akdedilen kredi genel sözleşmesinin 10/2 maddesi uyarınca davalı Bankanın kullandırdığı krediyi vadesinden önce ödenmesini kabul etmeme veya yeniden yapılandırmama yetkisine sahip olduğunu, bununla birlikte basiretli bir tacir gibi hareket etmek zorunda olan davacının davalı Banka ile akdetmiş olduğu kredi genel sözleşmesi hükümlerine uyması hukuki ve kanuni bir zorunluluk olduğunu,kredi genel sözleşmesi gereği davacının erken ödeme talebinin veya yeniden yapılandırma talebinin kabul edilebilmesi için davalı Bankayı uğratmış olduğu zararın giderilmesi davacı açısından sözleşmesel bir yükümlülük olduğunu, taraflar arasında imzalanan kredi genel sözleşmesinin 6/1- 6/2- 6/3 – 6/9 maddelerinde ki düzenlemeler uyarınca banka tarafından tahsil edilen yeniden yapılandırma ücretinin hukuka uygun olduğunu, yeniden yapılandırmanın davacının lehine ve menfaatine olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin bankacılık teammüllerine, hak ve nesafet kurallarına uygun olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Davacı taraf cevaba cevap dilekçesi ile, taraflar arasında 14/05/2012 tarihinde 37.500.000,00 TL. Miktarlı, Kredi Genel Sözleşmesi imzalandığını, dava konusu 25/05/2012 tarihli iş yeri edindirme kredisinin iş bu kredi genel sözleşmesi uyarınca kullandırıldığını belirterek sözleşme örneğini dilekçe ekinde ibraz edildiği belirtilmiştir. Davalı taraf ikinci cevap dilekçesi ile, cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrar ederek dava konusu tutarın taraflar arasında akdedilen kredi genel sözleşmesi hükümlerine, bankacılık teamüllerine , hak ve nesafet kurallarına uygun olduğu belirtilerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili tarafından cevaba cevap dilekçesi ekinde ibraz edilen Kredi Genel Sözleşmesi incelendiğinde, taraflar arasında 12/05/2012 tarihinde 37.500.000,00 TL. Miktarlı, dava dışı … ve …’in müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladıkları Kredi Genel Sözleşmesinin imzalandığı, sözleşmenin 3 maddesinde kredinin kapsamı, kullandırılmasında bankanın yetkileri ve kullandırma şartlarının düzenlendiği, sözleşmenin 10 maddesinde faiz, komisyon,ücret, masraf, fon kesintisi ve vergilere ilişkin hükümlerin düzenlendiği anlaşılmıştır. Davalı banka tarafından davacı şirkete 25/05/2012 tarihinde aylık 1,06 faiz oranından sabit taksitli, 57 ay vadeli 15.000.000,00 TL. Miktarlı İŞ YERİ EDİNDİRME KREDİSİ nevinde taksitli kredi kullandırıldığı, daha sonra davacı tarafından 01/08/2013 tarihli dilekçe ile kredi faiz oranında değişiklik yapılması talebinde bulunulması üzerine davalı bankanın 01/08/2013 tarihinde kredi faiz oranını revize ederek 15.000.000,00 TL. Miktarlı 43 ay vadeli 0.83 faiz oranından tanzim olunan TÜKETİCİ KREDİLERİ GERİ ÖDEME başlıklı geri ödeme planının taraflarca imzalandığı ve davacı şirket hesabından davalı banka şubesinin 01/08/2013 tarihinde … Risk Nolu İş Yeri Edindirme Kredisi Faiz Revizyonu açıklaması ile 319.752,72 TL. Tutarın hesaptan tahsil edildiği anlaşılmıştır. Davacı vekili cevap, bilirkişi raporuna karşı verdiği beyan dilekçelerinde gerekse istinaf dilekçesinde taraflar arasında imzalanan kredi genel sözleşmesinin 6/1- 6/2- 6/3 – 6/9 maddelerinde ki düzenlemeler uyarınca banka tarafından tahsil edilen yeniden yapılandırma ücretinin hukuka uygun olduğunu ileri sürmüş ise de mahkemece alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere dosyaya ibraz edilen sözleşmede ki 6.cı madde de Müşteri Tarafından Yapılacak Havaleler’e’ ilişkin düzenlemeye yer verildiği, alt maddelerinin bulunmadığı, aynı sözleşmenin 10 Maddesinde Faiz, Komisyon,Ücret, Masraf, Fon Kesintisi ve Vergilere ilişkin hükümlerin düzenlendiği ve davalı banka tarafından başkaca kredi genel sözleşmesinin ibraz edilmediği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince söz konusu kredi sözleşmesi ve tüm eklerinin getirtilerek sözleşme hükümlerinin ele alınması, bu hususta emsal banka uygulamaları da araştırılıp uyuşmazlık konusu bedelin kredi müşterilerinden tahsiline dair teamül bulunup bulunmadığı ve varsa diğer bankalarca hangi oranda tahakkuk ettirildiği ve buna göre davalı banka uygulamasının yerinde olup olmadığı hususunda bankacılık konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişi heyetinden rapor alınarak sonuca ulaşılması gerekmektedir. Somut olayda, mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda taraflar arasında yapılmış sözleşmede dava konusu tutarın tahsil edileceği hususunda herhangi bir hükmün bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, davalı vekili tarafından ibraz edilen dilekçelerdeki beyanlar da gözetilerek hakimin davayı aydınlatma yükümlülüğü kapsamında davalı banka tarafından davacı şirkete 25/05/2012 tarihinde kullandırılan 15.000.000,00 TL. Miktarlı İŞ YERİ EDİNDİRME KREDİSİ’nin dosyaya davacı tarafça ibraz edilen 12/05/2012 tarihli 37.500.000,00 TL. Miktarlı Kredi Genel Sözleşmesi uyarıncamı kullandırıldığı yoksa başka bir sözleşme uyarınca mı kullandırıldığının davalı bankadan sorulup ilgili kredi sözleşmesinin okunaklı onaylı sureti dosya içerisine getirtilmek suretiyle , dava konusu kredinin dosya arasında bulunan 12/05/2012 tarihli kredi genel sözleşmesi uyarınca kullanıldığının tesbiti halinde söz konusu genel kredi sözleşmesi 12/05/2012 tarihli olduğu gözetildiğinde, TBK’nın yürürlük tarihinden evvel akdedilmiş olmakla somut olaya TBK hükümlerinin uygulanması mümkün değildir. Bankaların müşterilerine sundukları bankacılık hizmetleri nedeniyle hizmet bedeli, komisyon, masraf gibi adlar altında ücret tahsil etmelerine bir engel bulunmamakla birlikte, bu ücretlerin hangi oranlarda ve hangi miktarlarda tahsil edileceğinin somut olayda belirlenmesi gerekmektedir. Nitekim taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 10 MADDESİNDE FAİZ, KOMİSYON,ÜCRET, MASRAF, FON KESİNTİSİ VE VERGİLERE ilişkin hükümler düzenlenmiş ise de, kredi sözleşmesinde komisyon bedelinin ne oran ve miktarda alınacağına dair bir açıklık yer almamaktadır. Davalı banka savunmasında da kredi müşterisinden tahsil edilen bu bedelin aralarındaki sözleşme hükümleri, yasal mevzuat ve bankacılık teamüllerine uygun olduğunu ileri sürdüğü gözetildiğinde, bu durumda, mahkemece bu hususta emsal banka uygulamaları da araştırılıp uyuşmazlık konusu bedelin kredi müşterilerinden tahsiline dair teamül bulunup bulunmadığı, varsa diğer bankalarca hangi oranda yeniden yapılandırma bedeli tahakkuk ettirildiği ve buna göre davalı banka uygulamasının yerinde olup olmadığı konusunda bankacılık konusunda uzman bilirkişiden rapor alınarak oluşacak sonuca göre karar tesisi gerekirken bu yöne ilişkin araştırma yapılmadan eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, davalı vekilinin istinaf talebi yerinde görülmekle, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, yukarıda belirtildiği şekilde işlem yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/10/2020 tarih ve 2017/159 Esas – 2020/626 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE,2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçlarının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf talep eden tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının talep halinde davalıya iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/04/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.