Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1506 E. 2023/1997 K. 14.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1506 Esas
KARAR NO: 2023/1997 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/626 Esas – 2021/154 Karar
TARİH: 02/03/2021
DAVA: Alacak
KARAR TARİHİ: 14/12/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin 14/04/2018 tarihinde , davalı şirket ile … marka dijital baskı makinesinin satın alımı hakkında satış protokolü yaptığını, makine bedeli olarak 15.000,00 EURO belirlendiği 24/04/2018 tarihinde makine teslimi yapıldığı, ancak bu tarihte makinenin davalı firma yetkililerince kurulmasına rağmen hiç bir şekilde çalıştırılamadığı ve firma yetkililerine ürünün ayıplı olduğunun derhal bildirildiği, firma yetkilisince makina içindeki atık tankı ve boya kartuşlarının bozuk olduğunun bahisle yeni atık tankı ve boya kartuşu gönderildiği, firma yetkililerince bu parçaların değiştirilmesine rağmen makinenin çalışmadığını, firma yetkilisinin makinenin resetleme kartının eksik olduğunu belirttiğini, ancak buna rağmen makinenin çalışmadığını, durumun makine teslim alınır alınmaz davalıya bildirilmesine ve düzelmeyen makinenin en son iade alınması talep edilmiş olmasına rağmen davalı firma sorumluluklarına aykırı davrandığı, garanti süresi içerisindeki malın değişen parçaları için müvekkilinden ücret tahsil edildiği, buna rağmen makinenin çalıştırılamadığı, makinenin çalışmamasının sebebinin gizli bir ayıp olduğunun ortaya çıkması neticesinde dahi satıcı olarak müvekkilin talebine cevap vermediğini belirtilerek; ilgili malın iadesi ile 10.000,00 TL malın bedeli ve 11.018,84 TL servis ve yedek parça için ödenen bedel olmak üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 21.018,84 TL’ nin ödeme tarihi itibariyle işleyecek en yüksek ticari faiziyle birlikte davacıya ödenmesine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalıya tahmiline karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.Davacı vekili 08/02/2021 tarihli ıslah dilekçesi ile, davayı 113.732,00.TL olarak ıslah ettiğini, ayıplı ticari malın iadesi ile müvekkiline yapmış olduğu harcamalar ve ticari mal bedeli olarak 134.750,84.TL’nin dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davacıya müvekkil şirket tarafından telim edilen makinenin 15/05/2018 tarihinde çalışır vaziyette teslim edildiği, daha sonradan teknik servis tarafından 12/06/2018 tarihinde makine kontrol edilmiş, baskı alınmış ve makine çalışır vaziyette olduğu tespit edildiği, 27/07/2018 tarihli servis hizmetinde makine kartuşlarının yerleri değiştirilmiş ve makineden sorunsuz baskı alındığı, yine makinenin bu süreçte çalışmasına devam ettiği, 02/05/2019 tarihli servis ziyaretinde ise garanti kapsamında elektronik parçalar değiştirildiği, ancak satış protokolüne göre garanti kapsamında olmayan 1 kafa ve 1 cap ünitesi takılarak sorunsuz şekilde makineden baskı alındığı ve çalışır vaziyette davacıya teslim edildiği, boya geçen hattın garanti kapsamında olmadığı, bu durumun satış protokolünde de açıkça belirtildiği, davacının makineyi hatalı kullanması sonucunda ve garanti kapsamında olmayan hususlara dayanarak iş bu davayı açmış olmasının açıkça kötüniyetin göstergesi olduğunu savunmuş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 02/03/2021 tarih 2019/626 Esas 2021/154 Karar sayılı kararında;”…Davacı yan, davalıyı, bedellerin ödenmesi konusunda davadan önce temerrüte düşürdüğünü ispatlayamamıştır. Dava kısmi dava olarak açılmış ve bilirkişi raporu sonrasında ıslah edilmiştir. Bu kapsamda temerrütün, 134.750,84 TL alacağın, 21.018,84 TL’si için dava tarihinde, 113.732,00 TL’si için ıslah tarihi olan 08.02.2021 tarihinde oluştuğu değerlendirilmiştir.Davacı taraf, ıslah dilekçe ile tüm alacak yönünden yasal faiz talep ettiğinden önceki paragrafta tespit edilen bedellere, yine tespit edilen temerrüt tarihlerinden itibaren temerrüt faizi talep edilebileceği değerlendirilmiştir.Tüm bu nedenler ile davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.1-DAVANIN KABULÜ İLE; 134.750,84 TL’nin, 21.018,84 TL’si için dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, 113.732,00 TL’si için ıslah tarihi olan 08.02.2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,2-Dava konusu … davalıya İADESİNE,…”gerekçesi ile, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,Davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını,Davacının müvekkiline ödemediği faturalara ilişkin İstanbul …. İcra Müdürlüğü … E. Sayılı dosyasından takip başlatıldığını, davacı borçlunun bu tutara itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, davacı taraf, müvekkili şirkete borçlu durumda olup müvekkili şirketin defterleri incelenmeden karar verilmesinin kanuna aykırılık teşkil ettiğini, Davacı tarafından usulüne uygun yapılmış bir ayıp ihbarı olmadığı gibi makinede ayıp da bulunmadığını, davacı taraf garanti dışı kullanım hatasını haksız ve mesnetsiz olarak müvekkili şirkete yüklemeye çalıştığını, Davacıya müvekkili şirket tarafından yurt dışından ithal edilen davaya konu 1 adet … digital baskı makinesi satışı yapıldığını ve davaya konu makine 15/05/2018 tarihinde davacının iş yerinde çalışır vaziyette teslim edildiğini, teknik servis tarafından 12/06/2018 tarihinde makine kontrol edildiğini, baskı alındığını ve makinenin çalışır vaziyette olduğunun tespit edildiğini, 27/07/2018 tarihli servis hizmetinde makine kartuşlarının yerleri değiştirildiğini ve makineden sorunsuz baskı alındığını, yine makine bu süreçte çalışmasına devam ettiğini, 02/05/2019 tarihli servis ziyaretinde ise garanti kapsamında elektronik parçalar değiştirildiğini ancak satış protokolüne göre garanti kapsamında olmayan 1 kafa ve 1 cap ünitesi takılarak sorunsuz şekilde makineden baskı alındığını ve çalışır vaziyette davacıya teslim edildiğini,Davaya konu ürünün satış protokolünde ‘boya geçen hat garanti kapsamında değildir’ ibaresinin mevcut olduğunu, davacı taraf makinede farklı programlar ve sarf malzemeler kullandığını teknik ekibe itiraf ettiğini, davacı tarafa garanti kapsamında gerekli teknik servis hizmeti verildiğini, davacının 3.sınıf sarf malzeme kullanımı, makinenin sağlıksız koşullarda sürekli naklini gerçekleştirmesi gibi açıkça davacının kusuru sonucunda oluşan hatalardan kendisinin sorumlu olacağını, bu bakımdan müvekkiline yüklenecek herhangi bir kusur bulunmadığını,Davacı taraf makinenin sorunsuz olarak kendisine tesliminden sonra, teknik servise haber dahi vermeden davaya konu makinayı ilk kurulumun yapıldığı adresten başka bir yere taşıdığını ve daha sonra da tekrar iş yerine geri getirildiğini, hatta davaya konu makinenin davacının ilk teslim adresinde değil Samsun ilinde olduğu davacı tarafından beyan olunmuş ve bilirkişi incelemesi esas mahkemesince talimat yazılarak Samsunda yapıldığını, davacının hassas olan bu makineyi ne şartlarda taşıdığının belli olmadığını, davacı taraf aynı zamanda makinede üçüncü parti sarf malzeme kullanarak makineye zarar verdiğini, davacının makineye zarar vermesinden sonra her seferinde makine müvekkili şirket yetkili servisi tarafından onarılarak çalışır vaziyette davacıya teslim edildiğini, Davacı davaya konu makineden ürettiği ürünleri de …com adlı sitede ve … kullanıcı adlı instagram hesabında satış ve reklamını yaptığını, dosyaya davacının davaya konu makine ile üretim yaptığı ve bu ürünleri adı geçen online mecralarda satışa çıkardığına ilişkin delillerin sunulmasına rağmen , yerel mahkeme bu delilleri görmezden geldiğini ve kararında tartışmadığını ancak izah olunan bu durum davacının makineyi sorunsuz olarak kullandığını açıkça gösterdiğini, Bilirkişi raporunun içeriği incelendiğinde; makinenin yan kapakları açılarak kontrol edildiğinde bazı parçalarında kırıklar olduğunun belirtildiğini, Davacı taraf, öne sürdüğü iddialarını barındıran gerek mail yazışmalarında gerek de ikame olunan davadaki dava dilekçesinde bu kırıklara ilişkin hiçbir şekilde bir beyanda bulunmadığını, kırıkların kullanım hatası, dikkatsiz ve olması gerektiği şekle aykırı olarak taşıma, hor kullanma ve sair durumlar sonucunda oluştuğunu açıkça ortaya koyduğunu, zira dosya kapsamında daha önceden belirttiğimiz gibi dava konusu makine, davacıya ayıpsız olarak, çalışır vaziyette gerekli montaj ve kurulumlar yapılarak teslim edildiğini, ayrıca yine raporda, makinenin bakımsız bırakıldığını, temizliğinin yapılmadığını, hassas noktalar olan toner bölümlerinin pis olduğunun tespit edildiğini ve bu durum makinenin olması gerekenin aksine dikkatsiz kullanıldığını açıkça gösterdiğini, sabit olduğu üzere davacı makineyi bir yıl gibi bir süreçte kullandığını, elde ettiği ürünleri de internet sitesinde ve daha önce mail yazışmaları ile müvekkili şirketi kötülemek için tehdit aracı olarak kullanacağını beyan ettiği sosyal medya mecralarındaki hesapları üzerinden yayınladığını, makineyi kullanıp ürünler elde ettiği de bu bağlamda dosya kapsamından anlaşıldığını, yerel mahkeme kararında makinenin iadesine karar verilmiş olmasına rağmen makine davacıya teslim edildiği halinde olmadığını, Davacı taraf makineye zarar verdiğini, bu bakımdan yerel mahkemenin eksik inceleme ve değerlendirme ile hatalı ve eksik karar verdiğini, Davacı tarafın müvekkili aleyhinde ayıplı mal satışı gerekçesi ile dava açtığını, dava dosyasına sunulan bilirkişi raporu hükme esas alınacak mahiyette olmadığını, davaya konu makinede uzmanlığı olmayan tek bir bilirkişiden rapor alındığını, bilirkişi raporuna yapılan itirazların hiçbirinin değerlendirilmediğini, bilirkişice, makinenin teknik özelliklerinden hiç bahsedilmemiş olup malın ilk kurulum ve montaj işlemleri yapılırken, davacının iddialarını temel aldığını ve eksik parçaları olduğunu belirttiğini, bunu da açık ayıp olarak değerlendirildiğini, somut olayda, ürünün gerekli kurulumlardan sonra davacıya ayıpsız şekilde teslim edilmiş olduğu, bu hükümlere aykırı bir durum olmadığı, çalışır vaziyette teslim edildiği ve davacı tarafından da bu şekilde kabul edilmiş olduğunun ortada olduğunu, davacının, kurulum ve montaj işlemleri sonrası malı kullanması, ürünler elde ederek girişimciliğini devam ettirmesi, ayıp hükümleri dikkate alındığında, ayıplı bir ifanın söz konusu olmadığını açıkça gösterdiğini, Hükme dayanak raporda, ürünün parçalarının eksik olduğu, sonradan montaj yapılmasının ayıp niteliğinde olduğunun tespit edilmiş olmasının hatalı olduğunu, zira kurulum ve montajların tamamlanarak makinenin çalışır vaziyette teslim edildiğinin iki taraf beyanlarınca da ortada olduğunu, garanti kapsamında olan parçalar için ücret talep edildiğinin belirtildiğini, müvekkili şirket, protokolde garanti kapsamında olan parçalar ve bunlara ilişkin işlemler için ücret almadığını, iyiniyetli olarak üzerine düşen sorumlulukları yerine getirdiğini ancak hakkaniyetli şekilde bakıldığında ortadadır ki makinede boya geçen hatlar garanti dışında olup bu da alıcı ve satıcı tarafından bilinmekte, yazışmalarda ve protokolde de kabul edildiğini, müvekkili, satıcı olarak gerek teslim gerekse de devamında sorumluluklarını yerine getirdiğini, buna göre hareket ettiğini, Ayıbın varlığını kabul etmemekle birlikte, ayıplı ifa söz konusu da olsa, müvekkili tarafından makine kurulum ve montaj işlemlerinin ardından çalışır vaziyette davacıya teslim edilmesinin ardından, geçerli bir bildirim söz konusu olmadığını, satılan üründe bir ayıp bulunması halinde dahi satıcıya yapılan geçerli bir bildirim olmaması halinde Borçlar Kanunu’nun 223.maddesi uyarınca satılan bu ayıpla beraber kabul edilmiş sayıldığını, dolayısıyla seçimlik haklarını kullanamayacağını, kabul anlamına gelmemekle beraber, somut olayda alıcı onarım talebinde bulunduğunu ve makine onarımı müvekkili tarafından gerçekleştirildiğini, bunun devamında davacının, çalıştırarak iş yaptığı makineyi iş bu davayı ikame ederek iade etmeye çalışması açıkça kötü niyet barındırdığını, gerekçeli kararda bu duruma hiç değinilmediğini, Davacı tarafın müvekkili şirkete halen borcu bulunduğunu, davacının ıslah dilekçesine yapılan itirazları değerlendirilmeden karar verildiğini, müvekkili şirketin defterlerinin incelenmediğini, ıslah dilekçesi ile davacı yeni iddialarda bulunduğunu ve buna itirazların süresinde sunulduğunu, yerel mahkeme tarafından gerekli araştırma ve inceleme yapılarak karar verilmesi gerekirken kanuna aykırı şekilde karar verildiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava; taraflar arasındaki dijital baskı makinesi alım satımına ilişkin ticari satım sözleşmesi kapsamında teslim edilen makinenin ayıplı olduğu iddiası ile sözleşmeden dönülerek makine karşılığında ödenen bedelin iadesi ve servis ve yedek parça için ödenen bedelin iadesi talebiyle açılan alacak davasıdır.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda, davacının, davalıdan, 19/04/2018 tarihli satış protokolü ile … marka dijital baskı makinesini satın aldığı, makinenin satın alma bedelinin KDV dahil 15.000,00 EURO olarak belirlendiği, malın davacı yana teslim edildiği, davacı yanca da satış bedelinin davalıya ödendiği hususunda uyuşmazlık olmadığı, uyuşmazlığın davalı tarafından davacıya satılan ve teslim edilen dijital baskı makinesinin ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise açık ayıp mı yoksa gizli ayıp mı olduğu, süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı ve sözleşmeden dönme ve bedel iadesi şartlarının oluşup oluşmadığı noktasındadır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 219. maddesine göre; bir maldaki ayıp, satıcının zikir ve vaat ettiği vasıflarda veya niteliği gereği malda bulunması gereken lüzumlu vasıflarda eksiklik olmasıdır. Satıcı lüzumlu vasıflarda eksiklik şeklinde ortaya çıkan ayıptan bunun varlığını bilmese dahi sorumludur. TBK’da tanımını bulan ayıba karşı tekeffül, satılan şeyin satıcının zikrettiği vasıfları taşımamasından veya bu şeyin değerini sözleşme gereğince ondan beklenen yararları azaltan veya kaldıran eksiklikler bulunmasından satıcının sorumlu olmasıdır.TBK. 222 Maddesinde;” Satıcı, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada alıcı tarafından bilinen ayıplardan sorumlu değildir. Satıcı, alıcının satılanı yeterince gözden geçirmekle görebileceği ayıplardan da, ancak böyle bir ayıbın bulunmadığını ayrıca üstlenmişse sorumlu olur,” hükmü düzenlenlenmiştir.Somut olaya döndüğümüzde davacı tarafça, makinenin davalı firma yetkililerince kurulmasına rağmen hiç bir şekilde çalıştırılamadığı ve firma yetkililerine ürünün ayıplı olduğunun derhal bildirildiği, firma yetkilisince makina içindeki atık tankı ve boya kartuşlarının bozuk olduğunun bahisle yeni atık tankı ve boya kartuşu gönderildiği, firma yetkililerince bu parçaların değiştirilmesine rağmen makinenin çalışmadığını, firma yetkilisinin makinenin resetleme kartının eksik olduğunu belirttiğini, ancak buna rağmen makinenin çalışmadığını, durumun makine teslim alınır alınmaz davalıya bildirilmesine ve düzelmeyen makinenin en son iade alınması talep edilmiş olmasına rağmen davalı firmanın sorumluluklarına aykırı davrandığı, garanti süresi içerisindeki malın değişen parçalar için de ücret tahsil edildiği, buna rağmen makinenin çalışmadığını, bu sebeple sözleşmeden dönülerek makineler için ödenen bedelin ve servis ve yedek parça için ödenen bedelin iadesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece talimat mahkeme kanalı ile dava konusu dijital baskı makinesi üzerinde elekrik-elektronik bilirkişi marifetiyle inceleme yaptırılmak suretiyle rapor alındığı, davalı tarafın bilirkişi raporuna itiraz edip itirazları doğrultusunda yeni bilirkişi raporu alınmasını talep ettiği, mahkemece davalı tarafın ek rapor alınması talebinin reddine karar verilerek bilirkişi raporu doğrultusunda istinafa konu karar verildiği anlaşılmıştır.Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; makinenin yan kapakları açılarak kontrol edildiğinde bazı parçalarında yeni bir makinede olmayacak şekilde kırıklar olduğu, makinede yapılan testlerde düzgün şekilde çalışmadığı, sürekli error kodları vererek hataya düştüğü, bu hataların giderilemediği, makinenin ilk kurulumundan itibaren eksik parçalarının olduğu, bu parçaların sonradan montaj edilmesinden dolayı ayıplı olarak kabul edilip bu ayıbın açık ayıp olduğu, makinenin tamiratlarla sorununun giderilmeye çalışıldığı ancak arızalar devam ettiğininden giderilemediği belirtilmiştir.6100 Sayılı HMK’nun 266. maddesi uyarınca, mahkemece çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerin mevcudiyeti nedeniyle bilirkişi raporu alınmasından sonra, raporun hüküm kurmaya elverişli olmaması veya yeterince açık olmaması sebebiyle denetlenememesi ya da tarafların rapora itiraz etmeleri halinde HMK’nın 281. maddesi uyarınca bilirkişiden ek rapor alınması veya yeni bir bilirkişi aracılığıyla incelemenin tekrarlanması mümkün olup, somut dosyada Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporu denetime elverişli ve hüküm kurmaya yeterli olmayıp bu durumda mahkemece aralarında makine mühendisi bilirkişininde bulunduğu bilirkişi heyetinden önceki bilirkişi raporunda belirtilen,” makinenin yan kapakları açılarak kontrol edildiğinde bazı parçalarında yeni bir makinede olmayacak şekilde kırıklar olduğuna yönelit tesbitlerde gözetilerek bu kırıkların neyden kaynaklandığının açıklanmak suretiyle ve davaya konu dijital baskı makinesinin düzgün şekilde çalışmama sebebinin ne olduğu, error kodları vererek hataya düşmesinin neyden kaynaklandığı, düzgün şekilde çalışmama ve hata verme sebebinin kullanım hatasından mı yoksa imalat hatasından mı kaynaklandığı, makinanın kullanım amacı ve özellikleri de değerlendirilerek hedeflenen amaca uygun şekilde kullanılıp kullanılamayacağı, kendisinden beklenen faydayı sağlamasının mümkün olup olmadığı, bu kapsamda makinada gizli bir ayıbın bulunup bulunmadığı, varsa onarımının mümkün olup olmadığı, mümkün ise onarım bedelinin ne olduğu hususlarında dosyaya ibraz edilen servis kayıtlarındaki tesbitlerde gözetilip ve davalı vekilinin bilirkişi raporuna yönelik verdiği beyan dilekçesindeki itirazlarda değerlendirilmek suretiyle detaylı, denetime açık ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile denetime elverişli olmayan bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmesi yerinde görülmemiştir.Görev kamu düzenine ilişkin olup mahkemece resen araştırılması gerekmektedir. Somut olayda davalı satıcı şirket olup tacir olmakla beraber davacı alıcının tacir olduğuna yönelik delil olmadığı gibi mahkemece bu yönde araştırma yapılmadığı ve görevli olup olmadığının değerlendirilmemesi yerinde görülmemiştir.Bu durumda mahkemece yapılacak iş, davacının tacir olup olmadığının araştırılmak suretiyle mahkemenin görevli olup olmadığının değerlendirilip görevli olduğunun tesbit edildiği taktirde yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda konusunda uzman aralarında makine mühendisi bilirkişininde bulunduğu bilirkişi heyetinden dava konusu makinenin bulunduğu mahalde keşfen inceleme yaptırılmak suretiyle ve önceki bilirkişi raporuna karşı davalı vekilinin verdiği beyan dilekçesindeki itirazlarda değerlendirilerek iddia ve savunma doğrultusunda denetime elverişli rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yukarıdaki şekilde karar verilmesi yerinde olmayıp davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmüştür. HMK.nun (Değişik:22/07/2020-7251/35md.)353/1-a6 maddesinde; “Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” hali, kararın kaldırılarak, dosyanın mahkemesine iadesi sebepleri arasında gösterilmiştir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın davanın yeniden görülmesi için mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/03/2021 tarih ve 2019/626 Esas – 2021/154 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, dosyanın mahkemesine İADESİNE,2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-İstinaf talep eden tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının (nispi+maktu) talep halinde iadesine, 4-İstinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin esas hükümle birlikte ilk derece mahkemesince yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Artan gider avansı olması halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/12/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-g maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.