Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1499 E. 2021/1159 K. 09.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1499 Esas
KARAR NO: 2021/1159 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/06/2021 Tarihli Ara Karar
NUMARASI: 2021/386 Esas
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/09/2021
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, hakkın elde edilmesinin imkansızlaşmaması ve telafisi mümkün olmayan zararlara sebebiyet verilmemesi adına, davalı bankanın ipoteğin paraya çevrilmesi takibi kapsamında satış sürecini işlettiği taşınmazın icradan satılmasını önler mahiyette ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili … Bankası A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile, yasal dayanağı bulunmayan davanın ve dava konusu taşınmaz kaydına tedbir taleplerinin, taşınmazın aynına yönelik dava olmaması nedeniyle reddine, husumet yokluğu nedeniyle müvekkili hakkındaki davanın reddine, davanın … A.Ş.’ye ihbarına, kredi sözleşmesinin aldatma sonucu iptali taleplerinin reddine, BK 39.maddesi uyarınca dava tarihi itibari ile hak düşürücü süre geçmiş olduğundan davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili … A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile, davacının arabulucuya başvurmaksızın bu davayı açmış olması nedeniyle, TTK.m.5/A hükmüne atfen ve 6325 sayılı Kanuna eklenen Md. 18/A hükmü nedeni ile dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, kısmi dava açılması mümkün olmadığından dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine, bu taleplerin kabul edilmemesi halinde müvekkili hakkında açılan davanın esastan reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 09/06/2021 tarih ve 2021/386 Esas sayılı ara kararında; “HMK’nın 389.maddesinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği belirtilmiş olmakla, dava konusu olmadığı anlaşılan davalıların menkul, gayrimenkul ve üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati tedbir konulması yönündeki talebinin bu maddeye uygun olmadığı anlaşıldığından…”gerekçesi ile, Davacının davalı şirket adına kayıtlı taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir konulması talebinin, taşınmaz dava konusu olmadığından HMK 389. maddesi kapsamında dava konusu uyuşmazlığı oluşturmadığı anlaşılmakla davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin HMK 389. maddeye uygun olmaması nedeniyle reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, Müvekkilinin “İstanbul İli Kartal İlçesi … Mahalle … pafta numaralı, … Ada, … Parsel üzerinde kain … arsa paylı Kafe Restoran Havuz
niteliğindeki taşınmazı” satın alabilmek için gerekli kredi ilişkisinin tesisi amacıyla 26/01/2017 tarihinde Davalı … Bankası A.Ş. Pendik E5 Şubesi Müdürlüğüne müracaat ettiğini, Müvekkilinin müracaatı üzerine , davalı banka taşınmaz için yeni bir ekspertiz raporu tanzim ettirmeksizin , uhdesinde mevcut , …A.Ş. Tarafından tanzim edilmiş olan 14/01/2016 tarihli ekspertiz raporunu esas alarak müvekkiline toplam 7.000.000,00 TL kredi tahsis etmiş olup, tahsis edilen kredi neticesinde müvekkili davalı Bankaya 10.720.502,00 TL ödeme borcu altına girdiğini, Kredi ilişkisinde esas alınan … A.Ş. tarafından tanzim edilmiş olan 14/01/2016 tarihli ekspertiz raporunda taşınmazın değeri 12.000.000,00 TL olarak tespit edilmiş olup, davalı banka tarafından bu rapor esas alınarak kullandırılan kredi neticesinde, taşınmaz müvekkili tarafından … A.Ş.’den 25/01/2017 tarihinde, 11.500.000,00 TL bedelle satın alındığı ve taşınmaz üzerine davalı banka lehine 1. Dereceden ipotek tesis edildiğini, Müteakip süreçte müvekkilinin borcun bir kısmını davalı bankaya ifa ettiği, lakin bir müddet sonra girdiği ağır kredi yükünün ekonomik durumunu bozması neticesinde ödeme güçlüğüne düştüğünü, bunun üzerine davalı banka tarafından , İstanbul … İcra Müd. … E. Dosyasından İpoteğin Paraya Çevrilmesi Yoluyla Takibe başlandığı ve İst. And. … İcra Müd. … Talimat sayılı dosyasından Kıymet Takdir Raporu düzenlendiğini, düzenlenen Kıymet Takdir Raporunda taşınmazın değeri 750,000.00 TL olarak tespit edildiğini, Oysa ki, davalı … A.Ş. Tarafından düzenlenen değerleme raporunda, taşınmazın değeri; kıymet takdir raporunda tespit edilen değerin TAM 16 KATI olarak belirlendiği ve davalı banka tarafından da bu rapor krediye esas alındığını, Öncelikle ve önemle belirtilmelidir ki; davalı banka tarafından kredi kullandırımına esas kabul edilen 2013 ve 2016 tarihli hatalı ve gerçeğe aykırı Eksperiz Raporları mucibince müvekkilinin, taşınmazın değeri hususunda esaslı bir şekilde yanıltılmış/aldatılmış olup ; 11,5 Milyon TL’ye satın aldığı taşınmaz için, halihazırda 5-6 Milyon TL olarak öngörülen gerçek değerinin oldukça üzerinde kredi kullanmak durumunda kalarak, orantısız bir borç ilişkisi içerisine girdiğini, bu durum borçlarının ikamesinde müvekkili ifa güçlüğüne düşürerek mütemerrit olmasına sebebiyet vermiş ve iflasın eşiğine getirdiğini, yaşadığı ekonomik güçlükler sebebiyle ticari ilişkilerinin bulunduğu muhatapları nezdinde oldukça zor bir duruma düşen müvekkilinin çözüm ortaklarını kaybettiği ve manevi yönden de bir buhrana sürüklendiğini, İş bu dava neticesinde İrade Sakatlığı sebebiyle Kredi Sözleşmesinin İptaline karar verilmesi halinde, Kredi Sözleşmesine dayanarak üzerine İpotek tesis edilen taşınmazın cebri icradan satılması ihtimali ortadan kalkacağından, bu aşamada hakkın elde edilmesinin imkansızlaşmaması ve telafisi mümkün olmayan zararlara sebebiyet verilmemesi adına davalı bankanın ipoteğin paraya çevrilmesi takibi kapsamında satış sürecini işlettiği taşınmazın icradan satılmasını önler mahiyette teminatsız yahut Mahkeme aksi kanaatte ise teminat mukabilinde İHTİYATİ TEDBİR KARARI verilmesini arz ve talep ettiklerini, zira davaya konu taşınmazın icradan satılması halinde, iş bu dava neticesinde verilebilecek olası bir iptal kararı konusuz kalacağını, şayet ipotekli taşınmazın satılmasındaki dayanak hukuki ilişki, kredi sözleşmesinden sadır olup, bu ilişkinin geçersizliği halinde bağlı işlem olan ipotek tesis işlemi de geçersiz hale geleceğini, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesi imkansız hale geleceğinden, ihtiyati tedbir kararı verilmesi ivedilik ve zaruret arz etmekte olduğunu, 6100 sayılı HMK md 389/1.maddesinde; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” şeklinde belirtildiğini, İhtiyati tedbir talebi hakkında değerlendirme yapan İlk derece mahkemesi 09/06/21 tarihli ara kararında “Davacının davalı şirket adına kayıtlı taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir konulması talebinin, taşınmaz dava konusu olmadığından HMK 389. maddesi kapsamında dava konusu uyuşmazlığı oluşturmadığı anlaşılmakla HMK 389. maddeye uygun olmaması nedeniyle reddine” karar verdiğini, Yerel mahkeme tarafından mukim taşınmazın davanın konusu olmadığından dolayı ihtiyati tedbirin reddine karar vermesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, Mevzu bahis taşınmazın dava konusu olmadığına hükmedilmesinin isabetsiz olduğunu, Dava dilekçesinin netice-i talep bölümünde de belirtildiği üzere talep sonuçlarından biri; davalı değerleme şirketi tarafından tanzim edilen ve diğer davalı banka tarafından gerekli dikkat ve özen gösterilmeksizin kredi ilişkisine esas alınan Hatalı Ekspertiz Raporları doğrultusunda,”İstanbul İli Kartal İlçesi … Mahalle … pafta numaralı, … Ada, … Parsel” adresinde mukim gayrimenkulün değeri yönünden müvekkilini yanıltılarak/ aldatılarak, değerinin çok üstünde bir bedel üzerinden kredi kullanmasına sebebiyet verilmesi hasebiyle; irade sakatlığı neticesinde akdedilen kredi sözleşmesinin iptaline karar verilmesi olduğunu, müvekkili tarafından satın alınan konut üzerinde tesis edilen İpotek işlemi, Kredi Sözleşmesinin bağlı işlemi niteliğinde olup, kredi sözleşmesi yapılmaması halinde taşınmaz üzerinde davalı banka lehine ipotek tesis edilmeyeceğinin aşikar olduğunu, Yerel mahkeme tarafından, davalı banka ile imzalanan konut kredi sözleşmesinin iptal edilmesi halinde, mevcut hukuki durum ortadan kalkacağından, davalı bankanın taşınmaz üzerindeki ipotek hakkı da ortadan kalkacağını, yerel mahkemenin iptal kararı, davalının taşınmazın üzerinde kurduğu tasarruf hakkını ortadan kaldıracağından, taraflarına açılan İstanbul …İcra Müd. … E. Dosyada yapılan ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi dayanaksız hale geleceğini, Huzurda görülen dava neticesinde İrade Sakatlığı sebebiyle kredi sözleşmesinin iptaline karar verilmesi halinde, kredi sözleşmesine dayanarak üzerine ipotek tesis edilen taşınmazın cebri icradan satılması ihtimali ortadan kalkacağından, verilecek karar doğrudan doğruya taşınmazı ilgilendirmekte ve taşınmaz nezdinde bir hukuki sonuç ortaya çıkmasına sebebiyet vereceğini, bu sebeple davaya konu ettikleri talep sonuçlarından doğrudan etkilenecek olan taşınmazın, uyuşmazlık konusu olarak nitelendirilmemesi isabetsiz olduğunu, İhtiyati tedbir kararı verilmesi için HMK md 389/1’de öngörülen koşullar gerçekleştiğini, Somut olayda, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmekte olduğunu, Şayet, davaya konu taşınmazın icradan satılması halinde, iş bu dava neticesinde verilebilecek olası bir iptal kararı konusuz kalacaktır şayet ipotekli taşınmazın satılmasındaki dayanak hukuki ilişki, kredi sözleşmesinden sadır olup, bu ilişkinin geçersizliği halinde bağlı işlem olan ipotek tesis işlemi de geçersiz hale geleceğini, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesi imkansız hale geleceğinden, ihtiyati tedbir kararı verilmesi ivedilik ve zaruret arz ettiğini, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile, İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi tarafından 2021/386 E. Sayılı dosyadan tanzim edilen ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin 09/06/2021 tarihli ara kararın kaldırılmasına ve “İstanbul İli Kartal İlçesi … Mahalle … pafta numaralı, … Ada, … Parsel üzerinde kain … arsa paylı Kafe Restoran Havuz niteliğindeki taşınmaz” üzerine icrai ve iradi satışı önler mahiyette öncelikle teminatsız olarak, Mahkeme aksi kanaatte ise uygun teminat mukabilinde ihtiyati tedbir konulmasına yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Davacı dava dilekçesi ile, 1)Davalı Değerleme Şirketi tarafından tanzim edilen ve Diğer Davalı Banka tarafından gerekli dikkat ve özen gösterilmeksizin kredi ilişkisine esas alınan hatalı Ekspertiz Raporları doğrultusunda,”İstanbul İli Kartal İlçesi … Mahalle … pafta numaralı, … Ada, … Parsel” adresinde mukim gayrimenkulün değeri yönünden yanıltılarak/ aldatılarak, değerinin çok üstünde bir bedel üzerinden kredi kullanmasına sebebiyet verilmesi hasebiyle; irade sakatlığı neticesinde akdedilen kredi sözleşmesinin iptaline , 2) Hatalı ve eksik inceleme mahsulü olan mevcut rapor nezdinde telafisi mümkün olmayan zararlara neden olduğundan, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000 TL Maddi Zarar ile 50.000 TL Manevi zararın Davalılardan müştereken ve müteselsilen tazminine , 3) Öncelikle hakkın elde edilmesinin imkansızlaşmaması ve telafisi mümkün olmayan zararlara sebebiyet verilmemesi adına, davalı bankanın ipoteğin paraya çevrilmesi takibi kapsamında satış sürecini işlettiği taşınmazın icradan satılmasını önler mahiyette teminatsız yahut mahkeme aksi kanaatte ise teminat mukabilinde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş ve karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. HMK’nın 389. maddesi uyarınca, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. ” HMK’nın 390/3 maddesine göre tedbir talep eden davacının davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Somut olayda, davacının ihtiyati tedbir talebi irade sakatlığı neticesinde akdedilen kredi sözleşmesinin iptaline davasına ilişkin olup sözleşmenin iptali şartlarının oluşup oluşmadığının tesbiti yargılamayı gerektirmesi, talep ve ara karar tarihi itibariyle yargılamanın bulunduğu aşama gözetildiğinde henüz delillerin toplanmamış olması, dava dilekçesi ekindeki delillere göre de yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden ve değişen koşul ve delil durumuna göre her zaman yeniden ihtiyati tedbir talep edilebileceği gözetildiğinde; dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere göre, ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararı usul ve yasaya uygun görüldüğünden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf talep eden tarafından yatırılan 162,10.TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden taraftan alınması gereken 59,30.TL istinaf karar harcı, istinaf aşamasında peşin olarak yatırıldığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, yatırılan harcın hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden taraf üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, 7-Dava dosyası Dairemize UYAP sistemi üzerinden elektronik dosya olarak gönderildiğinden, ilk derece mahkemesine UYAP sistemi üzerinden iade edilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 09/09/2021 tarihinde HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.