Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi 2021/1480 E. 2023/1995 K. 14.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1480 Esas
KARAR NO: 2023/1995 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/1077 Esas – 2021/107 Karar
TARİH: 02/02/2021
DAVA: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
KARAR TARİHİ: 14/12/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, Davalı …’in müvekkili şirketin ortaklarından iken 07/05/2009 tarihinde imza edilen protokole istinaden davacı …’e şirketteki %49 hissesini devretmiş olduğunu, şirketin devirden önce taşeronluk faaliyetlerini yürütmekte olduğu … çerçevesinde işveren … Ltd.Şti. nden olan alacaklarının bir kısmının işin gecikmesi nedeniyle kesintiye uğradığını, işveren şirketin kesinti ve detaylarını müvekkili şirkete bildirerek toplam 87.989,53 TL’lik kesinti olacağını bildirmiş olduğunu, davalının hisse devri protokolünü kapsayan 5. maddesi gereğince eski ve sorumlu ortak sıfatıyla sorumluluğu olan 43.994,77 TL’nin ödenmesi için Beyoğlu … Noterliğinin 11/01/2010 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesiyle davalıdan talep edilmiş ise de ödeme yapılmadığını, ödeme yapılmaması üzerine … San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından davalı … aleyhine İstanbul 3. Asliye Tic. Mahkemesi’nin 2010/316 E. Sayılı dosyasıyla dava açılmış, belirtilen dosyada 16.01.2013 tarihli bilirkişi heyeti raporuyla 43.994,77 TL’nin bal tarafından ödenmesi gerektiği yönünde rapor verildiğini, İstanbul 3. Asliye ticaret Mahkemesi 21.05.2013 tarih, 2010/316 E. 2013/94 sayılı ilamıyla, 07.05.2019 tarihli protokolün, … ile … arasında yapıldığını, davanın … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nce değil, protokol imzası olan … tarafından açılması gerektiği gerekçesiyle usul yönünden davanın reddine karar verildiğini, iş bu karar üzerine, bu kez, bu kez … tarafından, aleyhine İstanbul 20.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/226 E. sayılı dosyasıyla dava açıldığını, sözü geçen dosyadaki 15.05.2014 tarihli bilirkişi raporuyla 43.994,77 TL’nin davalı … tarafından ödenmesi gerektiği rapor edildiğini, İstanbul 20 .Asliye Ticaret Mahkemesinin kapatılarak devredilmesi sebebiyle hüküm veren İstanbul 14.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13.11.2014 tarih, 204/423 E. 2014/398 K. sayılı kararıyla, davanın kabulüne karar verildiğini, Mahkeme kararının temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 10.06.2015 tarih,2015/1742 E. 2015/8028 K. Sayılı kararıyla, 07.05.2019 tarihli sözleşmenin 5. Maddesindeki hüküm, 3. kişi yararına edim yükümlülüğünü içermekte olduğundan, üçüncü kişi yararına sözleşme hükümlerine tabi olduğunu, Kendi adına sözleşme yapan kişi, sözleşmeye üçüncü kişi yararına bir edim yükümlülüğü koydurmuşsa, edimin üçüncü kişiye ifa edilmesini isteyebileceği gerekçesiyle kararı bozduğunu, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi, bozmaya uyarak , …’in ödemenin … Ltd. Şti. ‘ne değil kendi şahsına yapılmasını talep ettiği gerekçesiyle, davayı usulden reddettiğini, iş bu karar da Yargıtay’ca onandığını, görüldüğü üzere önceki mahkeme kararlarıyla dava esastan değil, usulden reddedildiğini, yukarıda belirtilen Mahkeme kararları ve Yargıtay kararlarıyla kesinleşmiş olduğu üzere, … ve … arasında imzalanan 07.05.2009 tarihli protokolün 5. Maddesi, üçüncü kişi yani … Ltd. Şti. yararına edimi içerdiğinden, …, ödemenin … Ticaret Ltd. Şti. ‘ne yapılmasını taleple dava açma hakkı olduğunu, … , İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasıyla, ödemenin üçüncü kişiye (… Ticaret Ltd. Şti.) yapılması talebiyle davalı … aleyhine icra takibi başlatmış ; davalı tarafça haksız ve kötü niyetle borca itiraz edildiğinden, itirazın iptaline, takibin devamına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, Öncelikle yetki, hüküm ve zaman aşımı itirazlarında bulunduklarını, müvekkilleri ile davacı … arasında bir protokol yapıldığını, bu protokolün yapıldığı tarihte davaya konu edilen … projesi tamamlanmış sadece bazı şekli eksiklikler kaldığını, bu protokol imzalanırken bu proje ile ilgili olan tüm hesaplar da taraflarca görülmüş ve müvekkillerinin yüklü miktarda ödeme yaptığını, daha sonra ise şekli eksiklikler giderilip, hesaplar yapılıp taraflar birbirlerini ibra ettiklerinden müvekkilleri uhdesinde bulunan hissesini 11 Mayıs 2009 tarihinde (protokolden 4 gün sonra) … devir ettiğini, devirle birlikte müvekkillerinin eskiye dönük hiçbir borcu da kalmadığını, bu nedenle müvekkillerinden devirden sonra ortaya çıkan alacak nedeniyle talepte bulunulması haksız olduğunu, davacı tarafça daha önce açılan İstanbul 3. Asliye Ticaret Mhk.sinin 2010/316 Esas sayılı dosyasında yaptırılan inceleme sonucunda verilen bilirkişi raporunda (5. maddede); Davacının taleplerinden olan 6.612,93 TL %5 Erken Ödeme indirim zafiyeti, 27.500,00 TL SÖVE cezası, 9.690,00 TL teslim sonrası yapılan imalatlar, 18.200,00 TL Şantiye SSK ödemesi, 2.819,84 TL SSK Gecikme faizleri olmak üzere TOPLAM: 64.822,77 TL kısım ile ilgili olarak davacı tarafça dava dışı …‘ya ödendiği iddia olunan tutar bu şirketin kayıtlarında mevcut olmadığını, şirketin kayıtlarında mevcut olmadığını bilirkişi heyeti tespit etmiş ancak yorum yoluyla bu alacak kalemlerinin davacı tarafça ödenmiş olabileceğinden bahisle davacı tarafın alacaklı olduğu rapora yazıldığını, bilirkişi heyetinin esas alması gereken …. Ltd. Şti.’nin kayıt ve belgeleri olup bu kayıt ve belgelerde yazılı olmadığı halde davacı tarafça bu şirkete ödenmiş gibi gösterilen 64.822,77 TL’lik tutarın yarısı olan 32.411,39 TL den müvekkillerinin sorumlu tutulmaması gerektiğini, dava konusu alacak vaki olsa dahi davaya dayanak yapılan protokole göre çıkacak rakam ortaklarca paylaşılacaktır yani her ortak hissesi oranında çıkacak bedeli ödeyeceğini, müvekkillerin hissesi de %49 olduğunu, dolayısıyla bir alacak çıkacaksa bu hisse oranına göre hesaplama yapılması gerektiğini, bu yönüyle dahi talep olunan alacak fahiş ve haksız olduğunu, davacı tarafça 11.01.2010 tarihinden itibaren ticari faiz talep edilmiş ise de bu tarihe dayanak yapılan ihtarname davacı tarafça keşide edilmediğini, bu nedenle de müvekkilleri davacı tarafça temerrüde düşürülmediğinden asıl alacağı kabul anlamında olmamakla beraber davacının faiz talebinin dava tarihinden ve yasal faiz olarak kabulüne, dosyanın Yetkili Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, kesin hüküm itirazları nazara alınarak davanın reddine, davanın asıl alacak hem de faiz yönünden reddine, asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davacıdan alınarak müvekkiline verilmesine ve gider ve avukatlık ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 02/02/2021 tarih 2019/1077 Esas 2021/107 Karar sayılı kararında;”…Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davanın taraflar arasında düzenlenen 07/05/2009 tarihli limited şirket hisse devir sözleşmesinin 5. maddesinde yer alan “Şirketin halihazırda yürütmekte olduğu … projesi kapsamındaki iç-dış cephe imalatları bitirilememiş olduğundan söz konusu firma ile kesin hesap işlemleri tamamlanamamış ve iş karşılığı alınacak olan iki daireden birinin devri gerçekleştirilememiştir. Dolayısı ile diğer işlerden farklı olarak, söz konusu projeye ilişkin protokol tarihinden sonra ortaya çıkabilecek kesinti (hakediş-tutanak kesintisi, stopaj vb. yasal kesinti), ceza (söve cezası, iş gecikme cezası vb.), yükümlülükler iş bitiminde ayrıca belirlenecek olup; adıgeçen projeden kaynaklanabilecek her türlü borç/alacak rakamı Ortaklar’ca paylaşılacaktır.” hükmüne dayalı olduğu, Mahkememizce alınan bilirkişi raporuna göre dava konusunu teşkil eden alacağın davadışı … tarafından davadışı …’ya ödenmiş olduğu, 87.989,53 TL tutarındaki ödemenin, davacı ve davalı arasındaki protokol gereği 43.994,77 TL’lik kısmından davalı yanın sorumlu olduğu belirtildiği, düzenlenen raporun taraflar arasında düzenlenen protokol ve İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2010/316 E. Sayılı dosyası, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1023 E. Sayılı dosya kapsamına uygun ve denetime elverişli olduğu hükme esas alındığı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 05/03/2019 tarih 2017/5360 E. 2019/1812 K. Sayılı ilamında da belirtildiği üzere taraflar arasında düzenlenen 07/05/2009 tarihli limited şirket hisse devir sözleşmesinin 5. maddesinde yer alan düzenlemenin tam üçüncü kişi yararına sözleşme olduğu, hükmün … San. ve Tic. Ltd. Şti. yararına edim yükümlülüğü içerdiği, gerek eksik gerekse tam üçüncü kişi yararına sözleşmelerde borcun ancak üçüncü kişiye ifası istenebileceği, davacının da icra takibinde ödemenin lehine sözleşme yapılan … San ve Tic. Ltd Şti ye yapılması talebini içerdiği ve davacının davasını ispat ettiği anlaşılmakla davacı ve davalı arasındaki protokol gereği 43.994,77 TL’lik kısmından davalı yanın sorumlu olduğu, davalının Beyoğlu … Noterliğinin 11/01/2010 tarih, … sayılı ihtarnamesi ile 14/01/2010 tarihinde temerrüde düştüğü ve bilirkişi raporunda hesaplanan 36.883,29 TL faiz alacağından sorumlu olduğu Mahkememizce kabul edilerek davacı tarafça açılan davanın kısmen kabulü ile davacı tarafın davalı aleyhine başlattığı İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında borçlu davalı tarafından 43.994,77 TL asıl alacak ve 36.883,29 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 80.878,06 TL alacağa yönelik yapılan itirazın iptali ile takibin takip talebindeki şartlarla kaldığı yerden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, asıl alacak likit olduğundan hükmolunan asıl alacağın(43.994,77 TL) %20’si oranında icra inkar tazminatının borçlu davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine dair karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunun 18/A maddesi 11.fıkrasında yer alan “taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmez.” düzenlemesi gereğince dosyada bulunan arabuluculuk son tutanağın incelemesinde davalı tarafın mazeret göstermeksizin arabuluculuk görüşmesine katılmadığı anlaşıldığından yargılama giderlerinin tamamının davalı tarafa yükletilmesine ve lehine vekalet ücreti hükmedilmemiş ve aşağıdaki şekilde karar verilmiştir…”gerekçesi ile, 1- Davacı tarafça açılan DAVANIN KISMEN KABULÜ ile;a) Davacı tarafın davalı aleyhine başlattığı İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasında borçlu davalı tarafından 43.994,77 TL asıl alacak ve 36.883,29 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 80.878,06 TL alacağa yönelik yapılan İTİRAZIN İPTALİNE, takibin takip talebindeki şartlarla kaldığı yerden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, b) Hükmolunan asıl alacağın(43.994,77 TL) %20’si oranında icra inkar tazminatının borçlu davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,İlk derece Mahkemesince kesin hüküm itirazının reddedilmesinin yerinde olmadığını, Oysa; davacı tarafça dava konusu edilen olayla ilişkin olarak davacı tarafın müvekkiline karşı İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2015/1023 Esas 2017/812 K sayılı dosyasında dava açtığını, bu davasının reddine karar verildiğini ve bu karar Yargıtay İncelemesinden geçerek kesinleştiğini, bu dosya ve dosyada verilen hüküm incelendiğinde dava konusu taraflar ve olay ile birebir aynı olduğunun açıkça görülmekte olduğunu, her iki davada da davacı taraf ve davalı tarafın aynı olduğunu, sonraki açılan ve istinaf edilen davada her ne kadar üçüncü kişi lehine dava açıldığı ileri sürülmekte ise de üçüncü kişi lehine dava açıldığına dair beyan olmadığı gibi üçüncü kişi olan … Ltd Şti nin davacıya dava açması için vermiş olduğu bir yetkinin de olmadığını, bu nedenle KESİN HÜKÜM İTİRAZInın KABULÜNE karar verilmesi gerekirken reddine dair verilen kararın Usul ve yasaya aykırı olduğunu, İlk Derece Mahkemesi kararının bu sebeple kaldırılması gerektiğini,Yerel mahkeme tarafından zamanaşımı itirazının kabul edilmediğini, davacı davasını 07.05.2009 tarihli protokole dayandırdığını bu protokol ortaklık sözleşmesinden kaynaklanan edimleri içerdiğini, 6098 sayılı Borçlar Kanunun 147. maddesine göre ortaklık sözleşmesinden kaynaklanan her tülü alacağın 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, söz konusu protokol tarihinin üzerinden 10 yıldan fazla zaman geçtiğini, davacının iddia ettiği alacağın zamanaşımına uğradığını,Asıl alacağı kabul anlamında olmamak kaydıyla; yerel mahkemesince davacının icra takibinde istemiş olduğu 36.883,29 TL geçmiş dönem faiz alacağının kabulüne dair verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacı tarafça 11.01.2010 tarihinden itibaren ticari faiz talep edilmiş ise de bu tarihe dayanak yapılan ihtarname davacı tarafça keşide edilmediğini, bu ihtarnamede davacı alacağın kendisine ödenmesini istediğini, icra takibi ve açılan davanın 3. kişi lehine ödeme olduğu kabul edildiğini, bu nedenle de müvekkili davacı tarafça usulünce temerrüde düşürülmediğinden asıl alacağı kabul anlamında olmamakla beraber davacının faiz talebinin reddi yerine kabulüne dair verilen kararın hatalı olduğunu, Yerel mahkemece asıl alacağın %20 si oranında hüküm olunan icra inkar tazminatı da toplanan delillere usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacının alacağının likit olmadığını, yargılama sırasında yaptırılan bilirkişi incelemesi ile varılan sonuca göre karar verildiğini, müvekkili haksız kabul edilse dahi kötüniyetli olmadığını, kötüniyetli olduğuna dair herhangi bir kanıt da sunulmadığını, bu nedenle asıl alacağı kabul anlamında olmamak kaydıyla ilk derece mahkemesince verilen %20 oranındaki icra inkar tazminatının da usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, Müvekkili ile davacı … arasında bir protokol yapıldığını, bu protokolün yapıldığı tarihte davaya konu edilen … projesi tamamlanmış sadece bazı şekli eksikliklerin kaldığını, bu protokol imzalanırken bu proje ile ilgili olan tüm hesaplar da taraflarca görüldüğünü ve müvekkilinin yüklü miktarda ödeme yaptığını, daha sonra ise şekli eksiklikler giderilip, hesaplar yapılıp taraflar birbirlerini ibra ettiklerinden müvekkili uhdesinde bulunan hissesini 11 Mayıs 2009 tarihinde (protokolden 4 gün sonra) … devrettiğini, devirle birlikte müvekkilinin eskiye dönük hiçbir borcu da kalmadığını, müvekkilinden devirden sonra ortaya çıkan alacak nedeniyle talepte bulunulmasının haksız olduğunu, Davacı taraf ortağı ve yetkilisi olduğu… Ltd Şti adına dava konusu alacak iddiasıyla işbu davadan önce İstanbul 3. Asliye Ticaret Mhk.sinin 2010/316 Esas sayılı dosyasında dava açtığını, bu davada mahkemece tarafların ve dava dışı … LTD ŞTİ nin kayıt ve belgeleri üzerinde inceleme yaptırıldığını, dosyada alınan bilirkişi raporunda; davacının delil olarak dayandığı … LTD ŞTİ nin usulüne uygun olarak tutulmamış olan ticari kayıt ve defterlerinin davacı lehine delil olarak kabul edilemeyeceği yönünde tespitte bulunulduğunu, Ayrıca; bu bilirkişi raporunun 5. maddesinde;Davacının taleplerinden olan:1) 6.612,93 TL %5 Erken Ödeme indirim zafiyeti 2)27.500,00 TL SÖVE cezası 3) 9.690,00 TL teslim sonrası yapılan imalatlar 4)18.200,00 TL Şantiye SSK ödemesi 5) 2. 819,84 TL SSK Gecikme faizleri olmak üzere Toplam: 64.822,77 TL kısım ile ilgili olarak davacı tarafça dava dışı … ‘ya ödendiği iddia edilsede bu şirketin kayıtlarında ödeme kaydı bulunmadığı şeklinde tespitler yapıldığını ancak temyize konu edilen kararın dayanağı olan 15.05.2014 tarihli raporda bu tespitlerle çelişen bu tespitlere aykırı olarak bu ödemelerin … nın kayıtlarında var olduğunu bildiren tespitler yapıldığını, ilk raporda etraflıca araştırılıp tespit edildiği üzere yukarıda listelenen ödemelerin davacı tarafça … ya ödenmediğini ancak sonraki Bilirkişi heyeti, ticari defterler yerine elektronik yazışmalara bakılarak ve yorum yoluyla davacının dava dışı …. Ltd Şti ne ödemeler yapmış olduğu yönünde değerlendirmelerde bulunduğunu ve yerel mahkeme tarafından rapora istinaden davacının davasının kabul edildiğini, kararın müvekkilini mağdur ettiğini, Kabul anlamına gelmemek kaydıyla; taraflar arasındaki protokolün 5. maddesinde “… adıgeçen projeden kaynaklanabilecek her türlü borç/alacak rakamı ortaklarca paylaşılacaktır” hükmü olduğunu, yarı yarıya paylaşılacaktır denilmediğine göre ortakların hisselerine göre pay edilmesi gerektiğini, müvekkilinin %49 hisse sahibi olduğuna göre kendisine yüklenebilecek olan tutar bu hisse oranına göre tespit edilmesi gerektiğini, 43.114,87 TL olabileceğini, müvekkilinin 43.994,77.TL den sorumlu tutulmasının da usul ve yasaya aykırı olduğunu, İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasında düzenlenen 07/05/2009 tarihli limited şirket hisse devir sözleşmesinin 5. maddesinde yer alan “Şirketin halihazırda yürütmekte olduğu … projesi kapsamındaki iç-dış cephe imalatları bitirilememiş olduğundan söz konusu firma ile kesin hesap işlemleri tamamlanamamış ve iş karşılığı alınacak olan iki daireden birinin devri gerçekleştirilememiştir. Dolayısı ile diğer işlerden farklı olarak, söz konusu projeye ilişkin protokol tarihinden sonra ortaya çıkabilecek kesinti (hakediş-tutanak kesintisi, stopaj vb. yasal kesinti), ceza (söve cezası, iş gecikme cezası vb.), yükümlülükler iş bitiminde ayrıca belirlenecek olup; adıgeçen projeden kaynaklanabilecek her türlü borç/alacak rakamı Ortaklar’ca paylaşılacaktır.” hükmüne dayalı olarak alacağın TBK. 129 Md uyarınca 3 kişi konumunda … San. ve Tic. Ltd. Lehine tahsili talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda, davalı … ile davacı … dava dışı …San.ve Tic.Ltd.Şti. nin ortağı iken, 07.05.2009 tarihinde aralarında akdettikleri protokole istinaden, davalı … şirketteki %49 hissesini davacıya ya da davacının belirleyeceği 3.bir kişiye devretmeyi kabul ettiğini, davacı ile davalı yan arasında akdedilen hisse devir protokolünün 5.maddesinde;” Şirketin halihazırda yürütmekte olduğu …- … projesi kapsamındaki iç-dış cephe imalatları bitirilememiş olduğundan söz konusu firma ile kesin hesap işlemleri tamamlanamamış ve iş karşılığı alınacak olan iki daireden birinin devri gerçekleştirilememiştir. Dolayısı ile diğer işlerden farklı olarak, söz konusu projeye ilişkin protokol tarihinden sonra ortaya çıkabilecek kesinti (hakediş-tutanak kesintisi, stopaj vb. yasal kesinti), ceza (söve cezası, iş gecikme cezası vb.), vb yükümlülükler iş bitiminde ayrıca belirlenecek olup; adıgeçen projeden kaynaklanabilecek her türlü borç/alacak rakamı Ortaklar’ca paylaşılacaktır.” hükmünün düzenlendiği, …San. ve Tic. Ltd. Şti’ni temsilen davacı … tarafından davalı muhataba Beyoğlu … Noterliğinden çekilen 11/01/2010 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesiyle 07.05.2009 tarihinde yapılan protokolün 5 maddesine konu hükme istinaden 43.994,77 TL’nin şirketin bildirilen hesabına ödenmesi aksi taktirde yasal yollara başvurularak faiziyle tahsili cihetine gidileceğinin ihtaren bildirildiği, ihtarnamenin davalı muhataba 14/01/2010 tarihinde tebliğ edildiği, ödeme yapılmaması üzerine … San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından davalı … aleyhine İstanbul 3. Asliye Tic. Mahkemesi’nin 2010/316 E. Sayılı dosyasıyla 20/04/2010 tarihinde alacak davası açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sonucu 21/05/2013 tarih ve 2010/316 Esas-2013/94 Karar sayılı kararıyla davacı şirketin protokolün tarafı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, kararın taraflara tebliğe çıkartıldığı ve taraflarca temyiz edilmediği anlaşılmıştır. İş bu karar üzerine, bu kez, sözleşme tarafı … tarafından, davalı … aleyhine İstanbul 20.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/226 E. sayılı dosyasıyla 20/08/2013 tarihinde alacak dava açıldığı, sözü geçen dosyadaki 15.05.2014 tarihli bilirkişi raporuyla 43.994,77 TL’nin davalı … tarafından ödenmesi gerektiği rapor edildiği, İstanbul 20 .Asliye Ticaret Mahkemesinin kapatılarak İstanbul 14.Asliye Ticaret Mahkemesine devredilmesi üzerine bu mahkemece 13.11.2014 tarih ve 204/423 E. – 2014/398 K. sayılı kararıyla, davanın kabulüne karar verildiği, Mahkeme kararının temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 10.06.2015 tarih,2015/1742 E. 2015/8028 Karar sayılı kararıyla; 07.05.2019 tarihli sözleşmenin 5. Maddesindeki hüküm, 3. kişi yararına edim yükümlülüğünü içermekte olduğundan, üçüncü kişi yararına sözleşme hükümlerine tabi olduğunu, Kendi adına sözleşme yapan kişi, sözleşmeye üçüncü kişi yararına bir edim yükümlülüğü koydurmuşsa, edimin üçüncü kişiye ifa edilmesini isteyebileceği gerekçesiyle kararın bozulduğu, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesince, bozmaya uyarak 17/10/2017 tarih ve 2015/1023 Esas – 2017/812 Karar sayılı kararıyla,davacı …’in protokol gereğince, davalının ödemesi gerektiğini beyan ettiği miktarın kendi adına tahsilini talep etmiş olmakla, üçüncü kişi … Ltd. Şti. yararına düzenlenen bu sözleşmede borcun ancak üçüncü kişiye ifasının istenebileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ve bu kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11 Hukuk Dairesinin 05/03/2019 tarih ve 2017/5360 Esas – 2019/1812 Karar sayılı kararıyla onanması üzerine kesinleştiği, bu sefer 07.05.2009 tarihinde yapılan protokolün 5 maddesine konu alacağın üçüncü kişiye verilmesi talebiyle 07/05/2019 tarihinde iş bu davaya konu icra takibinin başlatıldığı, takibe itiraz edilmesi üzerine eldeki davanın açıldığı, mahkemece bilirkişi raporu alınmak suretiyle istinafa konu kararın verildiği anlaşılmıştır.Davalı vekilinin kesin hüküm itirazına yönelik istinaf sebebi incelendiğinde; İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 17/10/2017 tarih ve 2015/1023 Esas – 2017/812 Karar sayılı kararıyla; Davacı …’in protokol gereğince, davalının ödemesi gerektiğini beyan ettiği miktarın kendi adına tahsilini talep etmiş olmakla, üçüncü kişi … Ltd. Şti. yararına düzenlenen bu sözleşmede borcun ancak üçüncü kişiye ifasının istenebileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ve bu kararın temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11 Hukuk Dairesinin 05/03/2019 tarih ve 2017/5360 Esas – 2019/1812 Karar sayılı kararıyla onanması üzerine kesinleştiği, bu sefer 07.05.2009 tarihinde yapılan protokolün 5 maddesine konu alacağın üçüncü kişiye verilmesi talebiyle 07/05/2019 tarihinde iş bu davaya konu icra takibinin başlatıldığı, takibe itiraz edilmesi üzerine eldeki davanın açıldığı, her iki davadaki netice-i talebin aynı olmadığından kesin hüküm oluşturmayacağından mahkemece davalı vekilinin kesin hüküm itirazının reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olup davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Davalı vekilinin davanın zamanaşımına uğradığına yönelik istinaf sebebi incelendiğinde;Mahkemece davanın 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu belirtilmiş ise de eldeki davanın taraflar arasında düzenlenen 07/05/2009 tarihli limited şirket hisse devir sözleşmesinden kaynaklandığı, sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 818 Sayılı BK. Nun 126/4 mad ve takip tarihinde yürürlükte olunan TBK. 147/4 maddesi uyarınca 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, zamanaşımı süresi BK 128 (TBK 149/1) maddesi uyarınca alacağın muaccel olduğu tarihten başlayacağı, somut uyuşmazlıktaki alacak Beyoğlu … Noterliğinden çekilen 11/01/2010 tarihli ihtarname ile muaccel olduğu, zamanaşımı süresinin 11/01/2010 tarihinden başladığı, İstanbul 3 ve 14 ATM. De açılan davalar ile BK. 133 (TBK 154/2 ) zamanaşımının kesildiği, en son zamanaşımının İstanbul 14 Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 17/10/2017 tarih ve 2015/1023 Esas – 2017/812 Karar sayılı kararının kesinleştiği Yargıtay 11 Hukuk Dairesinin 05/03/2019 tarihli kararıyla sürenin yeniden işlemeye başladığı, iş bu davaya konu icra takibininde 07/05/2019 tarihinde zamanaşımı süresi içerisinde açıldığı anlaşılmakla davalı vekilinin davanın zamanaşımına uğradığına yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Davalı vekilinin faiz başlangıcına yönelik istinaf sebebi incelendiğinde; … San. ve Tic. Ltd. Şti’ni temsilen davacı … tarafından davalı muhataba Beyoğlu … Noterliğinden çekilen 11/01/2010 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesiyle 07.05.2009 tarihinde yapılan protokolün 5 maddesine konu hükme istinaden 43.994,77 TL’nin şirketin bildirilen hesabına ödenmesi aksi taktirde yasal yollara başvurularak faiziyle tahsili cihetine gidileceğinin ihtaren bildirildiği, ihtarnamenin davalı muhataba 14/01/2010 tarihinde tebliğ edildiği, ödeme yapılmadığı anlaşılmakla, BK. 101/1 (TBK. 117/1) maddesi uyarınca davalı alacaklının ihtarıyla temerrüde düştüğü, bu tesbite göre İDM. Ce temerrüt tarihinden itibaren takip tarihine kadar işlemiş faize hükmedilmesi yerinde olup bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Davalı vekilinin asıl alacak tesbitine yönelik istinaf sebebi incelendiğinde; İstanbul 3. Asliye Tic. Mahkemesi’nin 2010/316 E. Sayılı dosyasıyla açılan davanın yargılaması sırasında alınan 16.01.2013 tarihli bilirkişi heyeti raporuyla 43.994,77 TL’nin davalı tarafından ödenmesi gerektiği yönünde rapor verildiği, İstanbul 20.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/226 E. sayılı dosyasıyla 20/08/2013 tarihinde açılan alacak davasının yargılaması sırasında alınan 15.05.2014 tarihli bilirkişi raporuyla 43.994,77 TL’nin davalı … tarafından ödenmesi gerektiği yönünde rapor edildiği, eldeki davanın yargılaması sırasında alınan bilirkişi raporunda da davacı yanın takip tarihi (07.05.2019) itibariyle 43.994,77 TL asıl alacak, 36.883,29 işlemiş faiz olmak üzere toplamda 80.878,06 TL alacaklı olduğu belirtilmiş olup her üç raporda da asıl alacak miktarı aynı miktarda tesbit edilmiş olduğundan davalı vekilinin hatalı tesbit edildiğine yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Davalı vekilinin icra inkar tazminatına yönelik istinaf sebebi incelendiğinde; … San. ve Tic. Ltd. Şti’ni temsilen davacı … tarafından davalı muhataba Beyoğlu … Noterliğinden çekilen 11/01/2010 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamesiyle 07.05.2009 tarihinde yapılan protokolün 5 maddesine konu hükme istinaden 43.994,77 TL’nin şirketin bildirilen hesabına ödenmesi aksi taktirde yasal yollara başvurularak faiziyle tahsili cihetine gidileceğinin ihtaren bildirildiği, çekilen ihtarname uyarınca davalının protokolün 5 mad göre ödeyeceği miktar belirtilmiş olup bu tesbite göre alacak belirli, likit olduğundandan mahkemece İİK. 67 mad uyarınca davacı lehine hükmedilen icra inkar tazminatı usul ve yasaya uygun olup davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, ilk derece mahkemesince gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da gözetildiğinde; mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davalı vekilinin mahkemenin kabulüne yönelik aksi yöndeki yönelik tüm istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Sonuç itibariyle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 5.524,78.TL istinaf karar harcından istinaf eden tarafından peşin olarak yatırılan 1.382,00.TL harcın mahsubu ile bakiye 4.142,78.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 14/12/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.