Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/1476 Esas
KARAR NO: 2023/1766 Karar
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
NUMARASI: 2019/694 Esas – 2021/12 Karar
TARİH: 13/01/2021
DAVA: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 08/11/2023
İlk derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, davalı ile müvekkili şirket arasında yapılan ticari ilişkiye istinaden “16.05.2016 tarih, 20.007,95 Euro” bedelli ödeme müvekkili tarafından borçlu …’a Nano Teknoloji Yüzey Uygulama Ürünleri satın alınması amacıyla gönderildiğini, gerçekleştirilen ödemenin akabinde müvekkiline vaad edilen … Uygulama Ürünlerinin, … tarafından teslim edilmediği gibi, müvekkili şirketin davalıya yapmış olduğu 20.007,95- Euro değerindeki ödemenin de geri ödenmediğini, davalının anılan parayı müvekkili şirkete ödeyeceğini belirttiğini ancak ödemediğini, bu nedenle, müvekkilinin alacağının sağlanması amacıyla, İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile Genel Haciz Yoluyla icra takibi başlatıldığını, bu takibe ilişkin ödeme emrinin davalı- borçluya 08.11.2018 tarihinde tebliğ edildiğini, davalı- borçlu tarafından 15.11.2018 tarihinde borca itiraz ettiğini ve bu doğrultuda takibin durdurulması yönünde karar verildiğini, davalı böyle bir borcu olmadığını iddia ederek icra takibine itirazda bulunmuş olup, söz konusu iddia ve itirazlarının bütünüyle gerçeğe aykırı olduğunu, davalı yapılan ticari işe istinaden müvekkili şirketin davalıya yapmış olduğu ödemeden kaynaklı alacağına ilişkin teslim etmeyi taahhüt ettiği ürünleri teslim etmediği gibi, müvekkilin kendisine bu uğurda vermiş olduğu 20.007,95-Euro değerinde ki parayı da müvekkiline iade etmediğini ve mesnetsiz gerekçelerle icra takibinin durmasına sebep olduğunu, davalının, müvekkilini mağdur ettiği gibi borcunu da ödemeyerek kötü niyetli olarak takibin durmasına sebebiyet verdiğini belirterek, sonuç olarak; haksız ve dayanaksız itirazın iptaline, takibin devamına, borçlunun %20den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile, davanın yasal dayanaktan yoksun olduğunu, dava dilekçesinde belirtildiği ve icra takibinde görüldüğü üzere, davalı olarak müvekkilinin gösterildiğini, davacı şirket ile müvekkili arasında herhangi bir alım satım ilişkisi bulunmadığını, davacı şirket tarafından sunulan dekont incelendiğinde; söz konusu ilişkinin davacı şirket ile dava dışı … Ticaret A.Ş. arasında kurulduğunu, davanın … şirketi aleyhine açılması gerekirken müvekkili aleyhine açıldığını, …’un, … şirketinin yetkilisi olduğunu, müvekkilin şirket yetkilisi olmasının şahsi sorumluluğunu gerektirmeyeceğinden, davanın reddi ve bu davada hasım olmadığının kabulünün gerektiğini, davanın husumet yokluğu nedeniyle reddinin gerektiğini, davacı şirketin, müvekkilin banka hesabına 16.05.2016 tarihinde 20.007,95- Euro gönderildiğini, davacı şirketin bu parayı …’un hesabına göndermesindeki amacın, müvekkili …’un yetkilisi olduğu … Şirketi ile … şirketi arasında o dönem planlanan ticari ilişkiden kaynaklandığını, bu ticari ilişki çerçevesinde diş beyazlatma koltukları, diş beyazlatma mobil cihazları, diş beyazlatma ev tipi cihazları, diş beyazlatma macun, jel ve pudraları(saf ürünleri) … Şirketi ithal ederek Türkiye’ye getirdiğini, ürünler Türkiye’ye getirildikten sonra iki şirket arasındaki ticari iş ilişkisinin devam etmediğini, … Şirketi’nin yurt dışından getirilen bu ürünleri … Şirketi için ürünleri, bir katı …’a ait binanın 150 m2 lik kısmında muhafaza edildiğini, davacı şirketin ürünleri teslim almasının istendiğini, bu durumun davacı şirket yetkililerine bildirildiğini, ürünler bu zamana kadar davacı şirket tarafından teslim alınmadığını, ürünler güvenlikli binada nem, toz ve diğer etkilerden arındırılmış halde muhafaza edildiğini ve halen de muhafaza edilmekte olduğunu, muhafaza edilen ürünlerden kaynaklı bir kısım kira ve muhafaza gideri olduğunu, davacı tarafından işin organizasyonunun sağlanması için banka üzerinden gönderilen bu paranın kesinlikle herhangi bir ürün siparişi için gönderilmediğini, birlikte yapılması planlanan iş için getirilen ürünlerin hala …’a ait 150 m2 alanda davacı tarafa teslim edilmek üzere muhafaza edildiğini, ürünleri teslim alması için davacı tarafın halen beklendiğini, ürünlerin alınmaması müvekkiline maliyet oluşturduğunu, kira ve muhafaza masrafı ortaya çıktığını, bunun hesabını ve mahsubunu talep ettiklerini, kaldı ki, biran için davacı tarafın iddia ettiği üzere bu işlemin satış sözleşmesi olarak kabul edilmesi durumunda dahi, karşı tarafın ürünlerini teslim alma mükellefiyetinin olduğunu, bugüne kadar karşı taraf ürünlerini müvekkilinden gelip teslim almadığını ve borcun muaccel olmadığını belirterek, sonuç olarak; öncelikle davanın husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, mahkeme aksi kanaatte ise müvekkili hakkında açılmış bulunan işbu itirazın iptali davasının esastan reddine, takibinde haksız ve kötü niyetli olan alacaklı hakkında takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ:İlk Derece Mahkemesi 13/01/2021 tarih 2019/694 Esas 2021/12 Karar sayılı kararında;”…Tüm dosya kapsamı incelendiğinde; davacı tarafça taraflar arasında yapılan Nano Teknoloji Yüzey Uygulama Ürünlerinin satın alınmasına ilişkin davalı tarafa ödenen satış bedelinin iadesi istemiyle takip ve dava açılmış davalı vekilince sözleşmenin tarafının müvekkili değil, müvekkilinin yetkilisi olduğu dava dışı …Pazarlama Sanayi Şirketi olduğu ve davacının ürünleri teslim alma yükümlülüğünü yerine getirmediği savunulmuştur. Dosyaya sunulan 16/05/2016 tarihli dekontun incelenmesinde; davacının alıcı … ‘a “… ürün sipariş ödemesi” açıklamasıyla 20.000,00Euro göndermiş olduğu görülmüştür. Davalı tarafça husumet itirazında bulunulmuş ise de; ödeme davalının kendisine yapıldığından davalının husumet itirazı yerinde görülmemiştir. Taraflar arasında dosyaya sunulan yazılı bir satış sözleşmesi bulunmadığından 6098 Sayılı TBK nun 207/2. Maddesi gereğince satıcı ve alıcı borçlarını aynı anda ifa etmekle yükümlüdürler. Davacı tarafça ürün sipariş ödemesi açıklaması ile ücret gönderilmiş olup, davalı tarafça satılanan teslim edilmediği konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır. Davalı vekilince 18/09/2020 tarihli celsede sözleşmeye konu ürünlerin teslim alınmasının davacıya şifahi olarak bildirildiği beyan edilmiş ise de; yapıldığı savunulan bildirimin ispatlanması halinde dahi Türk Ticaret Kanununun 18/3. Maddesine uygun olarak ihbarda bulunulmadığından alıcının temerrütü söz konusu değildir. TBK 213/2. Maddesi ile satıcının borcunu ifa etmemesi halinde, alıcının satış bedelini isteyebileceği düzenlenmiştir. Davacı tarafça, davalıya ödenen satış bedelinin iadesi talep edilmiş olup, davanın kısmen kabulü ile; davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas nolu dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin davacının havale ile göndermiş olduğu 20.000 Euro nun takip tarihindeki kur değeri üzerinden hesaplanan karşılık bedeli olan 131.020,00- TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %9 oranında faiz uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, alacak likit alacak olduğundan, davacı lehine icra inkâr tazminatına hükmedilmiş olup, aşağıda belirtildiği şekilde hüküm kurulmuştur….”gerekçesi ile, 1-Davanın KISMEN KABULÜ İle; Davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas nolu dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin 131.020,00- TL üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %9 oranında faiz uygulanmasına, Alacağın %20 si olan 26.204,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesi ile, işbu davada müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, davacı şirket ile müvekkili arasında herhangi bir alım satım ilişkisi bulunmadığını, davacı şirket tarafından sunulan dekont incelendiğinde söz konusu ilişkinin davacı şirket ile dava dışı … Ticaret A.Ş. arasında kurulduğunun ortada olduğunu, dava … şirketine açılması gerekirken müvekkili …’a açıldığını, …, … şirketinin yetkilisi olduğunu, müvekkilinin şirket yetkilisi olması şahsi sorumluluğunu gerektirmeyeceğinden davanın reddi ve bu davada hasım olmadığının kabulü gerektiğini, (T.C. YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2016/29233 K. 2019/5836 T. 7.5.2019) Davacı şirket tarafından, müvekkilinin banka hesabına 16.05.2016 tarihinde 20.007,95 Euro gönderildiğini, davacı şirketin bu parayı …’un hesabına göndermesindeki amacın … yetkilisi olduğu … Şirketi ile … şirketi arasında o dönem planlanan ticari ilişkiden kaynaklandığını, dekont açıklamasına bakıldığında da işbu beyanın doğruluğunun görüldüğünü, bu ticari ilişki çerçevesinde aşağıda belirtilen listedeki ürünleri, … Şirketi ithal ederek Türkiye’ye getirdiğini, Diş beyazlatma koltuklarıDiş beyazlatma mobil cihazlarıDiş beyazlatma ev tipi cihazlarıDiş beyazlatma macun, jel ve pudraları(saf ürünleri) Ürünlerin Türkiye’ye getirildikten sonra iki şirket arasındaki ticari iş ilişkisinin devam etmediğini, … yurt dışından getirilen bu ürünleri … Şirketi için bir katı …’a ait binanın 150 m2 lik kısmında muhafaza edildiğini, ancak yerel mahkeme tarafından işbu beyanların araştırılmadığını, keşif yapılmadığını ve bu hususta bilirkişi raporu alınmadığını, davacı şirketin ürünleri teslim alması istendiğini,, bu durum davacı şirket yetkililerine bildirildiğini, davacı şirketin bildirim yapılmadığına yönelik beyanlarının gerçek dışı olduğunu, ürünlerin bu zamana kadar davacı şirket tarafından teslim alınmadığını, ürünlerin güvenlikli binada nem, toz ve diğer etkilerden arındırılmış halde muhafaza edildiğini, halen de muhafaza edilmeye devam edildiğini, ürün muhafaza edilmesinden kaynaklı müvekkilinin yetkilisi olduğu şirketin davacıdan alacağı bulunmaktayken eksik inceleme ile verilen karar nedeni ile müvekkili menkulleri muhafaza ettiği için cezalandırıldığını, bugüne kadar aldığı sorumluluk ve yapılan giderler kapsamında mağdur edildiğini, borçlu hale geldiğini, muhafaza edilen ürünlerden kaynaklı bir kısım kira ve muhafaza gideri olduğunu, davacı tarafından işin organizasyonunun sağlanması için banka üzerinden gönderilen bu paranın kesinlikle herhangi bir ürün siparişi için gönderilmediğini, kira muhafaza bedellerinin hesaplanarak mahsubu gerektiğini, takas-mahsup def’i de mahkeme tarafından değerlendirilmediğini, (Yarg. 22. HD., 11.6.2015 T., 2014/6288 E., 2015/20328 K.”) (Hukuk Genel Kurulu 2017/2073 E. , 2019/479 K.)Kabul edilmemek kaydı ile, biran için davacı tarafın iddia ettiği üzere bu işlemin satış sözleşmesi olarak kabul edilmesi durumunda dahi, karşı tarafın ürünlerini teslim alma mükellefiyeti olduğunu, bugüne kadar karşı taraf ürünlerini müvekkilinden gelip teslim almadığını, İcra inkar tazminatı şartları oluşmadığını, dava konusu alacağın likit olduğundan bahsedilemeyeceğinden icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/6822 Karar No: 2017/8367) (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/2926 Karar No: 2014/6423 T. 28.4.2014) İleri sürerek istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının istinaf incelemesi sonucunda kaldırılmasına, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK’nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır. Dava, taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle avans olarak davalıya havale yoluyla gönderilen ücret karşılığında davalı tarafça mal teslim edilmediği iddiasıyla davalıya yapılan ödemenin iadesi talebiyle başlatılan icra takibine itiraz üzerine açılan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karara karşı davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Somut olayda, taraflar arasında yazılı bir satış sözleşmesi bulunmamaktadır. Davacı taraf, Davalı ile arasında yapılan ticari ilişkiye istinaden ” 16.05.2016 tarih, 20.007,95 Euro ” bedelli ödemenin davalı borçlu …a … Uygulama Ürünleri satın alınması amacıyla gönderildiğini ancak ödemenin akabinde vaat edilen … Ürünleri, … tarafından teslim edilmediği gibi davalıya yapmış olduğu 20.007,95 Euro değerinde ki ödemeninde geri ödenmediğinin iddia edildiği, davalı taraf ise, davacı ile davalı arasında herhangi bir ticari ve alım- satım ilişkisinin bulunmadığı, davacı şirket tarafından sunulan dekont incelendiğinde söz konusu ilişkinin davacı şirket ile yetkilisi olduğu dava dışı … A.Ş. arasında kurulduğunu, söz konusu tutarın organizasyon masrafları, ürünler için kira bedeli ve muhafaza gideri için ödendiği iddia edilmiş ise de, Davacı tarafça ibraz edilen ödeme dekontu incelendiğinde; Davacı tarafından davalı yanın banka hesabına yapılan ödeme “… Ürün Sipariş Ödemesi” açıklamasıyla gönderildiği anlaşılmış olup bu açıklamaya göre ödemenin ne için yapıldığının açıklandığı, ticari ilişkinin davacı ile dava dışı … A.Ş. arasında kurulduğu anlamının çıkmadığı, davacı tarafça da ticari ilişkinin davalı ile kurulduğu belirtilmiş olup bu durumda ispat külfeti davalıda olduğu, davalı tarafın cevap dilekçesinde ileri sürdüğü iddia ve savunmalarının HMK 200 maddesi uyarınca usulüne uygun delillerle kanıtlanması gerekmektedir. HMK’nın 146.maddesine göre hakim delillerden davanın yeterince aydınlandığı kanaatine varırsa tahkikatı bitirebilir. Bu hükümle birlikte ilk derece mahkemesince gerekçesi yazılmak suretiyle hüküm kurulduğu da gözetildiğinde; mahkemenin kabul ve gerekçesine göre davalı vekilinin, keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmadan karar verildiğine yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde istinaf sebebi olarak ileri sürdüğü iddiaları cevap dilekçesinde de ileri sürdüğü, dosya kapsamına göre davalı taraf, cevap dilekçesinde ileri sürdüğü iddia ve savunmalarını, kesin delillerle ispatlayamamıştır. Mahkemece toplanan deliller ve tüm dosya içeriğine göre, ispat yükü doğru belirlenerek davanın kısmen kabulüne yönelik verilen karar ve gerekçesi dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun olduğu, somut olayda, davaya konu icra takibine dayanak alacak banka havalesiyle yapılan ödemeden kaynaklı olup likit (bilinebilir, belirlenebilir) ve muayyen nitelikte olduğu buna göre davalı vekilinin mahkemenin kabulüne ve icra inkar tazminatına yönelik aksi yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Davalının delil listesinde yemin deliline de dayanmış olup mahkemece davalı tarafa yemin delilinin hatırlatılmadığı ancak davalının yemin delilinin hatırlatılmadığına yönelik bir istinafınında olmadığı anlaşılmıştır.(Yrg.19.HD.09/05/2018 T.2017/5093 E.20182596 K.)Sonuç olarak, dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre; mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’ nın 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 8.949,97.TL istinaf karar harcından istinaf eden davalı tarafından peşin olarak yatırılan 2.237,49.TL harcın mahsubu ile bakiye 6.712,48.TL’nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 4-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider avansı varsa talep halinde yatıran tarafa iadesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğe gönderilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 08/11/2023 tarihinde HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.